Cumartesi Postası Aydilge'nin evine davetlisiniz

Aydilge'nin evine davetlisiniz

Paylaş
Aydilge'nin evine davetlisiniz

Müzik camiasının nevi şahsına münhasır isimlerinden Aydilge, Türkiye’de bir ilke imza atıyor. Dinleyicisini kendi evinde ağırlıyor. Evden Canlı Canlı’yı Aydilge’nin salonunda dinlemek için takipte kalın!

RÖPORTAJ: IŞIL CİNMEN

■ Nedir bu Evden Canlı Canlı?

Türkiye’de ilk defa yapılan bir proje, yüzde yüz ev yapımı. Evde söyledim, evde çaldık, evde kaydettik, evde klip çektik…

Dinleyici bana gelsin, aradaki o sahne, bariyer kalksın diye. Küçük bir komün, bir aile gibi...

■ E dinleyicileriniz evinize gelebilecek mi?

Evet! Akustik ev konseri yapacağız. Çok geniş yer olmadığı için başvuranlar arasından kurayla çekiliş olacak. Sofar gibi. Katılmak isteyenler resmi internet sitem aydilge.net’ten takipte kalsın.

■ Şahane bu!

Her şey o kadar mekanikleşti ki… Samimiyet hepimizin ilk aradığı şey değil mi artık? Hani pastane poğaçası vardır, iyidir, hoştur ama ev poğaçasının tadı bambaşkadır, bu da öyle bir duygu yaratacak.




■ Siz müzisyenler nasıl para kazanıyorsunuz bu devirde?

Müzik çok zor para kazanılan bir sektör haline geldi, haklısın. Sadece konserlerden para kazanabiliyoruz. Canlı müzik yapanların işi daha da zor. Çünkü kulüp ortamında elektronik müziğe alışıldı. Ama canlı müzik candır ve insanlar yeniden canlı hissetmeyi özleyecektir.

HER ŞEY GEÇER


Şarkı sözlerinize baktım da en hüzünlü olanlarda bile umut var, depresif değil hiçbiri…

Konu ne olursa olsun şarkı sözlerim bunalım yerine umut aşılar. Çünkü acıyı kötü bir şey olarak görmüyorum, bana yardıma gelen geçici bir süreç olduğunu düşünüyorum.

■ Ne demek bu?

Acı da çeksem, ondan bir şeyler öğrenmeye çabalıyorum. Her şey geçer. Bunu hatırlamak çok önemli bir şifa. Asla geçmeyen tek bir şey bile yok; bu beni çok rahatlatıyor. Ben neler atlattım, hâlâ ayaktayım. Çünkü iyileşmeyi tercih ettim. İçine batmak istemedim. Uyuşmak istemedim. Sadece aşk acısı değil, her acı böyle atlatılır. Aslında ‘atlatma’ kelimesi çok yanlış. Acının gözlerinin içine bakmak lazım. Bana ne anlatıyor, niye geldi diye... “Hoş geldin” demek lazım. İçinden geçmek lazım, atlatmak değil...

■ Acı çekerken bile pozitifsiniz!

Vücudumuzda oluşan her ağrı bizi uyarır. Hüzün de bizi iyileştirmek için gelir, uyarıdır. Ama biz onu bastırmayı tercih ederiz. Hüzünlü şarkılarım var ama asla umutsuz acıyı dile getirmez. Tüm duyguların yaşanmasından yanayım ama acının sömürülmesini doğru bulmuyorum.

■ O zaman arabeski duyguları sömüren bir tür olarak mı görüyorsunuz?

Arabeski müzik türü olarak değil, kültür olarak tanımlıyorum. Arabesk kültürü ülkemize atılmış bir bombadır. Arabesk, insan haklarına aykırı bir kültürdür.

■ Çok sert olmadı mı?

Az bile. Arabesk, moralimizi bozarak bunun üzerinden para kazanır. Ne ayağa kalkacak enerjimiz kalır ne yaşam coşkumuz. Böylece hakkımızı aramak için sokağa çıkmayız, sorgulamayız. Sadece ağlarız.

■ Müslüm Gürses, “Kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde bir türlü kendimi avutamadım” der. Siz, “Birbirimize sarılarak iyileşeceğiz” dersiniz. Hepsine ihtiyaç yok mu?

Müslüm Gürses figür olarak samimi, içten, gerçek bir adamdı, o ayrı... Ama arabesk, samimi olmayan

Haberin Devamı