Ekonomi Festivaller kenti Antalya

Festivaller kenti Antalya

Paylaş
Festivaller kenti Antalya

Ben bir festival kentinde, Adana’da doğup büyüdüm

Ben bir festival kentinde, Adana’da doğup büyüdüm. Adana’da hem portakal hem de sinema festivallerine aşinayım. Festivallere bayılırım bu yüzden... Ama bir kent daha var ki, İstanbul’da sinema festivali yapılmazken, İstanbul’un aktörlerini, yönetmenlerini buluşturmuş, filmlerini bir araya getirmiş, kortejiyle, yarışmasıyla, ünü tüm ülkeye yayılan bir “film festivali” kotarmış; Antalya... Evet, ‘Antalya Altın Portakal Film Festivali’ tam 55 yıl önce başlayan bir film festivali ve hala sürüyor.

Haberin Devamı

Antalya’ya müthiş bir tanıtım sağladığı gibi sinemacıların moral bulduğu bir platform olmuş.

Hem de siyah beyaz zamanlarda; ne televizyondan ne internetten ne de sosyal medya hızından söz edilmediği zamanlarda...

TUTKUMUZ SİNEMA

Hatırlayalım mı? Hani filmlere olan tutkumuzun, heyecanımızın sokaklara taştığı!

Film seyrederken kederden burnumuzun sızladığı, neşeden ağzımızın kulaklarımıza vardığı…

Önceleri bez, sonra da paramparça kâğıt mendillerimizin olduğu, o mendilleri işaret parmağımıza dolayıp kimselere sezdirmeden gözyaşlarımızı sildiğimiz zamanlar...

Öyle ya… Kızarmış burunlarımız ele verirdi bizi; o çok ağladığımız zamanlarda!

Mevsimlerden yazsa, külahta çekirdek, bir de gazoz... Kışsa, Alaska frigo.

Haberin Devamı

Caddeleri geride bırakıp sokak aralarına dalardı üzerleri artiz fotoğraflı arabalar… Megafonla duyururdu gelecek programları, “pek yakında” filmleri.

“Size baba diyebilir miyim, amca” diyen küçük çocukla biz de yetim olurduk...

“Seni seviyorum” diyen kadınla biz de aşkın alfabesini çözer, ağaca sevdamızı kazırdık... “Bana bunu nasıl yaparsın kahpe” diyen genç adamla biz de intikam yeminleri ederdik...

"Vücuduma sahip olabilirsin ama ruhuma asla" diyen genç kadınla biz de isyan ederdik!

"Senin annen bir melekti yavrum!" diyen yalnız, yitik kalmış ve terk edilmiş erkeklerin hüznünü paylaşırdık… "Bu miras bize Mısır'daki dayıdan kaldı yavrucuğum" diyen kahramanımızın sevincine sanki servetini paylaşacakmışız gibi sevinirdik! Kötü adamlara galalarda dahi tahammül edemez, bazen o altın kalpli kötü adamları yani büyük aktörleri sahiden kötü zanneder ve sokakta görünce evire çevire dövdüğümüz olurdu. Kötü kadınlarsa hep gecelerimizin kâbusu olurdu o denli büyük oynadıkları için…

HAYATIMIZ FİLM

Bizim için rol diye bir şey yoktu aslında... Kendi hayallerimizi sanki beyazperde de izler ve hayatlarımızı filmlerle aldatırdık.

Hepimiz biraz Belgin Doruk’tuk, biraz Ayhan Işık... Çirkin Kral'dık, biraz Turist Ömer, Aliye Rona, Ahmet Tarık Tekçe... Zaten onların adlarını sokaklara taşıyacak kadar benimsemiştik. “Kitapsız ilim, Ahmet Tarık’sız film olmaz derdik, Sadri Alışık, şakayla karışık diye şaka yapardık, Hüseyin Baradan çekilin aradan!” diye oyun oynardık. Bu yüzden hayallerimizi kimseye bırakmazdık. Film gibi konuşur, film gibi dinlerdik.

Haberin Devamı

Bazen filmlerimiz isyanımızın, öfkelerimizin, yoksulluklarımızın çığlığı oluverirdi. Gerçeğin sonuna kadar giderdi o "toplumsal gerçekliği arayan" filmler… Biz de filmler çekelim, biz de o filmlerde Anadolu'yu dillendirelim… Dünyaya ses verelim. Eğlenelim, eğlendirelim... Gülelim, güldürelim... Festival yapalım, sinemayı yaşayalım...

İşte Antalya bunu yapmıştı tam 55 yıl önce...

Müthiş bir sinema ruhu yayıldı o günlerden bugünlere… Sinema festivallerinin Antalya’ya katkısı muazzam oldu.

Üstüne turizmin gözbebeği bir kent ve gelişmişlik de eklenince Türkiye’nin marka şehirlerinden biri oldu Antalya. Sadece yerli yıldızlar değil, dünya yıldızları da kente yağdı yıllar içinde…

HALA HAFIZALARDA

Şimdi ulusal ve yerli yanı yerini uluslararasına bıraksa da o geleneksel “Yeşilçam odaklı festival” hala dillerde, hele hafızalarda bir hoş sada niyetine Antalyalıların hatta tüm ülke sinemaseverinin gönlünde yine…

Haberin Devamı

Bu arada film festivali, Antalya’da zaman içinde başka festivaller yapılmasını sağladı. Mesela, Uluslararası Klasik Müzik ve Piyano Festivali’nin önünü açtı. Dünya piyanistleri Antalya’ya akın etti. Piyano Festivali, sonraki zamanlarda “Akra Caz” gibi bir başka festivali daha tetikledi.

Özetle, Antalya tam anlamıyla festivaller kentidir. Ve çok yakışıyor bu güzel şehre…

NEBİL ÖZGENTÜRK