Papa Franciscus 88 yaşında hayatını kaybetti!

Vatikan, Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus'un yerel saatle 07.35'te (TSİ 08.35) hayatını kaybettiğini bildirdi.
Şubat ayında geçirdiği şiddetli bronşit nedeniyle 37 gün Roma'daki Gemelli Hastanesinde çift taraflı zatürre teşhisiyle tedavi gören 88 yaşındaki Papa Franciscus, iki hafta önce hastaneden taburcu olmuş, dün Paskalya Bayramı'nda halkla buluşmuştu.
SON MESAJI GAZZE'DE ATEŞKES OLDU
Katoliklerin ruhani lideri Papa Franciscus, Paskalya mesajında Gazze'de ateşkes ve Ukrayna için adil ve kalıcı barış çağrısında bulundu.
Hristiyanlıkta Hazreti İsa'nın dirilişinin kutlandığı Paskalya Yortusu dolayısıyla Vatikan'ın ünlü Aziz Petrus Meydanı'nda Paskalya ayini yapıldı.
Papa Franciscus geleneksel mesajında, bu yıl Katolikler ve Ortodoksların Paskalya'yı aynı gün kutladığına işaret ederek, barışın tüm dünyaya yayılmasını diledi.
Mesajında, Gazze'deki insani durumun güçlüğüne dikkati çeken Papa, "Düşüncelerim, korkunç çatışmanın ölüm ve yıkım üretmeye, dramatik ve aşağılık bir insani duruma yol açmaya devam ettiği Gazze'deki halk ve özellikle Hristiyan topluluğuyla beraber. Savaşan taraflara sesleniyorum: Ateşkes ilan edin, rehineler serbest bırakılsın ve açlık çeken, barış dolu bir gelecek arzulayan insanlara yardım edilsin." ifadelerini kullandı.
Papa mesajında, Lübnan ve Suriye'deki Hristiyan topluluklar için de dua ettiklerini belirterek, "Suriye, tarihinin hassas bir döneminden geçerken, bu topluluklar istikrarı ve ülkelerinin kaderinde aktif rol almayı arzuluyor. Tüm Kilise'yi, Ortadoğu'daki Hristiyanlara dua ile eşlik etmeye çağırıyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Yemen'de halkın, savaş nedeniyle dünyanın en kötü ve uzun süreli insani krizlerinden birini yaşadığına değinen Papa, herkesi, yapıcı bir diyalog yoluyla çözümler bulmaya davet ettiğini kaydetti.
Papa mesajında, bu Paskalya'nın, Ukrayna'ya da barış getirmesini dilerken, "(Paskalya) Tüm ilgili tarafları, adil ve kalıcı bir barışa ulaşmak için çaba göstermeye teşvik etsin." yorumunu yaptı.
Mesajında Güney Kafkasya'ya da değinen Papa, "Ermenistan ile Azerbaycan arasında, bölgede çok arzulanan uzlaşmayı getirecek nihai bir 'Barış Anlaşması'nın yakında imzalanması ve uygulanması için dua edelim." ifadesini kullandı.
"GERÇEK SİLAHSIZLANMA OLMADAN BARIŞ MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Papa, Batı Balkanlar'da da siyasi aktörleri, gerilimlerin ve krizlerin tırmanmasını önlemek için çaba göstermeye çağırdı.
Papa Franciscus, bu Paskalya'nın Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Sudan ve Güney Sudan'da çatışma ve şiddet mağduru olan Afrika halklarına barış ve huzur vermesi temennisinde bulundu.
Katoliklerin ruhani lideri mesajında, ayrıca din, düşünce ve ifade özgürlüğünün olmadığı, başkalarının görüşlerine saygının olmadığı yerde barışın mümkün olmadığını kaydetti.
Papa mesajında, "Gerçek silahsızlanma olmadan barış mümkün değildir. Her halkın kendi savunmasını sağlama zorunluluğu, genel bir silahlanma yarışına dönüştürülemez." ifadesini kullandı.
Göç konusundaki hassasiyetiyle bilinen Papa Franciscus, yaşam tarzı, fikirleri, gelenekleri farklı olanlara güvenmeleri gerektiğini, çünkü herkesin Rabbin çocuğu olduğunu kaydetti.
Papa'nın mesajında, Gazze'de ateşkes istemesi ve Ukrayna'da adil ve kalıcı barış talep etmesi meydandakiler tarafından alkışlarla karşılandı.
Mesajın okunmasının ardından Papa, inananları takdis ederken, daha sonra "Papamobile" adı verilen aracıyla meydanda tur atarak, aracından halkı selamladı. Papa, hastalığı sebebiyle 2 aydan fazla süredir inananları aracından selamlama adetini yapamıyordu.
PAPA FRANCISCUS'UN HAYATI
Papa Franciscus, 17 Aralık 1936'da Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te doğdu. Asıl adı Jorge Mario Bergoglio'dur. Ailesi İtalyan göçmenleriydi. Genç yaşta Katolik rahipliğine adım atarak, 1969'da papazlık görevi yapmaya başladı. 1973'te de Cizvit Tarikatı'na katıldı. Bergoglio, Katolik Kilisesi'nde hızla yükseldi ve 1998 yılında Buenos Aires Başpiskoposu oldu. 2001'de Kardinal unvanını kazandı.
2013 yılında, 266. Papa olarak seçilen Bergoglio, Papa Franciscus adını aldı. Papa Franciscus , kilisenin dünya çapındaki sorunlarına dair açık fikirli yaklaşımı, yoksullukla mücadeleye verdiği önem ve çevre sorunlarına duyduğu hassasiyetle tanınır. Ayrıca, Katolik Kilisesi'nin modernleştirilmesi için çeşitli reformlar yapmaya çalışmış ve toplumsal adalet konularında sıklıkla açıklamalar yapmıştır.
Papa Franciscus , aynı zamanda en düşük gelirli gruplara yönelik politikaları savunmuş, ekolojik krizle mücadele için dikkat çekici açıklamalar yapmış ve diyalog, barış ve hoşgörüye verdiği önemi vurgulamıştır. Özellikle, Katolik Kilisesi'nin homofobi ve kadın hakları gibi meselelerde daha kapsayıcı bir yaklaşım benimsemesi gerektiği üzerine durmuştur.
YENİ PAPA NASIL SEÇİLECEK?
Papalar Katolik Kilisesi'nin en üst mevkideki din adamları olan Kardinaller Konseyi tarafından seçiliyor. Çoğunluğu piskoposlardan oluşan kardinaller papa tarafından atanıyor ve ömürlerinin sonuna kadar bu mevkide kalıyor.
Vatikan'ın internet sitesine göre 31 Aralık 2024 itibarıyla Filipinlerden Portekiz'e, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nden İsveç'e toplam 252 kardinal bulunuyor.
Ancak 1975 tarihli bir kural gereği 80 yaşın üzerindeki kardinaller, papa seçimlerinde oy kullanamıyor. Şu an 114 kardinal 80 yaşın üzerinde. Bu da papanın 138 kardinal tarafından seçileceği anlamına geliyor.
BBC'nin aktardığına göre, 2013 yılındaki papa seçimlerinde bir kardinal, sağlık sorunları nedeniyle Roma'ya gidemeyeceğini bildirerek oylamadan affını istemişti. Bir diğer kardinal de uygunsuz davranışlar nedeniyle istifa ettiği için oylamanın dışında tutulmuştu.
Dünyanın dört bir yanındaki Katolik kiliselerine liderlik eden kardinaller Papa seçimleri için Vatikan'a davet ediliyor. Normal koşullarda toplantı çağrısını yapma görevi Kardinaller Koleji Dekanı'na düşüyor.
Ancak yine 2013'te bu görevdeki kardinal 85 yaşında (yani oy kullanma sınırının üstünde) olduğundan toplantı çağrısını yapma görevini en yaşlı seçmen kardinal olan Giovanni Battista Re'ye devretmişti.
Kardinaller Koleji'nin bir diğer görevi de yeni papa seçilene kadar Katolik Kilisesi'nin idaresini üstlenmek.
SEÇİM SÜRECİ
Seçimler Vatikan'da bulunan Sistine Şapeli'nde günde dört oylama usulüyle yapılıyor. Seçim sürecinde kardinaller Vatikan'da kalıyor ve dış dünyayla herhangi bir temas kuramıyor.
Öncelikle 80 yaşını aşmış olanlar da dahil tüm kardinaller papa adaylarının olumlu ve olumsuz yanlarına dair tartışmalar yapıyor.
Yeni papanın mutlaka kardinaller arasından seçilmesi şart değil zira teorik olarak vaftiz edilmiş tüm Katolik erkekler papa olabilir. Ancak teamüller gereği bu görev bir kardinale veriliyor.
Vatikan kaynaklarında kardinallere oy kullanırken Kutsal Ruh'un rehberlik ettiği belirtiliyor. Adayların açık açık kampanya yapması da yasak. Ancak yine de papalık seçimleri oldukça siyasi bir süreç.
Geçmişte kardinallerin kendi aralarında koalisyonlar kurduklarına, özellikle papa olma umudu olan kıdemli kardinallerin, diğerlerini etkilemek için çeşitli girişimlerde bulunduklarına ilişkin kayıtlar mevcut.
GİZLİLİK EN ÖNEMLİ KURAL
Papa seçimleri, modern dünyada gizlilik süreçlerinin halen yürütülebildiği nadir olaylardan.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi kardinaller bir uzlaşıya varana kadar Vatikan'dan dışarı çıkamıyor. Bu kural seçimin sonucunun kelimenin tam anlamıyla "kilit altında tutulması" anlamına geliyor.
Seçim süreci en iyi ihtimalle günler sürüyor. Geçmişte haftalar hatta aylar süren seçim süreçleri yaşandığı, bazı kardinallerin bu müzakereler sırasında hayatları kaybettiğine dair kayıtlar bulunuyor.
Süreç oylamanın detaylarının, görüşmeler sırasında ya da sonrasında herhangi bir şekilde dışarı sızmasını önleyecek şekilde tasarlanmış. Bu sessizliği bozacak kişi kim olursa olsun aforoz edilme cezasıyla karşı karşıya kalıyor.
Papa 2'nci Jean Paul, oylama kurallarını değiştirerek papaların basit çoğunlukla seçilebilmesine izin vermişti. Ancak bir önceki papa olan 16'ncı Benedict, yeniden eski kurallara dönmüş ve 3'te 2 çoğunluk getirmişti. Bu da seçilecek aday konusunda uzlaşma ve karşılıklı tavizler gerekebildiği anlamına geliyor.
Oylama başlamadan önce Sistine Şapeli'nde güvenlik uzmanları gizli kamera ya da mikrofon bulunmadığını teyit etmek için taramalar yapıyor. Toplantı başladıktan sonra yeni papa seçilene kadar kardinaller yemek yeme, oy kullanma, uyuma gibi tüm işlerini kilit altında gerçekleştiriyor.
Kardinaller sağlıkla ilgili acil durumlar haricinde dış dünyayla temas edemiyor. Bütün televizyon ve radyolar kaldırılıyor, gazeteler ve dergiler içeri sokulmuyor, cep telefonu, tablet gibi dijital cihazların kullanımı yasaklanıyor.
Dışarıdan içeriye sadece iki doktor, günah çıkarmak isteyenlere yardım için çeşitli diller konuşabilen rahipler ve temizlik görevlileri girebiliyor. Bu kişilerin hepsinin gizliliği koruyacaklarına dair yemin etmeleri, herhangi bir ses ya da video kayıt cihazı kullanmamaları gerekiyor.
OYLAMA RİTÜELLERİ
Oylama için Sistine Şapeli'nin seçilmiş olmasının sebebi buradaki her şeyin "bir gün herkesi yargılayacak olan Tanrı'nın varlığınaı hatırlatması".
Görüşmeler başlamadan evvel, kardinaller sabah ayinine katılıyor ardından da topluca şapele giriyor.
Kardinaller toplantı alanına girince bir gizlilik yemini ediyor. Ardından Latince "herkes dışarı" anlamına gelen "extra omnes" komutuyla seçimde rolü olmayan herkes dışarı çıkarılıyor ve kapılar kapatılıyor.
Kardinaller dilerlerse ilk gün öğleden sonra bir oylama yapabiliyor. Sonraki günlerde ise sabahları ve öğleden sonraları ikişer kez olmak üzere dört oylama yapılıyor.
Dikdörtgen şeklindeki oy pusulalarının üst kısmında Latince "Eligio in Summum Pontificem" (Yüce Papa'yı seçiyorum) yazarken altta da seçilen kişinin isminin yazılacağı bir boşluk bulunuyor. Kardinallerden isimlerini kim oldukları anlaşılmayacak bir şekilde yazmaları ve kâğıdı iki kez katlamaları isteniyor.
Tüm oylar kullanıldıktan sonra pusulalar karıştırılıyor, sayılıyor ve açılıyor.
Oylar sayılırken, sayım memurlarından biri pusulada yazılı ismi yüksek sesle ilan ediyor. Her kâğıt tam "Eligio" kelimesine denk gelecek şekilde iğneyle deliniyor ve tüm pusulalar tek bir ipe diziliyor. Ardından oy pusulaları yakılıyor.
Bu aşama önemli çünkü pusulalar yanınca açığa çıkan duman, dış dünyaya papanın seçilip seçilemediğine dair bir mesaj gönderiyor. Sonuca ulaşılamayan oylamalarda siyah duman çıkarken papa seçildikten sonra çıkan dumanın rengi beyaz oluyor.
Geçmişte siyah duman çıkarmak için pusulaların atıldığı sobaya ıslak saman ilave ediliyordu. Ancak zaman zaman dumanın renginin kafa karışıklığına yol açtığı oylamalar yaşandı. Bu nedenle şimdilerde siyah boya kullanılıyor.
Eğer ikinci oylama derhal yapılacaksa, ilk oylamada kullanılan pusulalar hemen yakılmıyor. Bunun yerine iki oylamanın pusulaları birlikte yakılıyor. Bu süreç adaylardan biri gerekli çoğunluğu sağlayana kadar devam ediyor.
VE KARAR ANI
Papa 2'nci Jean Paul seçimin kurallarını 1996 yılında değiştirmişti. Daha önce bir adayın papa seçilebilmesi için oyların 3'te 2'sini (kardinallerin sayısı üçe bölünemiyorsa 3'te 2 artı oy) alması gerekiyordu. Ancak Jean Paul, 12 gün süren sonuçsuz oylamaların ardından basit çoğunluk (oyların yüzde 50'si artı 1) uygulamasına geçilmesi kararı verdi.
2007 yılında Papa Benedict, 3'te 2 çoğunluk kuralına geri döndü. Benedict'in amacı kardinallerin bloklar oluşturup 12 gün direndikten sonra kendi istedikleri adayları seçtirmek yerine bir uzlaşıya varmalarını sağlamaktı.
Eğer üç gün boyunca yapılan oylamalarda 3'te 2 çoğunluk elde edilemezse, oylamalara en fazla 1 günlüğüne ara veriliyor. Bu süreçte kardinallerden dua etmeleri, gayri resmi müzakereler yapmaları ve bir "ruhani teşvik" beklemeleri isteniyor.
Her seçimin sonucunda, oylamaların sonuçlarının tek tek kaydedildiği bir belge yeni papaya sunuluyor. Bu belge mühürlü bir zarfın içinde arşivde saklanıyor ve zarf ancak papanın emriyle açılabiliyor.
Sistine Şapeli'nin dışında olanlar, içeride olan bitenleri ancak günde iki kez gördükleri dumanlara bakarak anlayabiliyor. Siyah duman başarısızlık, nihayet görülen beyaz duman ise papanın seçildiği anlamına geliyor.
YENİ PAPA DÜNYAYA BÖYLE İLAN EDİLİYOR
Yeni papa seçildikten ve Sistine Şapeli'nin bacasından beyaz duman çıktıktan sonra geriye bu kişinin kimliğini dünyanın geri kalanına duyurma aşaması kalıyor.
Gerekli çoğunluğa ulaşan adaya öncelikle "Yüce Papa olarak seçilmenizi kabul ediyor musunuz?" diye soruluyor. Adayın olumlu yanıtının ardından "Hangi isimle anılmak istersiniz?" sorusu geliyor.
Yeni papa ismini seçtikten sonra diğer kardinaller kendisine saygı ve itaatlerini sunuyor.
Yeni papaya ayrıca yeni cübbesi de giydiriliyor. Papalık terzisi önceden farklı bedenlerde cübbeler hazırlamış olsa da bazen son dakika müdahaleleri gerekebiliyor.
Nihayet Aziz Petrus Bazilikası'nın balkonundan, meydanda bekleyen meraklılara o geleneksel cümleyle "Annuntio vobis gaudium magnum... habemus papam!" (Size büyük bir mutlulukla duyuruyorum... bir papamız var!) diye sesleniliyor.
Yeni ismiyle çağırılan papa ilk kez dünyanın karşısına bu balkonda çıkıyor. Kısa bir konuşma yapan papa son olarak "Urbi et Orbi" yani "şehri ve dünyayı" kutsadıktan sonra görevine resmen başlamış oluyor.