Kıymetini bilen yok ama bağırsakları motor gibi çalıştırıyor! Sadece 48 kalori: Cildi kolajene boğup anında 10 yaş gençleştiriyor, kabuğuyla yiyin!

Sadece 48 kaloriye sahip bu küçük meyve; bağışıklık sistemini güçlendirmesi, cilt sağlığını desteklemesi, sindirimi kolaylaştırması ve daha iyi bir uyku sunmasıyla adeta doğal bir süper gıda. Öyle ki bazı uzmanlar, günlük beslenmeye iki adet eklenmesini bir “doğal reçete” gibi öneriyor. Peki, şifası say say bitmeyen bu meyve hangisi? İşte detaylar...

Market sepetinizde sessizce duran, ama sağlık açısından altın değerinde olan bir meyve olabilir: Kivi.
Kivi, ilk olarak Güneybatı Çin’in dağlık bölgelerinde yetişmiş, dışı tüylü içi parlak yeşil renkli, yumurta formunda bir meyve. Besin açısından oldukça yoğun bir profile sahip.

Vücudumuz C vitamini üretme kapasitesine sahip olmadığından, bu önemli antioksidanı besinlerle almak hayati önem taşır. C vitamini, serbest radikallerin neden olduğu hücresel hasarı önlemeye yardımcı olurken, bağışıklık sistemine de ciddi katkı sağlar. Cleveland Clinic’ten çocuk immünologu Dr. John McDonnell, bu vitaminin bağışıklık hücrelerinin enfeksiyonla mücadele etmesinde kilit rol oynadığını vurguluyor.

C vitamini; kolajen üretimini artırarak cilt elastikiyetini destekler, yara iyileşmesini hızlandırır ve cilt tonunun eşitlenmesine katkıda bulunur. Kırışıklıkların azaltılması ve daha sağlıklı bir cilt görünümü için de oldukça değerlidir.

Fakat kivinin sunduğu faydalar yalnızca C vitamini ile sınırlı değil. Bu meyvede hem çözünür hem de çözünmeyen lifler nadir bir dengeyle bir arada bulunur. Bu da onu sindirim dostu bir gıda haline getiriyor. Gastroenterolog Dr. Trisha Pasricha’ya göre kivi, bazı durumlarda kuru erik veya psyllium lifi gibi klasik yöntemlerin önüne geçebiliyor.

Bilimsel çalışmalar, kivinin bağırsak hareketlerini düzenleyebildiğini ve özellikle irritabl bağırsak sendromu yaşayan bireylerde rahatlama sağladığını gösteriyor. Lifli yapısıyla dışkılamayı kolaylaştırarak kabızlığı doğal yollarla önleyebiliyor. Aynı zamanda bağırsaktaki yararlı bakterileri besleyen prebiyotik etkisi de mevcut.

Gıda bilimcisi Dr. William Li’nin de belirttiği gibi, sağlıksız bir bağırsak florasını sadece bir günde bile olumlu yönde etkilemek mümkün olabilir ve kivi bu sürece katkı sağlayabilir.

Uykusuzluk çekenler için de kivi umut vadediyor. İçeriğinde bulunan serotonin sayesinde, vücutta melatonin üretimi destekleniyor. Melatonin ise uyku düzenini sağlayan temel hormonlardan biri. Yapılan bir araştırmada, yatmadan önce iki adet kivi tüketmenin hem uykuya dalma süresini kısalttığı hem de genel uyku kalitesini artırdığı ortaya konmuş.

Kivi tüketimi kalp-damar sağlığından göz sağlığına, hatta kilo kontrolüne kadar birçok alanda olumlu etkiler gösterebiliyor. Ancak bu meyveden daha fazla yarar sağlamak isteyenler için önemli bir öneri: kabuğuyla birlikte tüketmek.

Kivinin dış kabuğunu yemek, lif alımını %50’ye kadar artırabilir. Bununla birlikte, E vitamini ve folat gibi ekstra antioksidanlar da bu şekilde vücuda kazandırılmış olur. Ancak dikkatli olunması gereken bir nokta var.

Beslenme uzmanı Sarah Brekke’ye göre, kivinin kabuk kısmı kalsiyum oksalat kristalleri (rafidler) içerdiği için ağız içinde tahrişe neden olabilir. Bu kristaller, özellikle hassas yapıda bir ağız mukozasına sahip olan kişilerde ya da reflü sorunu yaşayanlarda karıncalanma ve yanma hissi oluşturabilir.
Kivinin kabuğu yüksek oranda oksalat içerir. Çoğu insan için bu bileşik zararsız olsa da, böbrek taşı oluşumuna yatkın bireyler için dikkat edilmesi gereken bir unsur olabilir.
