Cumartesi Postası Demet Cengiz: İnsan çektiği cefaya aşık olurmuş

Demet Cengiz: İnsan çektiği cefaya aşık olurmuş

Paylaş
Demet Cengiz: İnsan çektiği cefaya aşık olurmuş

Demet Cengiz’in ‘Aşk Seni Bulur’ kitabının devam kitabı olan ‘Aşk Olsun’, İnkılap Yayınevi’nden çıktı. Masalsı bir uslupla hem aşk hakkında merak ettiğiniz birçok soruya cevap veriyor, hem de yeni sorular sorduruyor okuyucuya.

‘Aşk Seni Bulur’ kitabınızın devam kitabı ‘Aşk Olsun’ da 40 yaşında bir metropol kadının hayatının bir yılını anlatıyorsunuz...

Haberin Devamı

Evet, ‘Aşk Olsun’ otobiyografik kesit. ‘Aşk Seni Bulur’ kitabım da öyleydi. Bu kitabı okurların talebi üzerine yazdım. ‘Aşk Olsun’ tam olarak devam niteliğinde bir kitap değil. Öncekini okumasanız da olur. Her iki kitapta da kadın okurlar kendinden bir şeyler buldu.

O bir yıl nasıl bir deneyimdi sizin için? Oradan nasıl bir kitap çıktı?

Çok öğreticiydi. Benim son iki kitabımda insanlar samimiyeti sevdi. Gurur duymadığım deneyimlerimi de paylaştım çünkü. Kendime aradığım ve bulduğum çıkış yollarını, insanların da işine yarar diye paylaşıyorum. Bu kadar kendini ortaya koymak kolay değil.

Okuyucuya ne söylemek üzere yola çıktınız?

Ben bu kitabın yüzde 80’ini perişan olduğum iki ayda (2017 Temmuz- Ağustos) yazdım. Geri kalanını ise altı ayda. Benim anlatmak istediklerimden çok okuyanın ne algıladığı önemli. Çünkü hemen herkesin bambaşka sonuçlar çıkardığını görüyorum.

Haberin Devamı

SIRADAN BİR İNSANI ‘SÜPER İNSAN’ YAPAN BİR İKSİR

İçsel yolculuğunuzun aşkla buluştuğu yeri nasıl tarif edersiniz?

Her şey bittiğinde geriye kalan tek hakikat sevgidir. Ve aşk, sıradan bir insandan ‘süper insan’ yaratabilen tek iksir. Mucizelere tanıklık eder, sırlara erersiniz. İçinizdeki yol bu evrendeki en uzun yoldur. Dışımızda ise keşfedilecek koca bir dünya var. Bir seyyah ya âşıktır ya da deli!

Kitabın ana soruları: Aşk engel tanır mı ve aşktan daha güçlü duygular var mı?

Ben sanıyordum ki aşk en güçlü duygu. Öğrendim ki korku ve bağımlılık aşktan daha güçlüymüş.

“Bu öyküde esas kız esas oğlanı kurtarmaya çalışıyor” sözünüzden yola çıkarsak, aşkta neden biri mutlaka kurtarılmayı bekliyor?

Aşkın değil belki ama masalların doğası bu. Hep bir tutsak, zor durumda, uyuyan, kuleye kapatılan prenses vardır. Bir prens gelir kızı kurtarır ve büyüyü bozar. Cadıyı haklar, ejderhalarla dövüşür... Bu öyküde bir öpücükle uyanmayı bekleyen tutsak bir prens var.

Aşkı aşk yapan ille de acısı mı?

Herkese göre değişir. Aşık olduğumuzda salgıladığımız çeşitli hormonlar var. Ancak klinik olarak teşhisi konulabiliyor. Beyin aşkı bir ödül vaadi olarak algılıyor. Ödül gelmeyince yerine acı geliyor.

Haberin Devamı

SİZİ APTALA DA ÇEVİREBİLİR ALİME DE

İnsan aşkı yüceltirken diğer taraftan küçümseme eğiliminde olabiliyor. Bu neyle ilgili?

Aşk sizi bir aptala da çevirebilir çünkü. Vardır öyle bir gücü. Herkesi şair, filozof, hatta derviş yapar. E, buna hayran olmamak mümkün mü? Ama işte orada ince bir çizgi var. Mecnun da olabilirsiniz!

Sizce ‘Aptal aşık’ ifadesini ilk kullanan çok aşık biri midir, hiç aşık olmamış biri mi?

Bence aşka imrenmiş biridir. Aşık olmamış birine aşkı anlatamazsınız. Aşk, Instagram’ın filtreleri gibi pembeye boyayabilir hayatınızı. Bir filtreyle aptala da çevirebilir, alime de.

“Aşkın kitabını yazdım, duvara astım” diyor musunuz?

Nerde! Geçmiyor acemiliğim. Aşk size hiçbir zaman aynı yerden sormuyor. Hayat da öyle! Kimsenin aşk hakkında her şeyi bildiğini düşünmüyorum.

DUYGULAR DA EŞYALAR GİBİ ESKİR

Aşkın gelişini hepimiz biliyoruz, tarif edebiliyoruz... Gidişi üzerine ne söylersiniz?

O hormonları sonsuza kadar salgılamak imkansız. Vücudumuz için bu sürdürülebilir değil. Zihnimiz için de öyle. Duygular da eşya gibi eskir. Bunda bir tuhaflık yok. Aşkın etrafını güven, sevgi, saygı ve özen ile örmek gerekiyor. O zaman yıkılmaz kaleler dikersin. Bir gecede gitmez ama çok zorlarsanız kaçıp gider.

Haberin Devamı

“Gelmeyeni bekleme, sevmeyeni sevme” diyorsunuz. Bu çok bencilce değil mi?

Mevlana der ki: Gerçek aşkı bilen, bir damla suya bile hürmet eder. Aşka ve suya hürmetim var. Evrende var olan her şeye hürmetim var. Bir derviş misin? Hayır. Teknolojik bir medeniyette, bir metropolde yaşıyorsun. Çok aşıksın ama huzurun yoksa “Huzuru seç” diyorum ben.

Çok aşıksın, bekliyorsun ama gelmiyorsa “Bekleme” diyorum. Bencillik değil bu, realite. Aşk hesap bilmez ve hatta hesapçıyı sevmez. Acı yüklü bir aşk sana resim, beste yaptırıyorsa; şiir, kitap yazdırıyorsa bu bir hediyedir. Hediyeyi al ama illa kavuşmayı bekleme.

Aşkı zorlaştıran biraz da biz miyiz?

Aşk iki kişiliktir. Hikaye iki kişinin dinamiklerine göre akar. Zorlaştıran tabii ki biziz. Ben hayatta her şeyin çözümü olduğuna inanırım. Ama bir söz var: İnsan çektiği cefaya aşık olurmuş. Cefa kim bilir, belki de aşkın tuzu, biberidir.

Haberin Devamı

RÖPORTAJ: OYA ÇINAR

oya.cinar@posta.com.tr