Cumartesi Postası Doğa Rutkay: Beyime sesimi yükseltmem

Doğa Rutkay: Beyime sesimi yükseltmem

Paylaş
Doğa Rutkay: Beyime sesimi yükseltmem

Oyuncu Doğa Rutkay 2014'te gazeteci Kerimcan Kamal ile evlendi. Biri kız biri erkek olan ikizlerine 3,5 aylık hamile. Hem TV programı hem Güldür Güldür ile devam ediyor hem de doğumu bekliyor

BU BİR BEHZAT UYGUR RÖPORTAJIDIR
Yayına hazırlayan: Dilara Doğan


Karnının bu kadar çıktığını bilmiyordum valla.

Ben de bilmiyordum! Bu sabah karnımı aynada görünce şaşırdım. 4 kilo aldım ama ikiz oldukları için sanırım karnım çabuk çıktı. Anneannem de, ikiz büyük anneannem de ikiz. Bizim soydaki ikizler kız.

Nasıl bir şey hamilelik?

Çok güzel. Babam (Doğa Rutkay ünlü oyuncu Rutkay Aziz’in kızı) ve eşim de çok istiyordu. Ben çalışamamaktan korkuyordum. ‘Nasıl olacak şimdi evde mi oturacağım?’ diyordum. 17 yaşımdan beri çalışıyorum. O yüzden hep “Kısmetse olur” derdim.

İsim düşündünüz mü?

Erkeğe mutlaka babamın ismini koymak istiyoruz. Özellikle de eşim çok istiyor. Babam bu fikre henüz yanaşmadı, “O özgün bir birey olsun” diyor. Kerimcan da, “Bir tane Rutkay Aziz var, soyu devam etsin” istiyor!

Ne zamana kadar çalışacaksın?

Sonuna kadar. Sahneden doğumhaneye gideceğim.

Sen kulislerde büyüdün. İkizleri de kuliste büyütmek gibi bir hayalin var mı?

BKM (Beşiktaş Kültür Merkezi) olursa işin içinde çok arzu ederim. Böyle bir sanat ortamında büyüsünler.

Oyuncu olsunlar ister misin?

Onu çok arzu etmem işte.

Yapma ya... Yaptığın işten mutlu değil misin?

Çok mutluyum, binlerce kere şükür. Ama bizim dönemimiz daha başkaydı sanki.

“Ben çok çektim çocuklar çekmesin” mi demek istiyorsun?

Ben hiç çekmedim. Süründüğüm ve çalışamadığım dönemler de oldu ama hep şanslı ve mutluydum. Babamın torpilinin dışında bir şanstan bahsediyorum. Hani herkese göre biz babaların torpilli çocuklarıyız ya...

Tiyatroda torpil mi olurmuş?

Tam aksi, tiyatro açısından en kötü torpil bence. AST’da (Ankara Sanat Tiyatrosu) büyüdüm. Bana yemek yediren insan Altan Erkekli’ydi. Beni anaokulundan alan insan Can Yücel’di, Aziz Nesin’di, Uğur Mumcu’ydu. Bu insanlarla büyüdüm.

BİR SANİYE BİLE DÜŞÜNMEDEN KERİMCAN'A EVET DEDİM


Eşini tanımıyorum ama yüzüne bakınca iyi bir adam diyorsun...

Karısı sonuçta kocası için “İyi” diyecektir, bu klişedir. Ama gerçekten benim eşimi başkalarına sormanı isterim. Çok merhametli, vicdanlı, halden anlayan biridir.



Birbirinize çok yakıştınız.

36 yaşında evlendim, geç aslında ama diyorum ki herhalde çok iyi şeyler yapmışım ki böyle bir kocam oldu. Bana emek veriyor, halimden anlıyor. Şımarık ve kaprisli değilim ama neticede kadınım gelgitlerim oluyor. Sonuçta defolu ve zaafı olan yaratıklarız.

Evliliğiniz insanlara iyi enerji verdi. Sosyal medyada yorumlar falan ne kadar güzel değil mi?

Şaşırtıcı gerçekten. Ben istesem çok kolay evlenirim diyordum. Gençken çok kolaydı evlenmek. Ben hiç evlenmiyorum hep boşanıyorum diyordum arkadaşlarıma.

Bu iki iyi insan evde kavga ediyor mu?

Beş senedir evliyiz, hiç kavga etmeyiz.

Ne sıkıcısınız...

(Gülüyoruz) Hiç sıkıcı değiliz. Aşkta çok kavgacı bir tiptim. Ama kavga olayını çözdüm. Onun altında hep ‘uygun bulmama’ varmış. Beyime sesimi yükseltemem, çok iyi düşünmem lazım. Kerimcan ses yükseltilmesinden hiç hoşlanmaz. Ben bir şeye yükselince, “Doğacığım ben çıkıyorum, sen kendine gel arzu edersen” der ve gider.

Böyle adama kızamazsın zaten abi...

İki kere yaptı bunu, ikisi de hayatımın en acı dersiydi. Haklıyken bile üsluptan haksız duruma düşerdim hep. 10 yıl sonra çok başka şeyler söyleyebilirim.
Piyasadaki evlilikler hakkında ne düşünüyorsun?

Erken evlenmeyi doğru bulmuyorum. Müthiş bir hayal kırıklığına neden olabiliyor evlilik. Beni eşim 30 yaşımdayken almış olsaydı, 3 dakikada belki de “Çok memnun oldum” deyip kapının önüne koyardı. Daha kendin ne istediğini bilmiyorsun ki başka birine hizmet edesin.

BABAMI DAHA ÇOK GÖREYİM DİYE ANAOKULUNA GİTMEDİM


Bu soru hep bana sorulurdu, ben de şimdi sana sorayım: “Rutkay Aziz’in kızı olmanın...” (Gülüyoruz)

Avantajları ve dezavantajları... Gölgesinde kalmayı becerebilirsen ve hâlâ o eğitimine devam edersen, hiçbir şekilde yarışa girmezsen dünyanın en lezzetli şeyi. Kendini birey olarak ispatlama yolculuğu bu. Ama ne olursa olsun biz damgalı başladık hayata. “Sen Rutkay Aziz’in kızısın, o sana olmaz, o sana yakışmaz.” Benim sığındığım tek şey güçlü bir kişiliğimin olması.

Bu da kendini tanımakla oluyor...

Aynen öyle. “Güzel kız, iyi kız da Rutkay’dan da bu mu çıktı? ” diyorlardır diye düşünüyordum. Çünkü gençken daha popülerdim, magazindeydim. Bunu sevmiyorlar. ‘Rutkay’ın kızı ’ olmamı bekliyorlar. Rutkay’ın kızı olmak ne ki, ne demek? Hep babamdan öğrenmeye ve ders almaya devam ettim. O yüzden benim için avantaj bu. Bize o dezavantajı yaratanlar insanların bakış açıları.



Rutkay Abi karizmatik bir adam. Nasıldı eskiden, veli toplantılarına gelir miydi?

Hiç gelmedi. Hep annem... Babamla Ankara Sanat’ta geçirdiğim vakitten başkası yoktu. Anaokuluna bile gidemedim, babamı görebilmek için sadece oraya gitmem gerekiyordu.

HAYRANLARINA 'YEMEK YİYORUM İMZA VEREMEM' DİYENLERE DELİRİYORUM


İki çocuğun birden olacak, zor gelmiyor mu sana?

Zor geliyor onlara birey olmayı öğretmek, iyi insan olmayı öğretmek... Mesela şunu nasıl anlatacağım, burada temizlik yapan abilerimiz var, gişeci abimiz, ablamız var, onların hepsi benim ailem gibi. Bir şey isteseler gider koşar yaparım. Hep böyleydim, bunu bana nasıl öğrettiler onu bulmaya çalışıyorum.

Görüp yapacaklar...

Herhalde öyle. Abilerini gördüklerinde bacak bacak üstüne atmamaları gerektiğini nasıl öğrenecekler? Hâlâ hocalarımı gördüğümde oturuyor olmam mümkün değil. Yanımda eşim dahi olsa kalkarım.


ÖNCE İNSAN OL


Yeni jenerasyon böyle değil. Meslektaşlarına selam bile vermiyorlar. Hayranlarını geri çeviriyorlar.

“Yemek yiyorum, imza veremem” diyenlere deliriyorum. Benim hayatımda yok böyle insanlar. “Hocam nasıl oyuncu olacağız” derdik, “Önce insan olun” derlerdi.

Sosyal medyada bile herkese cevap yazıyorsun...

Evet. Tek tek cevaplıyorum. Ne münasebet o zaman ayırıyor bir şey yazıyor, onun da işi gücü var. “Seni çok seviyorum, iyi ki varsın” yazan birine nasıl cevap vermezsin ya. Benim de, eşimin de hamuru böyle değil.

Hep gülerken görüyoruz. Neler sinirlendirir seni?

Öfke bana konmamış ama sinir konmuş tabii. Toplumda olan şeylere sinirleniyorum. Bu canilikler, zulümler şu ara en zorlandığım şeyler.

Sosyal medyada da tepkini koyuyorsun...

Her daim koyuyorum, her zaman da devam edeceğim. Fakat elimden ne gelir bilmiyorum. Bana şimdi kalk şuraya git deseler, derhal gidecekler listesindeyim ama nereye gideceğimi bilmiyorum.


HAMURUMDA ŞİVE YOK


Şimdi nedense herkes Anadolu lehçesiyle komedi yapıyor. İstanbul lehçesiyle güldüren tek kadın komik sensin...

Laz dizisi geldi, kabul etmedim çünkü yapamam. Hamurumda yok o şive. Tam ve doğru yapamayacaksam niye yapayım? Yapan var, benim yerime yapsınlar. Ben o dili aşağılayamam. ‘Güldür Güldür’ yazar ekibi sağolsun, bunu bildiği için beni hep Amerika’dan yeni gelmiş kız, edebiyatçı, profesör kadın yapıyorlar.

Haberin Devamı