Giriş
İsrail’in gizli planı deşifre oldu! Batı’nın sessiz ortaklığı: Türkiye dengeleri değiştiriyor
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, "Hamas'ı yok etme" ve "rehineleri kurtarma" söyleminin ötesine geçerek bambaşka bir boyuta evriliyor. Ağustos ayının ilk haftasında Gazze’yi işgal kararı alan İsrail Hükümeti, bölgeye yaptığı saldırıları da sürdürüyor. Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Cihan Günyel, İsrail’in planının arka planını ve Batı’nın tutumunu yorumlayarak Türkiye’nin dengeleri değiştirdiğini anlattı.
ÖMER FARUK EKİNCİ - POSTA.COM.TR | İsrail Güvenlik Kabinesi, 8 Ağustos'ta bölgenin kuzeyindeki Gazze kentinin işgal edilmesine yönelik plana onay vermişti. Netanyahu, İsrail ordusunun kendisine sunduğu Gazze kentini işgal planını onaylamıştı.
Başbakan Binyamin Netanyahu, Güvenlik Kabinesi toplantısı öncesi verdiği bir röportajda, Gazze Şeridi'nin tamamını işgal etmeyi hedeflediklerini söylemişti.
İsrail basınında yer alan haberlerde ise ordunun Gazze'nin geri kalanını işgal etme emri aldığı, ancak bu adımın eylül ayından önce hayata geçirilmesinin beklenmediği aktarılmıştı.
Plana göre ilk aşamada yaklaşık bir milyon Filistinli güneye kaydırılacak, kent kuşatılacak ve yoğun saldırılar sonrası işgal edilecek.
İkinci aşamada ise büyük ölçüde harabeye dönmüş olan Gazze'nin merkezindeki mülteci kamplarının işgali öngörülüyor.
İSRAİL, GAZZE’DE HASTANEYİ VURDU
İsrail’in Gazze’nin güneyindeki Han Yunus'taki Nasır Hastanesi’ne düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden 20 kişi arasında dört gazeteci de bulunuyor.
Gazze Hükümeti Medya Ofisi, Nasır Hastanesi'ne yönelik İsrail saldırısında ölen gazetecilerin isimlerini açıkladı:
Hossam el-Masri – Reuters haber ajansında foto muhabiri
Muhammed Salama – Al Jazeera'da foto muhabiri
Mariam Ebu Daka – The Independent Arabic ve Associated Press dahil olmak üzere çeşitli medya kuruluşlarında gazeteci
Muaz Ebu Taha – NBC televizyonunda gazeteci
İSRAİL İŞGAL ORDUSU KABUL ETTİ
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus’ta bulunan Nasır Hastanesi kompleksine saldırı düzenlediğini Pazartesi günü kabul etti ve Genelkurmay Başkanı’nın bir soruşturma emri verdiğini açıkladı.
İsrail işgal ordusu yaptığı açıklamada şunları ileri sürdü:
"İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), çatışmaya dahil olmayan kişilere verilebilecek zarardan dolayı üzüntü duymaktadır ve gazetecileri özellikle hedef almamaktadır. IDF, IDF askerlerinin güvenliğini korurken çatışmaya dahil olmayan kişilere verilebilecek zararı en aza indirmek için çalışmaktadır."
"GAZZE’DE NİHAİ HEDEF SOYKIRIM VE SÜRGÜN"
Konuyla ilgili Posta.com.tr’ye açıklamalarda bulunan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Cihan Günyel, Gazze’de yaşananlar sadece bir güvenlik operasyonu değil, Filistin Devleti’nin olmadığı, tüm toprakların işgal edildiği gizli bir planın hayata geçirilmesi olduğunu söyledi. Günyel, İsrail’in asıl amacının Gazze’yi insansızlaştırarak tam kapsamlı bir ilhak olduğunu belirtti.
Dr. Cihan Günyel, İsrail’in savaş kabinesinin ve Başbakan Netanyahu’nun açıklamalarına rağmen, gerçek niyetin çok farklı olduğunu vurguladı. Günyel, "İsrail'in nihai hedefi, Gazze'yi soykırımdan geçirerek halkını üçüncü bir ülkeye sürgün etmek ve bölgeyi Filistinlilerden arındırmak" dedi. Bu "gömülü plan" sadece Gazze ile sınırlı değil. Günyel'e göre İsrail, benzer bir stratejiyi 78 yıldır Batı Şeria’da da uyguluyor ve 7 Ekim olaylarını bir bahane olarak kullanarak bu süreci hızlandırdı.
İsrail’in saldırgan yaklaşımının ardında, bölgeyi "vaat edilmiş topraklar" olarak gören teopolitik bir anlayış yattığını söyleyen Dr. Günyel, İsrail’in işgal ettiği hiçbir topraktan kolayca çıkmadığına dikkat çekerek, bu işgalin Gazze’de de kalıcı olacağını öngördüğünü söyledi.
İsrail'in Lübnan ve Suriye’deki "istikrarsız devletler" yaratma çabası da bu stratejinin bir parçası. "İsrail, Suriye’de Dürzileri, Lübnan’da ise Hizbullah’ı bahane ederek yeni yerler işgal etme amacını taşıyor" diyen Günyel, bu yaklaşımın İsrail’in komşularıyla sınır anlaşmaları yapmamasının da temel sebebi olduğunu belirtti.
"ULUSLARARASI HUKUK ÇÖKTÜ"
Dr. Günyel’e göre, Gazze’de yaşananlar uluslararası hukukun geçerliliğini ve evrenselliğini tartışmaya açtı. BM’nin 1948 ve 1967’de aldığı "iki devletli çözüm" kararlarının hayata geçirilmemesi, uluslararası kurumların acizliğini gözler önüne serdi.
"Uluslararası Adalet Divanı'nın soykırım bulgularına rağmen yaptırım uygulanmaması, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin tutuklama kararına rağmen Netanyahu’nun ABD Kongresi'nde ayakta alkışlanması, hukukun değil gücün geçerli olduğunu gösteriyor," diyen Günyel, uluslararası hukukun güçlülerin çıkarları doğrultusunda nasıl çiğnendiğinin altını çizdi.
"BATI'NIN SESSİZ ORTAKLIĞI: SÖYLEM BAŞKA, EYLEM BAŞKA"
Batılı ülkelerin Filistin devletini tanıyacaklarına dair açıklamalar yapmalarına rağmen, eylemlerin farklı olduğunu belirten Günyel, bu ülkelerin Gazze’deki soykırımın ortağı olduğunu ifade ediyor. İngiltere ve Fransa'nın, Kıbrıs'taki üslerinden İsrail’e askeri teçhizat göndermesine dikkat çekti.
Günyel, ABD’nin ise hala İsrail’in en büyük destekçisi olduğunu söyleyerek, "ABD, Uluslararası Ceza Mahkemesi üyelerine yaptırım uygulayarak Netanyahu’yu korurken, eski Başkan Trump’ın Hamas’ın askeri operasyonlarla yok edilmesi gerektiğini söylemesi, İsrail'in işgal planına yeşil ışık yakıyor." İfadelerini kullandı.
Günyel'e göre, ABD ile İsrail arasındaki simbiyotik ilişki, Batı'nın Ortadoğu politikalarını İsrail üzerinden şekillendirmesiyle özetlenebilir. Günyel, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in, "İsrail bölgede bizim pis işlerimizi yapıyor" sözünün bu durumu en iyi şekilde açıkladığını belirtti.
"TÜRKİYE DENGELERİ DEĞİŞTİRİYOR"
Türkiye’nin Filistin davasını bir "vicdan meselesi" olarak ele aldığını belirten Dr. Günyel, Ankara’nın Gazze’deki soykırımın başlangıcından bu yana proaktif bir diplomasi yürüttüğünü vurguladı.
Günyel, Türkiye’nin uluslararası platformlarda ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi kurumlarda konuyu sürekli gündemde tutmasının, bazı Batılı ülkelerin ve diğer kıtalardaki devletlerin İsrail’e karşı tutumlarını değiştirmesinde etkili olduğunu kaydetti.
