Magazin '26 yaşındayım hiç kız arkadaşım olmadı' diyen Faruk Sabancı kimdir?

'26 yaşındayım hiç kız arkadaşım olmadı' diyen Faruk Sabancı kimdir?

Paylaş
'26 yaşındayım hiç kız arkadaşım olmadı' diyen Faruk Sabancı kimdir?

Sabancı ailesinin dördüncü kuşak mensubu Faruk Sabancı Hürriyet'ten Tülay Demir'e röportaj verdi. Faruk Sabancı 26 yaşına kadar hiçbir kız arkadaşı olmadığını söyleyerek herkesi şaşırttı. Herkes Faruk Sabancı'nın yaşamını merak ediyor. Peki Faruk Sabancı kimdir? Kaç yaşında? Ne iş yapıyor? Ayrıntılar haberimizde...

Faruk Sabancı 18 Haziran 1992'de İstanbul'da dünyaya geldi. Sakıp Sabancı'nın yeğeni Mehmet Sabancı'nın oğlu olan Faruk Sabancı, Hürriyet'ten Tülay Demir'e konuştu. İşte o röportaj...

Haberin Devamı

Genç yaşta dünyanın en ünlü DJ’leriyle işbirliklerine imza attın. Duyduğuma göre yeni projeler de yoldaymış. Nedir son durum?

- Aslında bunu cevaplamak için biraz başa dönmem gerek.

Dönelim...

- Lise yıllarımda İsviçre’de yatılı okulda okuyordum. Dolayısıyla izole bir hayatım, çok fazla boş vaktim vardı. Bir gün bir bilgisayar programı indirdim. O program sayesinde kolayca seslerle oynamaya başladım.

Kaç yaşındaydın?

- Yanılmıyorsam 14... Bu arada bir altyapım vardı tabii müzikle ilgili. Piyano dersleri almıştım, nota biliyordum. Zamanla “Ben gerçekten müzik yapabilir miyim?” diye düşünmeye, benzer programları iyice kurcalamaya başladım. Böyle böyle parçalar çıktı.

Kimleri dinliyordun o dönem?

- Tiesto’yu ve Armin van Buuren’i çok beğeniyordum. Devamında ikisiyle de yolum kesişti.

Haberin Devamı

Nasıl gelişti o süreç?

- “Tamam, bu artık oldu, çok daha dinlenebilir” diye düşündüğüm bir proje yaptım. Sonra Armin van Buuren’in internette bulduğum adresine bir mail gönderdim. Hem parçayı yüklemiştim hem de “Merhaba, ben 15 yaşındayım, Türkiye’de doğdum, şu an İsviçre’de yaşıyorum” falan diye kendimi tanıtmıştım.

İlk denemede olumlu cevap almış olamazsın herhalde.

- Yooo... Çok geçmeden cevap geldi. Telefon numaramı istediler. Ondan sonra bir plak şirketinden aradılar. Konuşurken de dediler ki “Bir saniye Armin’e veriyoruz telefonu”. Armin’den de şöyle bir teklif: “Hollanda’ya yerleşebilir misin?”

Balıklama atladın mı teklifine?

- Okulum devam ediyordu, “Yerleşemem, mümkün değil” dedim.

TIESTO BENİMLE İRTİBATA GEÇTİ

Onca mail geliyordur kendisine, sen nasıl dikkatini çekmişsin ki?

- İnan şu ana kadar hiç sormadım. Hollanda’ya gidemedim ama sağ olsun o zamandan beri bana hep destek verdi.

Hollanda’ya gidemediğin halde iletişiminiz nasıl devam etti?

- “Yaşın İsviçre hukukuna göre legal olsun, yani 16 yaşına bas, ondan sonra o parçanın sözleşmesini imzalarız” dedi. O parça sonra başkaları tarafından da çalınmaya başladı.

Kim mesela?

- Tiesto ve Paul van Dyk gibi bir sürü isim. Sonra Tiesto da benimle irtibata geçti. “Benim plak şirketim için bir parça yapar mısın?” diye sordu. Armin’den izinler alındıktan sonra Tiesto’nun plak şirketi için parçalar yaptım. Tiesto’nun turnesinin açılışlarını da yapmaya başladım.

Haberin Devamı

O yaşta kendi başına bu adımları nasıl atabildin, o bağlantıları nasıl kurabildin?

- Biraz fazla özgüven sayesinde aslında... Yani çocuk aklı. Bugün o kadar özgüvenli değilim mesela. Bir parçayı piyasaya çıkarmadan önce çok emin olmam gerekiyor.

Eskiden nasıldı?

- O dönem kaybedecek bir şeyim olmadığı için “Aman ne olacak ki” deyip gönderiyordum. Cevap beklentim bile yoktu.

O zamandan bu zamana neler değişti, yolun hangi noktasındasın?

- Tarzımda büyük bir değişiklik oldu. Geçmişte çok sert elektronik müzik yapıyordum, çünkü benim dinlediğim, müziğiyle büyüdüğüm kişiler de o müziği yapıyordu. Tiesto gibi. Birkaç yıl bu sound’la dünyanın birçok noktasını turladıktan sonra “Acaba ben annemin ve kardeşimin de seveceği, berbere ya da markete gittiğimde de duyabileceğim bir şeyler yapabilir miyim?” diye düşünmeye başladım. Sonra bir yıl kadar kendimi stüdyoya kapattım. Uzun çalışmalar sonucu elektronik müziği popla harmanladım. İlk single’ım “Your Call” öyle çıktı.

Haberin Devamı

Elektronik müzik rafa mı kalktı?

- Tabii ki hayır, hiçbir zaman elektronik müzik yapmayı bırakmadım. Sadece yoğunlaştığım alan daha pop oldu.

NEDEN MADONNA’YLA DA BİR PROJE YAPMAYAYIM

Nerelerde ne kadar tanınıyorsun?

- Bunu kestirmek gerçekten zor. Sosyal medyadan verileri görebiliyoruz sadece. Gerçi elektronik müzik geçmişimden ötürü müziğim bütün dünyaya yayıldı diyebilirim. Tabii bazı ülkelerde daha fazla ilgi görüyor; Rusya gibi, Mısır gibi, Hollanda gibi. Güney Amerika’dan da çok dinleyicim var.

Bundan sonrası için nasıl bir hedef belirledin kendine?

- Hedefim, artık bir sonraki adımı atmak, bu işi bütün dünyaya nasıl yayabiliriz ona bakmak... Yeni heyecanlar arıyorum. Mesela Armin’le, Tiesto’yla birtakım projeler yapıyorum da Madonna ile neden yapmayayım? Neden bir rock band’e parça yapmayayım? Niye aynı kutunun, aynı dünyanın içinde kalayım?

Var mı bununla ilgili çalışmalar, girişimler?

Haberin Devamı

- Büyük bir vokalle görüşmelerimiz sürüyor ama şu an için adını söyleyemem.

Müzik yayınlarından çok magazin basınında ilginç haberlerle yer alıyorsun. Neden çıkıyor bu tür haberler? Sabancı soyadının mı, yoksa hızlı gelen şöhretin mi etkisi bu?

- Yeni taşındım sayılır Türkiye’ye. 2 yıl kadar oldu. Her alanda, özellikle eğlence sektöründe medya her zaman yeni bir isim, yeni bir heyecan arar. Dolayısıyla Sabancı ailesine mensup, daha önce pek bilinmeyen, üstelik müzik yapan genç biri ilginç geldi. Ama ben sadece işimi yapıyorum. Çok gezip tozan, çok geniş sosyal ağı olan, her gece farklı mekanda görünen biri değilim. Sabah 6’da kalkarım, 7’de evden çıkıp ofisime giderim. Saat 6.30-7 gibi de eve döner ve uyuyana kadar müzik yaparım. Ertesi gün de bu rutini aynen tekrarlarım. Sabancı ailesi mensubu olarak Sabancı’da çalışmak gibi bir sorumluluğum varken, hareketli bir sosyal hayatımın olması imkansız.

Müzik mi yoksa iş dünyası mı ağır basıyor?

- Müziği meslek haline getirirsem büyüsü bozulur.

PAZARLIK YAPMAKTAN UTANMAM

Seninle ilgili bir haber okudum, şaşırdım. Mısırcıyla pazarlık ettiğin doğru mu?

- Tabii ki doğru değil. Ama şunu da söyleyeyim, ben pazarlığı çok severim. Bir kurşun kalem alırken bile pazarlık edebilirim.

Şaka yapıyor olmalısın. Buna neden ihtiyaç duyasın ki!

- O pazarlık sürecini, iki tarafın o akıl oyununu ve birbirini ikna savaşını çok seviyorum. Beni çok heyecanlandırıyor. Hiç indirim ihtimali olmayan bir üründe bile durum değişmez. Mesela bir cep telefonu alacağım, 20 dakika o savaşı veriyorum. Biliyorum fiyatı indirmeyeceklerini ama olsun. Dedim ya, seviyorum o çabayı.

Şahsen pazarlık yapmaya utanıyorum ben...

- Ben utanmam, markete girip erzak aldığımda da aynı şeyi yaparım. Dedim ya, o aktiviteyi seviyorum, bağımlısıyım hatta.

E mısırcı hikayesi de doğru o zaman.

- Değil işte. O an ne hikmetse ben o mısırcıyla hiç pazarlık etmedim.

101 KİLO VERDİM ŞİMDİ ALIŞVERİŞE AÇIM

Peki en çok neye para harcıyorsun?

- İşime çok para harcarım ama kişisel olarak soruyorsan kıyafete... Her zaman modaya ilgim vardı. Fakat 1.5 sene öncesine kadar istediğim hiçbir şeyi giyemiyordum. Zayıf olup da sonradan kilo alanlardan değilim, her zaman şişmandım. Dolayısıyla o noktada bir açlığım, bir görmemişlik hali var. Bir maymunu kafese koyarsınız da çıktığında delirir ya, öyle bir şey. O yüzden ciddi bir kıyafet masrafım olduğunu inkar etmiyorum. Seviyorum da alışverişi ama biliyorum ki geçecek. Şu an için 1 numaralı gider kalemim o. Çünkü her şeyi sıfırdan almam gerekiyor.

Kaç kilo vermiştin?

- Totalde 101. Yani eldekileri değerlendirmem imkansız, “Şu ceketi terziye vereyim de biraz daraltsın” diyecek durumda değilim.

ÇAPKINLIK BAŞLI BAŞINA MESLEK

İlişkiler konusunu açacağım izninle... Genç, yakışıklı, başarılı bir isi2 ay önce çıktı ve enteresan şekilde Rusya’da patladı. Sonra Belarus’tan, Ukrayna’dan aynı ilgi geldi. Devamında İrlanda’da listelere girdik. Onu Sırbistan, Çek Cumhuriyeti izledi. Şu anda sanıyorum 19 ülkede listelerdeyiz. Virüs gibi yayılıyor tabiri caizse. Romanya’da da bugün girmiş listelere.

DEVLET BÜYÜKLERİMİZDEN RİCA EDİYORUM: BU VAHŞETİ DURDURUN

Son dönemde artan hayvanlara şiddet konusuyla ilgili neler söylemek istersin?

- Ben hiçbir zaman hayvan sahibi olmadım, hayvan beslemedim. Çok dürüstçe söyleyeyim, herkes kadar hayvanseverim. Ama son dönemde takip ettiğim kadarıyla olay hayvanlara zulmü geçti, vahşet boyutuna geldi. Bu vahşetin izah edilebilir bir yanı yok. Açıkça söylemeye bile dilim varmıyor, son gördüğüm olay beni çileden çıkardı. Devlet büyüklerimizin artık bir aksiyon alması ve caydırıcı cezaların gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Herkes bunu istiyor. Eminim ki kulak tıkamayacaklardır. Bu vahşetin acilen durdurulması lazım. Sade bir vatandaş olarak devlet büyüklerimizden bunu rica ediyorum.