Siz hep böyle yakışıklı mıydınız?Liseye kadar çok dikkat çeken biri değildim. Uzun boylu, yakışıklı, voleybolcu arkadaşlarım vardı. Ben aralarında sivrisinek gibi takılırdım. Üniversitedeki ilk yılımdan sonra spor yapmaya, kendimi geliştirmeye başladım.

“Artık toparlanma vakti geldi” mi dediniz?Ergenlikle birlikte boyum uzadı, kilo aldım. Çok zayıftım, yanaklarım çökük, gözlerim pörtlekti. Zamanla gelişmeye başladım. Sonra daha iyisi neden olmasın diye spor yaptım. Ve eli yüzü düzgün bir insan olma yolunda ilerledim.

Kızların ilgisi ne zaman başladı?Albüm çıkarmadan bir-iki yıl önce sokakta “Hiş, pişt” diyenler olmaya başladı.

Peki hiç reddedildiniz mi?Edilmez miyim! Her erkek gibi ben de reddedildim. Kadınlar zordur! Murat Boz’dan bahsediyoruz... Kadınlar sohbet arıyorlar. Her şey yakışıklılık değil. Karşılıklı sohbet edebilmek daha önemli. Kişisel tatmin için fiziki görünüm tabii ki önemli. Aynaya baktığımda güzel, bakımlı bir adam görmek isterim. Kadınlar da öyle. Ama karşı tarafta güzellik, akıl, mantık, sohbet olmazsa yaşanmaz. Sonuçta çok güzel kadınlar var ama bunun sonu yok. Mühim olan hayatı karşılıklı paylaşabilmek.

Hem yakışıklı hem de çok seksi bulunuyorsunuz. Başarınız sanki sadece dış görünüşünüze mal ediliyor gibi...Bunun zamanla çözüldüğüne inanıyorum. Bir dönem seksilik, yakışıklılık çok gündeme geldi. Çok normal, ben de bunu sağladım. Fotoğraflar çektirdim, kliplerimde soyundum. Ama zamanla insanlar yaptığım müzik ve şarkılarla tanımaya başladı. Artık şarkıcı kimliğim öne geçti. Müzikal kimliğim olmasa tutunabilmem mümkün değil.

Eliz Hanım hem menajeriniz hem sevgiliniz hem de imaj danışmanınız. Bütün ipler onun elinde gibi görünüyor, ya evde?Dengelidir ama fikrine çok önem veririm. Ben çok dağınık bir adamımdır. Neyi nere koyduğumu bile bilmem. Eliz her şeyimi toparlar. Ona sormadan bir şey yapmam. Benimle Eliz’in bakış açısı ortasında bir şeyler buluyoruz.

Peki son söz kimde?İşte tabii ki bende. Çünkü işimle ilgili son sözü vermesi gereken tabii ki benim. Müzikle ilgili her şeyin benim içime sinmesi gerekiyor.

İlişkide?İlişkide tabii ki karşılıklı. Ben tek başıma bir şeyin kararını veremem. Birbirimize sorarız. Birlikte yaşıyoruz, birbirimizin fikirleri çok önemli.

Peki iş ve aşk ilişkisini dengeye oturtabiliyor musunuz? Hem işte hem evde zor olmuyor mu?Öyle bir sıkıntımız yok. Bilakis sevdiğiniz insana sırtınızı dayamak çok güven veren bir şey. Öyle hissedince de ben müziğe daha çok konsantre oluyorum. İşin diğer kısımlarıyla hiç ilgilenmiyorum. Her şeyle Eliz ilgileniyor. Arkamda güvendiğim ve beni kazıklamayacağını düşündüğüm bir insan benimle ilgili bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ve bunu para için değil, beni sevdiği için yapıyor. Bundan büyük bir servet olamaz. Müziğimi yaparken sadece şarkılarımla ilgileniyorum, Eliz bana inanılmaz motivasyon sağlıyor.

Her başarılı erkeğin ardında bir kadın var yani?Tabii ki. Yani Eliz’le tanıştığımdan beri kendi hayatıma çekidüzen verdim. Beni derleyip topladı. Manevi olarak da çok büyük destek veriyor. Hem Eliz hem annem. Bu iki kadın benim her şeyim.

Kıskanç mısınız?Valla ben kıskancımdır. Sevdiği insanı kim kıskanmaz ki! Tabii ki özgüveni olan bir adamım, bugüne kadar çok abartı bir durum olmadı hiç. Eliz’i rahatsız eden durumlar oluyor. Sonuçta herkes bana çok düzeyli bir şekilde yaklaşmıyor.

Peki romantizm...Romantik olduğumu söyleyemem. İçimden geldiği gibi davranırım. Yemeğe falan çıkarız ama ortada mum olmaz mesela, çiçek olmaz. O baltalık var bende hafiften.

Çiçek de mi yok?Var tabii ki. 2 yıl önce aldım. (Gülüyor) Her zaman çiçek alırsam neye yarar?

Sürekli Eliz Hanım’la birliktesiniz. Kadın hayranlarınızı kaybetmekten korkmuyorsunuz anlaşılan. Neden herkes gizlenirken siz bu kadar ortadasınız?
Eliz’le çıkmaya başladığımız gün onun elinden tuttum, kameraların karşısına geçtim. Gizlemek, saklamak eskiden kalan hareketler. Devir internet devri, her tarafta gazeteciler var. Nereye kadar saklayabilirsiniz? Samimi durmuyor. İnsanları kandırmanın bir manası yok. Ben hayatıma Eliz girince hemen gösterdim.

Sizi gece hayatında göremiyoruz...Gece hayatını sevmiyoruz. Genelde evdeyiz. Çok sevdiğimiz arkadaşlarımız davet eder, öyle çıkarız. Kitap okuruz, DVD izleriz, play station oynarım. Evde zaman geçirmeyi severim. Dışarıdayken hemen eve gideyim diye uğraşırım. Evimi özlerim.

Sizin kadar çok beğenilen bir erkek sıkı bir playboy olabilirdi...Bu benim tercihim. Kendimi bu şekilde rahat hissediyorum. Diğer türlüsü ben olamazdım. Hayatımda dalgalanmalı ve çalkantılı bir dönem de oldu. Hayatıma birçok insan da girdi ama bunun istediğim yaşam tarzı olmadığını anladım. Her şeyden biraz tattım ama ben tek eşliyim. Huzur istiyorum, evime gideyim, sevgilim bana çay yapsın, ben ona çay yapayım.

O zaman evlilik size çok uzak olmamalı...Biz zaten evli gibiyiz. Evlilik kurumuna çok ters bakmıyorum. Evlenirsem Eliz’le evlenirim. Resmi olarak değil ama görünürde zaten evliyiz. Evli insanlar ne yapar? Tatlı ve acı anılarıyla bir hayatı paylaşırlar. Bir şeyleri paylaşmak için evli olmak gerekmez. Gün gelir evlenebilirim ama zaten evli gibiyiz, çok da mutluyuz. Ama ileride ailelerimiz isterse evleniriz ya da istemeyiz. Sadece kağıt üzerinde yapılmış bir şey benim hayatımı değiştirmez. Ben Eliz’i zaten seviyorum. İmzayı atsam da seviyorum, atmasam da seviyorum, o da beni seviyor.

Küçükken nasıldınız, yine böyle akıllı uslu bir çocuk muydunuz?Çok fenaydım, yaramazdım. Annem benden çok çekmiş. Oramı buramı yarmışım. Çocukluk dönemimde annemi hep kireç suratlı bir kadın olarak hatırlıyorum. Liseye kadar çok yaramazdım, sonra duruldum. Yarıklarla atlattım. Ben Karadeniz Ereğli’de büyüdüm. Bir mahalle kültürü içinde. Bir çocuğun yaşaması gereken ne varsa yaşadım. Ailemin maddi durumu çok iyi değildi. Acayip oyuncaklarım olmadı ama yine de çok eğlenceli bir çocukluk geçirdim.

Anneniz babanız ne iş yapıyordu?
Babam işçi emeklisi, annem de öğretmen emeklisi. Annem hala öğretmenlik yapıyor. Öğrencilerinin hepsi çok tatlı. Okulda da birkaç sefer izdiham yaşadık.

Ünlü olduğunuz için yapamadığınız ya da özlediğiniz şeyler var mı?Geçenlerde bir provam vardı, Anadolu Yakası’ndaydım. Taksiyle geçmiştik. Arkadaşlar vardı. Dönerken inanılmaz bir trafik vardı. Herkes taksiden indi, motora bindi, ben binemedim. Çünkü birkaç defa bindim, sürekli fotoğraf çektirdim. Ben bundan rahatsız olmuyorum ama çevredeki insanların rahatsız olmasını istemiyorum. Öğrenciyken otobüse binerdim, artık binemiyorum. Vapura binemiyorum. Böyle şeyleri özlüyorum.

Size oyunculuk teklifi de gelmiştir...Nasıl bir performans sergileyeceğimi bilmiyorum. Oyunculuk deneyimim yok. Çok güzel teklifler geldi. Nasıl oynarım, ne yaparım, benim için doğru karar nedir çok kurcalıyorum. Bugüne kadar olmadı ama bu olmayacak anlamına gelmiyor. Çok güzel bir senaryo gelirse kabul de edebilirim. Türkiye’de çok önemli yönetmenler var. Çağan Irmak, Cem Yılmaz, Mahsun Kırmızıgül, Sinan Çetin, Nuri Bilge Ceylan önemli insanlar. Neden olmasın? Kendi yeteneğimin ne derece olduğunun farkında değilim. Biraz cesaret eksikliği, senaryoların bana uymaması, ortada buluşamadık.

Yeni albüm çalışmaları nasıl gidiyor?Yeni albüm için vakit var ama hazırlanmaya başladım. Kayıtlarını Almanya’da yapacağız. Yaza bir single yapabilirim. Belli olmaz. Albümümde hala istek alan parçalar var, yeni bir klip çekeceğim.

Başarılı bir işiniz, iyi bir aşk hayatınız var. Nazar değmesinden korkuyor musunuz?Nazara değil de negatif enerjiye çok inanıyorum. Annem zaten bir iki sefer benim için kurşun döktürdü. Kurşun değil de roket döktürmek gibi bir şey oldu. Kurşun patladı, tavana saçıldı. Normalde o kurşun şekil değiştiriyormuş, benimki patladı. Çok nazar varmış. Kötü bakan insanları kendimden uzaklaştırıyorum, ortamda hissettiysem hemen giderim, bir saniye durmam. Allah herkesi nazarlardan saklasın.

Röportaj: Eylem Keskin
eylem.keskin@posta.com.tr