Pazar Postası Emre Aydın: Mutluyken yaptığım şarkıların hepsi çöp oluyor
Paylaş
Emre Aydın: Mutluyken yaptığım şarkıların hepsi çöp oluyor

Yeni albüm hazırlığında olan pop müziğin melankolik prensi Emre Aydın ile pandemi süreci, müzik sektörünün durumu ve hayata dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Ona göre insanlar ‘afili bir yalnızlık’ içinde ama bu yalnızlık öyle bildiğiniz yalnızlıklardan değil. Kendisini şarkılarındaki gibi melankolik bulmayan Aydın, “Hayatım müzik, ev ve eşimden ibaret” diyor. Alev Gürsoy Cimin / alev.gursoy@posta.com.tr

Nasıl gidiyor hayat? Akıp giden günlerle aranız nasıl?

Haberin Devamı

Akıp giden günlerle aramız iyi. Evdeyiz, evde vakit geçirmeyi seviyoruz, zaten evden çalışıyorduk. Pandeminin başlarında herkes gibi biz de çok zorlandık ama zannediyorum sürece alıştık.

Hayatınızın nasıl bir evresindesiniz?

Sanırım kalbimin ve aklımın paralel yol aldığı bir süreçteyim. Orta yaş galiba böyle bir avantaj sunuyor ve bunun her türlü olumlu yanından faydalanıyorum. Hem üretim tarafında çok olumlu yansıyor, hem insanın hayatını genel olarak kolaylaştırıyor. Duygularım ve aklım uyumlu iki arkadaş gibi devam ediyor yola.

Sizi en çok ne üzer?

Beni en çok hayvanlara işkence ve kadına yönelik şiddet üzüyor. Bu tip mağduriyetlerin haberlerini her gün okuyor, üzülüyoruz. Fiziksel olarak kendisini savunamayacak durumdaki her canlıya karşı şiddet beni çok üzüyor.

Haberin Devamı

İnsana dair hangi konularda dertlenirsiniz?

Dertlenmiyorum ama insanlar bir araya gelip kitleye dönüştüklerinde, kitlelerin hareketleri tutarsız olabiliyor. Buna son örnek; pandemi bitmemiş olmasına rağmen herkesin maskesiz ve sosyal mesafeye dikkat etmeksizin yaşamaya başlamış olması. Bu bir kitle hareketi. O kişilere bunu tek tek sorsanız belki hepsi size bunun çok mantıksız olduğunu anlatacaktır ama insanlar dürtüleriyle en ilkel şekilde hareket ediyorlar. İşte buna dertleniyorum.

İNSANLIKTAN UMUDUMU KESMEDİM ÇÜNKÜ ÇOK DA BİR UMUDUM YOK

Hiç insanlıktan umudunuzu kestiğiniz oldu mu?

İnsanlıktan umudumu kestiğim pek olmadı çünkü çok da bir umudum yok insanlıktan. Fazla beklenti sahibi olmamaya çalışan biriyim. Umudunuz olmadığında hayal kırıklığı da yaşamıyorsunuz, tavsiye ederim.

Müzik piyasası ne durumda?

Bazıları “Sektörün hali perişan” diyor... İyi durumda değil, aslında hiçbir piyasa iyi durumda değil. Müzik ve eğlence sektörü, bu gibi krizlerden en hızlı ve en çok etkilenen sektör maalesef. İyileşme sürecine girdiğinde de kendini en son toparlayan sektör yine müzik. Ama o kadar dibe vurdu ki buradan yükselecektir diye umuyorum.

‘Melankolik şarkıların prensi’ diyorlar size... Gerçek hayatta çok melankolik birisi misiniz?

Haberin Devamı

Değilim. Bana şarkı yazdıran mod melankoli, mutlu olduğumda şarkı yazmak aklıma gelmiyor, zaten beceremiyorum. Mutluyken yazdığım şarkıların, ki çok az bunlar, hepsi çöp oluyor, beğenmiyorum. Ama çok mutsuzken de iyi şarkı çıkmıyor benden. Daha arada bir yerdeyken iyi şarkılar çıkıyor.

Büyük bir aşk acısı çektiniz mi?

Bu benim daha ziyade dinlediğim şeylerle ilgili. Kendi hayatınızdan hikayeler anlatmak kolaydır ama dinlediğimiz şeyleri gerçekten özümsemek, izlediğiniz okuduğunuz şeylerden ilham almak ve o hikayeleri dinleyiciyle paylaşmak çok değerli ve mühim bir iş. Ben bunu becerebildiğimi düşünüyorum.

ARABESKLE ARAM FENA DEĞİL, MÜSLÜM GÜRSES’İ ÇOK SEVERİM

Şarkılarınızda sanki biraz arabesk sosu da var...

Arabeskle aram fena değil. Çok hakim değilim gerçi, ezbere bildiğim beş şarkı ancak sayarım ama arabesk sosu tabii ki var. Orta Doğu coğrafyasındayız. Kulağımızda hep o olduğu için bu şarkılarımıza da sirayet ediyor. Bilinçli olarak yaptığım bir şey değil. Çok entelektüel bir kaygı vardır mesela, pek anlayamadığım… Bazı kesimler bir işin içinde ne kadar arabesk varsa o denli az entelektüel görüneceğini düşünüyor. Ben ona katılmıyorum.

Haberin Devamı

Arabesk müzik yapanlardan en çok kimi dinlersiniz?

Müslüm Gürses’i çok seviyorum.

HER ŞEYİ EŞİMLE BİRLİKTE YAPIYORUZ, ÇOCUK SAHİBİ OLMAK İSTEMİYORUZ

Pandemi ilişkileri ve evlilikleri çok etkiledi. Siz de etkilendiniz mi?

Hiç kavga ettiğimiz olmadı. Biz vaktimizin çoğunluğunu evde geçiren iki kişiyiz ve aslında evde değilsek de her şeyi beraber yapıyoruz. Konserlere beraber gidiyoruz, Eda benim ekibimin en önemli ismi. Her zaman birbirimize yardımcı oluyoruz. Hayatı beraber yaşayan iki insanız. Birlikte vakit geçirmekten her zaman mutlu oluyoruz.

Evlilik, aşkı öldürüyor mu sahiden?

Evlilik aşkı öldürmüyor, bu çok geçersiz bir klişe. Gayet iyi gidiyor evlilik. Evlenmeyi düşünen arkadaşlara tavsiye ederim.

İlk günkü heyecan sürüyor mü yani?

İlk günkü heyecan ve duygular sürüyor. Hatta zaman içerisinde o duygular dallanıyor, budaklanıyor ve daha da güçleniyor. Başka güzel duyguların da doğmasına sebep oluyor. Tabii doğru bir evlilik yaptıysanız geçerli bu söylediklerim.

Haberin Devamı

Eşinizin en sevdiğiniz özellikleri neler?

Eda çok sakin, iyi niyetli ve yapıcıdır. İlk aklıma gelenler bunlar. Sevmediğim bir özelliği yok zaten.

Çocuk sahibi olmayı istiyor musunuz?

Ağır bir yükümlülük baba olmak. Çocuk sahibi olmayı şu an istemiyoruz. Eşim de istemiyor. Baba olmak kutsal bir şey tabii ama şu an beni heyecanlandıran bir fikir değil. Gerçekten duygu olarak onu hissettiğimiz zaman olur ama sadece bir ezberi sürdürmek adına baba olmak bana doğru gelmiyor.

Böyle bir dünyaya çocuk getirmek de insanı düşündürüyor, değil mi?

Fazlasıyla düşündürüyor ve ebeveyn olmakla ilgili insanı düşündürmesi gereken çok husus var. Duygusal olarak hazır mısınız? Eşiniz hazır mı? Maddi olarak hazır mısınız? Tüm bunları iyi tartmak gerekiyor. Bunların üzerine bir de böyle bir dünyaya çocuk getirmek, işin bölüm sonu canavarı, yani en zor kısmı.

YALNIZLIK ZOR AMA KULLANIŞLIDIR

‘Afili Yalnızlık’ şarkınızın popülerliğini hiç yitirmemesinin sebebi ne?

Bence üç sebebi var: Birincisi, şarkının sound’unun hiçbir zaman eskimemesi, o sound akustik gitar, pop-rock ve davulbasla oluşturulmuş. Yaylar da var içerisinde. İkincisi, şarkının bende iyi olduğunu düşünüyorum. Bu ukalalık olarak algılanmaz umarım ama böyle. Üçüncüsü de gençlik dizilerinde hâlâ şarkıya çok talep oluyor. Şarkı yayınlanıyor, bir yerlerde yayınlandıkça da yeni nesil dinleyiciler ediniyor kendisine.

Hiç afili yalnızlık çektiğiniz oldu mu?

Oldu tabii. Benim orada betimlemeye çalıştığım şey, varoluşsal bir yalnızlık. ‘İnsan yalnız doğar, yalnız ölür’ durumu. Dolayısıyla afili yalnızlık çekmeyen canlı yoktur bence. Ben de bunu hissettiğim ve sorguladığım bir dönemde küçük küçük notlar biriktirip şarkıya dönüştürmüştüm.

Zordur ama yalnızlık değil mi?

Zor ama aynı zamanda kullanışlıdır. Kendi içinde köşeleri olan, konuyu nasıl ele aldığınıza bağlı olarak şekillenen bir şeydir. Felaket habercisi değildir yalnızlık. Çok iyi geldiği anlar da olabilir.

SADECE BİR DÖNEM POPÜLER KÜLTÜR ÖGESİ OLANLARLA AYNI İŞİ YAPMIYORUM

Bir şarkıyla ünlü olup sonra kaybolup giden o kadar çok insan var ki, siz bu kalıcılığı nasıl sağladınız?

İyi şarkılar yazmaya, istikrarlı olmaya, markayı korumaya çalışıyorum. Bu yolda hatalar yaptığım oluyor ama bu uzun bir yol. Benim gibi söz yazan, beste yapan ama aynı zamanda icracı da olan arkadaşlarla, sadece belli bir dönem popüler kültür ögesi olan ve arada şarkı söyleyen insanların aynı işi yapmadığını düşünüyorum.

Çok magazinsel de değilsiniz. Nasıl bir hayatın içinde yaşıyorsunuz?

Evde bir kayıt stüdyom var, orada vakit geçiyorum. Üç tane kedimiz var, bahçede bakıyoruz. Onlarla oynuyorum. İlgi alanlarım var. Sinema, fotoğraf gibi... Aslında ilgi duyduğum alan çok olduğu için evde vakit hızlı bir şekilde geçiyor, arada da PlayStation oynuyorum. Konser döneminde de vaktimiz hep yollarda, otellerde geçiyor.

Yeni albüm yolda. Nasıl şarkılar bekliyor bizi?

Bu sefer düzenleme yolunda bir farklılık yaratıyorum. Albümü önce canlı düzenleyeceğiz grubumla. Ondan sonra stüdyoya taşıyacağız o kayıtları ve sonra içine yaylı gurubu dahil edeceğiz. Bu şekilde farklı bir sinerji olacak. Birinci ve ikinci albüm arası, duygusal bir albüm olur ama hareketli şarkılar bekleyenleri de tatmin edeceğiz.

Sizi en çok kadınlar dinliyor. Neden sizce?

Kadınlar, sanata, müziğe ve edebiyata daha yatkın ve sanatın her türlü dalının taşıyıcısı onlar. Beni daha çok kadınlar dinliyor çünkü duygu durumları, sanata bakış açıları buna daha yakın.