Emel Müftüoğlu epeydir ortalarda yoktu. Cumhurbaşkanı’nın Hatay gezisiyle ortaya çıktı, kendini hatırlattı. Buluştuk ve her şeyi konuştuk. Gündeme de değindik. Diyor ki: Türkiye’nin halinden hiç memnun değilim. Toplumun bu kadar saldırgan olmasından şikayetçiyim, mutsuzum. Herkes yanında psikologla dolaşmalı, o hale geldik Alev Gürsoy Ciminalev.gursoy@posta.com.trNerelerdesiniz, uzun zamandır yoksunuz? En son 2002’de albüm yaptım. Yeter yani, dozunda bırakmak gerekiyor. Güncellenmek gerekiyor her bakımdan, fiziksel olarak da, ses olarak da.Bir daha albüm yok mu? Müziğe veda ediyorum demedim hiç. Çok kanım kaynarsa seve seve yaparım. Unutulurum diye korkmadınız mı? Oralarda değilim. İşin mutfak kısmını, yeni ses kazandırma tarafını daha çok seviyorum. Pazartesi günü genç bir arkadaşa yeni albüm yaptık. Bize kimse anlatmadı, bir sürü şeyi el yordamıyla halletmeye çalıştık.Hikayeniz enteresan, film yapsanız olur. Zor bir aileden geldiğiniz kesin. Zor demeyelim. Bana göre eğlenceli bir çocukluk yaşadım. Üç kardeştik. Babam askerdi. Çok dolaştık. İzmir’de doğdum, Gelibolu’nun bir köyünde büyüdüm. İnsanlar yaşlandıkça özüne dönüyor ya, şimdi beni çok fazla çekiyor köy yaşamı. Müziğe nasıl başladınız? Konuşmaya başladığım an şarkı söylemeye de başlamışım. Gofret alsalar hemen şarkı söylerdim. Doğu’ya taşındığımız yıllarda okuldan arta kalan zamanlarda bahçede konser veriyordum. Yaramaz olduğum için götürdükleri her yerde olay çıkarıyordum. İsyankardım. Daha iki yaşında sinirlendiğimde çıkınımı alıp kaçardım. Bütün ordu beni arardı. Okul değiştirmek, şehir değiştirmek bir çocuk için zor tabii.Bu sizi nasıl etkiledi? Bir tarafıyla kötü ama alışıyorsun. Bir tarafıyla da iyi. Belki de ‘dünyalı’ ve sosyal oluşumun altında bu yatıyor. Her insanla, dil, din, ırk ayırt etmeden iyi anlaşabiliyorum. Nereye gidersem gideyim sanki bin yıldır tanıyor gibiyim herkesi. Dil bilmeden bile herkesle anlaşabiliyorum. Çabuk adapte oluyorum. Şimdilerde de gittiğiniz yerlerde olay çıkardığınız oluyor mu?Bu durum 25 yaşıma kadar sürdü. İstanbul’a geldiğimde olaysız eve girmiyordum. Ha bire karakolda buluyordu beni eşim, kendisi avukattı. Saldırgan, agresif bir dönemimdi. Zamanla törpülendi. Biz buna yaşlanma, olgunlaşma diyoruz.Babanız askeri disiplinini size yansıtmamış demek ki? Hem de nasıl yansıtırdı! Sert, disiplinli bir babaydı. Yatış kalkış saatleri, denize girme çıkma saatleri belliydi. Babamın gelme saati 6’ysa, annem 6’yı 5 geçe eve giremezdi. Babam eve almazdı. Hâlâ o günlerden kalma alışkanlıklarım vardır. Televizyona her çıktığımda babam seyrediyormuş gibi davranırım. Halbuki insanlar özgür olmalı, kafam böyle ama yetiştiriliş şeklim öyle değil. Ya anneniz? Annem dünyanın en melek kadınıydı. Çok duygusaldı, sürekli ağlardı. Fazla fedakardı. Evimde kaybettim onu. Bizi üzmemek, için hastalandığını bile sakladı. Sonra da kalp krizi geçirdi ve öldü.Babanız sevgisini gösterir miydi? Sevdiğini yüzüme söylemezdi ama cin bir çocuk olduğum için arkadaşlarına beni nasıl anlattığını biliyordum. “Dünyanın neresinde olursa olsun bu kız aç kalmaz diyordu. Özgüvenli yetiştirdi beni. Zaten ben kötü hikayeleri saklamam beynimde, güzel olanlarını tutarım... Hiç şöhretin bedelini ödediniz mi? Şöhreti şöhret gibi yaşamadım ki. Hiçbir zaman hiçbir şeyden ödün vermedim. “Ne derler diye düşünmem. İstediğim herkesle görüşürüm. Beni tanıyan bütün arkadaşlarım beni seviyor, bana deli gibi güveniyor, bu bana yeter. En yakınımızdakine iyi davranmak zorundayız. Ama biz hep en yakınlarımızı kırarız, uzaktakilere pek kibar davranırız. Babam da öyleydi. Bize kaba, dışarıdakilere beyefendi, kibar bir insandı. Sezen Aksu ile bu kadar yakın olacağınız aklınıza gelir miydi? Gelmezdi. Ben zor ısınırım şarkıya da, söyleyene de. Ama onun şarkılarını hep söylerim. Ozan gibi yazar o.En son Muazzez Abacı ‘Sezen’imin Şarkıları’ albümünü çıkardı. Sizden beklerdim. Kıskandınız mı? Hayır kıskanmadım. Muazzez Hanım kıymetli bir ses, onu tenzih ediyorum. Sezen Aksu çok iyi bir yorumcu, dünyada az rastlanacak değerde. Onun şarkılarını yorumlamak olmaz. Hiç düşünmedim. Ben halk müziği de seviyorum, rock da... Bir gün imkan olursa, ‘bunlar da benim sevdiğim şarkılar’ albümü yapmak isterim. Güzel! En azından tükenmişlik sendromuna girmemişsiniz söylenildiği gibi... Yok öyle bir şey. Sahne teklifleri çok geliyor. Ama sahnede sadece şarkı söylemeyi doğru bulmuyorum. Tiyatral, stand up gibi bir şeyin arasına şarkılar katınca keyifli geliyor. Ama sahneye çıkma fikri o kadar cazip gelmiyor.Aşk hayatı ne durumda?“Ben aşk kadınıyım derler ya... Ben değilim. Hiç aşk kadını olmadım. İş olsun bana, ben iş yapayım. Arkadaşlarım daha kıymetli. Özgürlüğüm çok kıymetli. Kimse bana “Neredesin, ne yapıyorsun, ne zaman geleceksin diyemez. O soruları kaldıracak yaşta değilim artık. Böyle keyifli ve mutluyum. İlişkide işini yaparken, gezerken kısıtlanıyorsun. İhtiyaç duymuyor musunuz?Şu anda hiç ihtiyacım yok biliyor musun?Yaşlılık fobisi mi oluştu yoksa?Hayır, daha çok özgürlüğümü kaybetme fobisi oluştu. Her şeyi her an yapabilmeliyim. Cumhurbaşkanı ile Hatay’a gitmeniz çok eleştirildi. Pişman oldunuz mu? Hayır. Bilinçsizce bir şey yapmıyorum ki. Zaten gidecektim. Böyle bir vesile olunca, bir sürü arkadaşım da var ne güzel, gittim. Koca koca insanları kendini savunmak zorunda bırakmaları çirkin ve çok ayıp geliyor. Neyin kavgası, neyin mücadelesi? Birbirimize saldırmak için yer arıyoruz. Kılıçdaroğlu teklif etseydi onunla da giderdim, ayrım yapmıyorum. Oraya birisi için değil, ziyaret ve teşekkür etmek için gittim. Bir kısmı ‘Bizi niye götürmediler’ diye kıyamet kopardı. Oktay Kaynarca kendisi gitti, ille de birilerinin götürmesi gerekmez.Sezen Hanım gitmenize bir şey dedi mi? Hayır canım, ne münasebet. En son Sezen Hanım’ın bir operasyon geçirdiği söylendi? Gerçekten yalan. “Operasyon geçirdi dediklerinde İzmir’de babasının yanındaydı.Kadına karşı duyarlısınız... Erkek taciz edilse, onu da korurum. İnsan olarak bakıyorum, kadın-erkek ayırmıyorum. En çok ne üzdü sizi son dönemde? Saygıyı kaybettik beni bu üzüyor. Beni seninle aynı fikre getirmek için uğraşma. Herkesin fikri kendine. Ondan sonra bana demokrasiden bahsetme. Sen beni ötekileştirirsen olmaz. O zaman aynı millet olmayız. Sanatın siyasallaştığını düşünüyor musunuz? Evet düşünüyorum. Katiyen öyle olmamalı. Nasıl olmalı? Sadece sanat olarak bakmıyorum meseleye, hiçbir şey bu kadar siyasileştirilmemeli. Ortak bir payda olması gerekiyor. Tabii ki yanlış gördüğümüz şeyleri özgürce söyleyebilmeliyiz. Korkarak, ürkerek yaşama şeklini tasvip etmiyorum.Türkiye’nin şimdiki halinden memnun musunuz? Hiç memnun değilim. Bir süredir toplumumuzun bu kadar saldırgan olmasından şikayetçiyim, mutsuzum. Herkes yanında psikologla dolaşmalı, çünkü o hale geldik. Herkes kendi fikrini benimsetmeye çalışıyor. Herkes özgür olmalı, istediğini söylemeli. Meral Akşener, “İktidara gelince o sanatçılara selam bile vermeyeceğim dedi...Şimdi bir daha yaralandım. Bir siyasetçinin böyle bir şey söylemesi çok çirkin ve çok ayıp. Nasıl normal gelebilir bu söylem? Bu düşüncedeki birinin böyle bir protokolde yer almasına karşıyım. Baştan ötekileştirerek, parçalayarak, bölerek iktidara gelmeye çalışıyorsun... Ben seni nasıl kabul ederim, nasıl saygı duyarım! Ne kadar sığ bir bir düşünce. Beni çok yaraladı.