Pazar Postası 'Ali benden yatakta her şeyi ister, biz birbirimize yetiyoruz'
Paylaş
'Ali benden yatakta her şeyi ister, biz birbirimize yetiyoruz'

4. kez Bodrum'a uçuyoruz. Yazın azizliği mi bilemedim; ama Kibariye için değerdi. Kiboş mu diye hitap etmeliyim yoksa? Gördüğüm en sıcakkanlı insanlardan biri!

Sudan çok korkmasına rağmen hayatında ilk kez POSTA için, jet-ski’ye bindi; siyasete girmek için teklif aldığını itiraf etti ve bana sahnede bir assolist gibi durmayı öğretti...

Röportaj: Canan DANYILDIZ

Cebimde; bir fabrikada poşetleme elemanlığından önceki gece Rixos’u sesiyle sallayan kadına uzanan iddialı ve zor bir hayat hikayesiyle İstanbul’a dönüyorum. A bir de, jet- ski’de suya düşerim korkusuyla savurduğu bippp’li cümleler...

Kibariye! Gülümse kaderine!

Senin için jet hızıyla Bodrum’a geldik. Dün gece Rixos’ta bir konserin vardı, yer yerinden oynamış! Yeni neler var?

Dün gece çok güzel geçti. Bunca yıl sahneye çıkarım, böyle bir seyirci görmemiştim. 2 saatlik bir program yaptım, yer yerinden oynadı. Asıl konserler kasetim çıksın; ondan sonra başlayacak.

Yurt dışında da sahneye çıkacağım, her zaman olduğu gibi. Gipsy Kings gibi yabancı bir grupla, birlikte işlerimiz olacak. Çok detaya girmek istemiyorum ama yine caz söyleyeceğim.

Düet var mı yine Tarkan’la olduğu gibi?

Yeni albümde düet yok, ben o modayı başlattım; sonra da cıcığı çıktı. Sadece Şebnem Ferah’la bir şarkı söylemek istedim, ama annesi rahatsız olduğu için yapamadık. Ama onun “Silbaştan başlamak lazım” şarkısını söyledim. Kıraç’ın İstanbul, Rafet El Roman’ın Senden Sonra’sını okudum.

Sende söz- müzik üretim var mı?

Yok yaaaa! O Allah vergisi bir şey. Ben gelenleri değerlendiriyorum sadece. Bana bir ses vermiş yaratan, ben anca değerlendiriyorum. Öteki dediğin başka bir yetenek. Ben söylüyorum başkalarının şarkısını, onlar da beni takdir ediyor, “Ne güzel okumuşsun” diye.

“Kızken kadın olurum diye babam istemedi şarkıcılığımı

Bana hayatından bahsetsene biraz, acıklı bir giriş var...

Akhisar’da doğdum ben, sonra İzmir’e göçtük. 10,5 yaşıma kadar orada büyüdüm. 8 kardeş, kalabalık ve muhtaç bir aile. Allah bana bir ses verdi, hayatımız değişti. Elimden geleni hala yapmaya çalışıyorum o ayrı.

Küçüklüğünde yaşadığın zorluklar... Evlere temizliğe gitmişsin vs. O zamanlar da var mıydı hayaller Kiboş?

Bak, yalan söylemem ben. Ancak zorda kalırsam tatlı yalanlar söyleyebilirim. Eve temizliğe gittim, paketleme işinde çalıştım; tarlada bile kız... Hayalim şarkıcı olmak tabii.

Mucize diye bir kız arkadaşım vardı, Akhisar’dan. “Bir gün, sen gerizekalı mısın, paketleme işinde ne çalışıyorsun? Burada yıpranıyorsun, sesini kullan kız!” dedi. O beni ‘Kimbilir’in bestecisi Cengiz Özeşeker ile tanıştırdı ve gazinoda çalışmaya başladım.

Hepimizin tanıdığı (Şöfer, şöfer diye bağıran, tv’lerden bildiğimiz) annenin haberi var mıydı?

Yok, gizlice çalışıyordum. Mucize beni pavyona “Kız oğlan kızdır, onun annesi babası var; sahipsiz değildir” diye teslim etti. Kaçak çalışıp geliyordum. Para çoğalınca annem ve babam beni köşeye çekip nedenini sordu. “Üzümü ye, bağını sorma! dedim, babamdan tokadı yedim. Babam şarkıcı olmamı hayatta istemedi, ama annem belki bir ev alırız diye, izin verdi.

Filmlerdeki gibi, vayyy!

Babam, hayat kadını olurum, başıma bir şey gelir; kızken kadın olurum, beni kaçırırlar diye istemedi. Başlarda anlamıyordum ama çocuğum olunca ne demek istediklerini o vakit anladım.

Dayak yedim, yedikçe kaçıp çalıştım; yeniden dayak yedim; yeniden kaçtım pavyona. Derken iyi paralar kazanmaya başladım. Düğünlerde, pavyonlarda ama... Kibariye değildim ama Kiboş’tum. Benim asıl adım Bahriye, Kibariye ninemin adı. Benim de göbek adımdır.

Peki, korktukları gibi şeyler dönüyor mu gazinoda o yıllarda, yani haklılar mı?

Evet, kesinlikle var! Ben dürüsttüm ama. Kendimi bozmak istemedikten sonra, bana kim ne yapabilir ki Canan? Hala içki de sigara da içmem. Babama dedim ki “benim elbiseye, parfüme özentim var, arkadaşlarımda görüyorum istiyorum. Kötü bir şey yapmıyorum, şarkı söylüyorum” Babam...

(Sesi gidiyor) Ne oldu, neden ağlıyorsun Kiboşş, aaa?

Bak eşin Ali de üzülüyor! Çok zor yıllardı. Babam ayakkabı boyacısı, 1 boyadan 4,5 renk yapmaya çalışırdı. Hatırladım şimdi, nerden nereye be Ali. Mucize’nin durumu benden daha iyiydi. Parfümleri o verirdi... Onun hakkı çok büyük.

Sonra? Nasıl düzeldi işler?

Pavyonda çalışmaya başladığımda, Beyaz Kelebekler’in sahibi Turgut Akyüz’den bir teklif geldi. “Bu kızı bir yerlere getirelim, harcanmasın” dediler.

Başka birileri var mı bizim tanıdığımız Stardust’tan aramıza karışan?

Var var, sayayım! Yıldız Tilbe, Tüdanya, Bergen ve ben Kiboş! Hepimiz oradan çıktık.

İlk avansınla ne aldın?

Buzdolabı! Tel dolaptan buzdolabına geçtik. İlk defa. Bu arada benim bu avanstan haberim yok, Stardust’ın sahibi ben Bursa’da bir pavyona programa gittiğimde anneme vermiş eve gelip.

Kısa boylusun, çelimsizsin ve hatta dur aynen söyleyeyim: Çirkinsin diye seni sahneye çıkarmamışlar değil mi?

Evet! ‘Safiye Ayla gibi, perde arkasından söylesin’ dediler.

Kırıldın mı? Hırslandın mı?

Tabii kırılıyorsun. “Ulen” dedim içimden “Bir gün gelecek, hani o perde arkasından okusun, Safiye Ayla gibi” diyen payvon sahibi, görecek beni. Ayrıca Safiye Hanım’ın sesi de kendi de çok güzeldi. Onu da Allah yaratmadı mı Canan?

Kinci misin sen?

Hayır değilim, ama unutmam! Gücüme gitti ama “Boşver be Kiboş” dedim. Affetmediklerim var, ama sizin tanıdığınız isimler yok.

TRT kimseyi çıkarmayan bir kanaldı 80’lerde... Hele senin çıktığın yerlere bakılınca... Büyük yeri var değil mi kanalın?

Sen ‘Kimbilir’ parçasını bir patlattın, gerisi geldi. Evet evet, çok doğru. Büyük katkısı var TRT’nin. Kimse çıkamazdı aaa, ne diyorsun. Bülent Varol, Pakize Suda’nın çok yakın arkadaşı o yıllarda, aman yanlış anlaşılmasın sevgili filan değiller, çok geniş çevreleri var o zaman.

Onlar getirdi bana TRT şansını, Pakize Abla “Çıkarcam lan seni” dedi. Çok delikanlı kızdır, kırmızı bir elbise de yaptırdı, çıktık işte yılbaşı gecesi, ‘Kimbilir’ ile. Arabesk dalında ilkim kanala çıkan.

O zaman var ya, senin kilon ne kiiiiiiii, 30 kilo bir kadındım, güzeldim be. Ama o günleri çok özlüyorum, huzur var sağlık var o yıllarda be gacı.

‘Sibel Can Roman olduğunu benim kadar ifşa etmedi’

Haklısın, peki para kazanınca kardeşlerine de sen mi baktın? Nasıl devam etti hayat?

Hayır, asla! Benim kardeşlerim kendi işlerinde güçlerinde oldular hep. Annem babama hep sahip çıktım, yine çıkarım. Bir gün bile şu ihtiyacımız var demezler, özellikle kızlar... Çok gururludurlar. Hiçbirinin geyikliği yok bana. Onlarda yoksa bana, bende yoksa onlara yaparız biz. Kibariyelik değil, insanlık önemli gacı.

Sen Romanların içinden çıkıp bizim gibilerin arasına karıştın ve hayatın kurtuldu, hem de cebimizden paramızı alarak. İntikam mı bu?

Yok yok, intikam, hırs yok öyle şeyler. Romanlık üzerinden hiç olmadı hırsım. Hiç de gocunmuyorum Roman oluşumdan. Kendim anlattım nereden geldiğimi, kim olduğumu. Öyle sanatçılar var ki bunu saklıyor. Ben cebinizden parayı aldım, ama karşılıklı! Gırtlak patlatarak aldım, evet.

Sibel Can mesela, bunu senin kadar ifşa etmeyenlerden...

Evet, ama olabilir. Onun kendi bileceği şey, tercih onun. Ben saklamayayım, dopdoğru bilsinler istedim. Sonradan öğrenecekler kim olduğumu. Bulur, gazeteciler her şeyi bulur. Hande Ataizi’ni kiremitlerin üzerinde yakalamışlardı. Saklamadım ben. Şimdi yerim, kariyerim çok iyi, çekemeyen de Allah’a havale olsun.

‘Ali beni daha çok kıskanıyor’

Ali ile epey tepki gören bir evlilik yaptın. Yaş aralığınız 20 neredeyse... Kıskanmıyor musun hiç Kiboş? Senden çok genç, asılanlar olmuyor mu kocana?

Yook! Aksine, o beni daha çok kıskanıyor. Ha, zaman zaman benim yanımda asılıyorlar, üzülüyorum ama, her evlilikte olur.

Çok genç ya, bir gün seni bırakır gider diye korkmuyor musun? Ya da senin yaşın artık geçiyor, başka bir çocuk daha isterse?

Buyrun cenaze namazına... Life is life! (Hayat hayattır) Ne yapalım. İsteyebilir, en doğal hakkı. Sever, birini dilerse gider, bunun önüne geçemezsin ki. Ben bunları düşündüm de aldım adamı. Kendim de üzülürüm elbette ama en çok Birgül için, babasız kalır diye korkarım o kadar.

Yatakta birbirinize yetiyor musunuz? Ali, senden dantelli çamaşırlar, fanteziler bekler mi? Ne de olsa genç, kanı kaynıyordur...

Ali bana ben de Ali’ye yetiyorum çok şükür! Evet isterrr, Ali istemez mi! Yapıyoruz, her şeyiiiiii yapıyoruz.

Evliliğinde neyi affetmezsin? İhanet deme! Çünkü tek gecelikleri affettiğini biliyorum, adam hiç uzun vadeli gitmez, hep tek gecelik yapar o zaman! Evet dedim! İhanet en affetmeyeceğim şey. Ama ben Ali’yi her şeyi göze alarak nikahıma aldım. Kimin kocası yapmıyor ki? Şimdiye kadar hatası yok ama, Allah var!

Kavgada kim alttan alır Kiboş? Kaybedersin diye sen mi?

Yok, her ikimiz de duruma göre alttan alırız, bazen ben, bazen Ali. Kinci değiliz ama bacım, o yüzden bizde kavgalar uzun sürmez.

Sen Ali’ye çok güveniyorsun, o her şeyin içinde... Bak şimdi de röportajımıza kaynak, yan masadan? Bir de mesela daha önce de güvenmiştin, büyük hata olmaz mı?

Evet Ali benim her şeyim, çok güveniyorum ona. Güvenin olmadığı yerde, evlilik olmaz. Allah yüzümüzü kara çıkarmasın.

“Kaldığımız otelde Seda ve bana asılıyorlardı”

Başka bir işin daha var senin, oyunculuk ve assolistlikten sonra... Hat Döner?

Evet, Hatay usulü bir döner zincirimiz var; çok lezzetli bir gün, ekibi de bekleriz.

Kimler var bu camiadan, en can dostların?

Seda Sayan en can dostumdur, zor günlerimizi birlikte atlattık. Ev arkadaşlığımız bile var.

Neden birlikte eve çıktınız ki?

Kaldığımız TNT otelde bize asılıyorlardı, o yüzden biz de gazino sahibine durumu anlattık. Bizde para ne gezer, gazino karşılıyor parayı... Etiler’de bir Bodrum katı. Nereden nereye...

Bir de yaaa sormadan edemeyeceğim, jet-ski’ye sadece ve ilk kez POSTA için bindin ve deli gibi korkuyorsun! Etmediğin küfür, yemediğimiz laf kalmadı Kiboşş!

Evet, küçükken suya düşüp boğulma tehlikesi atlattım, vallahi sadece senin ve POSTA için girdim suya, bir de İzmirlisin ya, ondan!

‘Ak Parti’den teklif geldi!’

Başbakan Tayyip Erdoğan’ı kastediyorsun sanırım politik Kiboş?

(Çok keyifli, gülüyor) Allah Başbakanımızdan razı olsun, ben çok seviyorum onu; yaptığı Roman açılımı sebebiyle.

Bayağı seviyorsun anlaşılan, çok da tepki gördüğün bir sarılıp öpüşme sahnen var, yeri gelmişken...

Evet, insan ayırmadan; her insan eşittir diyor, HELAL olsun ona! Beni bir kere yer bulamadığı için ayakta dinledi. Çok saygılıydı, hayranlık duydum. Öptüm, sarıldım... Ne var bunda?

Zurnanın zırt dediği yere geliyorum: Bence sen Ak Parti’den milletvekilliği teklifi aldın? ...

(Gülüyor) Evet aldım, yalan yok! İtiraf...

Eeeeeee? Kabul edecek misin? Politikaya mı giriyorsun Kiboş?

Çok ani oldu be! Yokk yaa! Kabul etmeyeceğim, benim işim şarkı söylemek. Öteki iş, bilenlere kalsın.

‘Kaçak çalışıyordum vesikam yoktu’

Bu arada önceki hafta Ahu Tuğba ile röportaj yaptığımda hepinizin vesikası olduğunu söyledi, pavyonda çalıştığınız için... Senin var mıydı?

Evet parmak basardın emniyette doğru. Ama benim yaşım küçüktü, kaçak çalıştırıyorlardı. Program bitince babam beni alıp eve götürüyordu. O yüzden ben o işlere hiç girmedim.

Var mı peki pavyon hayatın başladığında hayranlık duyduğun bir sanatçı?

Gönül Akkor. İzmir Fuarı’na gelirdi sanatçılar Canan, bilirsin sen de. Hiç unutmam; Gönül Akkor da geldiğinde bacaklarım titremişti. Bana peruk verdi, parfüm hediye etti.

Sonra Sezen Aksu’nun da içinde olduğu bir grup var şarkı söylediğin, hani şansının döndüğü. Anlatsana...

Beni apar topar Bursa’daki pavyondan alıp İzmir’e gazinoya getirdiler. Mekana asılacak fotoğrafım yok kız, beni ne derler böyle çizgi film gibi çizmişler, tanıtmak için.

Muzaffer Özpınar, o zamanın önemli ismi, beni sahneye çıkardığında karşımda Sezen Aksu, Kamuran Akkor, İbrahim Tatlıses, Orhan Gencebay, Sevim Emre, Gönül Akkor, Uğur Yücel... Gacı, beni bir korku sardı! Bu kadar önemli insanın karşısında nasıl söyleyeceğim diye.

Eee sonra? O kadar önemli insan, ne yaptın karşılarında?

Kızım gazino bir full, bir full anlatamam. 3000 kişilik bir gazino. Pavyonda aile yok Canan, burada var. Alışmamışım, burası neresi dedim ya. Bunlar kim? Pavyonda görmediğim insanlar...

Bilirim İzmir Fuar gazinolarını... Kıyafetini nerden ayarladın kız?

Yıldırım Mayruk dikti ilk tuvaletimi. Ben nereden bulacağım ki? Turgut Abiler yardımcı oldu. Sonra asla unutmam Sezen Aksu pırlanta getirdi, bu kızı nasıl adam ederiz diye el birliği ile bana çeki düzen verdiler. Ben bir gecede ünlü oldum! Herkes beni tanımaya başladı. ‘Kimbilir’ parçası koptuğum nokta oldu.

Ne var sende bu kadar parlayacak? Sence seni sevdiren ne oldu?

Romansın, hatta çoğumuza göre çingen... İlki bence doğal oluşun... Doğru, ilk önce doğallık. Tatlı dil, çok önemli. Kendimi bildiğim için, annemin evinden geldiğim gibi olduğum için buradayım. Haddimi biliyorum ben.

Bunu parayla satın alamazsın. Havayla olmuyor o iş. Kimler geldi kimler geçti. Alçakgönüllü olmak ve şımarmamak... Trilyonların içinde yüzdüm ama içimi değiştirmedim ben. Ayağıma geliyorlar Canan, kibirlilerin ayağına gelinmez.

‘Kızım büyüdüğünde ünlü olduğuma ilk kez pişman oldum’

İlk evliliğin? Hatalarına ne diyeceksin? Güvenip bütün her şeyini kaybetmene... Var mı pişmanlıkların?

Ali bunları konuşmamı istemiyor (Yan masada bizi bekleyen Ali’sine sesleniyor) Zaten geçmişimde olanları herkes, dünyaaa biliyor. Ne yaşandıysa yaşandı, önemli olan şu an. Kocam, kızım yani ailem. Allah bana bir bebecik bağışlamış, geçmişe sünger çektim ne yapacağım! Alın yazısı bu, ben yanlış bir şey yapmadım.

Hatalarını kabul ediyor musun peki? Güvenmek, birine fazlaca güvenmek... Bu konularda ders çıkardın mı gacı?

Ben hataydı diyemem, dersem kendimi günaha sokarım, çünkü Kuran’ı Kerim’de yeri var bazı şeylerin. Hatasız insan var mı dünyada? Kusursuz 4/4’lük biri var mı? Bu konularda büyük konuşmamak gerek. Şimdi Ali ile 15 senedir evliyim, iyiyiz. Ama Allah ne yazar, ne gösterir bilemem. Saygımı, sevgimi esirgemem. Geçinip gidiyoruz, geleceği bilmem imkansız. Falcılar da yalan söylüyor. Kimse bilemez ne olacağını!

Yok bir şey Ali, şaka yapıyor Kiboş! Başka? Ailede misal?

İtiraf edeyim o zaman, ünlü olmak çok güzel, pişman değilim; ama Birgül olunca işler değişti. Onunla rahat vakit geçiremiyoruz, keşke ünlü olmasam dediğim çok oluyor.

Sahi, Birgül’ü köşe bucak kaçırıyorsunuz gibi bir hissim var, neden tanımıyoruz kızını?

Ünlü olmak dışarı çıkamamak, çocuğunu gezdirememek, sinemaya gidememek. Bunları yapamadığımız için üzülüyorum. Ben istemiyorum, ışık altına sokmak istemiyorum. Birgül de bunu istemiyor. Ama ben kocamı da anlatmıyorum ortada.

İyi de seni sevenlerin hakkı değil mi, kızını da yakından tanımak?

Hakkı, evet haklısın. Yıllarca beklediğim bir bebeğim oldu. Birgül bir gün “Anne senin ünlü olman benim hayatımı kısıtladı” dedi, bunu kendi de istemiyor. Ekmek yediğim insanlara saygım sonsuz.

(25.08.2013 tarihli Posta Karnaval ekinden alınmıştır.)

3

Haberin Devamı