En zor vakalar için büyük umut
Akut lenfoblastik löseminin erişkinlerde en zor tedavi edilen hastalıklardan olduğuna dikkat çeken Sevindik, şunları kaydetti;
“Bugüne kadar eski tarz diyebileceğimiz kemoterapilerle hastalarımızı tedavi ediyorduk. Bu kemoterapilerin de ne yazık ki belli yan etkileri oluyordu. Son yıllarda yaşanan gelişmeler ile değişen ilaçlar, genetik analiz ve çalışmalar bize çok daha farklı tedavi seçenekleri sundu. Philadelphia kromozomunu hedefleyen bir ağızdan aldığımız oral ilacımız daha önceden Philadelphia kromozomu pozitif akut lenfoblastik lösemiler bizim için oldukça büyük bir meydan okumaydı. Çok zor tedavi edebildiğimiz erişkinlerde ne yazık ki hastalarımızın büyük bir kısmını kaybetmemize neden olan stogenetik özellikti.
Çocuklarda daha sık görülüyor
Akut lenfoblastik lösemi kanserinin iki türünün mevcut olduğunu dile getiren Sevindik, “Akut kan kanserinin bir alt türü akut AML diğeri ise ALL. Akut denilmesinin nedeni daha çok kök hücreden ve çok olgunlaşmamış hücrelerden kaynaklanıyorlar. O yüzden kronik lösemilerle kıyaslanmayacak kadar bölünme potansiyeli ve hızı çok yüksek oluyor. Çocuklardan farklı olarak erişkinlerde aml dediğimiz akut myeloid lösemiyi daha sık görüyoruz. Ama çocuklarda akut lenfoblastik lösemiyi daha sık görüyoruz” diye konuştu.
Erişkinlerde akut lenfoblastik löseminin az görüldüğünü bildiren Sevindik, erişkinlerde bu hastalığın tedavi başarısının çocuklarla kıyaslanmayacak kadar düşük olduğunu belirtti.
Erişkinlerde Philadelphia kromozomu gibi kötü stogenetik özelliklerin çok daha fazla görülmesinin tedavi başarısını azalttığını aktaran Sevindik, “Yetişkinlerdeki özellikler konvansiyonel yani eskiden beri alışkın olduğumuz kemoterapilere bir nevi direnç yaratıyor. Bu direnç nedeniyle hastalarımızı ne yazık ki kaybedebiliyoruz. İşte bunun önüne geçebilecek bir devrimsel buluş oldu” ifadelerini kullandı.