Başkalarına muhtaç olmadan, insanın emeği ile geçinmesi güzel bir haslet olduğu gibi aynı zamanda ahlaki bir erdemdir. Alın teriyle yetinen, yaptığı işle bir değer üreten ve bu üretimle kendine, ailesine fayda sağlayan bireyin hayatı anlamlı ve değerlidir. Müslüman, çalışıp çaba gösterdiği müddetçe hem maddi, hem de manevi açıdan kârlı çıkacaktır. Çünkü çalışan kazanır. Kişinin, ailesinin rızkını temin etmesi ve onları başkalarına muhtaç etmemesi, aynı zamanda dini bir gerekliliktir. Bu görevini yerine getirerek ahiretteki mükafatı hak edecektir. Sevgili Peygamberimiz bu hususu şöyle dile getirmiştir: “Hiç kimse Allah’ın kendisine takdir ettiğini elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakının ve rızkınızı güzel yoldan isteyin. Helal olanı alın, haramdan kaçının.” Allah tarafından birer örnek ve öğretmen olarak seçilmiş olan peygamberler de, çalışıp maddi ya da manevi bir değer üretme konusunda çaba içinde olmuşlardır. Peygamberlerden her biri yaşadığı yerin şartlarına ve imkanlarına göre birer meslek icra etmişlerdir. Hz. İdris terzilikle, Hz. İsa, Hz. Nuh ve Hz. Zekeriya peygamberler marangozlukla, Hz. İbrahim, Hz. Hud ve Hz. Salih peygamberler ticaretle, Hz. Eyyub ise çiftçilikle uğraşarak kimseye yük olmadan kendi rızıklarını temin etmenin en güzel örnekleri olmuşlardır.