Matematiksel düşünme becerisinde oyunun gücü

Türk toplumunda matematik denilince hep bir kaygı var. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sonuçlarına göre, Türkiye’deki öğrencilerin matematik kaygısı yüzde 60. Türkiye ‘matematik kaygısı endeksi’nde 76 ülke arasında 5’inci sırada yer alıyor.
EĞİTİM / Sevim Büyüktaş Demir
Her 3 öğrenciden 1’i, matematik problemi ile karşılaştığında kaygı duyduğunu ve matematiği sevmediğini söylüyor. Kaygı, matematiğin önünde büyük bir engel. Uzmanlar, matematiğin sevilmesi için en etkili yöntemin ‘oyun’ olduğunu söylüyor. Peki, oyunla matematiği nasıl sevdireceğiz? b-math kurucularından matematikçi Burcu Haboğlu Baba ile bir araya geldik ve bu konuyu konuştuk.
DERSLERDE OYUN
‘b-math atölye’ ve ‘b-mathprofession’ olarak iki alanda hizmet veren b-math, eksenine matematiği ve oyunu alarak keyifli bir öğrenme ortamı sunuyor. Okullarda çalışmalar yaptıklarını belirten matematikçi Burcu Haboğlu Baba, “Bunu okul yöneticileri, öğretmenler, öğrenciler ve velilerin katılımıyla yapıyoruz. Yöneticilerle ve öğretmenlerle oyunun müfredata nasıl entegre edileceği, oyunlaştırma kullanılarak nasıl dersler daha verimli hale getirilir, okul ikliminde bu yöntemle nasıl yaratıcı düşünen farklı çocuklara kavuşabilirler bunların üzerine çalışıyoruz” dedi. Baba, oyunun derslere entegre edilip, bir araç olarak kullanıldığında etkisinin çok büyük olduğunu söyledi.
ÖĞRENMEDE ELEŞTİREL YAKLAŞIM
Okullarda genellikle matematik bilgisine odaklanıldığını anlatan Baba, “Öncelikle üzerine yoğunlaşması gereken konu, matematik bilgisinden önce matematiksel düşünme becerisi. 21. yüzyıl becerileri arasında çok önemli yere sahip 4 düşünme becerisinden söz ederiz: Yaratıcı düşünme, problem çözme, karar verme ve eleştirel düşünme. Aslında bu kadar ayrıştırmaya da gerek yok. Çünkü tepede bahsedeceğimiz kıymetli bir üst düzey düşünme becerisi var. O da ‘matematiksel düşünme becerisi’. Tabii bu da soru sormasına fırsat verilen, sınıf ortamında düşünen, yaşayan, sorumluluk alan, gerçek yaşam becerilerinden ilham alan çocuklarla gerçekleşir” diye konuştu.
SORGULAYAN NESİL
Okul dışında evde kullanılan dilin de çok önemli olduğuna değinen Baba, ekliyor: “Çocukların sürekli doğru cevabı vermesini istersek burada matematiksel düşünme becerisinden söz edemeyiz. Burada önemli olan çocukların yeni düşünceler üretebilmesine fırsat vermek. Bunun da oyunlaştırarak ve hikayeleştirerek yapabiliriz. Matematik bilmeyen toplumlarda gelişim olmaz. Matematiksel düşünme becerisi olmayan bir kişinin, eleştirel düşünme becerisinden söz edemeyiz. Eleştirel düşünme becerisi olmayan bir kişi; soru sormaz, sorgulamaz, her denilene ‘tamam’ der. Matematiği başaran insanlar, herhangi bir konuda pes etmemeyi öğrenir” dedi.
YETİŞKİNLER İÇİN EĞİTİM
Burcu Haboğlu Baba ve eğitim yatırımcısı Cihan Baba tarafından kurulan b-math; akademisyenler, eğitim bilimciler, eğitimciler, oyun uzmanları ve matematikçilerden oluşan büyük bir takım. Bu takımın öncelikli hedefi, matematiksel düşünme becerisinin gelişmesine katkı sunmak. b-math, ‘b-math atölye’ ve ‘b-mathprofession’ olarak iki alanda hizmet veriyor. Her iki alanda da ‘oyun’ en önemli araç. b-math atölye; ilkokul öğrencilerinin, matematik kazanımlarını oyunun gücünden faydalanılarak derinlemesine edinmeleri ve günlük yaşantılarına aktarabilmelerini hedefliyor. b-mathprofession da yetişkinler için oyunun gücünden faydalanılarak problem çözme becerisinin gelişimini amaçlıyor.
EBEVEYNLERE ZARAR VEREN SÖZ: BİZİM ZAMANIMIZDA BÖYLE DEĞİLDİ
Çoğu ebeveyn, çocuklarıyla konuşurken ‘bizim zamanımızda böyle değildi’ cümlesini çok sık kullanıyor. Evet, bizim çocukluğumuzda ne tabletler ne de online oyunlar vardı. Ama şimdi çocuklarımız bambaşka bir dijital dünyada büyüyor. Terapi İstanbul’dan klinik psikolog Çağla Begüm Yüce Gürsoy, çocukların dünyasına dokunmanın önemli olduğunu belirterek, “Çocuklar, teknolojiyle büyüyor. Biz onların çağlarının getirdiği gereksinimlerle büyümelerini izliyoruz. ‘Bizim zamanımızda böyle değildi’ diyerek büyüttüğümüzde, çocuk orada bir karmaşa yaşıyor. Tabii ki bizim zamanınızda böyle değildi. Bu kadar akıllı telefon yoktu. Çocukların bulunduğu çağı anlayarak, onlarla konuşmalıyız. Dijital dünyayı tamamen yasaklamak yerine, birlikte keşfetmek, onların ilgi alanlarını anlamak ve sağlıklı sınırlar koymak çok daha etkili olacak. ‘Bizim zamanımızda böyle değildi’ düşüncesi, ebeveynlere zarar veriyor ve onları ketliyor” dedi.