2020 için en gözde yılbaşı hediyesi: Küçük dünya

Bir kez sulandı

İngiliz botanik tutkunu Nathaniel Ward, Londra’nın kirli havasından şikayetçiydi. 1830’larda bitkilerin kavanozlarda daha rahat yetiştiğini fark etti. Zamanla bitkileri kavanozlarda büyütmeye başladı. Bu yöntem geliştirilerek ‘teraryum’ adı verilen bir bitki sanatına dönüştürüldü.

Doğanın eşsiz güzelliği cam kavanozlara sığdırılarak minyatür ormanlar oluşturuluyor. İngiliz bahçıvan David Latimer (82), 1960’ta cam fanusta yetiştirdiği bitkileri sadece 1972’de bir kez suladı.

Denge çok önemli

O bitkiler, tam 59 yıldır sabit bir ekosistem olarak yaşamaya devam ediyor. Latimer’in kavanozu, teraryumun en başarılı örneği kabul ediliyor. Latimer’in öncülüğünde ünlenen teraryumlar şimdilerde evlerin en sevilen dekorlarından biri oldu.

Çünkü, iklim krizinin hayatı zorlaştırdığı bu zamanda, insanlar doğayı keşfe yöneldi. Ancak teraryumun püf noktası, kurulan doğa yapısını yıllarca korumak. Bunun için birbirleriyle oksijen-karbondioksit alışverişini dengeli yapan bitkileri bir araya getirmek gerekiyor.

Teraryum nasıl yaşıyor?

Topraktaki bakteriler, bitkilerden ölerek dökülen parçaları sindiriyor. Oksijenden karbondioksit üreterek bitkinin fotosentez ihtiyacını karşılıyor. Mini ekosistem, kendi su ihtiyacını da yine kendi terinden karşılıyor. Dışarıdan ihtiyaç duyduğu tek şey, güneş ışığı. Bitkilere yakın olmanın, evde beslemenin ruh halini iyileştirdiği biliniyor. Uzmanlar, teraryumların rahatlatıcı bir etki yarattığını söylüyor.