Erkut Can Çekin elinizi
HABERİ PAYLAŞ

Çekin elinizi

Haberin Devamı

Haftalardır pek siyaset yazmamaya çalışıyordum. Ama bu hafta müdürüm Betül Kabahasanoğlu’nun hoşgörüsüyle gündemden aklıma takılanları yazmak istiyorum. Haftaya gene KARNAVAL’ca söz. Şöyle ki...

İki yıl önce başlatılan ‘Proje okul’ uygulamasının suyu çıkmaya başladı. MEB, Türkiye’de 155 okul tespit etti ve istediği gibi at oynatıyor. İstanbul’un asırlık 5 okulundan biri olan İstanbul Erkek Lisesi de benim okulum.

Tepeden inen ve birçok kısıtlama yapan müdüre biliyorsunuz mezuniyet töreninde öğrenciler sırtını dönmüş ve İEL’ni bütün Türkiye tanımış, bu protestoyu sonradan birçok okul tekrarlamıştı. ‘Vaay sen misin benim müdürümü protesto eden’ denerek, okulun pansiyonu, dernek ve vakıflarının odaları ders yılı başında elinden alındı. Yıllardır bir başka tehlike olan, liseyi çıkartıp binayı otel yapma projesi de halen geçerliliğini koruyor.

Şimdi ise, aydın, çağdaş, Atatürkçü gençler yetiştiren ve 8 yıldan fazla kalan öğretmenler okuldan alınıyor. Hay projeniz batsın sizin. Genç öğretmenleri getirerek okulumun üniversite girişteki üstün başarısını gölgelemek, imam hatipler seviyesine çekmek istiyorsunuz ama başaramayacaksınız.

İEL’nin iki vakıf ve mezunlar derneği buna kurslarla izin vermeyecektir. İstanbul Erkek Lisesi öyle bir irfan yuvasıdır ki; ben 60 sene sonra, o okulda öğrendiklerimle yaşıyorum. Sizin karma karışık sisteminizle, Şili’yi Afrika’da aramıyorum. Diyeceğim odur ki; çekin elinizi okulumdan. Ve tabii diğer tarihe malolmuş okullardan. Ve şunu iyi bilin ki; bu ülkede her çocuk bir gün imam hatipli olmayacak.

Bunu başaramayacaksınız. Bir başka proje okulunuz Kabataş’taki müdür muavininize “Bütün okulların imam hatip olma zamanı geldi” dedirttiniz ama dedim ya başaramayacaksınız. Çünkü Türk gençliği sizin çizdiğiniz yoldan yürümeyecek. Böyle bilin!

BAYRAKLI BARAKALAR

AKP’nin eski milletvekili, bugünün danışmanı Kızılkaya efendi, sonradan ‘Yanlış anlaşıldım’ diye tevil etse de buyurdu ki; “Askerin görevi hayatını vermek. Bunun için maaş alıyorlar. Bana ekstra bir iyilik yapmıyorlar.”

Yani ‘45 lira için tabii ki ölecekler’ diyor. Halen cebine binlerce lira maaşı koyan bu kişi için ağzınıza ilk geleni söyleyebilirsiniz. Hatta bu kişiye yandaki resimde görülen bu bayraklı barakaları da gösterebilirsiniz.

Çünkü aldıkları 45 lira ile ancak bu barakalarda oturabiliyor şehitlerimiz ve ana babaları. Görünce utanır mı, bilemem. Çünkü o duyguya sahip olanlar böyle konuşamaz da...

YAZIK ÇOK YAZIK

Her sabah bilgisayarımı açıyorum karşımda onlarca mail. Çoğunluğu da öğretmenlerden. Hepsi ‘ben masumum’ diyor. Ve ‘Ne olur sesimizi duyurun’ diyorlar. Okuyabildiklerimle ben inanıyorum.

Çoğunluğu da ‘Maaşlarınız Bank Asya’ya yatacak. Orada hesap açın’ denen zavallılar. Peki kim karar verecek buna?

Bu mağduriyetleri kim telafi edecek? On binlerce insan gelirini kaybetti. Hem de meslekten ihraç edilerek. Lekelendi. Diyelim aile ve eş dostla bir süre idare etti. Sonra. Kim iş verecek bunlara? Gelecekleri kapkaranlık. Evet durum gerçekten çok fena. Ezik, çaresiz bir topluluk oluştu.

Az buz da değil. Yüz bin kişi. Dile kolay. Aileleriyle yarım milyon. Yazıktır, günahtır. Bitsin artık bu 15 Temmuz. Normalleşmeye ihtiyacımız var. Bu yazıyı bana gelen en kısa serzeniş, Pınar Yavuz’un satırları ile bitirmek istiyorum.

“Sesimizi duyun kıymetli büyüklerim. Beni ben yapan tüm değerlerime mesleğim zırh olmuştur. KHK ile zırhsız ve korunaksız kaldım. Banka kriter ölçüsü olmamalı. Yardım edin.” Ya işte böyle cadı avının avcıları. Bu çığlığa cevap verin.

TAŞ MI,YOKSA..

İki arkadaşım eşleriyle Trabzon Maçka’daki Sümela manastırını gezmeye gitmişler bir ay önce. Onca yoldan sonra, bir de öğrenmişler ki, manastır kapalı. Bir yıl önce düşen kaya yüzünden. Bir yıldır da kimse elini sürmemiş.

Ve yöre halkı duymuş ki, 3 yıl daha kapalı kalacakmış. Şu aymazlığa bakınız. Karadeniz yöresinin en büyük turistik kaynağı 4 yıl kapalı. Maçka esnafının ekmek kapısı da. Arkadaşlarım çevreyi gezerken, bir kahvede öğrenmişler ki, Ortodokslar kapanmadan bazı bazı orada ayin yapıyorlarmış. Bazı kuş beyinliler de bundan rahatsız olunca taş bahanesiyle bu kapanmayı sağlamışlar. Bilemem kasaba efsanesi de olabilir. Ama olmama ihtimali akla daha yatkın geliyor.

CIZZZ

Adalet Bakanı Bozdağ, “Biz Fetö konusunda arındık. Adımız gibi AK’ız” dedi. Şimdi arınmıştır. Olur a, Başbakanı da “İçimizde Fetöcü bakan yoktur” diye onayladıktan sonra.

AHİRETTEN İKİ KADIN

“Selam benim adım Selma” Benimki de Özge. Sen nasıl öldün? “Donarak” Ne kadar korkunç. “Yok o kadar değil. Titremem geçince, ısınmaya başladım, uyku bastı. Sonunda huzur dolu bir ölüm. Peki sen nasıl öldün?”

Kalp krizinden. Kocam beni aldatıyor sandım eve erken geldim. Televizyon seyrediyordu. Ama evde bir kadın olduğundan emindim. Çatıya kadar her yeri aradım bulamadım. Yorgunluktan kalp krizi geçirip öldüm. “Ah be güzelim bir de derin dondurucuya baksaydın, şu anda ikimiz de yaşıyor olacaktık.”

Sıradaki haber yükleniyor...
holder