Gazeteci Mirgün Cabas’la Berlin’de evlenen ve ikinci bebeğine hamile olan Tuba Ünsal, nikah törenini, kızı Sare ile seyahatlerini, yazın olmazsa olmazlarını INSTYLE dergisine anlattı...

PINAR ÇELİKEL

Tuba Ünsal’la ne zaman karşılaşsanız size anlatacak yeni bir şeyleri vardır. Atom karınca gibi durmaksızın çalışan bu güzel kadın, 16 yaşında adım attığı podyumları bıraktıktan sonra sunuculuk yaptı, moda markaları için koleksiyonlar hazırladı, harika partilerin ev sahipliğini üstlendi, dizilerde rol aldı, evlendi, anne oldu, bir kitap yazdı...

Üstelik her birinde de adından söz ettirmeyi başardı. Kendi deyimiyle, “Televizyonda olmamak çalışmıyor olmak demektir algısını tamamen değiştirdi.” Son dönemde yeni projeleri hayata geçirmek için durmaksızın bir orada bir burada. Yeni bir kitap bunlardan biri...

İstanbul’un stilini anlatacak

Bu stil kitabının sanat yönetmenliği için de :mentalKLINIK’ten destek alıyor. “Dijital çağda bir manifesto bu aslında. İnternet hayatımızı çok kolaylaştırdı ama bir yandan da geriye dönüp baktığımızda yaşadığımız şehiden geleceğe bir iz kalmadığını görüyoruz.

Yaşadığımız şehre dair, İstanbul’un stiline dair. Ben bu dönemden, İstanbul’un sokak stilini anlatan bir belge bırakmak istedim. Aynı anda birkaç ülkede birden çıkacak bir proje olacak bu” diye anlatıyor kitabı Tuba Ünsal.

“Çocukla gelecek kaygısı arttı”

Geçen yıl kendi şirketi Tuba’yı kuran Ünsal, bu şirketi ‘freelance kreatif bir oluşum’ olarak tanımlıyor. Bir süre önce yaptığı ‘Tuba Ünsal Loves Koton’ koleksiyonu da bu oluşumun bir projesi, Morhipo için yaptığı stil danışmanlığı ve yakında çıkacak kitap da...

“Fikri düşünüp bir sonraki aşamada doğru ekibi bir araya getirerek projeler yapıyorum,” diye özetliyor işini ve devam ediyor, “Şimdiden bir müşteri listem oluştu. O müşterileri doğru işler için doğru sponsorlarla bir araya getirmeye uğraşıyorum.

Ne pr ajansıyız, ne de reklam ajansı. İkisinin ortasında butik bir proje geliştirme ajansıyız.” Mesleki kariyerini bu yola çevirmesinde kızı Sare’nin doğumunun etkisi büyük. “Türkiye’de oyunculuğun şartlarının düzelmesi gerektiğini söylemekten yorulmuştum.

120 dakikalık diziler için bu şekilde insan üstü çalışmaya devam edilemez. Hep kendime, ‘Peki ben ne yapacağım, nasıl para kazanıp hayatımı devam ettireceğim?’ diye soruyordum.

Çocuk olunca gelecek ile ilgili kaygıları daha da artıyor insanın. Sare’ye hamileyken, ‘Bugüne kadar hep bana projeler gelmesini bekledim. Bundan sonra öyle olmaması gerekiyor,’ diye düşündüm

“Çok genç çalışmaya başladım”

Çok genç başladım çalışmaya ve aslında sadece hayatımı yaşamak için para kazandım. Yaptığım işin içinde hiçbir yaratıcılık, benim zekamı yansıtacak bir şey yoktu.

Sonra neler yapabileceğimi düşünmeye başladım. Projeler de oluşunca, bir yıl dizi yapmamaya karar verdim. O dönem şimdi gerçeğe dönüşen çoğu projeyi şekillendirdim.

Sonra, Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisine dahil oldum. Üç gün setteydim, tüm boş vakitlerimde projeler için çalışıyordum. Diğer günleri de toplantılara ayırıyordum. Bir yandan da Sare var tabii.”

‘Evlendiğimiz gün ülke karıştı’

Tuba Ünsal’ı çok yakında bir çizgi kahraman olarak göreceğiz... Bunun ilk aşaması bir animasyon filmi. Bu filmde Tuba’nın peri masalı gibi olan hikayesini izleyecek kızlar.

Bu hikaye hem bir peri masalı kadar heyecanlı hem de başarmak için çok çalışmak gerektiğini anlatan gerçek bir hikaye. 2 yaşına gelen Sare, tüm bu yoğunluk arasında, annesinin çalışmadığını düşünebilir.

Çünkü neredeyse her türlü ortamda annesiyle bir arada. Sette uyuyor, toplantılarda bir köşede oynuyor, hatta çekimlerde set ekibiyle birlikte vakit geçiriyor.

“Sakin şekilde evlendik”

Pek çok anneye rüya gibi gelse de Sare-Tuba ikilisi iki ayda bir haritadan belirledikleri bir noktaya birlikte seyahat ediyorlar. İki buçuk yılda Capri, Tayland’taki ve Maldivler’deki adalar, Mısır gibi pek çok yere gitmişler. O dönemde tüm vakitlerini bir arada geçiriyorlar.

Keyif yapıp, bol bol fotoğraf çektiriyorlar. Evde olduklarında ise mısır patlatıp çizgi film izlemek, evcilik oynamak, kitap okumak, resim yapmak en sevdikleri aktiviteler.

Son dönemde hayatındaki en önemli olaylar, geçen ay sevgilisi Mirgün Cabas ile Berlin’de sade bir nikahla evlenmesi ve şimdi de 5 aylık hamile olması. “Aslında bir süredir planladığımız bir şeydi evlilik.

Başvuru aşamasında kimsenin fark etmemesine ve gazetelere haber olmamasına da biz şaşırdık,” derken süreç hakkında minik ipuçları veriyor, “Ben çok büyük bir organizasyon istemiyordum.

Yurtdışında evlenme fikri sıcak geldi. Her ne kadar arkadaşlarımın çoğu, özellikle kışın iki haftada bir Berlin’de olsalar da ben hayatımda hiç gitmemiştim bu şehre. Hiç gitmediğim, sadece evliliğimle hatırlayacağım bir şehir olsun istedim.

Mirgün birtakım alternatifler sunduğunda Berlin olsun istedim. En sakin şekilde evlendik. İyi ki de öyle olmuş, ortam çok güzeldi. Ama zamanlama pek iyi olmadı.

Biz Berlin’e indiğimizde Gezi Parkı’ndaki olaylar yeni başlamıştı. Moraller çok kötüydü. Nikahta 10 dakika o anı yaşadık ama sonrasında Berlin’deki yürüyüşe katıldık.” derken ilişkilerindeki önemli tarihlerin İsyan Günlerinde Aşk gibi olduğunu anlatıyor gülerek:

“Evlilik teklifini, 1 Mayıs’ta aldım. Evimize dönerken biber gazlarıyla karşılaştık. Evlendiğimiz gün ülke karışmıştı.

“Balayında Gezi’deydik”

Balayında da Gezi Parkı’ndaydık ama Berlin’de 5.000 kişiyle yürüş yapmak harikaydı. Hayatımda yaşayabileceğim en güzel düğündü.” Yaz aylarında iki sinema filminde rol alacak Tuba Ünsal.

Birisi Murat Ongun’un yöneteceği bir proje, diğeri de Erler Film-Türker İnanoğlu yapımcılığında, Murat Şeker’in yöneteceği bir film. “Aynı dönemde çekilecek iki filmde birbirinden çok farklı karakterleri canlandıracağım.

Temmuz ayı benim için kişilik bölünmesi ile geçecek” derken bu rollerin artık cici kız rolleri olmadığını özellikle belirtiyor...

(21.07.2013 tarihli Posta Karnaval'dan alınmıştır.)