Ekonomi Banvit kırmızı et üretimini durdurdu

Banvit kırmızı et üretimini durdurdu

Paylaş
Banvit kırmızı et üretimini durdurdu

Banvit Bandırma Vitaminli Yem Sanayi A.Ş, kırmızı et üretimini durdurdu.

Banvit’in Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) gönderdiği açıklamada, şirketin yaklaşık 21 bin baş besi hayvanı ile Türkiye’nin "önde gelen" kırmızı et üreticisi olduğu belirtildi.

Türkiye’de yeterince besi hayvanı olmaması, üretimdeki yüksek maliyet ve diğer sebeplerden dolayı kırmızı et fiyatlarının yükseldiği ve ithalatın serbest bırakıldığı anımsatılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Mevcut kırmızı et ithalat rejimi yürürlükte iken yerli üretilen etin ithal etle rekabet etmesinin imkanı olmadığından kırmızı et üretimimizi durdurma kararı almış bulunuyoruz. İleride kırmızı et ithalatı yerli üreticinin de üretim yapmasına elverdiği takdirde tekrar üretime başlayabiliriz."

"BU İTHALAT DÜZENİ, SADECE İTHALATÇIYI KAYIRIYOR

Türkiye’nin en büyük kırmızı et üreticilerinden olan Banvit Bandırma Vitaminli Yem Sanayi AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Görener, bugün itibariyle yeni besi hayvanı alımını durdurduklarını bildirirken, ellerindeki 20 bin civarındaki hayvanın peyderpey kesime gönderileceğini, bunun da 8-10 ay süreceğini söyledi.

Görener, şirketin kırmızı et üretimini durdurma kararı ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, kırmızı ette bugün uygulanmakta olan ithalat rejimi devam ettiği sürece yeniden üretime başlamayı düşünmediklerini belirtti.

AB’den ithal edilen etin maliyetinin en fazla 10 lira olduğunu öne süren Görener, "Bizim maliyetimiz 15-16 lira iken yerli üreticinin zarar edip satış yapmasını kimse bekleyemez. Bu ithalat düzeni, sadece ithalatçıyı kayırıyor. Üreten insan spekülasyon yapamaz. Sadece alıp satan spekülasyon yapar. Yerli üreticinin korunmasını da istemiyoruz, ama ithalat rejiminin yerli üreticiye adil olması gerekir. Ama adil değil, bu ithalatçıyı kayıran bir düzen" dedi.

Görener, kendilerinin de kırmızı eti işleyip sattığını hatırlatarak, "Bizim de kırmızı ete ihtiyacımız var, müşterilerimiz var. Elimizdeki mal bitince büyük ihtimalle ithalatçı olmak durumundayız. Arkadaşlar çalışıyorlar üzerinde, peyderpey getirmeye başlayacağız" açıklamasında bulundu.

-İTHALATTA "REFERANS FİYAT" ÖNERİSİ

Türkiye’de etin maliyetinin 15-16 lira olduğunu, bunun yem ve buzağı maliyetlerinden kaynaklandığını anlatan Görener, sektörle ve uygulamalarla ilgili görüşlerini, tekliflerini daha önce başta Tarım ve Köyişleri Bakanı olmak üzere ilgili kesimlere ilettiğini hatırlatarak, ithalata karşı olmadığını, ancak adil olması için "referans fiyatı" uygulanması gerektiğini vurguladı.

"Eğer etin maliyeti 16 lira ise 20 liradan kıyma çok rahat satılır. Bu adil midir? Bunun adil olduğunu söylemiyorum, ama üreticinin maliyetinin 15-16 lira arasında olduğunu söylüyorum" diyen Görener, şöyle devam etti:

"Bütün dünyada uygulanan, iç üreticinin üretim maliyetleri ile orantılı referans fiyatı sistemi vardır. Bunu AB yapıyor, ayrıca bazı ürünlerde TMO da uyguluyor ve bazı ürünlerin iç piyasa fiyatlarından daha aşağıda yurtiçine girişine izin verilmiyor. Türkiye’de maliyet ne ise o fiyata kadar mal gümrüklenebilmeli. Türkiye’de buzağı, yani besi materyali çok pahalı. Türkiye’de önceden 1400 liraya kadar yükselen buzağı fiyatı, bugünlerde 1200 lirada seyrediyor. Ama AB’de bunun fiyatı 150-200 avro, yani 400 lira. Birliklerin, özel sektörün ve bakanlığın bir araya gelip, buzağı fiyatının ne olması gerektiği konusunda mutabakat sağlaması gerekir. Her kesimi memnun edecek, 700-800 liralık bir fiyat belirlenmeli. Eğer Türkiye’deki fiyat 800 lira olacaksa, ithal hayvan da bunun üzerinden millileştirilmeli.
Et getirilmesine de itirazım yok, ama onun da iç maliyetlere göre referans fiyat belirlenmeli. İçerde maliyet 16 lira iken, 10 liradan ithal edilirse kim et üretir?"

Buzağı fiyatının bir şekilde 700-800 lirada fikslenmesi halinde etin kg maliyetinin ancak 1-2 lira düşebileceğini ifade eden Görener, "Buzağıya 1200 lira öderseniz, ete 6 lira maliyet biniyor, bunu 800 liraya düşürürseniz, 1,5-2 lira düşer. Başka şekilde düşürmenizin de imkanı yok. Kayıtlı besicilere, kesim halinde kiloda 1-2 lira destek verilerek de maliyet düşürülebilir. Ama besiciye doğrudan de destek verilmesine karşıyım, doğrudan destek doğru değil" dedi.

Türkiye’deki maliyetin, arpa, buğday, mazot, besi materyali fiyatından kaynaklandığını vurgulayan Ömer Görener, şu görüşleri savundu:
"Et fiyatlarını düşürmek için maliyeti düşürmek lazım. Türkiye’de tonu 500 liradan arpa-mısır alarak bugün AB maliyetleri düzeyinde üretim yapılamaz. Üretim maliyetleri düşürelim derken, arpada, mısırda üreticinin eline geçen fiyatları düşürelim demiyorum. Bu ürünler uluslararası piyasa fiyatından satılsın, aradaki fark üreticiye doğrudan ödenmesi, prim olarak verilmesi gerekir. Besicinin maliyetlerinin düşürülmesine yönelik uygulamalar yapılmalı."

Geçmişte üreticinin "spekülatör" diye suçlandığına işaret eden Ömer Görener, "Üreticiden spekülatör olmaz, spekülatör alıp satandan, tüccardan olur. Hele 9-10 liradan getirip 12-13 liradan satıyorsa... Üretici stok yapamaz, stoklarsa verimi düşer, zarar eder. Referans fiyatı başından uygulansa, bu iş başından beri medeni bir şekilde önlenebilirdi" dedi.

Banvit Bandırma Vitaminli Yem Sanayi AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Görener, "kırmızı et ithalatına yönelik açıklamaları ve ilanlarından sonra şirketine yönelik bir uygulama olup olmadığı yönündeki soruya, "O konuda şimdilik konuşmayalım. O konuda konuşmak istemiyorum" diye yanıt verdi.

Diğer taraftan, BANVİT’ten kırmızı et üretiminin durdurulması ile ilgili yapılan yazılı açıklamada da Türkiye’deki büyükbaş hayvan sayısında meydana gelen azalmaya karşın nüfus ve kişi başına gelirdeki artışa işaret edildi. Geleneksel mera hayvancılığın yapıldığı bölgelerde uzun süren terör olaylarından dolayı meralara çıkarılamayan hayvanların kesime gönderildiği, aynı sıralarda İran ve Irak’tan kaçak hayvan girişinin devam ettiği, istikrarsız süt fiyatlarına bağlı olarak maliyet kıskacından çıkamayanlar sağmal süt ineklerinin kesildiği anlatılan açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

"Artan nüfusumuz ve artan gelirimiz ile yaratılan talep, suni kırmızı et arzı ile karşılanıldı, bunu da yetkililer fark etmedi, sektör bile tam olarak farkında değildi. Dolayısıyla kırmızı et fiyatları uzun süre yatay seyretti.

Sonunda suni arz önce azaldı ve bittiği sıralarda pariteye bağlı olarak ihracattan dolayı küçükbaş fiyatları ciddi olarak yükseldi ve bu da büyükbaş fiyatlarını yukarıya bir anda vakumladı.

Ülkede beside hayvan var dendi, ama yoktu, hala yok. Bu arada besiciler spekülatör ilan edildi, bilahare kesilmiş et ve kasaplık dana ithalatı izini önce EBK;na sonra da tüm ülkeye açıldı. Takiben buzağı ve besi materyali ithalatı da serbest bırakıldı.

Ucuz bir maliyet altyapısına sahip ülkelerden kesilmiş et ve kasaplık canlı hayvan yetersiz gümrük vergisi ile ülkeye girerse, memleketimizde o üretimi yapanları cezalandırmış oluruz, bu alana yatırım azalır ve sonunda tamamen ithalata bağlı konuma geliriz.
Et açığının buzağı ve besi materyali ithalatı ile kapatılması hedeflenmelidir ki katma değer ve istihdam ülkemizde yaratılsın, besicilik yatırımları atıl duruma düşmesin. Ama et ithalatına muhakkak devam edilecekse ülkemizdeki kasaplık dana ve kesilmiş et üretim maliyetleri belirlenmeli referans değerleri açıklanmalı ve kesinlikle bu referans maliyetlerin altında kesilmiş et veya kasaplık dana ithal edilmemelidir."

Açıklamada, ette KDV’nin bir müddet yüzde 1’e indirilmesi, kayıtdışılığın önlenmesi, bunun için ayrıca mezbaha ve hayvan pazarları devamlı ve etkin denetim altına alınması önerildi.

2

Haberin Devamı