Pazar Postası 'Evde tembel bir hamaratım!'
Paylaş
'Evde tembel bir hamaratım!'

Polat Alemdar olarak girdiği hayatımızda sekiz yılı geride bıraktı. Fikir ve gelecek okumayı kendisi sevmese de yakın çevresi Kurtlar Vadisi'ne ve elbette ki Polat'a en az 10 yıl ömür biçiyor...

MESUT YAR

Bu demektir ki uzun bir süre daha kalabalık bir izleyici grubunu peşinden koşturmaya devam edecek. Bir TV eleştirmeni olarak en çok onu eleştirmeme rağmen sözlerimin hiçbirini kişilik sorunu haline getirmeyip, tevazuyu elden bırakmadı. Zaten birazdan okuyacağınız söyleşide sükunetinin bütün inceliklerini satır aralarında bulacaksınız.

Ekranda göründüğü gibi bir adam değil Polat Alemdar. Çünkü gündelik yaşamda o kendine inancını hiç yitirmeyen bir aktör Necati Şaşmaz olarak nefes alıp veriyor. İşte tam da burada başlıyor Polat ile Necati’nin iç içe geçme hali. İyi tanımayanlar ona hep süper kahraman muamelesi yapmaya devam edecek, tanıyanlar ise samimi, mizahı kuvvetli ve dost canlısı bir ölümlü olarak bağırlarına basmaya devam edecekler Necati Polat Şaşmaz Alemdar’ı.

Aman yanlış anlamayın; isim diziliminde bir yazım hatası yok. Bu biraz ikiz diziminden kaynaklanıyor. Artık ruh ikizi olmuş iki adamın tek bedende buluşma halinden yani. İyi de o beden kime ait, o ruh kime sevdalı, bu birlikte yürüyüş nereye kadar; işte onun yanıtları geliyor. İyi pazarlar!

Şunu anlamak isterim. Hangisi daha iyi ‘yaşanılır’ insandır; Polat Alemdar mı, Necati Şaşmaz mı?

Huzur anlamındaysa Necati Şaşmaz, daha huzurlu, daha dingin. Hizmet anlamındaysa Polat Alemdar bu millete bu devlete inandığı her şeyde daha etkili; daha yaşanılır bir adam bana göre.

11 Eylül saldırıları ABD tarihini değiştirdi. Türkiye tarihi de değişmiş mi oldu böylece?

Malum Polat Alemdar biraz da oradan çıktı... Aslında ben tamamıyla yerleşmek için ABD’ye gidiyordum. Bavullarımı toplamıştım yani. Türkiye’ye gelip ailemden helallik aldım ve yola çıkacaktım ki olaylar patladı. Tabii saati yeniden kurmak zorunda kaldık. Eğer tam anlamıyla oraya yerleşmiş olsaydım yaptığım kariyer planı da hazırdı. Bir otel kurup belki de zincir sistemine girişecektim. Kaldı ki ABD’de kaldığım süre boyunca bir tekstil markasının satış danışmanlığından ev ve araba alabilecek kadar iyiydim ekonomi konusunda. Tabii işletme okumanın da bunda önemli bir payı olduğunu düşünüyorum. Kısmet değilmiş diyelim...

Peki, otel sahibi Necati Şaşmaz olsaydın, oradan da bir süper kahraman çıkarır mıydın? Mesela Sharone Stone’u öpmek kısmet olur muydu?

Hangi işi bu kadar sevip, hangi iş üzerinde bu kadar çalışmış olsaydım da bu kadar başarılı olacağıma inanıyorum. Aktörlük ya da işletmecilik fark etmiyor...

Polat sekiz yıldır hayatımızda. Önceki gün ‘House’in’ başrol oyuncusu Hugh Laurie; “Bir dizi de senarist de aktör de sınıra geldiğini bilmeli” diyerek final sinyali verdi. Sende sınır nedir?

Bizim dizimiz ile diğer dizilerin konsepti aynı değil. Biz biraz güncelliği yakalayan ve ülkemiz değerleri ile gündemiyle neredeyse paralel hareket eden bir dizi olduğumuz için hiç bitmeyecek bir diziyiz. Bunda ne senaristin ne aktörün sınıra geldik diyecek bir durumu yok. Aktör başka başka oynamaya açtır ama zaten Polat her gün bir insan gibi değişken ve dizinin içerisinde de bu değişkenlikleri devam ediyor. Ve her türlü oynuyor, komedisini de oynuyor, dramayı da oynuyor. Her gün başka bir şey oynuyor... Dolayısıyla o açığı burada giderebiliyoruz. Senarist de gündemde hikaye bitmedikçe (Türkiye hatta Ortadoğu hatta daha da genişletebiliriz) bundan bıkmayıp devam edecektir. Dolayısıyla doyum meselesine ulaşması pek zor görünen bir dizi yaratmışız. Sadece yorgunluk anlamında, biraz dinlenelim anlamında belki bir şey olursa olabilir. Çok şükür böyle yorulduk diyen bir ekip de değiliz...

Yakın çevrenin dışında tam bir kapalı kutusun. Kimi zaman aşk söylentileri var ama o bile net değil. Kim çözebilir seni?

Ne mutlu çözebilene!!!

Şifreye devam yani. Peki o zaman hangisi daha iyi bir eş olur. Polat mı Necati mi?

Senaristler Polat’ın ne kadar mutlu olup olmayacağını bilebilir ama Necati’nin mutluluğunu ancak ilahi senarist bilebilir. Necati bile bilemez, anla yani...

Bir gün Polat Alemdar ile Necati Şaşmaz yüzleşme masasına otursalar; birbirlerini hangi açıklarından vururlar. Ya da dost olabilirler mi?

Dost acı söyler. İyi dost olacağımızı zannediyorum. Ha bu demek değil ki açıklarımızdan vurmayız birbirimizi. Elbette vururuz ama şiar ‘acı söyler’ olunca dost kalacağımız kesin diye düşünüyorum...

Herkesin ortak kaygısı Kurtlar Vadisi’nden sonra izleyiciyi başka bir role ısındıramaman olasılığı. Bu bir travma yaratıyor mu sende?

Bir şey oynamadım ki daha. Henüz yaşanmışlığı olmadığı için bu insanların ön yargısıdır diyebiliyorum ancak. Hani öyle bir travma da yaşamıyorum ben. Gülüp geçiyorum. Ha elbet bir gün görecekler, ben de göreceğim olup olmadığını...

Kazandığını araştırma geliştirmeye yatırdığının altını çiziyorsun sıklıkla. İyi de valide, aile büyükleri biraz da çeyiz yap evlenme vaktin geldi demiyorlar mı?

En büyük yatırımı kendine ve dostlarınadır. Benim de en büyük zenginliğim dostlarımdır. Allah kimseyi dostsuz bırakmasın. Çeyizler sadece dünyanın süsüdür. Elbette ki değerli, kıymetli süstür ama nihayetinde süstür.

Peki, aldığın kararlarda yalnız mısın yoksa çoğulcu demokrasiye inanır mısın?

Kararımı yalnız alırım ama büyük küçük ayırt etmeden danışırım. Çok danışırım çünkü herkesin fikri bir başka fikirle renklenip geliştirebilir kendini. Fikirler çoğaldıkça iç zenginliği de hareket alanın da çeşitlenir ve çoğalır, buna çok inanıyorum...

Tek başına seçime girsen açık ara meclise gidebilirdin. Neden politika yok hayatında?

Ben zaten meclisteyim her perşembe. Meclis denilen şey nihayetinde toplantı demek. Ben her perşembe milletin meclisindeyim. Oyuncu olarak. Polat’ı canlandırarak insanların evlerindeki meclislerindeyim. Şaka bir tarafa ben siyaseti düşünmüyorum. Şu an benim için çok uzak bir yerde duruyor. Çünkü nereden bakarsan bak siyaset ikili bir şey, mutlaka bir tarafta olup diğer tarafın karşısında olmayı gerektiriyor. Yokum ben o işte!

Bir yandan da tasavvufi bir yönün var. Muhafazakar bir adam mıdır Necati Şaşmaz?

Bunun için net bir yaklaşımım var benim; tasavvufun muhafaza değil modernite olduğuna inananlardanım. Dolayısıyla yorumlamak anlayana kalmış...

Peki aynı muhafazakarlığın Beşiktaş tutkusu için de geçerli midir?

Ben tutku ile ihtirasla ve sevginin aynı olmadığına inanıyorum. Sevmek başka bir şey, ihtirasla, tutkuyla bir şeye sarılmak başka bir şey. İnsanı hırçınlaştırabiliyor tutku. Ben severim; ama tutku ve fanatizm benden biraz uzak...

Bir kurgu da olsa Polat Alemdar’ın öldüğü gün ne hissedersin?

Dizinin daimi izleyicisi olarak üzülürüm. Nihayetinde o da, yani canlandırdığı karakter de bir insan ve her insan ölümü tadacaktır.

Oyunculuğunu eleştirenler oldu hep. Sesini vermediğin için tepki aldın rolüne. Sesini şarkılarına mı saklayacaksın hep...

Polat’ın kaderi böyleymiş. Bakalım benim sesim hangi karaktere nasip olacak. Açıkçası ben de merak ediyorum (gülüşmeler)

Bu arada bestelediğin şarkılar var. Sadece ailene mi armağan yoksa kamuya da açacak mısın?

Şimdilik sadece dostlarıma, aileme. Ama sonrasını ben de bilmiyorum. Amacım içinde etnik motifler olan caz yapmak. Blues ve klasik müzik bulunduran senfonik bir melodi yaratabilmenin peşindeyim. Olduğuna inandığım gün bakacağız artık...

Türkiye sorunlarına bakışı belli bir dizi Kurtlar Vadisi. Ama kimi zaman gelecek de okuyor. Yakın gelecekteki memleket durumu nedir?

Ben Güçlü Bir Türkiye’yi arıyorum. Biz geçen sezon başlangıcında “2023 yılında dünyayı Türkler yönetecek, bizler yöneteceğiz” diye bir giriş yapmıştık. Herkesin senaryosu başka ama bizim gönlümüzde yatan gerçekten bu. Kurtlar Vadisi’nin tüm ekibinin yaşadığı, hissettiği, görmek istediği bu, inşallah da olur. İlahi bir güç de bunun yolarını açmış ve götürüyor. Biz sağlam ve dik duralım. Yeter ki gayretli olalım!

Necati Şaşmaz hayatına kimleri sokmaz?

Kadın ya da erkek fark etmez... At gözlüğü takmış insanları sokmamaya gayret eder. Çünkü o insanlar duvar gibidir. Karşısındakini anlamak ve tanımak, görmek istemezler. Bu tip insanları sokmak istemem hayatıma çünkü benim için zaman kaybıdır.

Türkiye’nin en çok kazanan aktörü diyorlar sana. Bu hani okullu aktörlerde bir travma yaratıyor mudur?

Ben yapımcı olduğum için sanırım medya, en çok kazananın ben olduğumu söylüyor. Tahmini yazıyorlar. Benim ve şirketimin öyle bir açıklaması olmadı. Sadece bir söylentiden ibaret. Velev ki olsa bile diğer arkadaşların ne düşündüklerini kendilerine sormak lazım, ben bilemiyorum. (Gülüşmeler)

Günün sonunda yastığa başını koyduğunda aklına ilk ne gelir diyeceğim ama sanırım geceleri uyumuyormuşsun. Ne yapıyorsun sahi?

Oynayacağım sahneyi düşünüyorum, yazacağım senaryolar ve yapacağım işler ile ilgili programlar yapıyorum kafamda. Belki de bu yüzden uyuyamıyorum.

Dizide birçok dostun da ölümü tattı. Keşke gitmeseydi dediğin kimler oldu?

Duran Emmi’ydi ama o ölmeseydi de Polat’ın çıkışı olmuyordu. Polat o zaman gizli kalamıyordu. ‘İki kişinin bildiği sır değildir’ de oradan çıkmıştır. Duran Emmi’nin ölümüne çok üzülmüştür Polat. Bu sırrın bilinmemesi gerektiği için öldürülmüştür.

Peki, gerçek hayatta bir çocuğun olsa onu Necati Şaşmaz kriterlerine göre mi Polat kriterlerine göre mi yetiştirirsin?

Tabii ki Necati Şaşmaz kriterlerine göre yetiştiririm. Ama Polat da bizden ayrı beslenmiyor. Bizim yetiştiğimiz örf, ananelerinden besleniyor, çok da ayrı değil Polat’la Necati.

Türkiye’deki dizilerdeki süper kahramanlar bir araya gelip ortak bir proje yapsa sonuç ne çıkar?

Süper bir komedi olur herhalde...

Evdeki halin merak ediliyor hep. Hamarat bir adam mısın, yoksa tembel bir bekar mı?

Tembel bir hamarat..

Necati Şaşmaz’ın ‘izdivaç’ kriterlerini alabilir miyim? Kendimi Esra Erol gibi hissetsem de merak ettim hani?

Alamazsınız. Hahahaa!

(06.11.2011 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır.)

2

Haberin Devamı