Bilim insanları, doğum öncesi ve erken yaşam koşullarının sağlık üzerinde uzun vadeli etkilerinin olduğundan yola çıkarak geniş bir araştırma tasarladı. ABD’de yapılan çalışmada, hamilelikten ergenliğe kadar olan dönemdeki geniş bir anne-çocuk grubu ele alındı. Gebelikten çocuğun 5 yaşına gelişine kadar olan evrede kaygı düzeyi yüksek seyreden ve terleme, titreme, baş dönmesi ve uykusuzluk gibi fiziksel kaygı belirtileri gözlenen annelerin çocukları incelendi. Düşük, orta ve yüksek kaygı düzeyi gösteren anneler ayrı gruplar halinde ele alındı.
Çocuklara 8,5 yaşında yapılan dikkat testlerindeki performanslarda, orta ve yüksek kaygı düzeyi olan annelerin çocuklarında belirgin bir performans düşüklüğü görülmedi. Ancak 16 yaş grubuna bakıldığında, endişe düzeyi yüksek annelerin çocuklarında hiperaktivite bulguları daha fazla tespit edildi. Ortalama kaygı gösteren annenin çocuğu ile düşük kaygı gösteren annenin çocuğu arasında bile iki katı düzeyde bir fark bulundu. Bu da “Bir annenin yaşadığı stres, neredeyse bir nesil sonra, çocuğunda ortaya çıkabiliyor.” şeklinde yorumlandı.
Araştırmada, annedeki yüksek kaygının hiperaktivite ile ilişkisi olduğu ama annenin ihmalinin hiperaktivite ile doğrudan ilişkili olmadığı not alındı. Çocukluktaki ihmalin etkilerinin çok farklı şekillerde ortaya çıktığı ve incelenmesi gerektiği ise ayrıca belirtildi.