Cumartesi Postası Can Temiz: Ruhumuz aklımızın baş edebileceğinden çok daha büyüktür

Can Temiz: Ruhumuz aklımızın baş edebileceğinden çok daha büyüktür

Paylaş
Can Temiz: Ruhumuz aklımızın baş edebileceğinden çok daha büyüktür

'Levlâ'nın hikayesi' albümünü analiz eden 3 psikoterapist Ulusal Bütüncül Psikoterapi Kongresi'nde ödül aldı

Üç psikoterapist duyduğum en ilginç çalışmalardan birine imza attı. Bir müzik albümünün içinde yaşayan ‘Levlâ’ karakterinin analizini yaptılar ve ‘Levlâ’ya borderline kişilik bozukluğu teşhisi koydular. Kafanız karışmasın, anlatıyorum...

Haberin Devamı

Model grubunun ‘Levlâ’nın Hikayesi’ adlı albümü 2013 yılında çıkmıştı. Can Temiz, albümü iki bölümden oluşan bir konsept albüm olarak tasarlamıştı. Beş şarkıdan oluşan ilk bölüm Levlâ karakterinin sevdiği bir insanı kaybetmesi ardından tuttuğu yası Kübler-Ross modeline göre 5 evrede (inkar, öfke, pazarlık, depresyon, kabullenme) ele alıyor. Her bir şarkı yasın evrelerini anlatıyor. İkinci bölüm ‘Hafifle!’ ise, Levlâ’nın mutluluğu başka insanlarda aramanın bağımlılığından kurtuluşunu...

Bu albüm, üç psikoterapistin dikkatini çekti ve şarkıları cümle cümle inceleyerek Levlâ’nın karakter analizini yaptılar. Makale 2. Ulusal Bütüncül Psikoterapi Kongresi ikincilik ödülünü aldı. Hamuru özel sihirlerle karılmış bu adamın iç dünyasını biraz kurcalamak istedim. Şimdi söz antikahraman Can Temiz’de...

Haberin Devamı

● Yarattığın hayali bir karaktere üç psikoterapist ‘borderline kişilik bozukluğu’ teşhisi koydu. bu çok ilginç!

Gurur duydum. Çalışmayı yapan Fatih Pulat, Ümit Akçakaya ve Gamze Akyüz’e teşekkür ederim.

● Sen yasın beş evresini yaşadın mı?

Ölüm, beni hayatla ilgili en çok etkileyen şey. Benim için her zaman favori konu oldu. Baştan sona hikaye anlatan konsept albümleri çok sevdiğim için ‘Levlâ’nın Hikayesi’ albümünü tasarlarken dinleyenlerin üzerine çöken bir yas havası olmasını istemiştim ve Kübler-Ross modeline göre yasın beş evresi bunun için çok uygundu. O dönem ruhani aydınlanma ve insanın ruhunu yüklerden kurtarıp özgürlüğe kavuşturmasıyla ilgili konulara yoğunlaştım. Bu yüzden albümün ikinci kısmına mutluluğu başkalarında aramaktan kurtulmayı temsil eden ‘Hafifle!’ adını verdim.

● Mutluluğu başkalarında arama yanlışından kendimizi nasıl kurtaracağımızın cevabını buldun mu?

Mutluluğun çoğunlukla aşk ve paradan geleceği yanlışına düşülüyor. Oysa kendi içinizde mutlu olamadığınızda ne aşk ne de para mutluluk getirir. İnsanlar kendilerini tamamlamak için başkasına ihtiyaçları olmadığını anlamalı.

● “Favori konum ölüm” dedin. Ölümün nasıl olacağını merak etmedin mi?

Ruhumuz, aklımızın baş edebileceğinden çok daha büyüktür. Bu dünyanın karanlığında el yordamıyla yolumuzu bulmaya çalışırız. Hiç intihar etmeyi düşünmedim ama ölüm bana etkileyici geliyor ve ilham veriyor.

Haberin Devamı

ÖLÜMSÜZ OLMAK EĞLENCELİ OLMAZDI

● Ölümsüz olmak ister miydin?

Bu hiç eğlenceli olmazdı. Ölümsüz olmak istemek, ölümden korkmaktır. Öldüğümüz anda evrenin en büyük gizemini çözeceğiz. Bunda korkulacak ne var? Sadece uzun süre var olan birinin bir anda yok olması bana imkansız geliyor. O bilincin zamansız ve mekansız başka bir boyuta çıktığına inanıyorum.

● Şu anda dünyayla ilgili en kaygılı olduğun konu ne?

İklim değişikliği. Bu sadece bilim insanlarının çözebileceği bir sorun değil. Çözemiyorlar ve bizden yardım istiyorlar Bilimsel makalelerde, 30 yıl içinde insanların yemek bulamayıp birbirlerini öldürdükleri senaryolardan bahsediliyor. Şu an neyi yapmayı bırakamadığımız için harekete geçmiyorsak kısa süre içinde onu da yapamayacağız. Kırmızı et yemeyi acilen bırakmalıyız. Kırmızı et dünyanın bugün geldiği kötü noktanın birinci sebebi. İnsanların duyarsızlığı bana çok absürt geliyor.

Haberin Devamı

YENİ ALBÜM YOLDA

● Yeni projelerin neler?

İki ayrı projem var. Death Metal ve Punk karışımı müzik yaptığım Ex-Nun adında bir grup kurdum. Albüm bitmek üzere. Bu albümü daha global düşündüğüm için İngilizce olacak. Türkçe şarkılarımın olduğu solo bir projem de var. Bir de çizgi roman hazırlıyorum.

YATAĞIMIN ÜZERİNDE KONSERLER VERİRDİM

● İçindeki çocuğun sesini hâlâ duyuyor musun?

Üzerine çok fazla yük bindirdiğimiz için bazen sesini duyamıyoruz. İçinde yaşadığımız sistem para kazanmanın ve statünün her şeyden daha önemli olduğunu kabullenmek üzerine kurulu. Sistem, bunun aksini düşündüğünde içinde kaybolman üzerine tasarlanmış. Buna ne kadar kapılırsan o kadar bunalımlı bir hayatın olur ve o çocuğu kaybedersin. Ben hep içimdeki çocuğun sözünü dinlerim.

● Nasıl bir çocuktun?

Hayalperesttim. Uzun süre kendimden bir karakter yaratıp öyle yaşadım. Bu oyunu okulda da evde de sürdürüyordum. Sokakta oynama dönemini yaşadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum.

Haberin Devamı

● İçindeki müziği ilk ne zaman keşfettin?

11 yaşındaydım. ‘Fakülte’ diye bir korku filmi çıkmıştı. Soundtrack’ı için Pink Floyd’un ‘Another Brick in the Wall’ şarkısını cover’lamışlardı. Bu tutkuyla dinlediğim ilk şarkıydı. Hemen filmin soundtrack albümünü aldım. Offspring’i de o albümde keşfettim. Ortaokuldaydım ve punk, rock, metal dinlemeye başladım. Hayali bir grubum vardı. Yatağımın üzerinde her gün konserler verirdim.

'O TARZ MI'NIN SÖZCÜKLERİ SÖZLÜK OLACAK

● Bir de Can Bonomo ve İsmail Türküsev ile internet üzerinden yaptığınız programınız ‘O Tarz Mı’ var tabii...

Can Bonomo, İsmail Türküsev ve ben birbirimizin sohbetinden keyif alan yakın arkadaşlarız. Sohbetimizi insanlarla paylaşmaya karar verdik ve ‘O Tarz Mı’ adında radyo programına başladık. Çok eğleniyoruz. Can Sungur bir ara bizimleydi sonra Bengi Apak dahil oldu. ‘O Tarz Mı’ Türkiye’nin en çok dinlenen Podcast’i oldu. Dinleyicilerimizle aramızda özel bir bağ var. Birbirimize “Şef” diyoruz. Yakında kullandığımız terimlerden bir sözlük çıkaracağız. ‘O Tarz Mı’nın tüm bölümlerine iTunes ve Spotify’dan ulaşabilirsiniz.

MÜZİKSİZ BİR DÜNYA BERBAT OLURDU

● Bir ara los angeles’a yerleştin ve iki yıl orada yaşadın. Sana bu kararı aldıran neydi?

Hiçbir şey üretemiyordum ve müzik endüstrisinden tiksinerek Amerika’ya gittim. Daha fazla para için daha fazla insanın seveceği şeyler üretmem için zorluyorlardı. İlk gittiğimde çok tepkili ve kızgındım. Bir daha Türkçe şarkı yazmayacağımı düşünüyordum. Ama sonra o duygudan arınınca yazdığım şarkıları dinlemek isteyenleri hayal kırıklığına uğratmamaya karar verdim. Tekrar anadilimde şarkı yazmaya başladım.

● Müzik dünyamıza hiç uğramasaydı sence ne eksik kalırdı?

Dünya berbat bir yer olurdu. İnsan müziği ihtiyaçtan doğurmuş olmalı. Doğadaki seslerin bütünlüğüne ve harmonisine öyle bir hassasiyeti vardı ki buna şekil vermek istedi belki... Muhtemelen seslerin ruhlarını nasıl ayaklandırdığını gördüler.

ÖNEMLİ OLAN KENDİ ÇAĞINDA GÜZEL YAŞAMAK

● Kendini bu gezegende en rahat hissettiğin yer neresi?

Çok sevdiğim karımın yanı.

● İnsan yaşanmışlıkları birikince maddeden sıyrılır ve içe döner ya o gün geldiğinde nerede olmak istersin?

80 yaşına geldiğimde bir sahil kasabasında küçük bir meyhanem olsun, müziğimi yapayım, karımla içeyim isterim. Ölümü bu şekilde bekleyebilirim.

● Dünya bir günlüğüne konuşacak ve her sorunu cevaplayacak. ne sorardın?

Utançtan dünyanın yüzüne bakamazdım. Dünya konuşmasa hepimiz için daha iyi olur.

● Bir daha dünyaya gelecek olsan hangi çağda ve ne olarak gelmek isterdin?

Eğer hafızam silinmeyecekse geri dönmek istemezdim. Çünkü geçmişte ne olduğunu zaten biliyor olurdum. Önemli olan kendi çağında güzel şekilde yaşamak. Ram Dass, “Ölüm, ayağına küçük gelen bir ayakkabıyı çıkarmaktır” der. Ben de o ayakkabının içine tekrar girmek istemezdim sanırım.

FUNDA DURU

funda.duru@posta.com.tr