İnternet üzerinden yayın yapan bir kanalda 'Art Niyet' adıyla bir program sunan oyuncu Bülent Şakrak'ın konuğu eşi oyuncu Ceyda Düvenci oldu. Oyuncu Ceyda Düvenci keyifli sohbeti ve etkileyici sesi dışında Bülent Şakrak'la yaptığı hamilelik sohbetiyle de programa damga vurdu Oyuncu Ceyda Düvenci üçüncü evliliğini meslektaşı Bülent Şakrak ile Aralık 2015'te yapmış, 2 Temmuz'da da Amerika'da oğlu Okan Ali'yi doğurmuştu. Ceyda Düvenci, Bülent Şakrak'ın internette hazırladığı 'Art Niyet' programına konuk oldu. Ceyda Düvenci, ''Tedirgin bir hamilelik geçirdim. Sana çok çektirdim. Sen olmasaydın üstesinden gelemezdim'' diye konuştu. Bülent Şakrak şu karşılığı verdi: ''Madem burada açık konuşuyoruz; ben senin yerinde olsaydım, ikinci çocuğu yapmazdım!'' Bülent Şakrak'ın bu sözleri üzerine Ceyda Düvenci önce dondu kaldı, sonra kahkaha krizine girdi. Ceyda Düvenci ve Bülent Şakrak'ın minik bebekleri Amerika'da doğmuştu. Ailenin bu doğumu orada yapmasının sebebi ise serebral palsili ablası Melisa'nın yıllık sağlık kontrolünün olmasıydı. Ceyda Düvenci doğumu ve yeni hayatını Hürriyet'ten Ayşe Arman'a anlatmıştı. İşte o röportajdan satır başları: Doğum nasıldı peki?Okan Ali’yi sezaryenle doğurdum ben. Sezaryen olan her kadın bilir. “Bir baskı hissedeceksin” diyorlar, “Bebeği şöyle alacağız” diyorlar. “Tamam” dedim. Baskıyı hissettim, sonra da karnımın rahatladığını... Ama çok büyük bir sessizlik var ameliyathanede. Bekliyorum... Bekliyorum...Bebek ağlasın diye...- Evet. Ya ağlasın ya da biri “Her şey yolunda, bebek iyi!” desin. Ama kimseden ses çıkmıyor! Epey bir süre sessizlik oldu. Benim de ömrümden ömür gitti. Sonra birden Okan Ali çığlık çığlığa ağlamaya başladı. (Gülüyor) Ördek yavrusu gibiydi sesi. O sesi hayatım boyunca unutmayacağım. Sonra ben de ağlamaya başladım. Ameliyat masası sallandı, o kadar şiddetli, böğüre böğüre, katıla katıla ağladım... Hem sevinç hem mutluluk hem de rahatlama...Aynen öyle! En önemlisi de doğumun sağlıklı bir şekilde neticelenmesi... İlk hamileliğimde sıkıntılar yaşadım, erken doğum oldu, 79 gün yattım. Bu hamilelikte de trombositim çok yükseldi. Ve riskli gruba girdim. Her gün iki tane kan sulandırıcı iğne oldum. İki kolum da mosmordu. Trombosit yükselmesi hamilelikte riskli bir durummuş. Allah korusun, bebeği kaybedebilirsiniz... Neden yükselirmiş?Sorma, lösemiden endişe ettiler. Mayıs ayıydı, rutin kontrollerde bir anda 400 bin olması gereken trombosit 950 binlere çıkmıştı. Hemen hematoloğa yönlendirildim. İlaç kullanıyordum zaten. Ama tabii bu kadar yüksek bir oran, gebelik riskini ekstra çoğaltıyordu... Ay çok fena! Bu ruh haliyle mi gittiniz Amerika’ya?Evet. Gitme sebebimiz de Melisa’ydı. Biliyorsun serebral palsili. Ben onun hiçbir şeyini eksik yapmak istemediğim için yüksek trombosite rağmen planı değiştirmedim. Her yıl eğitimi ve yıllık rutin kontrolleri için Amerika’ya gitmesi gerekiyor. Orada ortopedistine görünüyor. Ayağına taktığı ateller, gelişimine göre değişiyor... Peki trombosit meselesini kimseye söylemedin mi?Yok hayır. Doktorlarım, ailem ve çok yakınlarım dışında söylemedim. Umutsuzluğa kapılmamaya çalıştım. “Biz neleri aştık, bunu da aşarız!” dedim. Riskli gebelik durumunda olduğum için, konunun uzmanı bir doktor buldum. Yazıştık. Doktorum Abdullah Alkan, New Jersey’deki Hackensack Hastanesi’nde Riskli Gebelik Bölüm Başkanı. Ben servikal yetmezlik yüzünden Melisa’da erken doğum yapmıştım, Okan Ali’den önce bir operasyon geçirdim. “Transabdominal serklaj” diyorlar bu operasyona. Serviks bölümdeki kaslara bir bant atıyorlar ki, bebek düşmesin. Ben bunu yaptırıp, öyle hamile kaldım. Servikal yetmezliğim ve bu operasyon yüzünden zaten riskli gebelikteydim. Bir de üzerine trombosit de yükselince endişelendik. Fakat doktorumuzu çok sevdik, çok güvendik. Okan Ali’nin o ördek ağlamasına benzeyen sesini duyunca, böğüre böğüre ağlamam işte bu yüzden. Kaygıların boşalması. Şimdi Allah’a çok şükür, çok mutluyuz, huzurluyuz. Okan Ali’yle Bülent’le ikimiz ilgileniyoruz. Uzun bir süre de kimseyi istemiyoruz... Melisa'nın serebral palsisi ne durumda?Melisa daha iyi durumda. Her yıl yaş aldıkça, daha iyiye gidiyor. Bu yaz Amerika’ya en çok gitmek istememin sebebi buydu, muhteşem bir yaz okulu buldum, orta derece özel ihtiyaç sahibi çocuklar için. Oldukça pahalıydı. Melisa’nın buradaki bir yıllık anaokulu parasına denkti bir aylık okulun parası. Ama her kuruşa değdi, çok iyi geldi. Artık her yere kendi başına gitmek isteyen, her şeyi kendi başına yapmak isteyen, özgüveni yüksek bağımsız bir kız oldu. “Ben karate kursuna gitmek istiyorum!” falan diye geliyor eve. Bağımsız 50 adım atıyor ama dengesi bozulduğunda tutunabilmesi için etrafında duruyoruz. “Anne biraz daha ileri git, sana doğru yürümek istiyorum” diyor. Çok masraflı bir hastalıktı, sen deliler gibi çalışıyordun. Bir de şimdi yeni bebek var, “Biz ne halt edeceğiz?” dediğin oluyor mu?Olmaz mı? Bir sene Okan Ali’ye ben bakmak istiyorum. Çalışma koşullarımın buna göre ayarlanması gerekiyor. Hayat hep bir mücadele... YouTube kanalım devam edecek. Ajandamı yine çıkartacağım. Üçüncü senesi olacak Meli Melek ajandanın. Onun Melisa’nın tedavilerine çok büyük katkısı oluyor. Bir serebral palsili çocuğa da ben tedavide destek oluyorum. Şu anda yeni projeler var, yaratıcı drama okulumu açmayı tekrar gündeme getirdim. İnşallah o da ocak ayına yetişecek gibi duruyor. Ekstralarım, sunuculuklarım devam ediyor. Ocak ayından itibaren de haftada 2-3 gün çalışabileceğim. Böyle bir hayat öngörüyorum, bakalım.