Su çiçeği geçirmeyen kişiler asla dokunmamalı! Uzmanı açıkladı: Araştırmalarla kanıtlandı, aşısı demans riskini yüzde 35'e kadar azaltıyor!

Vücudun bir yerinde çıkan döküntülerle başlıyor ama sandığınız kadar masum değil… Son dönemlerde vaka sayılarındaki artışla yeniden gündeme gelen zona hakkında pek çok detay araştırılıyor. Zonaya yakalananlar, 'hayatımın en şiddetli acısıydı' diyor. Peki, bu hastalık neden aniden ortaya çıkıyor? Belirtileri görmezden gelmek nelere yol açabilir? Zona aşısı ne denli koruyucu, demans ile arasındaki ilişki ne? Dermatoloji Uzmanı Dr. İhsaniye Dönmez Çiçek konuya ilişkin tüm merak edilenleri Posta.com.tr okurları için açıkladı. İşte detaylar...

Beyza Erdoğan - Posta.com.tr / Mevsim geçişleriyle birlikte artan enfeksiyonel hastalıklar arasında dikkat çeken önemli bir artış da zona hastalığında gözlemleniyor. Son günlerde acillere başvuran hastalar arasında zona vakalarında önemli bir artış yaşanıyor. Peki, halk arasında “gece yanığı” olarak da bilinen bu hastalık nedir, kimler risk altında ve nasıl bulaşır?

Dermatoloji Uzmanı Uzm. Dr. İhsaniye Dönmez Çiçek, zona hastalığı hakkında önemli bilgiler paylaştı:
“Zona hastalığı, çocukluk döneminde geçirilen suçiçeği enfeksiyonuna neden olan Varisella Zoster adlı virüsün, yaşamın ilerleyen dönemlerinde tekrar aktif hale gelerek neden olduğu sekonder viral bir hastalıktır. Suçiçeği geçirildikten sonra bu virüs omurilikteki sinir ganglionlarına yerleşir ve uzun yıllar boyunca burada uykuda kalır. Ancak bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda tekrar aktifleşir. Sinirler boyunca ilerleyerek vücudun belirli bölgelerinde sinir uçlarında iltihaplanmalara neden olur. Bu iltihaplar hem sinirlerde hem de cilt yüzeyinde gözlemlenir. Klinik olarak bu tabloyu vücudun bir bölgesinde gruplaşmış minik su kabarcıklarıyla birlikte, şiddetli ağrıyla görürüz. Hatta bazı hastalarda bu ağrı dayanılmaz düzeylere ulaşabilir.”

YANIK BENZERİ BİR HİSLE GELİYOR!
Halk arasındaki ismi gece yanığı olan bu rahatsızlığın belirtilerini sorduğumuzda ise uzman isim yaygın belirtileri şu şekilde sıraladı:
- Halsizlik, yorgunluk ve zaman zaman ateş
- Vücudun belirli bir bölgesinde başlayan şiddetli ağrı
- Yanık benzeri bir hisle birlikte, 3-4 mm çapında, grup halinde dizilmiş, bazen şeffaf bazen de kanamalı küçük su kesecikleri

DİYABET HASTALARI VE YOĞUN STRES ALTINDA OLANLAR RİSK ALTINDA
Uzm. Dr. İhsaniye Çiçek Dönmez, özellikle belli başlı grupların zonaya yakalanma konusunda çok daha fazla risk altında olduğunu dile getirdi ve "Zona, özellikle bağışıklık sistemi zayıflamış bireylerde ortaya çıkma eğilimindedir. Risk altındaki gruplar şunlardır:
- Yaşlı bireyler
- HIV ile enfekte kişiler
- Kanser hastaları, kemoterapi görenler
- Organ nakli hastaları, diyaliz hastaları
- Diyabetik bireyler
- Yoğun stres altında olanlar
- Yetersiz ve sağlıksız beslenenler
- Aşırı sigara ve alkol tüketen bireyler" diyerek öncelikli risk gruplarını sıraladı.

B VİTAMİNİ FAYDALI OLABİLİR!
Tedavi sırasında neler yapılmalı, diye sorduğumuzda ise uzmanı "Zona tedavisinde zamanlama oldukça önemlidir. İlk üç gün içerisinde başlanan tedavi, cilt lezyonlarını kontrol altına almanın yanı sıra ağrının şiddetini azaltmak açısından da kritiktir. Daha ileri dönemde başlanan tedaviler, cilt bulgularını düzeltse de ağrı üzerinde yeterince etkili olamayabilir.
Tedavi sürecinde antiviral ilaçlardan, B vitaminlerinden, ağrı kesicilerden ve lokal pansumanlardan faydalanılabilir. Son yıllarda, risk grubundaki bireyler için uygulanan zona aşısı sayesinde hastalığın daha hafif atlatılması sağlanabilmektedir." açıklamasını gerçekleştirdi.

İŞİTME KAYBINA VEYA KÖRLÜĞE KADAR GİDEBİLİR!
Zonanın doğru şekilde ve vaktinde müdahale edilmediğinde son derece riskli olabileceğine dikkat çeken Çiçek, bu tip durumların yol açabileceği ekstrem durumları şu şekilde sıraladı:
- Bazı hastalarda, tedaviye rağmen ağrı bir yıla kadar sürebilir
- Yüz bölgesinde, özellikle göz çevresinde oluşan zona vakalarında körlük riski bulunur
- Kulak, yanak, dil gibi bölgelerde geçirilen zonalarda işitme kaybı gibi ciddi komplikasyonlar görülebilir

DOĞRUDAN KİŞİDEN KİŞİYE GEÇMEZ AMA...
Hastalığın bulaş riski ile ilgili merak edilenlere de değinen uzman isim, "Zona doğrudan kişiden kişiye geçmez; ancak hastanın cilt yüzeyinde bulunan sıvı dolu kabarcıklara teması durumunda, su çiçeği geçirmemiş bireylerde su çiçeği hastalığına neden olabilir. Bu nedenle zona geçiren kişilerin, özellikle çocuklar, bağışıklığı baskılanmış bireyler ve su çiçeği geçirmemiş kişilerle temastan kaçınmaları büyük önem taşımaktadır." diyerek önemli uyarılarda bulundu.

AŞISI DEMANS RİSKİNİ %35 AZALTIYOR!
Son dönemlerde zona ile ilgili belki de en çok merak edilen konu aşının etkileri. Ülkemizde de yaygınlaşan zona aşısı uygulaması ile ilgili olarak dünya çapında yapılan araştırmalarda yepyeni bulgular elde edildi. Uzm. Dr. Dönmez Çiçek, "Bu arada zona demişken zona aşısından da bahsetmek isteriz. Son yıllarda ülkemize giren zona aşısı 50 yaş üzerindeki bireylere ve 18 yaş üzerinde bağışıklık yetersizligi olan bireylere tavsiye edilmektedir. Bu ağrılı ve şiddetli hastalığın geçirme riskini oldukça minimuma indirmektedir. Bunun dışında son yapılan bilimsel çalışmalarda aşının demans görülme riskini de %20 ila 35 arasında azalttığı ispatlanmıştır." diyerek zona aşısının yalnızca hastalığa karşı değil, aynı zamanda demans riskine karşı da önemli oranda koruyucu olabileceğini vurguladı.

15 YILLIK KORUMA SAĞLIYOR!
Aşının koruyuculuk düzeyi de merak edilen detaylar arasında. "Zona hastalığı önlenebilir bunun için ülkemize yeni gelen zona aşısı yaklaşık 10/15 yıl gibi bir süre koruyuculuk oluşturmaktadır." diyen Çiçek, aşının kapsayıcı ve etkili bir çözüm olduğunu belirtti.

SU ÇİÇEĞİ GEÇİRMEMİŞ KİŞİLER UZAK DURMALI!
Dermatoloji Uzmanı Uzm. Dr. İhsaniye Dönmez Çiçek son olarak su çiçeği geçirmemiş kişilerin zona hastası kişilerle temas etmemesi gerektiğinin altını tekrardan çizdi ve "Zona hastalığını geçirirken oluşan su dolu kabarcıkların patlatılarak enfeksiyona sebep olmamasına dikkat etmelidir yara bakımı iyi yapılmalıdır. Su çiçeği geçirmemiş kişilerin direkt su dolu kabarcıklara temasından kaçınılmalıdır, bu şekilde kendileri su çiçeği geçirebilirler. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi çok önemlidir, genel beslenme ve genel sağlık şartlarının yüksek düzeyde tutulması hastalığın hafif atlatılması açısından önemlidir." diyerek sözlerini noktaladı.