Cumartesi Postası Aynur Aydın: Birine 'Birlikte bir ömür' sözü vermeyi samimiyetsiz buluyorum

Aynur Aydın: Birine 'Birlikte bir ömür' sözü vermeyi samimiyetsiz buluyorum

Paylaş
Aynur Aydın: Birine 'Birlikte bir ömür' sözü vermeyi samimiyetsiz buluyorum

Aynur Aydın, karantina sürecinin en renkli isimlerindendi. “Sütyenlerim muhtemelen beni öldü sanıyor” twitiyle uzun süre sosyal medyayı meşgul etti. Zeki, muzip ve çok eğlenceli. Damla Yıldız ile yaptığı düet şarkısı ‘Yağdır’ vesilesiyle buluştuk. Diyor ki: Evlilik fikri beni ürkütüyor. Birine birlikte bir ömür sözünü nasıl verebilirsin ki! Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr

Karantina döneminde başka bir Aynur Aydın çıktı içinizden. Sosyal medya, özellikle Twitter paylaşımlarınız çok eğlenceli…

Haberin Devamı

Çok teşekkür ederim. Aslında benim mizah yanım hep vardı ama insanlar biraz geç fark etti sanırım.

“Sütyenlerim büyük ihtimalle beni öldü sanıyor” diye bir twit attınız ve olanlar oldu…

Onun öncesi var aslında. “Sütyen bile takmıyorum, sizi mi takacağım?” diyordum ben hep. Yaptığımız işin çok güzel yanları var ama maalesef negatif yanları da var. Sevenlerimiz kadar sevmeyenlerimiz de var. Ve ilginçtir ki sevmeyenler bunu daha çok dile getirme ihtiyacı duyuyor. Bu tip yorumlar yüzünden yıllarca resmen çile çektim.

Ve bir yerden sonra “Sizi mi takacağım” noktasına geldiniz…

Çünkü zaman sizi o noktaya getiriyor. “Sütyenlerim beni öldü sanıyor” paylaşımım da karantinada, gerçekten saldığım, kendimi bile ciddiye almadığım bir dönemde yazdığım bir şey. Ama nedense bazıları bundan çok rahatsız oldu. Müstehcen bulanlar oldu.

Haberin Devamı

ÖNCE KONUŞUR SONRA DÜŞÜNÜRÜM

Her zaman yüksek sesle mi düşünürsünüz?

Daha da beteri. Önce konuşur, sonra düşünürüm hahaha! Ama sanırım Avrupa’da büyüdüğüm için böyleyim. Orada bu, dünyanın en normal ifadesi.

Almanya da doğup büyümenizin karakterinize nasıl etkileri olmuştur?

Özgür ruhlu olmam, özgür düşünmem, kendime inanmam ve öz güvenimde çok etkili. Türkiye’de maalesef kadınlar öz güvenli yetiştirilmiyor.

ÇOK YARAMAZDIM, ANNEMDEN VE BABAMDAN ÇOK DAYAK YEDİM

Nasıl bir ailede büyüdünüz?

Aslında çok sıradan bir ailem vardı. Dedem 70’lerde işçi olarak gitmiş oraya. Sonra babam gitmiş ardından. Dört kardeşiz, ben ikinci çocuklarıyım. Dik başlı ve bilmiş bir çocuktum, o yüzden evde en fazla dayağı ben yiyordum.

Kimden, annenizden mi babanızdan mı?

Fark etmiyordu… İkisinden de yiyordum. Çok şımarık ve sakar olduğum için evde bir şey kırılırdı mesela, “Kim kırdı bunu? Kesin Aynur kırdı” olurdu. Gerçekten de yüzde 90 ihtimalle ben kırmış olurdum. Tokadı yerdim üstüne.

ALMANYA’DA ÖTEKİLEŞTİRME YAŞADIM

Irkçılık, ötekileştirme ya da farklı ön yargılarla karşılaştınız mı?

Yaşadım. Sürekli buna maruz kaldığımı söyleyemem ama yaşadığım şeyler oldu. En basitinden benim Almancam çok iyiydi. Okulda Almancası kötü olan arkadaşlarıma öğretmen hep diğer öğrencilere benim üzerimden tepki verirdi.

Haberin Devamı

Ne diyordu?

Mesela “Aynur’un Almancası sizden nasıl daha iyi olabilir? Bir Türk bile sizden iyi Almanca konuşuyor” derdi. Bir kere sokakta yürürken yaşlı bir Alman beni kenara çekip “Pis Türk” demişti. Onu da unutmuyorum. Hatta Türkiye’ye yerleşmemde onların etkisi de oldu sanırım. Bir ötekileştirme tabii ki vardı.

Müzik dünyasına girmenizi babanız hiç istememiş. Neden?

Çok tanımadığı bir dünya. Filmlerden gördüğü de bu işi yapanların ‘kötü yola düştüğü’. Ama onun korktuğu gibi hiçbir şey yaşamadım. Bizden önceki kuşaklar ağır bedeller ödemiş sanırım, dünyada da pek çok örneği var ama ben hiç bedel ödemedim.

‘Yağdır’ şarkısı için Damla Yıldız ile düet yaptınız. Damla’nın sesi de çok ilginç ve güzel. Nasıl bir araya geldiniz?

Damla inanılmaz yetenekli. Şu ana kadar hep yeteneğiyle beni heyecanlandıran insanlarla çalıştım zaten. Daha önce ‘Emanet Beden’ albümümde de Belçim Erdoğan ile bir ninni okumuştuk. ‘Yağdır’ı da Damla’yla okumak kısmet oldu.

Haberin Devamı

ERKEKLERİN BİR HASTALIĞI VAR; ÖNCE PEŞİNDEN KOŞUYOR SONRA İLGİYİ MİNİMUMA İNDİRİYOR

Şarkının sözlerinde “Belki çok üzmedin beni ama sevindirmedin de bulutlara çıkarmadın, indirmedin de” diyorsunuz. Gerçek hayatta size çok taşkın duygular yaşatmayan birinin ardından şarkılar söyler misiniz?

Ama senin ne hissettiğin önemlidir ya Oya! Belki karşı tarafın ateşi düşüktür ama sen ona karşı cayır cayır yanıyorsundur, hahaha! O da seninle aynı seviyeye gelsin istersin. Bu şarkı biraz bunu anlatıyor. Ama erkeklerin böyle bir hastalığı var zaten.

Nasıl bir hastalık?

Ben bunu çok yaşadım, bence bütün kadınlar da yaşıyordur. Genellikle ilk tanıştığımızda erkekler bizden daha yüksek olur. İnanılmaz bir şekilde arkamızdan koşarlar. İlişki başladıktan bir süre sonra bu ilgi minimuma iner. Sonra da zaten patatese dönüşürler. Ben onlara patates diyorum.

AŞIK OLUNCA İĞRENÇ OLUYORUM, BEBEK SESİYLE KONUŞUYORUM

Hayatınızda aşk var mı?

Onu şu an bilmiyorum.

Haberin Devamı

Nasıl yani?

Çünkü yani bu korona döneminde her şey o kadar tuhaflaştı ki… Hissizleştik galiba.

Görüştüğünüz biri var mı?

Çok kişiyle görüşüyorum.

Flört oluyor ama aşka mı dönüşmüyor?

Eyvah, yandık (Gülüyor). Arkadaşlarımdan, ailemden bahsediyorum. O anlamda söyledim.

Ben özel biri var mı diye soruyorum…

Bunu cevaplamayacağım.

Aşk tanımınız ne?

Çok tuhaf bir insana dönüşüyorum. Sürekli gülüyorum. Küçük kız çocuğu gibi oluyorum ve bebek ses tonuyla konuşuyorum. Arkadaşın olsam sürekli fotoğrafını açar “Oya baksanaaa, çok tatlı değil mi ama” der dururum. Evden atarsın beni. İğrenç bir şey oluyorum. Nefret edersin yani.

FLÖRT ETMEYİ BİLMİYORUM

Herkesin aşık olunca kimyası bozuluyor…

Ben çocukken bile çok aşık oluyordum. Beş dakikada bir aşık oluyordum. Tabii yaş ilerledikçe o aralık uzadı. Bence zaten ben flört etmeyi de bilmiyorum.

Nasıl bilmiyorsunuz?

Ciddiyim, çok komik bir anım var. Arkadaşlarımla bir partideyiz. Benim bir huyum var, ördek ailesi gibi hep tanıdıklarımın yanında dururum. Öyle gideyim, yeni insan tanıyayım… Bende o yok. Yanımdaki arkadaşım söylenmeye başladı. “Aynur git Allah aşkına, biraz insanlara kaynaş” dedi.

Hikayenin sonu kötü bitecek gibi…

Hem de nasıl… Amaç flört falan da değil yine. Ama o an inadımdan kalktım yürüdüm. İsmini vermeyeyim ama baya ünlü bir oyuncu arkadaşımız vardı, gittim yanına. İlk cümlem şu oldu: Çok yakışıklısın.

Ne tepki verdi?

“Sağol” dedi ve arkasını dönüp gitti. Döndüm geldim arkadaşımın yanına. “Nasıl geçti?” dedi. “Süperdi” dedim. “Belli zaten, arkasını dönüp gitti” dedi, hahaha! Allahtan o zaman bu kadar ünlü değildim daha, kendimi “Kesin beni tanımadı” diye teselli ediyorum, hahaha!

Dominant, fazla sahiplenici yanlarınız var mı?

Bence bu tecrübeyle edinilen bir şey. Şu an hiç öyle değilim ama ilk ilişkimde yapmıştım onu. Günde 20 kere arardım telefonla. Şu an çok serbest bırakırım. Doğru olmadığını anladım.

PARASI OLAN ERKEKLER PARASINA GÜVENİYOR, OLMAYAN DA FAKİR EDEBİYATINDAN YÜRÜYOR

Türk erkeklerini ilişki içindeyken öz güvenli buluyor musunuz?

Hayır. Türk erkeklerinde şöyle bir sıkıntı var. Varlıklı olanların sadece bunun üzerine bir dünyaları var ve bunu ön plana çıkararak kendilerini var etmeye çalışıyorlar. Parası olmayanlar da fakir edebiyatından yürüyor. Bilmiyorum, çok zor yani Türk erkeğiyle. Ben anlaşamıyorum.

Terk edildiniz mi hiç?

Hayatımda bir kere terk edildim o da ilk ilişkimdi. Onun dışında birlikte olduğum tüm erkekler benimle evlenmek istemiştir. Hatta fazla özgür ruhlu olduğumdan sanırım, bu karşı taraf için takıntı haline gelmiştir.

Gelecek planlarınız arasında evlilik ve çocuk sahibi olmak var mı?

Olursa güzel olur ama biraz ürkütüyor beni. Birlikte bir ömür geçirmenin sözünü veriyorsunuz. İnsan yeri geliyor kendinden bile vazgeçebiliyor. Birine birlikte bir ömür sözü vermeyi samimiyetsiz buluyorum. “Ömür boyu seninleyim” sözünü nasıl verebilirsin ki!

ALDATMAK İÇİN BÜYÜK EFOR LAZIM, BEN ÇOK TEMBELİM

Beraberken sadık oluyor musunuz?

Evet… Olmasam da sana söylemem, hahah! Şaka bir yana gerçekten sadığım. Çünkü ben aşırı tembelim. Aldatmak için büyük efor ve mesai gerekiyor. Ekstra efor ve mesai gerektiren hiçbir şeyde ben yokum. Ama aldatıldım. Onu da ilk ilişkimde yaşadım.

Ayrıldınız mı, ilişkiye devam ettiniz mi?

O zaman ayrıldım, sonra tekrar barışıp ilişkiye devam ettim. Olmuyor ama yanlış karardı. Bu kez ilişki boyunca hep onu cezalandırdım. İçten içe hiç affedemiyorsunuz çünkü aslında. Aldatılmak büyük bir travma. Küçük ölüm gibi.