Siyaset Davutoğlu: İlk Başbakanlık deneyimimi ilkokulda yaşadım
Paylaş
Davutoğlu: İlk Başbakanlık deneyimimi ilkokulda yaşadım

Başbakan Ahmet Davutoğlu, herkesin ilkokul öğretmenini hatırladığını belirtip, "Siyaset konusunu işlerken, Müzeyyen Hocam 'Başbakan sen olacaksın' dedi. İlk Başbakanlık deneyimim oldu. Sınıfta sandalyenin üstüne çıkarak ilk nutkumu yaptım. Başbakan olacağımı düşünmemiştim. Müzeyyen Hocam dua etmiş olacak ki ben buraya geldim” dedi

Aday Öğretmen Yetiştirme Süreci 1’inci Değerlendirme Toplantısı’nda konuşma yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu, öğretmenliğin kaynağının sevgi olduğunu belirterek, “En asli öğretmenlik alanı ilkokul öğretmenliğidir. Hiçbir profesör ilkokul öğretmeninin yerini alamaz. Onlara hitaben söylüyorum, siz öğrencinin kurucu inşaa dönemini oluşturuyorsunuz.

Haberin Devamı

Sizin yoğurduğunuz beyinleri, üniversite hocaları hazır beyinler olarak alıyor. Sonra ortaöğretim; Şahsiyetin oluşmaya başladığı dönem geliyor. Biz üniversite hocaları inşaanın sütunları sağlamsa çatı ve dış cephe yaparız” dedi. Başbakan Davutoğlu özetle şunları söyledi:

'ÖĞRETMENLİĞİN KAYNAĞI SEVGİDİR'

Dikkat ettiğiniz gibi size hitap etmek istiyorum. Başbakan olarak çok fazla konuşma yaptım. Ama beni tekrar sınıfta hissettiren konuşma bu. Eğitime yaptığımız katkıları sizinle paylaşacak değilim. Değerli öğretmenler çok şanslısınız. Adım attığınız meslek insanlık tarihinin en önemli mesleği. Bunu insani bir haz olarak yaşadığınız zaman hep öğretmen olmak istersiniz.

Her öğretmen aynı zamanda öğrencidir. Bazen de hayatın gerçek yüzünü öğrenciler size öğretir. Öğretmenliğin kaynağı sevgidir. Baki olan sadece sevgiye dayalı öğretmenliktir. Dış İşleri Bakanı olduğum günlerde, bana hocam derlerlerdi, sonra özür dilerlerdi. Onlara “Bir daha böyle bir şey için özür dilemeyin. Bakanlık geçici hocalık baki” dedim. Başbakanlık dahi geçici ama hocalık bakidir. Şimdi akıllı tahtalar veriyoruz. Çok iyi binalar yapıyoruz. Verdiğimiz akıllı tahtalar, iyi imkanlar mesleğinizi daha iyi yapmak için.

Haberin Devamı

'HİÇBİR PROFESÖR İLKOKUL ÖĞRETMENİNİN YERİNİ ALAMAZ'

Herkes ilkokul öğretmenini hatırlar. En asli öğretmenlik alanı ilkokul öğretmenliğidir. Hiçbir profesör ilkokul öğretmeninin yerini alamaz. Onlara hitaben söylüyorum, siz öğrencinin kurucu inşaa dönemini oluşturuyorsunuz.

Sizin yoğurduğunuz beyinleri, üniversite hocaları hazır beyinler olarak alıyor. Sonra ortaöğretim; Şahsiyetin oluşmaya başladığı dönem geliyor. Biz üniversite hocaları inşaanın sütunları sağlamsa çatı ve dış cephe yaparız.

'HOCAMI MEZARINA KENDİ ELLERİMLE KOYDUM'

İlkokul öğretmenim Fitnat Hanım’dan bahsettim, Sonra Müzeyyen hocamdan. Ne simaları gözümden gider, ne başımı okşadıkları anlarda hissetiğim muhabbet. Müzeyyen hocam konuları anlatırken, ben her konu için tiyatrovari müsamereler yazardım. Sınıfta arkadaşlarıma oynardım. Siyaset konusunu işlerken, Müzeyyen Hocam ‘Başbakan sen olacaksın’ dedi. İlk Başbakanlık deneyimim oldu. Sınıfta ilk kez sandalyenin üstüne çıkarak ilk nutkumu yaptım. Başbakan olacağımı düşünmemiştim. Müzeyyen Hocam dua etmiş olacak ki ben buraya geldim. Daha sonraki yıllarda bütün muhtarı dolaşarak Müzeyyen Hocamın evini buldum.

Haberin Devamı

Hiç evlenmemişti Müzeyyen hoca. Sık sık ziyaretine gittim. Torunlarımı alıp da gittim. Son telefon numaramı bıraktım. ‘Başıma bir şey gelirse oğlum Ahmet’i arayın’ demiş. Çok önemli bir toplantıda Müzeyyen Hocamın vefat haberini aldım. Hayatımın en şeref duyduğum görevimi yerine getirdim. Hocamı mezarına kendi ellerimle koydum.

O yüzden her öğrenci değerli. Öğretmenler onlara 40 yıl sonrasını, bütün hayatını düşünerek bakın. Sevgi yoksa ne yaparsanız yapın, akıllı tahtalar, robotlar, laptop’lar hiçbir şey gerçek bir öğretmenin, gerçek muhabbetin yerini tutamaz. Onlara emredici bir tonla değil, anne babanın çocuğa baktığı gibi bakın. Mesleğinizin kaynağı sevgidir. O olmadan hiç bir şey olmaz.

Haberin Devamı

'ÖĞRENCİLER SİZİ HEP YANINDA HİSSETMELİ '

Ders söz konusu olduğunda herhangi bir başka ek kaygıyı taşımayın. Ders en ilahi görevdir. Ders söz konusu olduğunda zihninizde hiçbir şey olmamalı. Ne karar kış, ne terör, herhangi bir barikat ya da çukur ders yapmanıza engel olamayacak. Sizi hep yanında hissetmeli öğrenci. Ders dışında öğrencinin hayatını kuşattığınız zaman öğrenci sizi unutmaz. Ben bunu Müzeyyen hocamdan öğrendim. Öyle bir ilişki kurun ki kurduğunuz ilişki hayat kuşatsın.

'ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ İLİŞKİSİNİN ETNİK, DİNİ SINIRI OLMAZ'

Öğretmenliğin sürekliliği olmalı. 1971’de İsmail Çağlayan, İstanbul Erkek Lisesi Rehberlik öğretmeni sınıfa geldi. Herkes geleceğe dair planlarını yazsın, dedi. Birkaç gün sonra İsmail Bey beni odasına çağırdı. “Bunları bana yazmışsın ama yazarken dikkat et” dedi. 1971’de ben o yazıyı unuttum. İsmail Hoca da gidip gelirdi babamın dükkanına. Baş Danışman olarak atandım. Benim atamamı görmüş İsmail Hoca, babama zarf getirmiş. 30 yıl önce yazmış olduğum yazıyı babama teslim etmiş. O kağıdı 30 yıl saklamış. Öğrenci öğretmen ilişkisinin etnik, dini bir sınırı olmaz. O gözle bakarsa mesleğine en büyük ihanetini yapmış olur. Karşınızdakilerin hepsi size emanet edilmiş en yüce varlıklardır. Birine dair şu benim arkadaşımın çocuğu, akrabam diye özel muamele etmemelisiniz. Bir an önce dersi bitirip de eve gideyim diyen öğretmen, öğretmenlikten nasibini almamıştır.

Haberin Devamı