Cumartesi Postası Aşkın Nur Yengi: Beni hep sakin gördünüz, dağıtma dönemimi sonra göreceksiniz

Aşkın Nur Yengi: Beni hep sakin gördünüz, dağıtma dönemimi sonra göreceksiniz

Paylaş
Aşkın Nur Yengi: Beni hep sakin gördünüz, dağıtma dönemimi sonra göreceksiniz

Aşkın Nur Yengi 34 yıldır sahnede ama zamanı dondurmuş gibi. Hep yeni, hep enerjik! Heyecanı gözlerinden taşıyor. Sanırsınız ilk albümünü anlatıyor…

Romantik şarkıların sesi Mehmet Erdem ile bir Sezen Aksu şarkısı olan ‘Allah’tan Kork’ için düet yaptılar.

Haberin Devamı

Çok güzel bir düetle yaza “merhaba” dediniz. nasıl bir araya geldiniz?

Aşkın Nur Yengi: Ben Sezen Abla ile bir albüm hazırlığındaydım. Fikir benim aklıma geldi. Çünkü Mehmet’in müzisyenliğini, sesinin rengini ve ilkeli duruşunu çok severim. Tam benim kalemim. Sezen Abla ile paylaştım önce. Onun da çok hoşuna gitti.

Mehmet bey siz ne hissettiniz Aşkın Nur Yengi gibi bir ismin sizinle düet yapmak istediğini öğrenince?

Mehmet Erdem: Çok onore oldum. O duygumu anlatmam mümkün değil. Ayrıca şarkımızın bir Sezen Aksu şarkısı olması ve onun ikimizin hayatında da çok önemli bir yere sahip olması… Her şey çok güzel bir araya geldi. Ama başta biraz çekindim açıkçası.

BİZ KASET ZAMANININ ÇOCUKLARIYIZ

Neyden çekindiniz?

Haberin Devamı

M.E.: Vokal yetkinliği olarak benim becerim şarkının altında kalır mı diye. Ama Sezen Hanım’ın farkı orada da devreye girdi. Şarkıyı bana daha önce hiç söylemediğim oktavlarda okuttu. Meğer sesimde tizlerim varmış benim (Gülüyor). Sayesinde bunu da öğrenmiş olduk.

A.N.Y.: Bunun çok tatlı bir anısı var aramızda. Sezen Abla ile stüdyo için Mehmet’i bekliyoruz. Sezen Abla “Gör bak, ben şimdi ona nasıl okutacağım, onu nasıl bağırtacağım” dedi. Dedim ki “Sezen Abla çocuğun belli bir ses rengi var, zorlamak doğru olur mu?” Ama varmış yine bir bildiği.

Şarkı çıkalı üç gün oldu ama Instagram story’lerinde defalarca denk geldim. kısa sürede bu kadar ilgi görmesini bekliyor muydunuz?

A.N.Y.: Ben çok alışığım, ukalalık gibi algılamayın ama bir müzisyen olarak yıllardır bu tecrübeye sahibim zaten. 90’ları yaşamış biri olarak, albüm satışı beş milyon tirajları görmüş bir müzisyenim. Şarkılarımın Türkiye’de girmediği ev kalmamıştır. Öyle olunca hangi şarkı dinleyicide karşılık bulur? Bunu çok iyi biliyorum artık.

O dönemi yaşamış biri olarak bugün tatmin olabiliyor musunuz?

A.N.Y.:Olmuyorum ve hiçbir şekilde olmayacağım. Ama zamanın ruhuyla ilgili. Aşk bile değişti. Hayatın her alanında bir değişim var. Haliyle müzik de bundan nasibini alıyor. Teknik çok işin içine girdi. Tabii tekniği sonuna kadar kullanmalıyız ama duyguyu unutmadan.

Haberin Devamı

m.e.: Kaset zamanının çocuklarıyız biz. Deli gibi o kasetin çıkmasını bekleyip sonra alınca bozana kadar dinler, aynı kaseti bir daha alırdık. Şimdi Instagram story’lerindeyiz. Her şey anlık…

A.N.Y.: Burada en önemli faktör yine Sezen Aksu. O cümleleri hikayelendirmesi… Şarkının nasıl bir yaşanmışlığı olduğunu bildiğimiz için o sahicilik hem okurken bize, hem dinlerken izleyiciye geçiyor… Kahramanımızın ağzından hikayelendirilmiş bir şarkıyı okuduk neticede. İsim vermeyeyim ama yeni ve çok popüler bir kimliğin bunu böyle anlatma şansı yok.

AYRILIK ACISI ÖLÜM ACISINA EŞDEĞER

Siz de çok gençken ayrılık şarkıları okudunuz ama…

A.N.Y.:Tam da onu söylüyorum işte. Evet, yine çok hissederek okuyordum ama aslında o yaşta bilmiyorsun ki ayrılık nedir? Aşk acısı nedir? Ayrılık acısının neredeyse ölüm acısına eşdeğer olduğunu yıllar ve yaşanmışlıklar gösteriyor size. Dolayısıyla bu tecrübeyle bir ayrılık şarkısını okumak çok başka oluyor. ‘Ah ile vah’ın ne demek olduğunu yaşadıkça öğreniyorsunuz.

Haberin Devamı

Çok genç ve popüler bir isim düet için sizin kapınızı çalsa nasıl karşılarsınız?

A.N.Y.: Müzisyen olan, müziğe gönül vermiş herkesle her şey yapılabilir. Kapım da sonuna kadar açık olur.

Hiç egonuz yok mu bu konuda?

A.N.Y.: Vallahi hiç öyle sıkıntıları olan bir kadın değilim. Çünkü kendimden eminim. 12-13 sene konservatuarda okumuş ve yıllardır bu işi yapan biri olarak kendi yerimi iyi biliyorum. Bir tek profesyonelliğine dikkat ederim. Beni aşağı çeken bir amatörlük varsa orada bulunmam.

● Peki bitip tükenmeyen 90’lar sevdası ne olacak? Neden anda kalamıyor, sürekli eskinin izini sürüyoruz?

M.E.: Galiba kısıtlı imkanların insanları daha yaratıcı yaptığı çok doğru. O zaman sound’lar daha sıcaktı. Daha yetersiz imkanlar ama daha yaratıcı beyinler vardı. Şimdi her türlü imkanımız var ama yaratıcılığımız zayıf. Hep klişelerden, ezberlerden gidiyoruz.

A.N.Y: Şimdi öncelikler de değişti. Ben 90’ların aranjörleriyle bir kere para konuştuğumu hatırlamıyorum. Şimdi önce para konuşuluyor. Ve inanılmaz bir hız var. 90’lar, zamanın yavaş aktığı, her şeyin sindire sindire yaşandığı zamanlardı.

Haberin Devamı

Bugün hayat nasıl akıyor sizin için?

A.N.Y.: Kendi adıma olgunluğun, aklı başındalığın sınırındayım. Alınan her yaş insanı başka bir tecrübeye taşıyor. Hayat insanı bazen heyecanlandıran bazen de negatif yanlarıyla sarsan bir akış. Farklılıklarıyla seni bir tokatlıyor, bir seviyor… Karmakarışık! Ama hayatı hayat yapan da tüm bunların varlığı.

M.E.: Koşullar ne olursa olsun iyi hissetmeye çalışıyorum. Neticede yaptığımız iş insanları iyi hissettirmeye yönelik. Misyon gibi değil ama işimiz bu. Sahneye çıkıyoruz ve orası negatif enerjiyle doldurabileceğin bir alan değil.

Aşkın Hanım, “keşke biraz daha genç gibi yaşayabilseydim. Hep olgun kadın, ‘düzgün’ kadın olmak zorunda hissettim” demişsiniz…

A.N.Y.: Çünkü çok genç yaşta büyük sorumlulukların altına girdim. Bir müzisyensin ve çalıştığın ortam gece klupleri. Bir genç kız için potansiyel olarak kötü bakılan, dolayısıyla senin de o yaşta gardını alman gereken yaşlar… Hep dikkatli ve özenli olmak zorundaydım. Çıkınca koşa koşa eve giderdim.

PSİKOLOĞA GİTMEK BANA GÖRE DEĞİL

Sizi hep sakin gördüğümüz için hiç ‘dağıtma’ döneminize şahit olmadık...

A.N.Y.:: Ben daha dağıtmadım evet, sonra göreceksin sen onu (Gülüyor). Sıramı bekliyorum, sonra dağıtacağım.Ya açıkçası benim en büyük dağıtmam hep evimde, eşimle ve dostumla dertleşmek oldu. Diğer türlü yaşayanları da asla yadırgamam. O da öyle iyileşiyordur. Ben de acı çektim,ağladım ama magazinlerde değil. Bir de seyahat çok tamir eder beni. Sokak aralarında kaybolmak… Benim çılgınlığım da bu.

M.E.: Ben öyle zamanlarda yalnız kalmayı, içime dönmeyi çok severim. Bence tamir dışarıdan gelen destekle olmuyor. Senin kendi içinde o muhasebeyi yapman lazım. Mesela psikoloğa gitmek falan hiç bana göre değil. Ama eşimle dostumla paylaşmak her zaman iyi gelir.

MEHMET ERDEM: MÜZİKTEN BAŞKA TUTKUM YOK

Müzikten sonraki en büyük tutkunuz ne?

M.E.: Müziği alınca benden geriye başka bir şey kalmıyor galiba (Gülüyor). O kadar tutku duyduğum başka bir şey yok.

A.N.Y.: Kızım Nazlı her şeyden önce geliyor. Anne olmak insanı sarsan bir duyguymuş meğer. Hem çok zorlanıyorsunuz hem de dünyanın en güzel duygularını yaşıyorsunuz. Biz de onunla beraber tekrar büyüyoruz. Bazen afallıyorum... Ben onun yaşındayken büyük bir sorumlulukla sahnede vokal yapıyordum.

Bu çalışmanın devamı gelecek mi? Birlikte başka projeleriniz olacak mı?

M.E.: Sahneye taşıyoruz şimdi, konser hazırlıkları içindeyiz. 13 Temmuz’da Harbiye Sahnesi’nde olacağız.

Mehmet Bey size yönelik sıkça dile getirilen bir eleştiri var. “Konuşur gibi şarkı söylüyor” deniyor. Takılıyor musunuz böyle yorumlara?

Açık söyleyeyim ben bunu eleştiri olarak bile almıyorum. Neticede herkesin bir zevki ve anlayışı var. Müzik beğenisi görecelidir. Herkese kendinizi beğendiremezsiniz. Biri benim şarkı söyleme şeklimden rahatsız oluyorsa dinlememe özgürlüğü var. Ama neticede benim de böyle bir tarzım var.

AŞKIN NUR YENGİ: BÜYÜK AŞKLAR İMKANSIZLIKTAN DOĞAR

Aşk sizin için ne ifade ediyor?

M.E..: Şöyle bir şarkı sözü düşünün mesela: “Ahımın rüzgarı üşütür seni, benden başkasına ısınamazsın.” Adam nasıl bir şey yaşamış ki coğrafi olaylar işin içine girmiş.

A.N.Y.: Şahsına münhasır bir duygu. Geçici bir körlük...

Geçici mi acaba gerçekten?

A.N.Y.: Keşke karşılığını bulsa da sonsuza kadar sürse. Ben büyük aşkların imkansız olduğunu, kavuşamamaktan, ulaşamamaktan geçtiğini düşünüyorum. Ancak o zaman çıkıyor işte bu şarkılar. Ulaşamadığında kaleme ve kağıda esir oluyorsun...

OYA.ÇINAR

oya.cinar@posta.com.tr