Cumartesi Postası Bu sesten nefret ediyorum

Bu sesten nefret ediyorum

Paylaş
Bu sesten nefret ediyorum

Yönetmen Melodi Tözüm “Annemden bile nefret etmeme neden olabilir” dediği hastalığını, filmini de çektiği ‘Misofonya’yı anlattı

IŞIL CİNMEN
isil.cinmen@posta.com.tr


-Höpürdeterek yudumladığımız çorba, çay, kahve

- Gluk gluk diye içtiğimiz su

- Hart diye ısırdığımız elma

- Kıtır kıtır yediğimiz fındık

- Yemek yerken dişimize çıt diye çarpan çatal

- Burnumuzu çekmemiz

- Çıtlayan parmaklarımız

- Cak cak diye çiğnenen sakız...

Bazı sesleri çıkarttığımız için birilerinin bizden nefret edebileceğini, tiksineceğini, bize zarar vermek isteyecek kadar derin bir öfke nöbetine kapılabileceğini biliyor musunuz?

ONLAR MİSOFONİKLER

Yani misofonya sahibi insanlar… Misofonya, diğer adıyla seçici ses duyarlılığı sendromu, nörolojik bir hastalık. İlişkileri bozan, sosyal hayatı katlanılmaz kılan, insanı sevgilisinden, annesinden, babasından nefret ettirebilen korkunç bir hastalık.



Kısaca en ufak bir ses uyarısıyla öfke, panik, korku, dehşet ve derin endişeye kapılma, sesi çıkaran insana karşı engellenemez bir nefret duyma hali…

Ben misofoniklerin yaşadığı cehennemi, kendisi de bu hastalıktan muzdarip olan Melodi Tözüm’ün yönettiği Misofonya’yı izlediğimde idrak edebildim. Söz Melodi’de!

■ Ne yaşıyorsun?

Mesela sinemadayım ve yan koltuğumda oturan kişi patlamış mısır yiyor. Tekrarlayan o ses, binlerce iğneye dönüşüp kulağımı parçalıyor gibi bir acı veriyor. Önce fiziksel bir acı yaşıyorum. Donakalıyorum, tüm algım ağızdan çıkan o sese yoğunlaşıyor.

İlk önce mısıra uzanan o ele ve sonra avuç dolusu mısırın ağıza gidişine takılıyorum. Sonra nefret başlıyor, o sesi çıkaran insana karşı engellenemez bir nefret…

Ses bitince nefret de geçiyor ama tekrar ederken kontrolü sağlamak çok güçleşebiliyor.

‘CIK’ SESİ TETİKLEDİ

■ Misofonya işitsel bir bozukluk mu?

Hayır, sesle faaliyete geçen beyin yapılarından kaynaklanan nöropsikolojik bir anomali.

■ Tedavisi yok mu?

Maalesef henüz yok. Aslında herkes misofonik ama dereceleri olduğundan, düşük seviyede misofonik olanların hayatı olumsuz etkilenmiyor.

■ Bu durumunu nasıl fark ettin?

10 yaşındaydım. Ondan önce hiçbir sorun yoktu; iştahla, şapur şupur yemek yiyen bir çocuktum. İşler bir anda değişti. İnsanların yemek yedikten sonra dilini dişine çarparak temizlemesi ile çıkan ‘cık’ sesi benim hastalığımı tetikledi. Tek bir sesle başladı ama zamanla çeşitlilik gösterdi.

SEVGİYLE İLGİSİ YOK

■ O anda kendini kontrol etmen olanaklı değil mi?

Hayır, bedensel acıyı engelleyemiyorum; kulağımı ovarak o acıyı dağıtmaya çalışıyorum. Ama kendimi kontrol etmediğim söylenemez, daha önce kimseye şiddet uygulamadım.

Ama o noktaya gelebilirdim… O sesleri duyduğumda kendimi duvarlara vurasım geliyor.

■ Bu duygun ne kadar sürüyor?

O sesin ne kadar sürdüğüne bağlı… İnsanın kontrolü altında olmasına rağmen çıkardığı, doğal olmayan her ses beni rahatsız ediyor.



■ Hayvanlardan gelen seslerden rahatsız olmuyor musun?

Olmuyorum.

■ Bunun sevgiyle ilgisi var mı? Yani en sevdiğin insan ‘cık’ yaparsa ondan da nefret ediyor musun?

Sevgiyle çok az ilgisi var. Hatta aileme karşı çok daha tahammülsüzüm çünkü durumumu biliyorlar; dikkat etmediklerinde inanılmaz tepkiler verebiliyorum.

Bazen karşımdakini kırmamak için ses çıkarmıyorum ama çok mutsuz oluyorum ve etkisi çok zor geçiyor.

RAHATLAYIN, DELİ DEĞİLSİNİZ

■ Bu duygun ne kadar sürüyor?

O sesin ne kadar sürdüğüne bağlı… İnsanın kontrolü altında olmasına rağmen çıkardığı, doğal olmayan her ses beni rahatsız ediyor.

■ Hayvanlardan gelen seslerden rahatsız olmuyor musun?

Olmuyorum.

■ Bunun sevgiyle ilgisi var mı?

Yani en sevdiğin insan ‘cık’ yaparsa ondan da nefret ediyor musun? Sevgiyle çok az ilgisi var. Hatta aileme karşı çok daha tahammülsüzüm çünkü durumumu biliyorlar; dikkat etmediklerinde inanılmaz tepkiler verebiliyorum.

Bazen karşımdakini kırmamak için ses çıkarmıyorum ama çok mutsuz oluyorum ve etkisi çok zor geçiyor.

TÜRKİYE’DE BU HASTALIK BİLİNMİYOR

■ Sen rahatsızlığını dile getirince insanlar nasıl tepki veriyor?

Maalesef herkes aynı hassasiyeti göstermiyor. “Abartıyorsun, yeter artık, yine mi...” gibi cümleleri çok sık duydum. Aldırış etmeden ağzındakileri çiğnemeye, umursamadan aynı sesi tekrar tekrar çıkarmaya devam edenlerin olduğu ortamlarda çok bulundum.



Asosyal olmaya varacak derecede içime kapandığım dönemler geçirdim. Bu durum beni çok yorduğu için artık saygılı, duyarlı ve anlayışlı insanları arkadaş olarak seçmeye özen göstermeye başladım.

■ Seni hasta olarak mı kabul etmek gerekiyor?

Evet, ben hastayım. Benimle yaşamak kolay değil. Beni bu şekilde kabul edip, saygı duymaları gerekiyor. Ancak benimle ve kendileriyle bunun mücadelesini verebilecek insanlar benim hayatımda kalabiliyor…

■ Sen 10 yaşındayken de bunun bir hastalık olduğunu biliyor muydunuz?

Hayır, keşke bilseydik. 15 yıl boyunca bunun bir ruh hastalığı olduğunu zannettim, kendimi deli sandım. Oysa bu nörolojik bir anomali. Başkalarında da aynı sorunlar var mıdır diye araştırırken ‘misofonya’ ile karşılaştım.

Türkiye’de bu hastalığı bilen pek yok. Yardım alınabilecek doktor sayısı da yok denecek kadar az. Amerika’da yapılan biliz yeterli seviyede değil.


BRAD PITT OLSA KAR ETMEZ

■ Müziksiz bir ortamda yemek yiyebiliyor musun?

Genelde yalnız yemek yemeye özen gösteriyorum. Çok gerekli olursa beraber de yemek yiyorum ama yanımdaki ses çıkarıyorsa büyük kavga çıkıyor. Bakışlarımı kontrol edemiyorum; öldürecekmiş gibi bakıyorum.

■ Öpüşürken sorun yaşamıyor musun?

Benim kontrolümde olduğu için sorun yaşamıyorum ama yanımda öpüşenler beni çileden çıkarıyor.

■ Brad Pitt’le yemeğe çıktın diyelim; adam kendini tutamadı ‘cık’ yaptı!

Orada daha fazla durmam mümkün olmaz. Bu bir ayrılık sebebidir.

Haberin Devamı