Ekonomi Babacan: 'Avrupa, ABD harıl harıl para basıyor'

Babacan: 'Avrupa, ABD harıl harıl para basıyor'

Paylaş
Babacan: 'Avrupa, ABD harıl harıl para basıyor'

Babacan: 'Avrupa, ABD harıl harıl para basıyor'

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, dünya ekonomisinde asıl kalıcı çözümlerin hükümetlerin atacağı adımlarla gerçekleşeceğini belirterek, "Kalıcı çözüm için pek çok ülkede ciddi bütçe tedbirleri gerekiyor. Özellikle gelişmiş ülkeler, çok hızlı bir şekilde bu adımları atmaları gerekiyor. Sadece sırtlarını merkez bankalarına dayayıp ’Sen biraz para sür biz de rahat edelim’ yaklaşımının sürdürülemez bir yaklaşım olduğunu, buradan tekrar altını çizerek vurgulamak istiyorum" dedi.

Haberin Devamı

Babacan, Arap Bankalar Birliği, Türkiye Bankalar Birliği ve Dünya Arap Bankacılar Birliği işbirliğiyle düzenlenen "Arap-Türk Bankacılık ve Finans
Forumu"nda yaptığı konuşmada, Türkiye ve Arap ligi arasındaki ilişkilerin son dönemde kaydettiği aşamadan hükümet olarak son derece mutlu olduklarını belirtti.

Son yıllarda Körfez ülkeleri ile ikili ekonomik ve siyasi ilişkilerde Türkiye’nin önemli mesafe kat ettiğine değinen Babacan, Akdeniz Havzası ve
Ortadoğu’daki gelişmelerin Türkiye’yi her zaman yakından ilgilendirdiğini dile getirdi.

Babacan, Türkiye’nin sadece bölge halkları ile olan dostluk ve kardeşlik bağlarının değil, bu gelişmenin Türkiye’ye olan doğrudan veya dolaylı etkilerinin
de kendilerini bölge meselelerine odaklanmaya mecbur kıldığını söyledi.

Haberin Devamı

Bu çerçevede Ortadoğu’da adil ve kalıcı bir barışın, istikrarın tesis edilmesinin bölgeye yönelik politikaların öncelikli hedeflerinden birini teşkil ettiğini ifade eden Babacan, "Barış olmadan refah, istikrar ve adalet olmadan huzur tesis edilemez, bölgemizde istikrar sağlanmadığı sürece de küresel barışın
mümkün olamayacağını düşünüyoruz. Bunun için temel değerlere ve prensiplere dayanan işbirliğinin ve ortak anlayışının oluşması kanaatindeyiz" dedi.

Babacan, Balkanlar’dan Ortadoğu’ya, Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada barışın istikrarın özgürlüğün, insan haklarına
saygının, hukukun üstünlüğünün hakim olduğu bir refah kuşağının oluşmasını arzu ettiklerini bildirdi.

İnsanların arzularının, beklentilerini dikkate alındığı, hedeflendiği yönetim biçimlerinin tüm bölge için çok önemli olacağına işaret eden Babacan,
şeffaflık ve hesap verebilirliğin tüm yönetimler ve rejimler için temel ilke olarak benimsenmesi gerektiğini vurguladı.

Başbakan Yardımcısı Babacan, başta bölge olmak üzere barışı temin etmek için her zeminde ve her fırsatta azami gayret gösterdiklerini belirterek,
sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bütün komşularımızla sorunları masaya yatırdık ve aktif şekilde sorunların çözümü için gayret gösterdik. Ancak bunu yaparken bölgemizde olsun,
dünyada olsun, haksızlıklara zulme, çatışmalara, katliamlara, yoksulluğa ve gelir adaletsizliğine, hukuksuzluğa göz yummadık. Dinine mezhebine, derisinin rengine, yaşadığı toprağın altındaki madenlere, petrole, elmasa bakmadan, insana sadece insan olduğu için sahip çıktık ve hakkını savunduk.
Diyalog, uzlaşma, barış ne kadar ilkelerimiz olduysa, insan hakları ve hukukta o kadar temel ilkelerimiz oldu. Şu anda Ortadoğu’da yaşanan hadiselere
aynı ilkelerle bakıyoruz. Libya’ya, Tunus’a Mısır’a nasıl insaniyet gözlüğüyle, vicdan nazarıyla baktıysak, Suriye’ye de sadece insaniyet gözlüğüyle ve vicdani
nazarı ile bakıyoruz. Ortadoğu ve Kuzey Afrika geri dönülmez bir süreçten geçmektedir. Değişim ve demokratik dönüşüm bölge ülkelerinin tümü için kaçınılmaz bir hal almıştır. Her ülkenin kendine has özellikleri bulunmaktadır. Her ülkede değişim ihtiyacı ve sürecin dinamikleri de kuşkusuz farklılık gösterecektir. Ülke ülke farklılıklarının mutlaka dikkate alınması gerekmektedir."

Haberin Devamı

-"Dünya ekonomisi son derece kritik bir dönemden geçiyor"-

Haberin Devamı

Ali Babacan, dünya ekonomilerinde yaşanan krize de değinerek, dünya ekonomisinin son derece kritik bir dönemden geçtiğini, 2008 yılında başlayan
finansal ve ekonomik krizin sadece evreler ve fazlar değiştirerek aslında fiilen devam ettiğini kaydetti.

Krizin daha da derinleşmesini önlemek ya da bazı ülkelerde veya bazı finans kuruluşlarında komple bir çöküşü önleyebilmek amacıyla merkez bankalarının yoğun çaba gösterdiğini ifade eden Babacan, şunları söyledi:

"Ancak biliyorsunuz merkez bankalarının çabaları ellerindeki matbaalarla, para basma makineleriyle sınırlı. Merkez bankalarının en iyi bildiği iş para basmak, şu anda ABD’de, Avrupa’da da harıl harıl bu yapılıyor. Bunun verdiği bir geçici rahatlama, bu miktarda bol paranın piyasaya sürülmesinin,
özellikle karşılıksız olarak basılıp sürülmesinin piyasaya verdiği rahatlık geçici bir rahatlık. Bunun mutlaka altını çizmemiz gerekiyor.

Haberin Devamı

Asıl kalıcı çözümler hükümetlerin atacağı adımlarla gerçekleşecektir.

Kalıcı çözüm için pek çok ülkede ciddi bütçe tedbirleri gerekiyor. Gelir gider dengelerinin yeniden kurulması gerekiyor. Pek çok ülkede yapısal reformların
gerçekleştirilmesi gerekiyor. Gelişmiş ülkelerde yapısal reformlar artık ertelenemeyecek kadar aciliyet kazanmış durumda. Ben buradan tekrar söylüyorum, gerçekten adım atması gereken ülkelerin, özellikle gelişmiş ülkeler açısından söylüyorum, çok hızlı bir şekilde bu adımları atmaları gerekiyor. Sadece sırtlarını merkez bankalarına dayayıp ’Sen biraz para sür biz de rahat edelim’ yaklaşımının sürdürülemez bir yaklaşım olduğunu buradan tekrar altını çizerek vurgulamak istiyorum."

-"Yangını söndürmeye yetmez..."-

Başbakan Yardımcısı Babacan, kuşkusuz yapılacak reformların atılacak adımların maliyetli olduğunu, bu adımların siyasi maliyeti bulunduğunu ifade
ederek, ancak bu adımların er ya da geç atılması gerektiğini vurguladı.

Atılması gereken adımlar geciktikçe maliyetlerin büyüdüğünü belirten babacan, "Sanmayın ki ’bunu erteleyeyim, üç ay sonra, altı ay sonra yapalım.
Bunlar bekleyebilir...’ Bu böyle olmuyor, maliyetler büyüyor. Bugün milli gelirin yüzde 1’i, yüzde 2’si ölçüsünde bir tedbirle işleri kontrol altına alabilecekken,
bakıyorsunuz 6 ay sonra yüzde 3-4 tedbir bile yangını söndürmeye yetmiyor" diye konuştu.

Babacan, dolayısıyla kritik bir dönemden geçildiğini, bu kritik dönemde bu geçici rahatlamalara hükümetlerin asla güvenmemesi gerektiğini, üzerine düşen adımları artık parlamentoların gelişmiş ülkelerde atmaları gerektiğini belirtti.