Saniyeler içinde öldüler! Tarihi patlamanın yeni kalıntıları bulundu: İşte bir aile böyle yok olmuş

MS 79 yılının 24 Ağustos sabahında Vezüv Yanardağı aniden faaliyete geçerek Pompei ve çevresindeki birçok antik Roma kentini yok etmişti. Binlerce insanı anında hayattan koparan bu felaket, tarihin en yıkıcı volkanik olaylarından biri olarak kayıtlara geçti. Ancak son dönemde yapılan arkeolojik bir kazı, o korkunç anlarda bir ailenin hayatta kalmak için verdiği çabayı gün yüzüne çıkardı.

Pompeii Arkeoloji Parkı uzmanlarının yürüttüğü çalışmalarda, Via del Vesuvio üzerindeki “Elle ve Frisso'nun Evi” olarak adlandırılan yapıda dikkat çekici kalıntılara ulaşıldı. Bu evin sakinlerinin, patlama sırasında hayatta kalmak için gösterdiği direnç adeta tarihe kazındı.

KURTULUŞ UMUTLARI VARDI
Yapılan kazılar sırasında, aralarında bir çocuğun da yer aldığı en az dört bireyin kalıntılarına ulaşıldı. Park Müdürü Gabriel Zuchtriegel, bu küçük ancak özenle dekore edilmiş evde yaşayanların patlamadan korunmak için yatağı odanın kapısına dayadıklarını aktardı. Zuchtriegel, “Pompeii'yi keşfetmek yalnızca estetik bir deneyim değil, aynı zamanda insan hayatının ne kadar kırılgan olduğunu anlamak için de bir fırsat” diyerek olayın duygusal boyutunu vurguladı.

Adını, evin bir odasında yer alan mitolojik bir freskten alan “Elle ve Frisso'nun Evi” ilk kez 2018'de belgelenmişti. Arkeologlar, evde büyük bir giriş holü, bir yatak odası ve ziyafetlerin düzenlendiği bir salon tespit etti. İlk belirlemelere göre aile, yanardağ patlamasının erken belirtilerini fark etmiş ve korunaklı bir odaya sığınarak hayatlarını kurtarmaya çalışmıştı.

500 DERECELİK ÖLÜM DALGASI
Ancak kurtulma çabaları yeterli olmadı. Araştırmacılar, çatının ortasındaki açıklıktan içeri giren lapilli yani küçük volkanik taş parçalarının aileyi uyarmış olabileceğini değerlendiriyor. Bu sinyal üzerine odalarına çekilip yatağı barikat olarak kullanan aile, gece yarısı gelen piroklastik akıntıdan kurtulamadı. Şehir, bir cehennem gibi aniden içine kapanmıştı. 500°C’yi aşan sıcaklıkta, ölüm anında yaşananlar geride yalnızca iskeletleri ve eşsiz bir trajediyi bıraktı.

ÇOCUKLARA AİT İZLER DE VAR
Kazı çalışmalarında dikkat çeken bir diğer buluntu ise ‘bulla’ olarak adlandırılan, muhtemelen çocuğun boynuna taktığı bronz muskaydı. Kilerde ise dönem yaşamına dair ipuçları veren bronzdan yapılmış çeşitli ev eşyaları – testiler, kepçeler, amforalar ve deniz kabuğu şeklinde fincanlar – gün yüzüne çıkarıldı.
MS 79 yılında patlayan Vezüv, yalnızca Pompei değil; Oplontis, Stabiae ve Herculaneum kentlerini de yok etti. Pompei ve çevresi kül ve taş yağmuruna tutulurken, Herculaneum kenti lav ve çamur akıntısıyla kaplandı. Piroklastik akıntılar, saatte 700 kilometre hızla ilerleyen ve 1000°C’ye kadar ulaşan sıcak gaz ve volkanik parçacıklardan oluşur. Bu nedenle lavlardan çok daha ölümcül kabul edilirler.

Genç bir Roma yöneticisi ve şair olan Plinius, felaketi uzaktan izleyip daha sonra yazıya dökmüştü. Yüzyıllar sonra bulunan mektuplarında, gökyüzünde yükselen ‘şemsiye çamına’ benzeyen devasa kül bulutlarından ve kasabaların aniden karanlığa gömülmesinden söz eder. İnsanların meşalelerle kaçmaya çalıştığı, çığlıkların yükseldiği, kül yağmuru altında panik içinde kaçıştıkları anlatılır.

ANTİK KENTTE KALINTILAR GÜN YÜZÜNE ÇIKIYOR
Pompei ve Herculaneum’da yapılan kazılar, Roma dönemine dair eşsiz bilgileri gün yüzüne çıkarıyor. 1700 yıl boyunca küller altında kalan bu şehirler, adeta zaman kapsülü gibi geçmişin izlerini taşıyor. Son kazılarda, balkonları büyük ölçüde korunmuş, orijinal renklere sahip evler ve bu evlerde antik Roma’ya ait günlük kullanım eşyaları bulundu. İtalyan Kültür Bakanlığı, bu alanların restore edilerek kamuya açılması için çalışmalara başlamış durumda.

Tarihçilerin tahminlerine göre o gün yaklaşık 30 bin insan yaşamını yitirdi. Bu insanlar, kimi zaman takılarıyla, kimi zaman ev eşyalarıyla birlikte kül katmanları arasında arkeologlar tarafından hâlâ bulunabiliyor.