Magazin "Arkadaşlarım bana 'bela mıknatısı' der"

"Arkadaşlarım bana 'bela mıknatısı' der"

Paylaş
"Arkadaşlarım bana 'bela mıknatısı' der"

Tiyatro Dot'un yeni oyunu 'Festen/Kutlama'da ailenin aykırı kızı olarak karşımıza çıkan Şebnem Bozoklu...

* ‘Festen’i sizden dinleyebilir miyiz?
İlk başta bir aileyle karşılaşıyorsunuz, babalarının 60’ıncı yaş günü partisi için büyük bir evde buluşuyorlar. Ama oyun sadece bir ailenin eski sırlarını ortaya çıkarmaktan ibaret değil. Çok önemli kelimeler barındırıyor içinde; ırkçılık, faşizm, ensest, çocuğa karşı uygulanan şiddet gibi. Bir oyuncuyu tahrik eden, ‘beni oyna’ diye kaşındıran karakterler var içinde. Kendi karakterimi de çok seviyorum, başka biri oynasa çok üzülürdüm.

* Rolünüz Helen oyunun neresinde?
Ailenin kızını oynuyorum. Ailesine benzememek için her şeyi yapıyor. Çünkü onların aşırı otoriter ve milliyetçi halinden hiç memnun değil. Rock gruplarında çalışmış, genç sosyalistlere katılmış, aykırı, Rock’n Roll bir kız. Fazla içen, marazlı bir tip. Yaşadıklarından dolayı kaçıp, ülke ülke dolaşmış. Uzun zamandır oynamadığım kadar farklı bir kadını oynuyorum. O yüzden de keyfim çok yerinde.

* Sizin de bu tür arayışlarınız oldu mu?
Üniversitede çok sıkı bir rockçıydım. Beatles, The Rolling Stones, Deep Purple dinleyerek büyüdüm. Üniversiteden sonra punk dinlemeye başladım. Hala müzikle aram çok iyidir. Oynadığım rolün o tarafını içselleştirmekte hiç zorlanmadım.

* ‘Canım Ailem’ dizisinden sonra neler değişti hayatınızda?
Konservatuardan sonra hep tiyatro yaptım. ‘Canım Ailem’in ilk senesinde de iki oyunda birden oynamaya devam ettim. Ama ikinci sezonunda tiyatro yapamadım. En büyük değişiklik herhalde tiyatroya ara vermem olmuştur. Televizyon bana bütün gün enerjimi yukarıda tutmayı öğretti, beni güçlendirdi. Televizyonda yorulmaya, hasta olmaya, kendini kötü hissetmeye hakkın yok. Böylece kendine iyi bakmayı, korunmayı öğreniyorsun.

* Çocukken itfaiyeci olmak istemişsiniz. Oyuncu olmaya ne zaman karar verdiniz?
Beş yaşıma kadar itfaiyeci olmak istiyordum. Hala da en hayranlık duyduğum meslektir. Yoldan itfaiye arabası geçince gözlerim dolar, küçük küçük alkışlarım. Altı yaşından sonra “Oyuncu olacağım” demeye başladım. Bir ara da aşçılık okumak istedim.

* Yemek yapmayı sever misiniz?
Evet, ama bir şeyi ilk defa yaparsam harika oluyor. O yüzden çok sevdiğim arkadaşlarım bana geldiğinde genelde yeni tatlar deniyorum. Çünkü ikincisinde, üçüncüsünde kalite biraz daha düşebiliyor. Bu da benim hayatımın saçmalıklarından biri.

* ‘Saçmalık’ olarak adlandırdığınız başka neler var hayatınızda?
Hayatım sit-com gibidir. Arkadaşlarım bana “Bela mıknatısı” der. Tuhaf şeyler hep benim başıma gelir. Mesela yıllar önce bir şeye çok sinirlendim, yolda yürüyorum ve gözümden yaş geliyor. O hızla giderken karşıdan gelen kadın bana bir mendil uzattı ve yürümeye devam etti. Bu sahneyi ancak bir sit-com ya da komedi filminde görürsünüz. Böyle şeyler hep beni buluyor.



* Evlilik nasıl gidiyor?
Keyfim çok yerinde, Emre’nin de öyle. Birlikte çok eğleniyoruz, birbirimizi çok güldürüyoruz. Eve yorgun gelen Emre’yi güldürmekten keyif alıyorum. O da aynı şekilde. Çok güzel, kendimize ait bir dünyamız var. Evden çok besleniyorum. Biraz domestik bir tarafım var.

* Çocuk istiyor musunuz?
İstiyorum ama şimdi değil. Hem oyun devam ediyor hem de yazın bir dizi projem olacak. O bittikten sonra çocuk yapmayı çok istiyorum.

“Aptallığa tahammülüm yok”

* Hep böyle pozitif misinizdir?
Çok dertli bir tip değilim. Tabii ki sorunlar yaşıyorum, başımıza bir sürü şey geliyor ama mutsuzluğu hiç seçmiyorum. Bu hayata mutlu olmaya geldim kardeşim. Beni ne mutlu ederse onu yapmaya çalışıyorum. Ne canımı sıkıp, üzüp, ağlatıyorsa ondan uzak durmaya çalışıyorum. Öyle çok kederli insan da sevmem. Gülelim, eğlenelim istiyorum.

* Sizi neler sinirlendirir?
Aptallığa hiç tahammülüm yok. Aptallık yüzünden yapılan hatalara da tahammülüm yok. Yanlışlığı hemen affederim ama iyi düşünüp, konsantre olmamaktan dolayı bir hata yapılırsa ona hiç tahammülüm olmaz.

* Şu sıralar sizi en mutlu eden şey?
En çok ‘Festen’ mutlu ediyor. Bir de Emre’yle yapacağımız küçük bir tatil...


“Korsan savunucusu değilim”

Filmleri sinemada seyrediyorum ya da DVD’si çıktığı zaman gidip yasal DVD’leri alıyorum. ‘Black Swan’ tüm dünyada bizden üç ay önce vizyona girdi, bu yüzden çok kızgınım. Filmin yönetmeni de hayatta sevdiğim 3-5 adanmadan biri. Ben de dayanamayarak korsanını izledim. Dünyada bu kadar çok tartışılan bir filmi, biz de aynı zamanda izlemeyi hak ediyoruz. Yoksa ben korsan savunucusu değilim.

Senem Aydın/Milliyet

2

Haberin Devamı