Magazin 'En kaliteli müşteri bende'

'En kaliteli müşteri bende'

Paylaş
'En kaliteli müşteri bende'

2.5 yıldır 'Tespih' şarkısı dillerden düşmeyen Ferman Toprak'ın film gibi bir hayat hikayesi var. Babası Adıyaman'ın Bezik, annesi Şanlıurfa'nın İzol aşiretinden olan Ferman Toprak yıllarca ölüm korkusuyla yaşamış. Gelin; kan davasıyla başlayıp Etiler'in göbeğinde jet sosyeteye şarkı söylemeye varan bu öyküyü Ferman Toprak'tan dinleyelim

Röportaj: PINAR YILDIZ YÜKSEL

pinar.yildiz@posta.com.tr

Enteresan bir hayat hikâyeniz var. Çok küçükken kan davasının ortasında kalmışsınız.

Evet. 1977 yılında toprak paylaşımı sebebiyle dedem, anneannem ve üç dayım aynı anda öldürüldü. Karşılığında bizim taraf da 24 kişiyi öldürdü. Uzun yıllar süren kan davası böyle başladı. 7 yaşındayken, Urfa Garı’nda annem ve iki erkek kardeşimle arabada beklerken yaylım ateşine tutulmuştuk. 167 Kalaşnikof mermisi sıkılmıştı. Annem hepimizin üzerine eğilip kalkan gibi sardı bizi ve dua okudu. Yüzlerce mermiden biri bile bize isabet etmedi. Ama şoförümüz vefat etti. Bu olaydan sonra kekeme oldum.

Nasıl yendiniz kekemeliği?

Şarkı söyleyerek. Ben “Bir” diyene kadar arkadaşlarım “Yüz” diyordu ama şarkıları akıcı söylüyordum. Bu sayede çözüldü sorunum. Bakın, şimdi bülbül oldum (gülüyor).

'YILLARCA KORKUYLA YAŞADIK'

Kan davası nasıl bitti?

Kanın çözüm olmayacağı, daha çok canın gideceği anlaşıldı ve oranın büyükleri 10 bin kişilik bir yemek vererek kan davasını bitirdi. Allah’a şükür. Kan davaları Doğu’nun yarasıdır ve asla hiçbir şeyi çözmez. Yıllarca her kapı çaldığında ‘Bir şey mi oldu, bizi buldular mı’ diye korkuyorduk. En çok zararı annem almıştı. Anne, baba ve kardeş acısını aynı anda yaşamıştı. Üzüntüleri ve çocuklarını kaybetme korkusuyla ciddi bir travma geçirdi. Ama beş üniversiteliyi cebinden çıkaracak kadar bilge bir kadındır. Hala koca bir çınar gibi hepimizi ayakta tutmaya çalışır. Gördüğüm en güçlü kadındır.

Babanız destek oldu mu annenize?

Her zaman. Onun da babası evin yıkılan duvarının altında kalarak ölmüş. Kayıt parası olmadığı için hukuk fakültesine yazılamamış babam. Sağlık kolejini kazanıp mezun olmuş. Avukatlık içinde ukde kalmıştır. Küçük kardeşim avukat oldu. Diğer kardeşlerim de işletme ve iktisat mezunu. Ben de yazıldıktan altı ay sonra Ankara Dil Tarih Coğrafya’yı bıraktım.

Neden bıraktınız üniversiteyi?

İçimde müzik aşkı vardı. Akrabaların düğünü olurdu, hemen çıkıp şarkı söylerdim. En büyük isteğim albüm sahibi olmaktı.

Aileniz nasıl baktı bu isteğinize?

“Biz kocaman aşiretiz, sen milleti mi eğlendireceksin” dediler. Ama şimdi ailem ve aşiretim arkamda.

ÜÇ DAİRE PARASINA ALBÜM

İlk albümü nasıl yaptınız?

Ailemden izin aldım, üç tane daire sattık albüm yapabilmek için. Ancak bir türlü tutmadı.

Gitti yani daire paraları...

Evet. Üstelik işlerin nasıl gittiğinden haberleri yok... Annem arıyor, “Oğlum nasıl gidiyor?” diyor, “Çok güzel gidiyor, yeni albüm kaydı için para lazım” diyorum, gönderiyor. Ben de o paralarla Etiler’deki gece kulüplerine gidip en lüks mekanların ön masalarına oturup şampanya patlatıyorum... Beni sahneye davet ediyorlardı, şarkı söyleyip mutlu oluyordum.

Ciddi anlamda sahneye ne zaman çıktınız?

Nişantaşı’nda. 4 kişi geldi beni dinlemeye. Orkestra parasını bile cebimden veriyordum. Sabırla şansımın döneceği günü bekliyorum. Bir gün 13 kişilik rezervasyon yapıldı, inanılmaz mutlu oldum, “Şeytanın bacağını kırıyorum galiba” dedim. 13 erkek geldi... Ağır abi hepsi. İlk kez orkestra parasını cebimden ödemedim o akşam. Bir de şampanya patlattılar. “Ooo, oldun oğlum sen” diyorum içimden. Maraş’tan bir haber gelmiş o abilere, ‘Merik Ölmüş’ü söylememi istediler. Okudum. Şampanyaya devam... Her şampanya bir adam parası... Cebime de para kalacak, düşünün mutluluğu. 13 kez aynı şarkıyı istediler. Sonra cesaretimi toplayıp “Abi yanınızda cep telefonu var mı?” diye sordum. Varmış. “Hele bir arayın, belki Merik ölmemiştir” dedim. Hava yumuşadı, güldüler, “İçinden gelen şarkıyı oku” dediler. Program bitiyordu, “Bu da benden gelsin” dedim ve bir kere daha Merik’i okudum.

Şimdi kaç müşteri geliyor gecede?

400... Ama sadece şarkı söylemiyorum; en arkadaki masanın bile neye ihtiyacı olduğunu garsonlardan önce görürüm. İstanbul’un en kaliteli müşterisi bende.

'GECE HAYATINDA MARKAYIM'

Her akşam 400 kişiye sahne yapmak zor mu?

Kulüp tıka basa oluyor. Haftanın bir günü bile sahne açamayan sanatçılar varken 5 gün çıkmak büyük başarı. Bu konuda rakip tanımıyorum. Ben bir markayım artık.

Gece hayatının dişi Ferman Toprak’ı kim?

Demet Akalın çok iyidir. O da doldurur kulübü. Çünkü mesleği sever, doğru kişilerle çalışır ve para kaçırmaz. En kalitelisi olsun diye çok para harcamaktan korkmaz.

Gece hayatının ağır ağabeyleri vardır. Hiç tehdit filan aldınız mı?

Bana denk gelmedi hiç. Zaten müşteri kalitem çok yüksek. Üniversite gençleri var mesela. Hakkımda tez bile hazırladılar, klip çektiler. Gurur duydum. Ama en çok hoşuma giden, son dönemlerde beni dinlemeye gelenler arasında çok fazla tesettürlü olması. Alkol tüketmeleri şart değil. Güvenli şekilde eğleniyorlar. Şarkı istiyorlar, oynuyorlar...

O zaman, gece hayatında değişen bir şeyler var.

Bu Ferman Toprak’ın başarısı. Ben onların ağabeyi, kardeşiyim. Bizim sahnemizde güven var.

‘20 YILDIR İBO’DAN EKMEK YİYORUM’

Repertuarınızda kaç şarkı var?

3000-4000... Türküden sanat müziğine, arabeske kadar her şeyi okurum.

Sizden en çok istenen şarkılar hangileri?

İbrahim Tatlıses şarkıları. 20 yıldır sahnede İbrahim Abi’nin parçalarını okumadan geçen bir günüm bile olmadı. Bunca zamandır sahnedeysem bunu İbrahim Abi’ye borçluyum. Onun şarkılarıyla ekmek yiyorum. Onun gibisi bir kere gelir dünyaya. Öyle bir sahne, öyle bir ses kimse de yok.

Görüşüyor musunuz?

Kehribar taşından İbrahim Tatlıses’e özel bir tespih yaptırmıştım. Kebapçı açılışında vermek istedim, onun yerine benimkini istedi.

Herkes tespih istiyor mu sizden?

Evet. İyi ki Mustafa Sandal gibi ‘araba şarkısı’ yapmadım. O zaman araba hediye etmek zorunda kalacaktım herkese (gülüyor).

'EBRU GÜNDEŞ DE İSTEDİ'

‘Tespih’ şarkısını okumak isteyen çok sanatçı oldu...

Evet. Ebru Gündeş de bestekârdan istemiş ama tüm hakları bendeydi.

Sizi aradı mı şarkı için?

Hayır. 20 yıllık emeğim var, bırakın ben de bu şarkının ekmeğini yiyeyim.

Yeni albüm çalışmanız var mı?

Bomba gibi geliyorum. 2015’te çıkacak yeni albümüm.

‘AZİZ YILDIRIM DİNLEMEYE GELİR’

Kimler var müşterilerinizin arasında?

Aziz Yıldırım var başta. Eşiyle de gelir. Süreyya Yalçın müdavimim. Serdar Bilgili de öyle. Pek çok futbolcu, iş adamı arkadaşlarım var.

Aziz Yıldırım, Ferman Toprak’ı neden dinlemeye gelir ve hangi şarkıları ister sizden?

Hem sesimi, hem karakterimi seviyor. En çok ‘Beyaz Mendil’i ve Kürtçe ‘Rındemın’ şarkısını ister.

Şampanya patlatıyor mu Aziz Başkan?

Ben ona ‘dayı’ derim. Dayım patlatır tabii.

'EŞİM ERİ KONUŞURKEN SUSMALI'

Evlenmeyi düşünüyor musunuz?

Kısmetse 2015’te evlenmeyi düşünüyorum. Çocuklara aşırı düşkünüm, baba olmak istiyorum.

Demek ki eş adayı var.

Evet. Radyo-TV mezunu.

Ferman Toprak’a nasıl bir eş yakışır?

Ferman Toprak gibi mütevazı olacak. Saygılı, anlayışlı olacak, örf ve adeti bilecek. Her gece insanların stresini alıyorum, eve gittiğimde beni o stresten arındırması, dinlendirmesi lazım. Anne-babama saygı duyması, eri konuşurken susması lazım. Hayatımda olan kişi de bu vasıfları taşıyor.

Bir kadın için zor değil mi tüm bu istekleri yerine getirmek?

Evet ama sevdiğim kadını yaşatmasını da bilirim ben. Ummadığı anda sürprizler yaparım. Birden derim ki mesela “Hadi hazırlan, yurt dışına çıkıyoruz.”

Çalışmaya devam edecek mi eş adayı?

Kendi tercihi. Ona iş yeri açarım. Başkasının yanında çalıştırmam zor (gülüyor).

Nasıl bir düğün yapacaksınız?

5-10 bin kişilik... Herhalde 5 ilde yaparız.

8

Haberin Devamı