Magazin Broadway'de bir yıldız

Broadway'de bir yıldız

Paylaş
Broadway'de bir yıldız

Amerikalı aktör Al Pacino, Shakespeare'in 'Venedik Taciri' adlı eseriyle tiyatro sahnesinde. Oyun, yaz aylarından beri Central Park'taki Delacorte Tiyatrosu'nda, sahneye konuyordu. Ancak biletlerin 'yok' satması ve yoğun ilgi, aktörü Broadway'e taşıdı. Ocak ayına kadar devam edecek oyun için Al Pacino 78 kere daha sahne alacak

Al Pacino, The York Times gazetesi için Jason Zinoman ile gerçekleştirdiği röportajda kariyeri ve Shakespeare’in hayatındaki yerini anlattı.

Shylock’u filmde de oynadınız, neden şimdi Broadway’de yapıyorsunuz?
Shakespeare’i bir kere sahneye taşımak, oyunun kurallarına aykırı. Shakespeare oynuyorum ama bazı şeyleri ancak son 1-2 oyunda tam olarak anladığımı söyleyebilirim. Eskiden sanatçılar, dünyayı dolaşarak sürekli aynı oyunu tekrar ve tekrar oynarlardı.

Kral Lear’ı bir filmde canlandırmayı düşünüyorsunuz. Gelecek planlarınız arasında başka hangi Shakespeare karakterleri var?
Sahne arkasından biri dedi ki, “Al, Prospero’yu yapacak mısın?”, ben de dedim ki, “Hayır, sanırım Romeo’yu deneyeceğim. Yaşlı tipleri sana bırakıyorum.” Neden Hamlet’i oynamadığımı bilmiyorum. İyi oynayıp altından kalkabileceğimi hiçbir zaman düşünmedim. Ophelia ile olan ilişkide anlamadığım çok fazla şey var. Bir keresinde ‘Othello’yu oynamak konusunda Denzel Washington ile konuşmuştum. Zamanında Iago karakterini geri çevirmiştim çünkü onun sıradan olduğunu düşünüyordum. Aradan yıllar geçti ve oyunu tekrar okuyunca, bir şekilde bir bağ yakaladım. Şimdi yapmak istiyorum.

Broadway’de ilk kez 1969 yılında sahne aldınız ve ‘Does a Tiger Wear a Necktie?’ oyunundaki uyuşturucu bağımlısı rolüyle Tony Ödülü’nün sahibi oldunuz. İlk sahneniz, kapıyı kırıp içeri girdiğiniz sahneydi.
O karakter, “İşte ben buyum” diyordu. Benim için oldukça önemli bir oyundur. Francis Ford Coppola oyunu gördükten sonra beni arayarak iletişime geçmişti. Elinde bir aşk hikayesi oluğunu söyledi. Öğrencisine aşık olan ve kendi hayatını mahveden bir üniversite profesörünü çok güzel bir dille anlatan bir öyküydü. Daha sadece taslak halindeydi, gerçeküstü bir tarzda yazılmıştı ve içindeki karakter de mitolojik bir yapıya sahipti. Sonra devamı neden yapılmadı bilmiyorum. San Francisco’da 4-5günümü onunla çalışarak geçirdim ve böylece onu tanıma fırsatı da bulmuş oldum. Sonraki sene beni bir film projesi için çağırdı. O da ‘Baba’ydı.



TiYATRO ONU SiNEMAYA TAŞIDI

1960’ların sonunda genç bir oyuncuyken, Broadway sizin için ne ifade ediyordu?
Broadway tam bir bilmecedir. Bir kere yerden yüksekte bir sahnedesiniz, bu nedenle çok ciddi bir yapısı vardı. Ben ise sadece eğleniyordum. Seyircim olduğu için çok mutluydum. Bazen sahnedeki oyuncu sayısı, aşağıda oturan seyirciden fazla oluyordu. Bazen de sayı eşit oluyordu.

Son dönemde, Amerikan Tiyatrosu’nun iki büyük yahudi karakterini oynadınız: Roy Chon ve Shylock. Kendinizi hiç yahudi hissettiniz mi?
İtalyan yahudisi bir Sicilyalı nasıl oluyorsa, ben de öyleyim işte. Genellikle yahudi bir çevrede büyüdüm. Çok fazla İtalyan yoktu etrafta. Çok küçükken, okul skeçlerinden birinde çokulusluluğu anlatan bir oyun sahnelemiştik. Sahnede büyük bir toprak parçası vardı. Onun dışında kalan bölgede koyu renk saçlı küçük bir kız vardı ve ben de İtalyanları temsil ediyordum. Sonra kendi kendime düşündüm: “Bir İtalyan böyle mi görünür?” diye.

Tiyatroda sinemaya göre daha iyi işler çıkardığınızı söyleyebilir miyiz?
Aslında karşılaştırma kriteri daha çok televizyon ve tiyatro arasında. Filmlerde rol alan oyuncular başarılı olmaya daha meyilli bir süreçten geçiyorlar. Kendini göstermek zorunda olduğu için her şey ona bağlı. Benim çok sevdiğim bir Salvador Dali rolüm vardı ama filmi yapılmadı mesela. Her geçen gün daha seçici olmaya çalışıyorum, bunu hep söylerim. Çünkü bir film yapmak çok fazla çaba istiyor ve genellikle yönetmenin elinde her şey. Eğer Michael Mann sizi arıyorsa, yapmak zorundasınız.

Milliyet

2

Haberin Devamı