Sahnedeki Bedük ile Serhat Bedük arasında nasıl farklar var?
Enerjim çok yüksektir. Kafam sürekli 10 farklı şey düşünür. Aklıma bir fikir geldiğinde hemen uygulamak isterim. Sabırsızım. Serhat ile Bedük arasındaki fark şöyle: Hafta içi işine giden aynı insanın cumartesi günü dışarı çıkıp dağıtmış hali. Konserlerimi, dışarı çıkmışım da dağıtıyormuşum hissiyle yapıyorum. Egolu biri değilim ama o sahne benim. Sahnede grup arkadaşlarımla ve dinleyicilerle yaptığım enerji alışverişi beni tavana çıkarıyor.
Bugüne kadarki yaşamınızdan öğrendiğiniz en kadim bilgi neydi?
Bi’ dur! Bir şeyi söylemeden önce dur ve düşün. Karşındakini dinle. Adımlarını düşünmeden atma.
Son albümünüz ‘Intergalactic’i nasıl bir duyguyla yaptınız?
Albüm Samanyolu Galaksisi gibi oldu. İçindeki bütün şarkılar başka bir gezegen. Hepsi birbirinden farklı ama aynı galakside olduğunu biliyorsun. Kendim yaptım diye demiyorum, çok iyi albüm oldu. Özellikle ‘Intergalactic’ bugüne kadar yaptığım en iyi şarkı olabilir. Çok iyi şarkı, olacak iş değil. Hahaha! Ben zaten kendi dinlemek istediğim müziği yaptığım için başka yerde bulamadığım müziği yapıyorum. Spotify’da en çok kendimi dinliyorum çünkü arabada, yürüyüş yaparken kulağa nasıl geliyor diye sürekli yaptığım müziği dinlerim.
Türkiye’den bazı sanatçılara da aranjörlük yapıyorsunuz, değil mi?
İrem Derici, Sıla, Baran Bayraktar, Feridun Düzağaç, Harun Kolçak, Mirkelam… Sabahat Akkiraz’a ‘Yeşil İpek’ adında bir türkü yaptık, çok güzel oldu. Aranjör ve prodüktör olduğum için benle çalışmak isteyen herkesle çalışıyorum. Arada reklam müzikleri de yapıyorum. Haziranda çok iyi şarkılar geliyor.
YEDİ DALDA GRAMMY ÖDÜLLERİ’NE ADAY-ADAYI OLMUŞTU
2014 yılında, ‘Bedük-Overload’ albümüyle en iyi çıkış yapan sanatçı, en iyi albüm, en iyi kayıt dahil olmak üzere yedi dalda Amerikan Grammy Ödülleri’ne aday-adayı oldunuz ama bunu hiç sallamıyorsunuz. Neden?
Benim olayım, müziğimi yapmak ve konserlerde coşmak. Çok iyi albümdü. Amerikalı bir artist “Altın Kelebek alacağım” demiyorsa ben de Grammy peşinde değilim ama alırsam da eyvallah.
Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Hiçbir şarkım birbirine benzemiyor. Yaptığım müzik; elektronik, funk, rock, disco pop’un benim süzgecimden geçmiş hali. Ben Batı merkezli bir müzik yapıyorum. Özümde bu var ama ben bir Türk’üm ve bununla da gurur duyuyorum. Yerel öğelerimizi de çok seviyorum. 2012’deki ‘We Dance’ şarkısının klibinde Türkiye güzeline lahmacun yedirmek, ayran bıyığı bıraktırmak güzel bir fikir. Bu arada ‘Live in London’ 17 şarkılık bir albüm de çıktı. Bir saatlik konser kaydını da YouTube’dan izleyebilirler.