Pazar Postası Alerjik astım kış mevsiminde artıyor
Paylaş
Alerjik astım kış mevsiminde artıyor

Çocuklar kışın kapalı ortamlarda daha fazla bulundukları için ev tozu gibi iç ortam alerjenleriyle daha fazla karşılaşıyor. Ayrıca kışın solunum yolu enfeksiyonları da artıyor. Çocuklarda astım ataklarının yüzde 80'i enfeksiyonlar tarafından tetikleniyor. Bu nedenle alerjik astım atakları kış mevsiminde artıyor!

Acıbadem International Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şebnem Ersoy anlattı:

Haberin Devamı

Alerjik bronşit (astım), alerjik rinit (saman nezlesi), atopik dermatit (egzama), besin, ilaç alerjileri, ürtiker (kurdeşen) ve anafilaksi... Besin alerjileri ise en erken görülen çocuk alerjik hastalığı. Çocuklarda alerjik hastalık görülme sıklığı alerjinin tipine göre değişiyor. Örneğin alerjik bronşit (astım) çocuklarda yüzde 1-7 oranında, alerjik rinit yüzde 5-9 sıklığında, besin alerjileri yüzde 2-8, atopik dermatit de (egzama) yüzde 2-10 oranında ortaya çıkıyor.

Alerjik hastalıklar her yaşta görülebilse de hastalığın tipine göre ortaya çıkma yaşları değişiyor. Örneğin inek sütü alerjisi en erken görülen alerji tipini oluşturuyor ve sıklıkla 1 yaşın altında gelişiyor. Alerjik rinitin görülme yaşı ortalama 9-10 yaş. Astımlı hastaların yüzde 15-20’sinde ilk bulgular 1 yaşından önce, yüzde 80’inde de 4 yaşından önce başlar. Egzama yüzde 60 oranında 1 yaş altında başlar.

Çocuklarda alerji arttı

Son 15-20 yılda alerjik hastalıkların sıklığı 3-4 kat arttı. Alerjik hastalıkların oluşmasında birçok neden rol oynuyor. Bunların başında ise genetik yatkınlık geliyor. Ailede alerji öyküsü olması çocukta alerji gelişimi için önemli bir risk faktörü. Örneğin anne-babanın her ikisinde de alerji varsa bebekte görülme oranı yüzde 40 civarında oluyor. Ancak alerjik hastalık sıklığındaki artış sadece genetik yatkınlıkla açıklanamaz. Sigara, hava kirliliği, ev tozu akarları, polenler, hayvan tüyleri, besinler, ilaçlar ve enfeksiyonlar gibi çevresel faktörler de olaya karışıyor. Ayrıca son yıllarda hijyen hipotezi adı altında bir görüş de öne sürülüyor. Bu görüşe göre; insanların daha küçük ailelerde yaşamaları, kişisel temizliğin artışı, ev içi kontrolün iyileşmesi, çocukların ev içinde daha az mikroplara maruz kalmaları daha az enfeksiyon geçirmelerine neden oluyor. Ancak bağışıklık sistemi geçirilen enfeksiyonlarla gelişiyor. Steril ortamlarda büyütülen bebekler enfeksiyon geçirme ve hastalıklara karşı bağışıklık sisteminin tolerans geliştirme şansını kaybediyor ve duyarlılık, yani alerji geliştiriyorlar.


Kış mevsiminde alerjiler enfeksiyonla karıştırılıyor

Çocuklar kışın kapalı ortamlarda fazla bulundukları için iç ortam alerjenleri (ev tozu akarları) ile daha fazla karşılaşıyorlar. Ayrıca kışın viral solunum yolu enfeksiyonları da artıyor. Çocuklarda astım ataklarının yüzde 80’i viral enfeksiyonlar tarafından tetikleniyor. Bu nedenlerle alerjik astım atakları kış mevsiminde artıyor. Alerjiler genellikle solunum sistemi enfeksiyonlarıyla sık karıştırılıyor. Bunun nedeni her iki grup hastalığın öksürük, burun akıntısı ve solunum güçlüğü gibi benzer belirtileri olması. Astım ve alerjik rinitin enfeksiyon hastalıklarıyla karıştırılması gereksiz antibiyotik gibi ilaçların kullanımına ve asıl hastalığın tedavisinin gecikmesine neden oluyor.

Ders başarısını olumsuz etkiliyor

Astım ve alerjik rinitli çocuklarda yaşam kalitesi bozuluyor. Bu çocukların günlük okul ve spor aktiviteleri, gece uykuları kötü etkileniyor. Uykusuzluk, hastalık nedeniyle okul devamsızlıkları, davranış problemleri, öğrenme güçlükleri görülebiliyor. Bebeklerde ise alerjik hastalıklar gece uyku düzenini bozuyor, kaşıntı gibi bulgular huzursuzluk ve ağlamalara yol açıyor.

Nasıl tedavi ediliyor?

Alerjik hastalıkların tedavisinde 2 tür yaklaşım uygulanıyor. Alerjiden sakınma ve ilaç tedavisi. Tedavi ile alerjik bünye tamamen ortadan kaldırılamıyor. Bu nedenle alerjik hastalıkların tedavisinde en önemli amaç; bulguları kontrol altında tutmak ve yaşam kalitesini yükseltmeye çalışmak. Tedavi atakların şiddet ve sıklığını büyük oranda azaltıyor, böylece çocuğun normal bir yaşam sürmesini sağlıyor. Alerjik çocuğu olan aileler hastalıktan korkmamalı ve onunla birlikte yaşamayı öğrenmeli. Aşırı koruyucu bir tutum alarak çocuğun hayatına fazla sınırlama getirilmemeli, çocuk toplumdan soyutlanmamalı, sporunu yapabilmeli ve arkadaşlarıyla birlikte olabilmeli. Uygun çocuklarda da aşı tedavisi başlanıyor. Aşının minimum 3 yıl sürdürülmesi gerekiyor.



Cilt testi her zaman sonuç vermez

İ
ki hastalık her zaman kolay ayırt edilemeyebiliyor. Alerjik rinitte hapşırma nöbetleri, burunda kaşıntı, tıkanıklık ve damak kaşıntısı oluyor. Genellikle mevsimsel ve tekrarlayıcı özellik sergiliyor. Viral enfeksiyona bağlı nezlede de burun akıntısı, tıkanıklık oluyor, ancak akıntı iltihaplı ve koyu renkli olabiliyor. Kaşıntı pek gelişmiyor ve çocuk genellikle 1 haftada iyileşiyor.

Nezle mi alerjik rinit mi?


Alerji, cilt testi ile belirleniyor. Ancak 3 yaşından küçük çocuğun bağışıklık sistemi henüz gelişmediği için bu test her zaman sonuç vermiyor. Tedavide nefes açıcı ve iyileştirici ilaçlardan yararlanılıyor. Nefes açıcı ilaçlar bronşlarda genişleme yaparak çocuğu rahatlatıyor. Bunlar sprey ya da buhar şeklinde. İyileştirici ilaçlar ise kortizonlu sprey, buhar, çiğneme tabletleri veya granüller ve aşı tedavisidir. Tedavi seçimi çocuğa göre belirleniyor.


Korunmak için altın kurallar

Ev tozları için:

Evi iyi havalandırın.
Ev içinde kesinlikle sigara içmeyin.
Şilte ve yastıkların üzerine plastik kılıflar geçirebilirsiniz. Bu kılıfları haftada 1 kez nemli bezle silin.
İçi doldurulmuş, toz tutabilecek oyuncaklar tamamen kaldırın.
Üzeri kumaşla döşeli tüm eşyaları yatak odasından çıkarın.
Elektrik süpürgesiyle sık temizlik yapın.

Akar alerjisi için:

Yatak odasındaki halıları kaldırın. Küçük ve kolay yıkanabilenler kalabilir. İdeali evinizi parkeyle döşemek.
Ortamdaki nemi azaltmaya çalışın. Nem oranı yüzde 45’in altında olmalı. Akar alerjisi olan çocukların odalarında buhar makineleri çalıştırılmamalı.
Şiddetli akar alerjisi varsa akar öldüren ürünler kullanabilirsiniz.

Hayvan alerjileri için:

Hayvanları mümkün olduğunca ev dışında tutun.
Hayvanların yatak odalarına girmelerine izin vermeyin.
İyi havalandırma yapın.
Yatak odalarının kapısını kapalı tutun.

Polenler için:

Polen kaynağını araştırın, mümkünse polen oluşturan bitkileri uzaklaştırın.
Polenlerin yaygın olduğu mevsimlerde kapı ve pencere açmak yerine klima kullanın.
Polenlerin yoğun olduğu dönemde çocuğunuzu mümkün olduğu kadar dışarı çıkarmayın ya da maske takın.

Egzama için:

Aşırı ısı ve nemden kaçının. Orta düzeyde ısı ve nem yeterlidir.
Terleme bulguları arttırır, güneş ışığı ve tuzlu su faydalı olabilir.
Pamuklu giysiler giydirin, yünden kaçının.
Cilt kuru olduğu için derinin yağ tabakasını bozan sabun ve deterjan kullanımından kaçının.
Cildini nemli tutun.
Alerji yaptığı saptanmış bir besin varsa (inek sütü, fıstık, yumurta vs) o besini yedirmekten sakının.

Haberin Devamı

Bu belirtilere dikkat

Aşağıda yer alan belirtiler 2 haftadan uzun sürmüşse ve tekrarlayıcı (3 ve daha fazla atak) ise çocuğunuzu alerji uzmanına götürmenizde yarar var.
Sık sık öksürük, nefes darlığı, hışıltılı solunum (astım),
Sık hapşırma, burun akıntısı ve tıkanıklığı, burun kaşıntısı (alerjik rinit),
Bebeklerde yanaklarda kızarıklık, daha büyük çocuklarda eklem yerlerinde boyun altında kızarıklık, kaşıntı, cilt kuruluğu (egzama),
Bebeklerde kanlı mukuslu dışkılama, şiddetli gaz sancıları, kumsalar (inek sütü alerjisi).


Anne sütü çok önemli

Her hastalıkta olduğu gibi alerjiden korunmak için de bebeklik çağından itibaren çocukların beslenmesine özen gösterilmeli. Çünkü kötü beslenme, bağışıklık sistemini zayıflattığı için alerji oluşumunu kolaylaştırıyor. Bu yüzden bebeklere ilk 6 ay sadece anne sütüyle, sonrasında ise meyvesebzeden zengin, protein ve kalsiyumlu gıdaların yer aldığı bir beslenme düzeni uygulanmalı.

(15 Aralık 2013 tarihli Posta Karnaval'dan alınmıştır)

Haberin Devamı