Beynin içinde 1 kaşık dolusu birikiyor! Yediğimiz yemeklerden ve havadan geçiyor, hücreleri tek tek işgal ediyor!

2024 yılında yaşamını yitiren kişilerin beyinleri üzerinde yapılan bir araştırma, şok edici bulgulara yol açtı; insan beynindeki plastik miktarının, geçmişe kıyasla önemli ölçüde arttığı belirlendi! Peki, bu neden oluyor? İşte yanıtı!

Yeni bir çalışma, insan beynindeki mikroplastik oranının arttığını ve bunun, bunama gibi nörolojik hastalıklarla ilişkilendirilebileceğini öne sürüyor. Araştırmacılar, 2024 yılında hayatını kaybeden bireylerin beyinlerini incelediğinde, bu beyinlerde 2016'da ölen kişilerin beyinlerine kıyasla yüzde 50 daha fazla plastik biriktiğini keşfettiler. Ayrıca, bunama nedeniyle ölen kişilerin beyinlerinde, bunama teşhisi almamış kişilere göre daha fazla mikroplastik bulunduğu görüldü.

New Mexico Üniversitesi ve diğer üniversitelerden bilim insanları, bulgularının, "küresel plastik birikiminin artışı" ile bağlantılı olabileceğini belirtiyor. Plastiklerin beyne ulaşabilmesi için kan-beyin bariyerini aşması gerektiği biliniyor. Bu bariyer, beyin etrafını saran ve zararlı maddelerin geçişini engelleyen bir koruyucu katmandır.

Beyindeki en yaygın plastik türü olan polietilen, genellikle poşetler ve tek kullanımlık su şişeleri gibi ürünlerde kullanılıyor ve bu küçük plastik parçalarının yüzde 70'ini oluşturuyor. Ayrıca, polipropilen ve sentetik kauçuk gibi diğer plastikler de araştırmada yer aldı.

Mikroplastikler, 5 milimetreden daha küçük olup, yaklaşık bir silgi büyüklüğünden bir nanometreye kadar değişen parçacıklardır. ABD Çevre Koruma Ajansı'na göre, insan saçı telinin genişliği yaklaşık 80.000 nanometre civarındadır. Nanoplastikler, bir metrenin milyarda biri kadar küçük olan parçalar olup, uzmanlar, bu minik parçacıkların hücrelere girebilme riski nedeniyle sağlık için daha fazla tehlike oluşturduğunu belirtiyor.

New Mexico Üniversitesi'nde farmasötik bilimler profesörü olan Matthew Campen, yaptığı çalışmada, 2024'te alınan beyin ve karaciğer örneklerinde, 2016'da alınan örneklere kıyasla daha yüksek plastik mikro ve nanopartikül konsantrasyonları buldu. Genel olarak, kadavra beyin örneklerinin, böbrek ve karaciğer örneklerinden 7 ila 30 kat daha fazla mikroplastik içerdiği tespit edildi.

Campen “Ortalama yaşları 45 ya da 50 civarında olan normal bireylerin beyin dokusunda gördüğümüz konsantrasyonlar gram başına 4.800 mikrogram ya da ağırlıkça %0,48 idi. Bu standart bir plastik kaşığın tamamına eşdeğer” dedi ve ekledi:

“Bu çalışmada analiz edilen beyinlerdeki plastiklerin toplam kütle konsantrasyonu son sekiz yılda yaklaşık yüzde 50 arttı. Bu da bugün beynimizin %99,5'inin beyin, geri kalanının ise plastik olduğu anlamına geliyor.”

DEMANS, PLASTİK PARÇACIKLARI ARTIRIYOR MU?
Araştırmalar, demans tanısı almış ve hayatını kaybetmiş 12 kişinin beyinlerinde, sağlıklı beyinlere göre üç ila beş kat daha fazla kırılgan plastik parçacık bulunduğunu ortaya koydu. Bu parçalar, gözle görülemeyecek kadar küçük olup, beynin atardamar ve toplardamar duvarlarının yanı sıra bağışıklık hücrelerinde de birikmişti.

Campen, “Bu biraz endişe verici, ancak demansın kan beyin bariyerinin ve temizleme mekanizmalarının bozulduğu bir hastalık olduğunu unutmayın. Buna ek olarak, demansta iltihaplı hücreler ve beyin dokusunda atrofi vardır, bu da ‘plastiklerin gitmesi için bir tür lavabo’ oluşturabilir. Bu sonuçları yorumlarken çok dikkatli olmak istiyoruz, çünkü mikroplastikler büyük olasılıkla demans nedeniyle yükselmiştir ve şu anda mikroplastiklerin hastalığa neden olabileceğini söylemiyoruz” açıklamasında bulundu.

OLASI SAĞLIK RİSKLERİ
Boston College'da Küresel Halk Sağlığı ve Biyoloji Profesörü Dr. Philip Landrigan, günümüzde insan vücudunda daha fazla mikroplastik bulunmasının “mantıklı” olduğunu belirtti. Çünkü plastik üretimi, plastik kirliliği ve insanların plastiklere maruz kalma oranı hızla artmaktadır.
Landrigan, “Bugüne kadar üretilen tüm plastiğin yarısından fazlası 2002 yılından bu yana üretildi ve üretim 2040 yılına kadar iki katına çıkma yolunda ilerliyor” dedi.

PLESANTADA BİLE BULUNDU
Minderoo - Monaco Plastik ve İnsan Sağlığı Komisyonu'nun Mart 2023 raporunun baş yazarı olan Landrigan, “Çalışmalar bu plastikleri insan kalbinde, büyük kan damarlarında, akciğerlerde, karaciğerde, testislerde, gastrointestinal sistemde ve plasentada buldu. En büyük soru, ‘Bu parçacıklar bize ne yapıyor?’ idi. Kesin olarak bildiğimiz şey, bu mikroplastik parçacıkların Truva atları gibi olduklarıdır. Plastiklerde bulunan binlerce kimyasal maddeyi beraberlerinde taşırlar ve bu kimyasalların bazıları çok kötü aktörlerdir” dedi.
Nanoplastikler, ana organlardaki hücreleri ve dokuları etkileyerek, hücresel süreçleri bozar ve bisfenoller, ftalatlar, ağır metaller ile PFAS gibi endokrin bozucu maddeleri biriktirebilir.
Endokrin Derneği'ne göre, bu tür kimyasallar, insan üreme sistemini etkileyerek genital ve üreme bozukluklarına, kadınlarda kısırlığa ve erkeklerde sperm sayısının azalmasına yol açabilir.

YOLLARINI ŞAŞIRSALAR DA BEYNE ULAŞIYORLAR
Campen, “Bu nanoplastikler bir şekilde vücutta yollarını şaşırıyor ve kan-beyin bariyerini aşarak beyne ulaşıyor. Plastikler yağları ya da lipitleri sever, bu yüzden bir teoriye göre plastikler yediğimiz yağlarla yollarını kesiştiriyor ve bu yağlar daha sonra lipitleri gerçekten seven organlara ulaşıyor, beyin bunların başında geliyor” dedi.
İnsan beyninin yaklaşık %60'ı yağdan oluşur ve bu oran, diğer organlarla kıyaslandığında oldukça yüksektir. Özellikle omega-3 yağ asitleri gibi temel yağ asitleri, beyin hücrelerinin sağlıklı çalışması ve performansı için son derece önemlidir. Ancak, insan vücudu bu esansiyel yağ asitlerini kendiliğinden üretemediği için, bunların dışarıdan, yiyecekler veya takviyeler yoluyla alınması gerekir.

BESLENME VE HAVAYLA MARUZ KALINIYOR
Landrigan, mikro ve nanoplastiklere maruz kalmanın ana yolunun beslenme olduğunu, ancak bazılarının havadan da geldiğini söyledi, “İnsanlar otoyolda giderken ve lastikleri otoyolun yüzeyini aşındırırken, belirli miktarda mikroplastik partikül havaya atılır. Eğer kıyıya yakın bir yerde yaşıyorsanız, denizdeki mikroplastik parçacıkların bir kısmı dalga hareketiyle havaya karışır. Dolayısıyla, sindirim muhtemelen baskın yoldur, ancak soluma da önemli bir yoldur” ifadelerine yer verdi.

PEKİ NE YAPACAĞIZ?
Uzmanlar, bireylerin plastiğe maruz kalmalarını ve plastik ayak izlerini azaltmak için atabilecekleri pek çok adım olduğunu söylüyor.
Landrigan, “İnsanları korkutmamak önemli, çünkü bu alandaki bilim hala gelişiyor ve 2025 yılında hiç kimse plastik olmadan yaşamayacak. İnsanlara diyorum ki, ‘Kaçamayacağınız bazı plastikler var. Plastik içermeyen bir cep telefonu ya da bilgisayar alamayacaksınız. Ancak kaçınabileceğiniz plastiklere, özellikle de tek kullanımlık plastiklere maruz kalmanızı en aza indirmeye çalışın” dedi ve ekledi:
“Plastik filmle sarılmış gıdalardan kaçınmak zor çünkü her yerde bulunuyorlar. Ancak pişirmeden veya mikrodalgaya koymadan önce gıdayı plastik ambalajından çıkarabilirsiniz. Plastiği ısıttığınızda, bu mikroplastiklerin ambalajdan çıkıp yiyeceğe doğru hareketini hızlandırır.”

Uzmanlara göre plastik kaplar yerine çelik tabak çanaklar ve saklama kapları kullanmak çok daha sağlıklı bir çözüm.
Langrigan son olarak şunları ekleyerek sözlerini noktaladı:
“Alışverişe gittiğinizde plastik poşet kullanmayın. Bez torba, kâğıt torba ya da geri dönüşüm torbası kullanın. Mümkünse plastik su şişelerinden uzak durmaya çalışın. Plastik bardak yerine cam bardak kullanın. Yiyeceklerinizi plastik kaplar yerine cam kaplarda saklayın.”