Bağırsak bakterileri ve otizm arasındaki güçlü ilişki! Öfke nöbetleri ve tekrarlayan davranışlara dikkat: Uzmanından lifli besin vurgusu

Bilim insanları tarafından yapılan çalışmalar sonucunda bağırsak mikrobiyomundaki değişimlerle otizm spektrum bozukluğu (OSB) belirtileri arasında net bir bağlantı olduğu ortaya çıktı. Bilim insanları, uzun yıllara dayanan çalışmaları analiz ederek bu ilişkiyi daha derinlemesine inceledi. Mikrobiyomdaki zamansal değişiklikler, OSB semptomlarıyla doğrudan ilişkili olabilir. Bu bulgular, bağırsak sağlığı ile nörolojik gelişim arasındaki karmaşık bağı gösteriyor. Çocuk Nörolojisi Uzmanı Dr. Şiar Dursun, bağırsak bakterileri ve otizm arasında bağlantıyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Hilal Gülden Boğazkesen – Posta.com.tr / Otizm, son yıllarda çok sık duyulmaya başlanan bir tanı. Vaka sayısının her geçen yıl daha da artış göstermesi, uzmanlar tarafından daha detaylı çalışmalar yapılmasını sağlıyor. Son dönemlerde ortaya çıkarılan bilgilerden biri ise bağırsak florası ile otizm hastalığı arasında oldukça ilginç bir bağın bulunduğu. İşte tüm detaylar…

OTİZM NEDİR?
Otizm, son yıllarda oldukça sık konuşulan kavramlar arasında yer alıyor. Bu hastalıkla ilgili bilinçlendirme çalışmalarının yoğunluğu ve vaka sayısının her geçen gün artması; otizmle ilgili yapılan araştırmaları da artırıyor. Bu konuda bilinçlenmenin ilk adımı ise hastalığın tam olarak ne anlama geldiğini bilmekten geçiyor.

Çocuk Nörolojisi Uzmanı Dr. Şiar Dursun, “Otizm; sosyal iletişimde eksiklikler, tekrarlayıcı ve inatçı davranışlarla karakterize, yaşam kalitesinde kayıplara yol açan nörogelişimsel bir anormalliktir. Otizmin sebepleri heterojendir. Genetik, çevresel ve bu faktörler arasındaki karmaşık etkileşimler dahil olmak üzere birden fazla nedensel faktör önerilmiştir” açıklamasında bulundu.

Kalıtsal (genetik) faktörler otizmin oluşumuna büyük ölçüde katkıda bulunsa da bu genetik sapmalar tüm vakaları tam olarak açıklayamaz. Bu nedenle genetik faktörlere (otizmle ilişkili genlerin kombinasyonu) ek olarak belirli çevresel faktörler (anne enfeksiyonları, diyet faktörleri, bağırsak disbiyozu, pestisitlere maruz kalma, stres, ilaçlar, hamilelikte antibiyotik tüketimi) otizmin gelişimini tetikleyebilecek risk faktörleri olarak hareket edebilir.

ABD’DE HER 54 ÇOCUKTAN 1’İ OTİZMLİ!
Otizm, çeşitli biçimlerde ve şiddet seviyelerinde ortaya çıkan bir spektrum bozukluğudur. Bazı bireyler, konuşma ve dil açısından tipik yetenekler geliştirir ve olağanüstü becerilere sahip olabilirler. Ancak yaşam boyu süren sosyal ve davranışsal farklılıklarla mücadele ederler. Diğerleri iletişim, duyusal hassasiyetler ve aşırı öfke nöbetleri, tekrarlayan davranışlar, saldırganlık ve kendine zarar verme gibi davranışsal sorunlar konusunda zorluklar yaşayabilir. Uygun tedaviler, OSB teşhisi konan birçok kişi için hatta çoğu için sonuçları iyileştirebilir.

Uzman isim, “Uzun yıllar boyunca otizm tanısı nadirdi ve 2.000 çocuktan sadece 1'inde görülüyordu. Ancak 1980'lerin ortalarından bu yana otizm oranı dünya çapında önemli ölçüde arttı. Mart 2020'de ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki her 54 çocuktan 1'inin otizmden etkilendiğini duyurdu. Otizm, kızlardan çok erkekleri etkileme olasılığı daha yüksektir. Ancak her cinsiyetten çocuğa OSB tanısı konmuştur” dedi.

OTİZMİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Her hastalık, çeşitli belirtilerle ortaya çıkar. Bu semptomlara dikkat etmek, hastalığın teşhisinin konabilmesi ve tedavi edilebilmesi için büyük bir önem taşıyor.
“Birçok belirti, bir bireyin OSB'den etkilenmiş olabileceğini gösterebilir. Otizm teşhisi konan her kişinin farklı olduğunu unutmayın. Bazılarının birden fazla belirtisi ve semptomu vardır. Bazılarının ise sadece birkaçı” açıklamasında bulunan Uzm. Dr. Şiar Dursun, belirtilerden bazılarına şu şekilde örnek veriyor;
- Konuşmada gecikme veya iletişimde zorluk
- Zayıf göz teması
- Çok az veya hiç hayal gücü oyunu yok
- Ortak dikkat yok, başkalarıyla aynı yöne bakmamak
- Diğer insanlara karşı sınırlı ilgi göstermek
- Rutin değişikliklere karşı aşırı duygusal tepkiler
Çoğu sağlık hizmeti sağlayıcısı tarafından kullanılan standart referans olan DSM-5, otizm tanı kriterlerinin tam listesini içerir. Bu semptomlardan herhangi birini fark ederseniz doktordan otizm taraması yapmasını istemelisiniz.

BAĞIRSAK VE BEYİN ARASINDAKİ KUVVETLİ BAĞ!
Son yıllarda otizmle ilgili yapılan araştırmalar, bağırsak ve beyin arasındaki ilişkinin bilindiğinden daha ileri boyutta olduğunu gösteriyor. Öyle ki bağırsak bakterileriyle otizm arasında güçlü bir bağ olabileceği ortaya konmuştur. Çocuk Nörolojisi Uzm. Dr. Şiar Dursun, bağırsak ve otizm arasındaki ilişkiyle ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

“Bağırsak-beyin ekseni üzerine yapılan son çalışmalar, bağırsağın milyonlarca sinir hücresi içerdiğini ve bu sinir hücrelerinin enterik sinir sistemi (ENS) adı verilen kapsamlı bir ağ oluşturduğunu ileri sürmüştür. Bu enterik sinir sistemi, aynı zamanda ikinci beynimiz olarak kabul edilir
ENS ve merkezi sinir sistemi (MSS) esas olarak vagussiniri aracılığıyla bağlanır ve bağırsak-beyin eksenini oluşturur. Bağırsak-beyin ekseni içindeki iletişimler otonom sinir sistemi, enteriksinir sistemi, nörotransmitterler, hormonlar aracılığıyla gerçekleşir. Bağırsakta üretilen nörotransmitterler, bağırsak-beyin eksenini düzenleyerek duygularımızı etkiler.”

VÜCUT HÜCRELERİNDEN 10 KAT ÖNEMLİ BAKTERİLER İÇERİYOR
Bağırsak, vücudumuzun ikinci beyni olarak da biliniyor. Dolayısıyla bedenin işleyişi için fazlasıyla önemli. Uzman isim, “Serotonin gibi nörotransmitterlerin yaklaşık %90'ı bağırsakta üretilir. İnsan bağırsak mikrobiyomu, insan vücut hücrelerinden 10 kat daha önemli olan trilyonlarca bakteri hücresinden oluşur. Ortalama bir insan bağırsağı, çoğunlukla metabolitüretimi ve bağırsak homeostazının taşınması ve bakımı ile ilgili yararlı aktiviteler gerçekleştiren 1 kg çeşitli bakteri grubu içerir” dedi.

Tüm bunların yanı sıra “Daha önce mikrobiyotanın çoğunluğu geleneksel kültürel tekniklerle sınıflandırılamıyordu. Araştırmacılar, kültürlenemeyen mikroorganizmaları tanımlamak için yeni nesil dizileme teknolojisi ve metagenomik dizilemeyi kullanarak bu sınırlamanın üstesinden geldiler” ifadelerinde bulundu.

DUYGU VE DAVRANIŞLARI DÜZENLİYOR!
Bağırsaklar, genele bakıldığında sadece dışkılama işlemini gören bir organ gibi bilinse de aslında vücudun en kritik parçaları arasında yer alıyor. Bu önemi, duygu ve davranışlar üzerinde etkili olduğu bilgisiyle daha da ciddi bir boyuta taşınıyor.

Uzm. Dr. Şiar Dursun, “Bağırsaklarımız, tüketilen yiyecekleri kullanarak bağırsakta birçok nörotransmitter ve aktif metabolit üreten çok sayıda yararlı bakteriye ev sahipliği yapar. Yiyeceklerde bulunan esansiyel amino asit triptofan, serotonin adı verilen bir nörotransmitterin öncüsü olarak işlev görür. Diyetle alınan triptofanın %1-2'sinden fazlası serotonine dönüştürülür. Bifidobacterium infantis gibi yararlı bağırsak bakterileri triptofanıserotonine dönüştürerek duyguları ve davranışları düzenler” dedi.

OTİZM RİSKİ VE ŞİDDETİNİ GÖSTERİYOR!
Uzmanlar tarafından yapılan araştırmalar, bağırsaklardaki bazı bakteri türleri ve otizm arasındaki bağı ortaya koyuyor. Uzman isim, bu konuyla ilgili şu ifadelerde bulundu;
“Clostridiumsporogenes , bağırsakta antioksidan ve nöroprotektan moleküllerin üretimini artıran biyoaktif bir molekül olan indol-3-propiyonik asit (IPA) adı verilen triptofan metabolitlerinin üretimini artırır. Bağırsaklar, çeşitli patojenik mikroplar tarafından istila edilebilir ve Clostridiumbolteae'nin varlığını takiben gastrointestinal sorunların gelişmesine yol açabilir.
İlginç bir şekilde kolondaki Clostridium bakterileri daha yüksek Otizm riski ve şiddetini göstermektedir. Bu spesifik bakteri türü, vagussiniri aracılığıyla MSS'ye geçen ve sinaptik vezikül membran proteini olan sinaptobrevinin proteolitik bölünmesiyle nörotransmitterleri bloke eden ve bir dizi davranışsal bozukluğa sebep olan tetanos nörotoksini(TeNT) üretir. Clostridium tetani'nin varlığının otizm spektrubozukluğunun tanısı için bir gösterge olarak kullanılabileceği ima edilmiştir.”

OTİZM HASTALARINDA DİYETİN ÖNEMİ!
Uzm. Dr. Şiar Dursun, bağırsak ve otizm ilişkisini açıklarken beslenme şeklinin de üzerinde durdu. Tam da bu noktada ketojenik diyetin altını çizdi.
Uzman isim, “Ketojenik diyet, uzun zincirli trigliserit diyeti olarak da bilinir ve OSB için potansiyel bir diyet müdahalesi olarak ortaya çıkan düşük karbonhidratlı, orta proteinli, yüksek yağlı bir diyettir. Ketojenik diyet, oruç durumunu taklit eder. Keton üretimi ve kullanımını teşvik eder. Artan keton üretimi ve ketojenik beslenmemin otizm üzerine yararlı etkileri olabileceği bildirilmiş ancak kanıtlanamamıştır” dedi.

LİFLİ BESİNLERE ODAKLANILMALI!
Uzman isim, “Son çalışmalara göre diyet lifi mikrobiyal çeşitliliği önemli ölçüde artırır. Bir diyet müdahalesinde deneklere lifli diyet sağlanmış. 2 hafta sonra lif tüketicilerinin yüzde 20'sinde mikrobiyal çeşitlilikte önemli bir değişiklik gözlemlenmiş. Prevotellacopri gibi lif parçalayan faydalı bakterilerde bir artış olmuştur. Sonuç olarak yararlı bakteri artışı zararlı bakterilerin sayısında azalmaya neden olan bu durum beyin gelişimini desteklemiştir. Bu nedenle bebeklerde; havuç, ıspanak, kabak, brokoli, karnabahar ve bezelye gibi sebzeler, elma, armut, muz, şeftali, kayısı, üzüm gibi meyvelerin yanı sıra baklagil tüketimi desteklenmelidir. Bunlar dışında yeşil çay, zerdeçal, zencefil, A, E ve C vitamini desteği de OSB semptomlarında fayda sağlamıştır” açıklamalarında bulundu.