Siyaset 'Etrafımızda ateş çemberi var'
Paylaş
'Etrafımızda ateş çemberi var'

Bursa'da konuşan çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Suriye'de yaşanan olayların yansımalarının Türkiye'de yavaş yavaş hissedilmeye başladığını söyledi

Bursa’da konuşan çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Suriye’de yaşanan olayların yansımalarının Türkiye’de yavaş yavaş hissedilmeye başladığını söyleyerek, "Etrafımızda gerek siyasi gerekse ekonomik anlamda bir ateş çemberinin olduğunu ifade etmek istiyorum. Türkiye’nin en uzun sınır kapısı veya sınırı olan Suriye ile sınır komşusu olan bir ilin milletvekiliyim. Oralarda yaşanan olayların bölge illerine ve Türkiye’ye yansımaları yavaş yavaş hissedilmeye başlandı. Umarım daha da derinleşmez" dedi.

Bursa’da işadamlarıyla Hilton Bursa Oteli’nde bir araya gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Suriye’de yaşanan olayların Türkiye ve bölge illerde hissedilmeye başlandığının altını çizen Bakan Çelik, "Etrafımızda gerek siyasi gerekse ekonomik anlamda bir ateş çemberinin olduğunu ifade etmek istiyorum. Türkiye’nin en uzun sınır kapısı veya sınırı olan Suriye ile sınır komşusu olan bir ilin milletvekiliyim. Oralarda yaşanan olayların bölge illerine ve Türkiye’ye yansımaları yavaş yavaş hissedilmeye başlandı. Umarım daha da derinleşmez. Bir an önce orada demokrasi etrafında barış gerçekleşir temennisinde bulunuyorum" diye konuştu.

Batı’da da iflasların konuşulduğu bir süreç yaşandığını vurgulayan Bakan Çelik, bu durumun ihracatın çok önemli bölümü olan yüzde 50’ye varan kesiminin gerçekleştiği ülkelerdeki bu durağan tablonun, ülke ekonomisi açısından dikkatle izlenmesi gereken bir konu olduğuna değindi.

TÜRKİYE’DE ÇALIŞANLARIN SENDİKA ORANI GÖRÜNENDEN ÇOK AZ

Konuşmasında toplu sözleşme grev hakkı tanıyan 2821 ve 2822 sayılı yasanın adını Toplu İş İlişkileri Kanunu olarak değiştirdiklerini söyleyen Bakan Çelik, bu yasanın komisyondan önümüzdeki hafta geçeceğini ve genel kurulun önüne geleceğini açıkladı. Bu yasayla ilgili önemli değerlendirmeler ve tartışmalar olduğunu kaydeden Bakan Çelik, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile SGK’nın bugüne kadar sendikalı çalışan işçilerle ilgili farklı verilere sahip olduğunu söyledi. Bakan Çelik, "Bu verilerdeki orana bakıldığında Türkiye’de çalışanların yüzde 60’ının sendikalı olduğu görülüyor. Bu doğru mu? Külliyen yalan. Böyle bir şey yok. Söylendiği gibi ne 5 milyon 400 bin işçimiz var, ne de 3 milyon 200 bin sendikalımız var. 880 bin sendikalımız var ve şunu da açıkça ifade ediyorum 567 bini toplu sözleşme hakkını elde ediyor. Bununda 350 binini kamu ve belediyelerde çalışanlardır. Bunu da çıkardığınız zaman 180-200 bin işçinin özel sektörde sendikalı olduğu bir tabloyla karşı karşıyayız" dedi.

SAHTE VE SANAL TABLOLARDAN KURTULMALIYIZ

Bu sahte ve sanal tablolardan kurtulmak istediklerini ifade eden Bakan Çelik şöyle devam etti: "Bu rakamlara bakıldığı iş kolu barajı yüzde 10. Yüzde 10’u aynen muhafaza ettiğimiz zaman sendika diye bir şey kalmıyor, hepsi kapanıyor. Eğer demokrasi diyorsak, hak hukuk diyorsak ki bu hak arama bugünün meselesi değil, hak arama ilk insandan beri başlamıştır. 1980 öncesi ideolojik çatışmanın yoğun olduğu Türkiye’de de hak aramanın ne şekilde cereyan ettiğinin farkındayız, bilincindeyiz ama dünün Türkiye’si yok artık. Yüzde 10 barajı üzerinde konunun içeriğini anlamadan ısrar eden arkadaşlarımız ne yazık ki oldu. Şu an Yüzde 10 barajına rağmen 51 sendika yetkili sendikalıdır.

Eğer yasa çıktığında yüzde 10 barajı kaldığı an sendikacılıktan Türkiye’de bahsedemezsiniz. Çünkü hepsinin yetkisi düşüyor. O zaman bu barajı makul bir düzeye çekmemiz gerekiyor. Dolayısıyla yaptığımız değerlendirmede mevcut, yetkili sendikaların 5 yıl bu haklarını korumalarıyla ilgili bir geçici madde koyduk ve ayrıca 2 yıl sonra 5 yıl içerisinde 3-2 ve 1’e inip, 1’de sabitlenmesi şeklinde kararlaştırdık. 3-2-1’e yönelik iş dünyasından yine farklı değerlendirmeler başladı. Baraj 1’e iniyor o halde her şey bitti her tarafa sendikalar girecek ne KOBİ’si kalacak ne ihracatta elde ettiğimiz başarı kalmayacak gibi bir yaklaşım oldu. Türkiye ve bölge şartlarını, ülkenin ticarette, sanayide gelişmede elde ettiği başarının devamı noktasında iş yeri barajı ile ilgili 50+1 ile ilgili bakan olarak kesinlikle bir şeyin altına imza atmam. Ülke barajını geçen herhangi bir iş kolunu da yetki alan bir sendika sizin işyerinize geldiği zaman 50+1’in yarısından 1 fazla yanınızda çalışan işçiyi kaybetmediği sürece sizinle toplu sözleşme masasına oturamayacaktır."

"ARA ELEMANI ÖLDÜREN KESİNTİSİZ EĞİTİMDİR"

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Hilton Otel’de yaptığı konuşmada Türkiye’nin sorunlarının olduğunu ve bunları çözmek için çalıştıklarını söyledi. Bakan Çelik, Hükümet olarak çalıştıklarını ve mücadele ettikleri sorunları torunlara bırakmayacaklarını kaydetti.

Muhalefet alanında Türkiye’nin ciddi sorunlar yaşadığını belirten Bakan Çelik, "Ne var üretim var mı? Verim var mı? Sadece kürsü işgali var. Efendim kesintisiz eğimim devam etsin diyorlar. Niye etsin? Dünyanın neresinde var? Burada işadamları var söylüyorum, ara elemanı öldüren kesintisiz eğitimdir. Hala yüzde 60’larda düz lise var ise gelişmiş ülkelerde bunun tersi ise bunun devam etmesini istemek kör muhalefettir. Farklı önerilerle buna çözüm bulma anlayışı var mı? Hayır. Burada bir dikte ile aynı düzenin devam temesi anlayışı vardır, demokratik anlayışı olamaz" diye konuştu.

AVRUPA İŞ GÜCÜ TALEBİNDE BULUNURKEN, BİZ BAŞBAKANI İDAMLA MEŞGULDÜK

Türkiye’nin sıkıntılarının bulunduğunu vurgulayan Bakan Çelik, "Kendimize ettiğimizi bize başkası etmedi. 50 yıldır devlet kendi milletinin değer yargılarıyla çatışır mı? 50 yıl milletin değer yargıları ile mücadele edildi. Bu süreçlerde kaybettiğimiz zaman kayıp yıllar 10-20 yıl değil, inanın 50 yılı kaybettik. Avrupa bizden iş gücü talebinde bulunurken, biz Başbakan’ı idamla meşguldük. Biz neyle uğraşıyoruz, onlar neyle uğraştı? 80 ihtilali başka. En sonunda 28 Şubat müdahalesinin, postmodern darbesi dedikleri darbenin oluşturduğu tablo. Bunlar Türkiye’ye çok zaman kaybettirdi. Çok büyük tahribatlar yaptı. Millet aya gitti, bu milleti yaya bıraktılar. Bugün çıkıp halen bu süreçlerin savuncusu nasıl olunuyor? Buna nasıl bir kılıf giydirilmeye çalışılıyor, doğrusu ben anlamakta zorlanıyorum. Milletimiz demokrasiden yana. Şimdi geliyorsun diyorsun ki ’Sen yönetmeyi bilmiyorsun. Ben geldim, ben yöneteceğim.’ Buyur, yönet. Tankla, topla, tüfekle geliyorsunuz. Yönet. Bir müddet sonra yönetemiyor. Millete tavsiye ettiği hiçbir zaman seçilmedi. 60’ta tavsiye ettiler Adalet Partisi’ni seçtiler. 80’de tavsiye ettiler Anavatan Partisi’ni seçtiler. 28 Şubat’ta da birilerini kukla hükümet olarak koydular. Ekonomiyi batırdılar. Milletimiz 65’te, 83’te olduğu gibi 2002’nin sonunda tekrar şahlandı ve AK Parti’yi tekrar iktidara getirdi" dedi.

"BU MİLLET TANKTAN YANA DEĞİL, BU ÜLKENİN YÖNETİCİLERİ HALKTAN YANA OLMALIDIR"


Hükümet olarak milletin hak ettiğini verme konusunda çalışmalarının bulunduğunu vurgulayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, "Özellikle demokratikleşme, insan hakları konusunda milletimizle mücadele döneminin bitirilmesi konusunda elimizden geleni ardına koymuyoruz. Milletle kol kola yürümeye devam ediyoruz ve açıkça söylüyoruz: Bu millet tanktan yana değil, bu ülkenin yöneticileri halktan yana olmalıdır arkadaşlar. Yeter bu dönemi kapatmamız gerekiyor" diye konuştu.

"ŞİKAYETE FAZLA ZAMAN AYIRMADAN İŞİMİZE BAKACAĞIZ"

Eski Başbakan Necmettin Erbakan’ı da anan Bakan Çelik, "28 Şubat süreci, o günün Başbakan’ı Necmetin Erbakan’ın şahsında gerçekleşti. Necmettin Erbakan hocamı rahmetle anıyorum, O günler çok geride kaldı. Bugün yapacak çok işimiz var. Bunları çözeceğiz. Dedikodularla meşgul olmayacağız. Ayak uyduran bir muhalefet olursa onlarla çok hızlı yürüyeceğiz. Ayak uyduramazlarsa millete şikayet edeceğiz, ama şikayete de fazla zaman ayırmadan işimize bakacağız" dedi.

AK Parti’nin her geçen gün oy oranının yükseldiğini de söyleyen Bakan Çelik, bunun sorunları görüp ve çare üretmelerinden kaynaklandığını sözlerine ekledi.

"KONU İDEOLOJİK, KİMSE BUNU YUTMAZ"

Gecede konuşan MÜSİAD Genel Başkan Ömer Cihad Vardan ise Türkiye’de çeşitli reformlar yapılması gerektiğini vurgulayarak, bunlar arasında yargı, kamu yönetimi ve eğitim alanlarının öne çıktığını kaydetti. Özellikle eğitim sisteminin yenilenmesi gerektiğine işaret eden Vardan, "Yeni bir sistem geliştirilmeye çalışılıyor. 4+4+4 diye. 12 yıllık kesintisiz eğitim projesi ortaya çıktı. Hemen bir yaygara kopuyor. ’Kızlar okula gitmeyecek’ diye. Niye gitmesin? Peki siz başörtülüleri engellemediniz mi? Niye bunların önüne bu engelleri koydunuz. Yurt dışında orda, burada okuma imkanı elde edenler için de başörtüsü olduklara halde iş bulabiliyor musunuz? Demek ki konu kızların okula gitmesi falan değil. Bunun arkasında siyasi ve ideolojik nedenler var. Bunu da kimse yutmaz. Bizim sonuçta bu hedeflere ulaşmamız için hedeflere kilitlenmemiz gerekiyor. Bu olaylarla değil ama mutlaka farklılıklarımızı kabul edip, bunları zenginlik olarak kabul edip, bu insanlardan ülkemize nasıl katkı sağlarız ona bakacağız" dedi.


Işıl ARSLAN-Faruk KAHRAMAN/ BURSA, (DHA)

Haberin Devamı