Aort damarı yırtılması sinsice ilerliyor! Tansiyon hastaları ve kolesterolü yüksek olanlar dikkat

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in yaşadığı aort yırtılması olayı, bu tehlikeli damar hastalığını tekrar gündeme taşıdı. Kalpten çıkan ve tüm vücuda oksijenli kanı ulaştıran en büyük damar olan aort, herhangi bir uyarı vermeden genişleyerek ciddi riskler yaratabiliyor. Kardiyoloji ve kalp damar cerrahisi uzmanları, özellikle hipertansiyon ve yüksek kolesterol hastalarının bu konuda dikkatli olması gerektiğini vurgularken, yılda bir kez kontrol amaçlı tomografi çektirmenin hayat kurtarıcı olabileceğine dikkat çekti.

Beyza Erdoğan - Posta.com.tr / Sağlık durumu gayet iyi görünen biri, ertesi gün bir operasyonla yaşam mücadelesi verebilir. Sırrı Süreyya Önder’in geçirdiği rahatsızlık, aort hastalıklarının ne kadar sinsi ve aniden gelişebileceğini gözler önüne serdi. Genellikle belirti göstermeden ilerleyen bu durum, “sessiz katil” olarak da bilinen aort anevrizmasının ne kadar tehlikeli olduğunu ortaya koyuyor.
Özellikle 50 yaş üstündekiler, sigara içenler, tansiyon hastaları ve ailesinde damar hastalıkları öyküsü bulunan bireylerin bu risk grubunda yer aldığı ifade ediliyor. Uzmanlar, bu kişilerin kardiyoloji veya kalp damar cerrahisi birimlerine başvurarak düzenli takip yaptırmalarının önemini vurguluyor.

Aort genişlemesi, damarın esnekliğini kaybederek çapının normalin üzerine çıkmasıyla oluşuyor. Bu genişleme, damar duvarının zayıflamasına ve zamanla yırtılmasına neden olabiliyor. Aort anevrizması olarak adlandırılan bu durum, çoğu zaman fark edilmediği için erken teşhis edilmezse iç kanamaya ve ani ölüme yol açabiliyor.
Aort damarı, vücudun merkezindeki en büyük kan taşıyıcı hat olup beyin, kalp, böbrekler, karaciğer ve ekstremitelere kadar uzanır. Bu ana damarda meydana gelen herhangi bir hasar, hayati risk taşır ve acil müdahale gerektirir.

Bu hastalıkla ilgili farkındalık son derece önemlidir. Erken teşhis için rutin kontroller, özellikle risk gruplarında hayati önem taşır. Modern görüntüleme yöntemleri sayesinde aorttaki değişimler önceden tespit edilebilir ve gerekli önlemler alınabilir.
Sırrı Süreyya Önder’in yaşadığı sağlık sorunu bir kez daha gösterdi ki, görünürde hiçbir şikayet olmasa bile içten içe ilerleyen damar hastalıkları, zamanında müdahale edilmezse geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabilir. Uzmanlar konu hakkında önemli görüşler bildirip uyarılarda bulunuyor.

ACİL AMELİYAT EDİLMEMESİ DURUMUNDA ÖLÜMCÜL OLABİLİR!
Posta.com.tr'ye konuşan Kardiyoloji ve Elektrofizyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sabri Demircan, merak edilen aort anevrizmasını "Aort anevrizması genetik, kontrolsüz tansiyon, sigara be diğer kalp damar hastalığı ile ilişkili risk faktörlerinin oluşturduğu Aort çapının anormal artışı ile ilişkili bir sorundur. Anevrizma hemen aortun çıkışında ya da karın gibi daha ileri seviyelerde olabilir. En büyük tehlikesi diseksiyon adı verilen aort katmanları arasındaki yırtıktır.

Bu durum ciddi kanamalara, felce ve kalp krizine sebep olabilir. Aorttun yırtılması oldukça tehlikeli bir durum olup, acil ameliyat edilmemesi durumunda ölümcüldür. Halihazırda aortta genişleme olan kişilerin takibi oldukça önem arz etmekte olup çapım belli bir sınırı aşması durumunda ameliyat gerekir. Sıkı tansiyon kontrolü, fazla kilolardan kaçınılması ve özellikle ağır ve yüklenmeye neden olan aktivitelerden kaçınılması ani yırtılma riskini önleyici durumlardır." sözleri ile açıkladı.

KOLESTEROL VE TANSİYON HASTALARI DİKKAT!
Uzman isim özellikle tansiyon ve kolesterol hastalarına bir parantez açtı ve "Yüksek tansiyon ve yüksek kolestrol vücuttaki damar bütünlüğünü tehdit eden önemli risk faktörleridir. Kalbi besleyen damarlar ve aort bu sistemin bir parçasıdır. Bu iki durumun tedavi edilmemesi dolaşım sisteminin tüm damar yatağını olumsuz etkilemektedir. Halihazırda kalp damar hastalığı olan ya da aort da sertlik veya genişleme olan insanlarda kolesterolün düşürülmesi ve sıkı tansiyon kontrolü hayati derecede önem arz eder" açıklamasında bulundu.

AĞIR OLMAYAN EGZERSİZLER YAPILMALI!
Demircan, aynı zamanda "Bu kişilerin ağır olmayan düzenli egzersiz yapmaları, diyet ve kilo kontrolü hastalık sürecinde olumlu etkiler sağlar." diyerek de kolesterol ve tansiyon hastalarının hareket etmesinin önemini vurguladı.

KOLESTEROLÜ DÜŞÜRMENİN YOLLARI!
Kolesterol seviyelerini kontrol altına almak, büyük ölçüde doğru beslenme alışkanlıklarıyla mümkün olur. Özellikle yağ oranı düşük süt ürünlerini tercih etmek, kırmızı et yerine balık tüketmek ve bolca taze sebze-meyveye yer vermek bu süreçte oldukça etkili adımlardır. Bununla birlikte, hazır gıdalardan, kızartmalardan ve işlenmiş yiyeceklerden uzak durmak kolesterolü düşürmede önemli rol oynar.
Doymuş Yağları Azaltın
Kırmızı et ve tam yağlı süt ürünleri gibi doymuş yağ içeren besinler, kötü kolesterol (LDL) seviyelerini yükseltebilir. Bu nedenle bu tür gıdaların tüketimi sınırlandırılarak kolesterol dengesinin korunması mümkün hale gelir.
Trans Yağlardan Uzak Durun
Özellikle margarinlerde ve bazı hazır pastane ürünlerinde bulunan trans yağlar, LDL kolesterolü yükselttiği gibi kalp sağlığını da tehdit eder. Bu tür yağlar yerine zeytinyağı, fındık yağı gibi sağlıklı yağlar tercih edilmelidir.

Omega-3 Takviyesi Şart
Somon, uskumru, ceviz ve keten tohumu gibi omega-3 bakımından zengin besinler, doğrudan kötü kolesterolü düşürmese de kalp sağlığı üzerinde olumlu etkiler gösterir. Omega-3, HDL (iyi kolesterol) seviyesini artırarak denge sağlar.
Lifli Gıdaları Artırın
Çözünür lif, kolesterolün kana karışmadan önce emilimini sınırlar. Yulaf, elma, armut, Brüksel lahanası ve kuru fasulye gibi besinler bu anlamda güçlü destekçiler arasındadır. Ayrıca lifli gıdalar uzun süre tokluk hissi vererek kilo kontrolüne de yardımcı olur.
Kuruyemişlerle Kalbinizi Koruyun
Ceviz, badem, yer fıstığı gibi kuruyemişler hem kalp sağlığına fayda sağlar hem de LDL kolesterol seviyelerinin düşmesine yardımcı olabilir. Günde bir avuç kadar tüketmek, faydalarını görmek için yeterli olabilir.
Meyvelerden Gelen Doğal Destek
Elma, çilek, üzüm ve özellikle turunçgiller, içerdiği pektin adlı çözünür lif sayesinde kolesterolün düşürülmesine katkı sağlar. Bu meyveler hem besleyici hem de koruyucu etkileriyle beslenme düzeninde mutlaka yer almalıdır.