Çocukluk Çok okuyan mı bilir çok gezen mi?
Paylaş
Çok okuyan mı bilir çok gezen mi?

Bu konu yetişkinlik döneminde ne çok tartışılır değil mi? Genel kültürlü olma ölçütünü belirlemek için bu soruya keskin bir cevap vermeye çalışırız. Gündem çocuk olduğu zaman bakış açısını biraz değiştirmek gerekir. Bilgiyi akılda tutma yani öğrenme ve hafıza konuları sahneye çıkmalıdır.

DENEYİMLEYEN HAFIZAYI YABANA ATMAYIN

Haberin Devamı

Beynimiz içinde sonsuz seçeneği barındıran bir okyanusa benzer. Her hamlemiz onun içinde bir başka aktivasyon sağlar. Böylelikle hiç durmadan çalışan bir makineyi başımızın üzerinde taşırız. Öğrenme de birçok başka alan gibi psikoloji biliminin konusudur. Nasıl öğrendiğimiz, öğrendiğimiz bilgiyi aklımızda nasıl tutuğumuz hatta nasıl unuttuğumuz bile psikolojinin konusu olabilir. Tam bu noktada tanışmanızı çok istediğim bir hafıza türü var: episodik hafıza. Ben ona “deneyimleyen hafıza” demeyi seviyorum.

PARİS’İ, DISNEYLAND ANISI ÜZERINDEN HATIRLAMAK DA BIR ÖĞRENMEDİR

Episodik hafıza; gördüğümüz, geçirdiğimiz veya başka bir deyişle yaşadığımız anları depolayan bir hafıza türüdür. Paris’in Fransa’nın başkenti olduğunu bilmeyi değil de Paris’e gidip Disneyland’ı gezerken atılan kahkahaları ve görülenlerin şaşkınlığını temsil eder. Böylece açılan Paris kutucuğu kişisel deneyimler üzerinden şekillenerek beyne depolanır. Yapılan çalışmalarda kişisel deneyimle birleştirilen öğrenmelerin daha güçlü olduğuna dair bulgular var.

Haberin Devamı

ÇOCUKLARIN DENEYİM BİRİKTİRMESINE İZİN VERİN

Günümüzdeki öğrenme daha az deneyim üzerine kurulu bir hal almaya başladı. Özellikle pandemiyle geliştirilmek zorunda kalan öğrenme modeli şu an okula devam eden çoğu çocuk için zorlayıcı olarak kabul edilebilir. Bu yüzden ders içeriklerine uygun şekilde kişisel deneyim alanları yaratmak çocukların öğrenme sürecini destekleyecektir. Bir havuz problemini anlamasını istediğiniz çocuğun bir leğeni suyla doldururken bardakla boşaltmasını isteyebilirsiniz.

Uzm. Psikolog Ceyda Yanar