Pazar Postası Devrim Yakut: Ben hiçbir zaman çocuk isteyen kadınlardan olmadım
Paylaş
Devrim Yakut: Ben hiçbir zaman çocuk isteyen kadınlardan olmadım

Devrim Yakut kıpır kıpır, neşeli, hayat dolu, başarılı, güçlü ve çalışkan. Tiyatro, dizi ve sinema filmleriyle geniş kitlelere hitap eden ödüllü oyuncu ile Cihangir'de buluştuk. Bihter Dinçel'in kaleme aldığı ve birlikte oynadıkları 'Manik Atak' adlı tiyatro oyunundan, ülke gündemine ve Türkiye'de kadın olmanın zorluklarına kadar her telden konuştuk

■ ‘Manik Atak’ın hikayesi nedir?

Haberin Devamı

Oyunun tek bir hikayesi yok. Bir tiyatro kulisine tesadüfen iki ayrı jenerasyondan kadın oyuncu provaya geliyor. Bir şekilde birbirlerine iç dökmeye başlıyorlar. Çocukluklarına ve ülkenin siyasi geçmişine doğru giden bir yolculuk başlıyor.

■ Size en çok keyif veren dizi mi, sinema mı, tiyatro mu?

Tiyatro. 25 yıl sadece Devlet Tiyatroları’nda oynadım. Son yedi yıldır İstanbul’dayım. Sinema ve dizi seyircisi beni bu süreçte tanıdı. Emekli olduktan sonra da biraz dinlenmek istedim. İçime sinen bir proje gelmeyince de Bihter’le birlikte ‘Manik Atak’ı hayata geçirdik.

TİYATROLAR TIKLIM TIKLIM DOLU

■ Sizce tiyatro hak ettiği ilgiyi görüyor mu?

Tiyatro asla ölmeyecek bir sanattır. 2 bin 500 yılda dünya üzerinde ne kadar siyasi,toplumsal, ekonomik kriz olsa da tiyatro hep hayatta kaldı. Bütün tiyatrolar tıklım tıklım dolu.

Haberin Devamı

■ Son dönemde tiyatronun başarısı dizileri geçiyor gibi. Sizce neden?

Dizilerimiz ihtiyacı karşılamıyor. Hepsi birbirine benziyor. Kimse yeninin peşinde değil. “Seyirci bunu istiyor” lafı dolaşıyor. Oysa bizim görevimiz seyircimizi değiştirip, dönüştürebilmektir. Hep birlikte daha az kazanmayı göze alarak, inandığımız ve seyircimizin kalbine dokunabileceğimiz hikayeler çekmeliyiz.

■ Yeni jenerasyonun çoğu oyuncu ya da bir şekilde ünlü olmak istiyor. Bu sizce de tuhaf değil mi?

Ebeveynlerimiz bizi dinlemeleri gerektiği gibi dinleyemediler. Söylediklerimize kulak asmadılar. İfade problemimiz var. Bize “Sus,sen küçüksün” ya da “Koca adam oldun” dediler.

Bu feodalitenin getirdiği bir tutum. İster kentte olalım, ister Anadolu’nun ücra bir yerinde bu durum değişmez. İfade blokajının akacağı en iyi kanal oyun oynamaktır. Gençler içgüdüsel olarak oyunla kendini ifade etmek istiyor. Çünkü hayatı da çocuk oyunlarından öğrendiler. Dolayısıyla o içgüdüsel oyun oynama isteği hepimizde var. Oyuncu olma tutkusu buradan geliyor.

YAZIN GÜNEŞTE YANARIZ, KIŞIN SOĞUKTA DONARIZ

■ Ama oyuncu olmak dışarıdan göründüğü kadar kolay olmamalı.

Her meslek gibi çok zor zamanları var. Oyunculuk erbabından öğrenilmeli. Gençler çocukluktan gelen içgüdüyle “Ben de yapabilirim” diyor. Tarağı mikrofon yapıp şarkıcı taklidi yapmak gibi... Bunu anlayabiliyorum. Gençler kendilerini ifade etmek ve onaylanmak istiyor. Çünkü birbirini onaylamayan bir toplumda yaşıyoruz. Babalarımız bizi ne kadar sevdiklerini yüzümüze söylemezdi. Bizi sevip, sevmediklerinden emin olamazdık.

Haberin Devamı

■ Set ortamındaki şartlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tek sorun sürelerin uzunluğu. Acilen kısalmalı. Yazın güneşin altında yanarız, kışın soğukta donarız. İşimizin doğası bu. Hiç problem değil. Yeter ki süreler kısalsın. İnsani boyuta gelsin. Bizim temel sorunumuz bu.

■ Oyunculuk kariyerinizde kadın olmanın zorluklarıyla karşılaştınız mı?

Sadece Türkiye’de değil dünyada da kadın olmak zor. Bir zamanlar Devlet Tiyatrosu’nda idarecilik yaptım. Politik arenada da kadınlar erkek argümanlarıyla konuşmak zorunda. Büyük holdinglerin kadın patronları, akademisyenleri mecburen maskulen davranmak zorunda kalıyor. Çünkü kuralları erkekler koyuyor.

Haberin Devamı

■ Bunun çözümü nedir? Kadın kimliğinizi unutmadan kendinize sıkı bir yatırım yapmanız gerekiyor.

O zaman öyle bir noktaya geliniyor ki, sizin cinsiyetinize bakmaksızın kim olduğunuzla ilgilenmeye başlıyorlar. Eğitim almayan bir kadının şiddete uğradığında verdiği reaksiyonla eğitim almış bir kadının verdiği reaksiyon arasında çok fark var. Ekonomik bağımsızlık da çok önemli.

BU İŞ İÇİN YARATILDIYSANIZ FARK EDİLMEME İMKANINIZ YOK

■ Bugüne kadar aldığınız en iyi öğüt neydi ve kimden aldınız?

Bir hocam “Paylaşmak iyidir. İki tane olan neyiniz varsa bir tanesini olmayanla paylaşın. Bilginizi de paylaşın. Dünyanın en iyi taş ustasının hiç çırağı yoksa, öldüğünde sanat onunla birlikte gömülecektir” demişti. Eğitimci olmaya hocamın o cümlesiyle karar vermiştim.

■ Oyuncu olmak isteyen gençlere ne söylemek istersiniz?

Hemen meşhur olup çok para kazanacaklarını sanıyorlar. 15 yaşımdan beri tiyatro yapıyorum. 35 yıldır sahnedeyim. Basamakları adım adım çıkıyorum. Hâlâ öğreniyorum. Bu işin eğitimsiz olmayacağının altını ısrarla çiziyorum. Doğuştan bir ışığa, yeteneğe ve bu iş için gerekli olan şartlara haiz olmaları gerekiyor. Gerçekten bu iş için yaratıldıysanız fark edilmeme imkanınız yok. Fark edilemiyorsanız bir yerde bir hata yapıyorsunuz ya da o mesleğe uygun değilsinizdir.

Haberin Devamı

■ Son olarak ’Manik Atak’ nerelerde ve ne zaman sergilenecek?

İstanbul dışında da oynayacağız. 28 Ocak Ankara Cüneyt Gökçer Sahnesi, 29 Ocak Konya Devlet Tiyatrosu Sahnesi, 31 Ocak Çanakkale, 13 Şubat Antalya’da oynayacağız.

AŞK, SADECE ERKEĞE YA DA KADINA DUYULAN BİR HİS DEĞİLDİR

■ Eşiniz Alper Kut da oyuncu. Hâlâ aşık mısınız?

Aşk birkaç yıldan sonra başka bir şeye dönüşüyor. Alper ile aşkımız şahane bir yoldaşlığa,hayat arkadaşlığına dönüştü. Biz birlikte çok eğlenen birbirini rahat bırakan bir çiftiz. Benim ayrı arkadaşlarım var, onun ayrı. Birbirimize karışmaz, sık boğaz etmeyiz. Birbirimizi çok seviyoruz. Hayatımın sonuna kadar onunla olmak, onunla yaşlanmak istiyorum.

■ Anne olmak istemediniz mi?

Ben hiçbir zaman çocuk isteyen kadınlardan olmadım. Herkesin anne baba olması gerekmiyor. Yeğenlerim var, okuttuğum gençler var. Dünyaya gelmiş ama diğerleriyle aynı şanslara sahip olmayan çocukların eğitimine katkıda bulunmayı seviyorum.

■ Sizin için aşkın tanımı nedir?

Aşk yaşam enerjisidir.Hayatla bağınızı güçlendiren şeydir.

Aşk, sadece bir erkeğe ya da kadına duyulan bir his değildir. Ben yeğenlerime,kardeşlerime, mesleğime aşığım. Aşk bir yaşam biçimidir. Aşk, Yaradan’ın varlığına inanmaktır.

■ Kıskanç biri misiniz?

Değilim galiba. Bu soruyu eşime sormak gerek. Ne ben eşime ne o bana kıskanmak için ortam yaratmıyoruz.

■ Kaderci misiniz yoksa özgür iradenin gücüne mi inanırsınız?

İkisine de inanırım. Bizim bir sınava ihtiyacımız olduğu için o sınav başımıza gelmiştir. Gelen her şeye kalbimi açarak “Eyvallah” derim ve o süreçten ne öğrendiğimle çıktığıma bakarım.

RÖPORTAJ: BEKİR SAÇAR

bekir.sacar@posta.com.tr