Kaygı ortamında çocuk yetiştirmek
Ergenliğe yaklaşan çocuklara veya ergenlere acil durumlar ve genel gündem konusunda nasıl yaklaşmak gerek? Yetişkinlerin uyarılarını, yönlendirmelerini ciddiye almalarını nasıl sağlayabiliriz?
Ergenlik süreci çocuğa daha fazla alan açtığımız ama hala ebeveyn olarak hayatıyla ilgili takipte olduğumuz bir dönem olmalı. Bu takibi ergenin denetleme gibi algılamaması için onunla gerçekten vakit geçiriyor olmak, iyi ilişkiler kuruyor olmak önemli. İyi ilişki içinde olmak kişiye önemsendiğini hissettirir ve diğeriyle işbirliği yapma isteğini artırır. İyi ilişki içinde olduğumuzda ergen uyarımızı denetleme olarak değil, ilgilenme olarak algılayacak, böylece yetişkinin yönlendirmesine daha kolay uyum sağlayacaktır.
Yukarıdaki soruya ek olarak, ergenlerin asabi ve asi tabir edilen davranışlar gösterebildiğini de hatırlamak gerek. Anksiyete de sanki ergenliğin doğasında var gibi görünüyor. Bir yandan da ergenlikte kaygı duygusunun genel olarak yükseldiğini söyleyebilir miyiz?
Çok doğru. Bir hocamız, 'Ergenlik emrivakidir' derdi. Aslında hazır olmadığınız bir sürece uyum sağlamanızın beklendiği, ne çocuk ne yetişkin olduğunuz, hem fizyolojik hem psikolojik olarak oldukça zorlayıcı bir dönem. Tüm zorlayıcı dönemlerde olduğu gibi ergenlikte de kaygının artması normal.
Dünyanın genel gidişatı hakkında bilgi oldukça ergenlerin gelecek kaygısı duyma ihtimali artar gibi görünüyor. Gençlerin dünya meselelerine duyarlı olması ama yüksek kaygı ile yaşamaması için ne yapmak, nasıl yaklaşmak gerek?
Kaygıyı aşmanın yolu kontrol hissine sahip olmak, bu da bilgi sahibi olmak ve eylemden geçiyor. Çevre duyarlılığı ya da doğal afetler konusunda biz bilinçli olduğumuzda, elimizden geldiğince çeşitli yardımlar yaptığımızda, çevre duyarlılığı içinde olduğumuzda (çöpleri ayrıştırmak, tüketim alışkanlıklarımızı sorgulamak ve belki değiştirmek, 2. el eşyaya yönelmek ve daha bir sürü örnek verilebilir) gençler de bu bilinçle büyüdüğünde kontrol duygusu içinde olacaklar ve kaygıları daha yönetilebilir bir düzeye gelecektir.
Genel anlamda kaygı duygusuyla çocuklukta başa çıkmak ve sağlıklı bir kaygı düzeyi-denge durumu için neler tavsiye edersiniz?
Kaygının yükselmesi güvenlik ve kontrol duygusunun zedelenmesiyle alakalıdır. Bizde kaygı uyandıran konularda bilgi sahibi olmak, kendimizi rahatlatabileceğimiz alanlarımız olması çok önemli. Tekrar hatırlamakta fayda var, çocuklukta kaygı düzeyi, içinde büyüdüğü ailedeki kişilerin duygu durum düzeyi ile doğru orantılıdır. Ebeveynler olarak bizler kendimizi güvende hissettiğimizde ya da bunu sağlayacak çalışmalar yaptığımızda çocuklarımız da kaygıyla daha rahat baş edeceklerdir.
Kaygılı ortamı rahatlatmanın bir yolu da rutinler ve ritüellerdir. Aile alışkanlıklarımız, tekrar eden yaşantılarımız (pazar kahvaltıları, oyun zamanları, tatil ritüelleri vs) çocuklara her şeyin yolunda olduğu mesajını veren önemli unsurlardır.
İlk soruda bahsettiğiniz ilişki kurma ve ilişki deneyimini arttırmadan bahsettiğiniz, anlaşılan bu alışkanlık ve ritüeller ile mümkün hale geliyor. Boşanma, ölüm gibi yaşantıların meydana geldiği aileleri ayrıca sormak isterim. Yas yaşayan ailelerde bu tarz alışkanlıklar sekteye uğrayabiliyor. Bu tarz özel durumlara yönelik neler önerirsiniz? Örneğin eşini kaybeden bir anne/baba her şeye rağmen bazı aile alışkanlıklarını sürdürmeli mi? Bunlar çocuğun güvende hissetmesine yardımcı mı olur? Yoksa bir süreliğine hiçbir şey yapmamak daha mı iyi olur?
Bu tarz süreçler kişiye/aile sistemine özel durumlar. Genel olarak söylemek gerekirse, gidişatın değiştiği/bozulduğu durumlar kriz dönemleridir ve her kriz dönemi üyelerini sarsar. Toparlanma süreci de aileden aileye değişiklik gösterir. Çocukların bu tarz kriz durumlarındaki temel endişesi kendi güvenliğine ve sürekliliğine ilişkindir. Dolayısıyla ilk şok atlatıldıktan sonra çocuğa kaybettiği güvenlik ihtiyacını geri kazandırmak için olabildiği kadarıyla rutin hayata dönülmesi her şeyin yolunda olduğuna dair önemli bir mesaj verir.
Senem Tahmaz