Gündem Yeşim Koza ve Orhan Koza'nın ölümsüz aşkı!

Yeşim Koza ve Orhan Koza'nın ölümsüz aşkı!

Paylaş
Yeşim Koza ve Orhan Koza'nın ölümsüz aşkı!

17 yıldır kanserle savaşan Yeşim kendisine aşık olan Orhan’a ‘Benden vazgeç” dedi.Orhan,“Sen,benim için ölümsüzsün” yanıtını verdi. Şimdi evliler. Çocuk için uğraşıyorlar. Orhan “Anne olunca hücreler yenilenirmiş. Çocuk mucizemiz olur, Yeşim’i kurtarır” diyor

Ezber bozan, dev aşk hikâyesinin kahramanları onlar. Biri 25 diğeri 32 yaşında. Orhan Koza, ilk görüşte Yeşim Gökyar’a aşık oldu . Ama bilmediği bir şey vardı, Yeşim’in yıllardır mücadele ettiği kanser illeti. Orhan evlenmek istedi, Yeşim ‘olmaz kanserim’ dedi…Orhan ne yıkıldı ne de kaçtı, aşkını bağrına bastı ve bir gün de olsa karım olacaksın razıyım dedi… Aileler istemedi, herkes karşı geldi ama onların aşkı, kansere inat yeşerdi. Doktorlar Yeşim’in yüzüne acımasızca kısa ömrün var dedi hatta ömür biçmedi ama onlar yine inat etti ve şimdi tek hayalleri bir bebek. Yeşim, ben gideceğimi biliyorum Orhan’a aşk meyvemizden bir bebek bırakmak istiyorum diyor, Orhan ise ‘bir kadın bebek doğurunca tüm hücreler yenileniyormuş, eşim yaşasın’ diye en çok da çocuk istiyorum diyor.


RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN

Ezber bozan aşk hikâyeniz nasıl başladı?

Orhan Kazan: Biz zaten çocukluk arkadaşıymışız mahalleden ama yaş ilerleyince tabii bunu unuttuk. Ama kader bu ya; yıllar sonra yollarımız yeniden kesişti. Bir ortak arkadaşımız sayesinde tanıştık. Ben zaten hayatımı birleştirecek bir kız arıyordum. Sonra babamı kaybedince biraz ara verdim. Ardından bir aile dostumuzun telefonunda Yeşim’in resmini gördüm. Görür görmez de zaten ‘işte bu’ dedim. Evleneceğim kadındı resimdeki. Tanıştık, birbirimizden etkilendik. O günlerde bir otomobil Yeşim'in ayağını ezmişti. Ben hastalığının sebebi bu zannediyordum. Ama daha kötüsüymüş meğer!

Peki ya sonra?

Orhan Kazan: Tanıştıktan bir hafta sonra konuşmaya başladık telefonda. Ve buluşmaya. Ben hala hastalığını bilmiyorum tabii, sadece kazadan ibaret sanıyorum. Ta ki Yeşim'in bir arkadaşı, "O çok ileri derecede kanser. Ciddi sıkıntıları var. Sen bu kıza boşuna ümit verme" diyene kadar. Vazgeçtim mi? Tabii ki asla. Sonra bir AVM’ye götürdüm dedi ki ‘ben kanserim, sana ümit veremem, hiçbir şey de, benden vazgeç’


‘BİRGÜN DE OLSA KARIM OLSUN İSTEDİM’


Peki bunu söylerken zorlanmadın mı Yeşim?

Yeşim Gökyar: Ona gerçeği söylemeliydim. Zaten öğrenecekti ki öğrenmişti de aslında ama bana çaktırmıyordu. Benden duyması daha doğruydu. Ama ben bin bir türlü zorlukla bunu ona açıklarken o bana ‘bir gün de olsa karım olmanı istiyorum, birleşen ellerimiz ayrılamsın, şans ver bana, benim de başıma gelebilirsi aynısı. Sen vazgeçer miydin’ dedi. Ve Sonra ailesini gönderdi istemeye…

Aileler karşı çıkmadı?

Orhan: İlk başta elbette karşı çıktılar çünkü sonu yok diye baktılar, ama ben ısrarcıydım. Aşığım bu kıza, bir gün bile olsa bir ömür gibi gelecek onunla olmak dedim. Daha fazla karşı çıkamadılar ve istemeye gittiler.

Peki ya Yeşimin ailesi?

Yeşim: Benim babam hiç istemedi. Çünkü ağır hastasın, bugün seviyor ama yarın seni bırakır gider, bıkar, uğraşmaz dedi. Ben ise Orhan’â çok güveniyordum dedim ki baba ‘ O beni bırakmaz, bir gün ömrüm olsa onun yanında son bulsun istiyorum.’ Daha fazla kıramadı…

O zaman sağlık durumun nasıldı Yeşim?

Yeşim: Ayağımın üzerinden araba geçtiği için yürüyemiyordum. Orhan hep destek oldu, doktorlardan daha çok ayağa kalkma nedenim oldu. Sonra dedim ki ben kanseri de onun bu aşkıyla, desteğiyle yenerim. Biz 1.5 senedir beraberiz, O zaman diliminde de her gün beraberdik, hiç beni bırakıp gitmedi hasta olsam hastanede oldu, evde olsam evde oldu. Sadece evine uyumaya gidiyordu. Kansercik ve kemoşum da ilerliyordu tabii o sıralar

Kansercik ve kemoşum derken hastalığı basite mi indirgiyorsun?

Yeşim: Hayır o illet benimle nasıl da dalga geçiyorsa, ben de onunla dalga geçiyorum. Onunla savaşmak çok zor ama bir o kadar da kötü, ben ne kadar inatçıysam o da bir o kadar inatçı. Neredeyse tüm vücudumu sardı ama yılmadım. Savaşmaya devam ettim hala da savaşıyorum. Çünkü Orhan var. Ve bizim aşkımız. Aşk engel tanımıyor, bizim aşkımız kanseri yener. Vicdansız doktorlar diyor ki; son evre ve öleceksin, nereye gidersen git öleceksinnnn!!! Hangi hastane hangi doktora gittiysek söylemler hep bu. Ama ben ölmeyeceğim. Çocuk yapacağım ve aşkımız onunla daha büyüyecek….

Peki ya evlilik nasıl oldu?

Orhan: Ben çok acele ettim. Düğünden 9 ay önce nikâhı kıydırdım. Hatta düğünümüz Haziran’da olacaktı ama Yeşim’in hastalığı çok ağır diye doktor izin vermedi. O yüzden 25 gün önce 25 Eylül’de nihayet mutlu sonra eriştik.

Bu acele niyeydi düğün için?

Yeşim: Hastalığım son evrede. Yani 4. Evre. Ve biz çocuk istiyoruz. Zaten benim çocuk için tek canlı yumurtam kaldığı belirlenince; Orhan "Hemen evlenelim" diye ısrarcı oldu. Şimdi bir çocuk sahibi olabilmek için tüp bebek tedavisi görüyoruz. Belki tek şansımız var ama umutlarımız çok büyük. O çocuk olacak!!!Adı da Ediz Kartal olacak.. Çünkü ben sağlam Beşiktaşlıyım. Düşünseniz Doktorlar benim için "Yapabilecek bir şey yok, verebileceğimiz ilaç sadece ağırını dindirebilir" dedi. Dosyamı kapatıp beni taburcu etti. Ben ölümle savaşırken o bana aşık oldu. Ben kanser olduğum için onu istemedim. O ise bana "Ne olursa olsun seninle evlenmek istiyorum" dedi. Ailesini beni istemeye gönderdi. İki ay sonra evlendik. Kanserciğe inat Orhan'a bir bebek vereceğim…Sözüm söz!!!

Orhan, hastalığı son evrede ya bir şey olursa diye korkmuyor musun, çocuk yapmak da zor bir karar. Sonuçta ağır bir hastalıkla mücadele ediyor?

Orhan: Hayır ona bir şey olmayacak. Olsa bile bana çocuk hatta çocuklar verecek. Ben onun aşkını onlar da yaşayacağım. Asla beni bırakıp gitmez o gitse bile benim kalbimde yaşar. Ondaki azim ki
Yeşim: Millet karısının başı ağrısa eve girmek istemez. Ya da böyle bir hastalık duysa ya boşar ya kaçar ya da ölse de yenisini bulsam diye düşünür, o ise beni bir dakika yalnız bırakmadı. Bırakmıyor, bırakmayacak. Biliyorum ki bana bir şey olsa bile o bir daha asla başkasına bakmaz.

Orhan Maddi durumun nasıl, hem hastalık hem evlilik geçinmek zor olmuyor mu?

Orhan: Bir ayakkabı firmasında çalışıyorum. Asgari ücretin biraz üssü işte. Ama bin 100 TL. ev kirası, faturalar, ilaçlar derken borç gırtlakta, her gün icra memurları. Uğraş dur. İşte. Yeşim zaten çalışamıyor. Düğünü de hep borçla yaptık şimdi o borçlar başa bela. O iyileşsin ben başka şey düşünmüyorum…
Yeşim: 3 yıldır yürüyemiyordum yataktaydım Orhan’ın sayesinde ayaklarımı kazandım. Bir buçuk sene koltuk değneğiyle gezdik. Benim saçlar gidince o da saçlarını kazıttı. Hatta…Ayaklarım komple enfeksiyon kemiklerim gözüküyordu doktorlar bile tiksinip, bakamazken hatta ben bakamazken o kendisi pansuman yapıp o yaralı ayaklarımı öpüyordu.

Kaza ne kazasıydı?

Yeşim: Ayağımın üstünden tesadüfen araba geçmişti, hastalığımın üzerine birde o tuz biber oldu.

Peki ne diyor doktorlar? Sizin durumunuz için?

Yapılacak hiçbir şey yok,

Yaşam tehliken devam ediyor mu?

Tabii sonuncu evredeyim, her doktora gittiğimde doktorun ses kaydını alıyorum. Çok vicdansız doktorlarımız var. Resmen gözüme baka baka öleceksin diyorlar. Yapabilecek bir şeyimiz yok dosyayı kapat, git tamam… Çünkü benim hastalığım cilt kanseri ama kaputesel üreme yetmezliği!!! dünyada yok sadece ben de var o yüzden 17 yıldır kemoterapi, radyoterapi, ilaçlar, bitmiyor….

Kaç yaşındaydın bu hastalığa yakalandığında?

YEŞİM: 9 yaşından beri çekiyorum. Ailemde bile yok tek ben. Sanırım bu da benim kaderim. 17 yıldır mücadele et dur! Çocukluğumu yaşayamadım, okul hayatım olmadı. Hiçbir şeyimi yaşayamadım. Ama mücadele bu ya bütün hepsini açık öğretimle hastanede tamamladım. Hastanede okudum, diplomalarım hastaneden.

Hiç okula gitmedin mi?

Yeşim: Hayır gitmedim sadece 4. Ve 5. Sınıfa kadar gittim. Sonrası hep hastane…

Orhan sen ne mezunusun?

ORHAN: İlkokul, ortaokul birden sonra atıldım. Bir ayakkabı atölyesinde askeri ücretin biraz üzerinde maaş alıyorum.
25 gün önce düğün yaptınız nasıl yaptınız düğünü?
ORHAN: Borçla her yere borcumuz var. Kuyumcuğu tanıyorduk, borçlandık. Mobilyacıları tanıyorduk borçlandık. A’dan Z’ye… İcra memurları kol geziyor…

Ailen neden destek olmuyor?

ORHAN: Ailem artık yetemiyor. Onların da kredi borçları var. Kardeşlerim var onlar da okuyor. Ki zaten başında söylemişlerdi. Bakarsın eğer onunla evlenirsen başının çaresine diye.

Yeşim senin ailen?

YEŞİM: 16 yıl, 192 ay, 832 hafta, 1 milyon 401 bin 160 saat"tir kanserle mücadele ediyorum. En büyük destekçim zaten ailemdi. Onlar tedavi masraflarım için zaten neredeyse, 5 daire bir araba sattı. Toplarsak 5 tane ev satılmıştır. Hatta Annem babam boşanıyordu bu hastalığım yüzünden. Çünkü yetmiyordu para artık. Annem çalışıyor, babam çalışıyor ama yetmiyordu.

Eee şimdi ellerini ayaklarını çektiler mi sizden?

3 kardeşiz en büyükleri benim ben zaten, hiç çalışamadım. Şimdiye dek oldular ama artık onların da gücü yok. Hatta geçen gün babam arayıp bizim ev için aldığımız mobilyacının bizi icraya verdiğini söyledi. İlaçlar yurt dışından geliyor, çok pahalı, SSk karşılamıyor çoğunu. Bu da bel büküyor.

Sen ne yapıyorsun peki Orhan, psikolojin?

ORHAN: Ben hiperaktif bir insanım… Taksam da belli etmiyorum. Ona hiç çaktırmıyorum.

Yeşim: ben çok takıyorum o hiç takmıyor

Bir an avuçlarında kaybetme korkusu da var ?

Orhan: Allah’ın bileceği iş o, şu an insanların başı ağrıyor diye nişanlısını terk ediyor. Ben onun için saçlarımı kazıttım. Yeter ki mutlu olsun.
Yeşim: 2 yılda biorans diye bir tedavi var, bir makineye bağlıyorlar seni 10 bin tl istiyorlar, sadece kanı 500 tl ama yaptıramıyorum. Geçen doktorum sordu ama olmayınca olmuyor yaptıramıyorum.

Peki yaptırırsan yaşama şansın var mı?

Vücudumda virüs var o virüsun bulunması lazım işte

Nasıl bir virüs?

İşte bulunmuyor, o makineye girince az da olsa bulunuyormuş sanırım.

Ama siz para olmadığı için o makineye girip bulamıyorsunuz?

Aynen birden bire atak geçirebiliyorum. Şu an iyiyim ama 5 dakika sonra veya akşam hastanelik olabiliyorum.
Orhan: Yani her an belli olmuyor gün içinde, iltihap var ya, ateşleniyor hastaneye gidiyoruz. Sinir stres bu, doktorlar ilgilenmiyor, adam ilgilenmediği zaman makara yapıyor doktorlar kendi aralarında, illa sert mi yapalım?

Şu an nasıl bakıyorsun hayata, kendine yaşamına?

Yaşamak istiyorum yaşamaktan çok Orhan’a bir bebek bırakmak istiyorum çünkü hastalığa alıştım ben… Bir gün iki gün değil…

Allah korusun başına bir şey gelirse o çocuk?

Yeşim: Dağ gibi Orhan var!!! O bana baktıysa, ben onun sayesinde ayağa kalktıysam o çocuğa da bakabilir. Bir daha evlenmez Orhan! Allahın mükâfatı! tamam hastayım ama rabbim bana hediyesini gönderdi, Orhan’ı. Bir de bebek gönderse tamamdır!

Bir tane yumurtan var, umutlu musun ve vücudun taşıyabilecek mi?

İşte emriyo yapacaklar tutarsa… Neden olmasım. Başından beri hep umut dedim. Olacak Kartal Edizimiz….