Ekonomi Güleda Cankel'in davasında ilk duruşma sona erdi

Güleda Cankel'in davasında ilk duruşma sona erdi

Paylaş
Güleda Cankel'in davasında ilk duruşma sona erdi

Isparta'da üniversite öğrencisi Güleda Cankel'i bıçaklayarak öldüren eski erkek arkadaşının yargılanmasına başlandı. Sanık Güleda'yı öldürme sürecini ayrıntılı bir şekilde anlattı. Mahkeme heyeti sanık avukatının savunma için zaman istemesi üzerine duruşmayı erteledi.

Isparta'da eski erkek arkadaşı tarafından öldürülen üniversite öğrencisi Güleda Cankel'in davası görülmeye başlandı. Sanık Zafer Pehlivan, "Kabloyla boğazını sıktım, baktım nefes alıyor. Bu sırada evden çıkmak istedim. O da mutfaktan aldığı bıçağı kalbine dayayarak, 'Sen gidersen kendimi öldürürüm' dedi. Kendisine zarar vermemesi için engel olmaya çalışırken bıçak kalbine saplandı" dedi.

Haberin Devamı

Tanık olarak dinlenen Osman Sasa, "Güleda zaten sürekli Zafer'in kendisini tehdit ettiğini söylüyordu" ifadelerini kullandı. Acılı baba Mustafa Cankel'in duruşmadaki ''Bir baba ve annenin yaşayacağı en büyük acıyı yaşadık. İnsanın kızının tabutunu taşıması çok zor" şeklindeki sözleri ise yürek dağladı.

Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Zafer Pehlivan, Cankel'in babası Mustafa Cankel, Isparta, Aydın, Antalya, Muğla Barolarının temsilcileri, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı, kadın hakları derneği üyeleri ve taraf avukatları katıldı. Savcı, müşteki, aile yakınları ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı temsilcisi dışında diğer katılma taleplerinin reddedilmesini istedi.

Haberin Devamı

"5 yıldır birlikteydik"

Sanık Zafer Pehlivan duruşmadaki savunmasında, Güleda ile 5 yıldır beraber olduklarını, sabahlara kadar birlikte zaman geçirdiklerini belirtirken, Güleda'nın üniversiteyi kazanarak Isparta'ya gelmesi üzerine görüşmelerinin kesildiğini söyledi. En son olaydan kısa süre önce kendisini arayan Güleda'nın 'Sınavlar var, çok bunalıyorum. Sınavlar bitinceye kadar beni rahat bırak' dediğini kaydeden Zafer Pehlivan, "İstanbul'a gidecekti yoldayken aradım. Yolda olduğunu söyledi. Sonrasında telefonunu 100'lerce kez aradım. Görüşemedik. Ben iş yerinden izin alıp cuma günü Isparta'ya geldim. Güleda evde yoktu. Otogara döndüm ve orada sabaha kadar bekledim. Sonra otele gidip, öğleye kadar uyudum. Güleda yine yoktu" dedi.

Biraz daha dolaştıktan sonra aynı gün saat 18.00 sıralarında aparta gittiğini aktaran Zafer Pehlivan, "Apartın ışığı yanıyordu. Osman ile karşılaştık ve o Güleda ile beni barıştıracağını söyledi. Ne var ki sosyal medyada Güleda'nın fotoğraflarına sevgi dolu yorumlar yazıyordu. Pazar günü Osman'ı aradım 'Denizli'deyim' dedi. Halbuki ben onu gördüm ve yalan söyleyince iyiden kuşkulandım. Saat 18.00 sıralarında aparta gittim. 1-2 dakika sonra Osman geldi. Ona 'hani sen Denizli'deydin' deyince, 'Biz yemeğe çıkıyoruz' diye Güleda ile çıkmak istedi. Beraber çıktık ve Osman'ın evinden Güleda'nın eşyalarını almaya gittik. Güleda ile kaldığı aparta geri döndük. Ondan her şey için özür diledim. Aramızı düzelttik, sarılıp, öpüştük. Kısa bir süre sonra Osman geldi ve 'Kapı önünde bekleyeceğim' dedi. Güleda bana 'Erkek gör bak, beni nasıl koruyor, sen sadece arayıp soruyorsun o kadar' dedi. Sonra Osman, 'Ben sana yalan söyledim biz Güleda ile birlikteyiz' dedi. Güleda ile konuşmak istedi, 10 dakika izin verdim. Sonra 'Zafer mi, Osman mı?' dedim. Osman bana 'Buradan git seni sabah burada görürsem öldürürüm' dedi. Ben eve döndüm Güleda ile yine tartıştık.

Haberin Devamı

Bağırmasın diye ağzını kapatıp boğazını sıktım. 'Bunalıyorum' dedi, pencereyi açıp hava almasını sağladım. 'Dışarı çıkalım' dedi. Çıktık Osman ile biraz yürüdük. Ben sonra eşyalarımı alıp gitmek istedim. 'Gitme kal' dedi ve yatağa uzandı. 'Sigara alalım' dedi, dışarı çıktık. El eleydik. Markette elimi bırakıp, koşmaya başladı. Telefonu istedi, verdim. Baktım Osman'ı arıyor, aldım elinden telefonu yere çarpıp, kırdım. Güleda'yı itince yere düştü ve bağırmaya başladı. Ambulans ve polis geldi. Polis beni otogara bıraktı" diye konuştu.

Haberin Devamı

"Bıçağı göğsüne bastırdım"

Olaydan sonra hastaneye kaldırılan Güleda'nın tekrar polis aracıyla evine bırakıldığını anlatan Zafer Pehlivan, şöyle devam etti: "Ben eve geldiğimde başının çok ağrıdığını söyledi. Hastaneye götürdüm, ilaç yazıldı. Nöbetçi eczaneden ilacı aldık eve taksiyle döndük. Onu öldürmek isteseydim hastaneye götürmezdim. Yan yana yatağa uzandık, uyuya kaldık. Sabah annemin telefonu ile uyandım. Güleda'nın babası annemi aramış ve bana neler olduğunu sordu. Ben de döneceğimi, telefonu Güleda'ya vereceğimi söyledim. Telefonu sıfırlayıp, ona verdim. Sonra benimle '5 yılda senden alacağımı aldım' diye tartışmaya başladı. Yatakta yüzükoyun yatıyordu. Boğazını sıkmaya başladım. Yüzünü çevirdiğim esnada mosmor kaldığını gördüm. Kabloyu boğazına doladım ama sıkmadım. Güleda eline bıçak alarak kalbine dayadı ve kendisini öldüreceğini söyledi. Bıçağı aldım göğsüne dayadım ve içeri girmesi için bastırdım. Sonra annemi aradım ve beni kurtarın dedim ama annem beni anlamadı."

Haberin Devamı

Güleda'nın babası Mustafa Cankel, kızını katleden sanıktan davacı ve şikayetçi olduğunu belirterek, kızıyla Zafer'in arkadaşlıklarını bildiğini ancak ne olay günü ne de öncesinde Zafer ile görüşmediğini söyledi. Duruşmada olayda adı geçen Osman Sasa ve kavganın olduğu esnada olay yerinde bulunan Metin adlı bir kişi de tanık olarak dinlendi. Osman Sasa ifadesinde, sanık Zafer Pehlivan'ı, Güleda vasıtasıyla tanıdığını, Güleda ile sadece okul arkadaşı olarak görüştüklerini ancak son zamanlarda hissi bir şeyler hissettiklerini fakat kesinlikle cinsel birliktelik yaşamadıklarını söyledi.

"Yalan söyleyecek olsam polise teslim olmazdım"

Duruşma verilen aranın ardından devam etti. Sanık Zafer Pehlivan, İzmir Adli Tıp'tan gelen raporda sperm örneğine rastlanmadığı yönündeki sonuca itiraz etti ve "Yalan söylemiyorum. Yalan söyleyecek olsam gidip, polise teslim olmazdım" dedi. Baroların davaya müdahil sıfatıyla katılma taleplerinin duruşmaya katkı sağlamaktan uzak olacağını değerlendiren mahkeme heyeti talebi reddetti. Baro temsilcisi avukatlar verilen ara kararın uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu, bilakis bu tür müdahilliklerin işlenen kadın cinayetlerine bir faydası olacağını belirterek, kararın yeniden gözden geçirilmesi talebinde bulundu.

Duruşmada savcı mütalaa verdi. Savcı sanık Zafer Pehlivan'ın, Isparta'ya gelmeden Muğla'da bu olayı tasarladığını belirtirken, "Defalarca ölen kişinin ayrılmak istemesi, tanık olarak dinlenen Osman ile arkadaş olduğu, bunun kıskançlığa neden olduğu, bu nedenle sanığın tam aşamalı plan yaptığı sabittir. Birinci plan Muğla'ya geri dönmesini sağlamak, eğer bu mümkün olmazsa ikinci plan öldürmektir. Öleni ölümle tehdit etmiştir. Bu çerçevede telefonu kırması eylemin bir parçasıdır. Hafif yaralanmaya sebep olacak şekilde darp, tehdit planının bir parçasıdır. Önceden almış olduğu öldürme kararı gerçekleşmiştir. Bıçakla önceden planladığı şekilde doğrudan kalp bölgesine saplayarak bıçağı birkaç kez oynatması kasten öldürmenin bir göstergesidir. Sanık hiçbir pişmanlık belirtisi göstermemiştir. Olay tasarlama düşünce kastına girmektedir. Muğla'dan çıkmadan planı kurmuş, geri döndürmek ya da öldürmek üzere kurulan bu plan dahilinde önceden yazdığı mektup kararın neticesidir. 'Canavarca hisle adam öldürme' Yargıtay içtihatlarında açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle olayın canavarca hisle öldürme kastına girmediği tarafımızca düşünülmektedir. Sanığın TCK'nın 81/1, 82/1 a ve 53. maddeleri uyarınca 'tasarlayarak kasten öldürme' suçundan cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar olunur" dedi.

Sanık Zafer Pehlivan mütalaaya karşı bir söylediği olup olmadığı yönündeki mahkeme başkanının sorusu üzerine, "Kesinlikle böyle bir şey planlamadım. Planlamış olsam 3 gün beklemezdim. Hastaneye götürmezdim. Kaçacak kadar vaktim vardı, kaçardım. Pişmanım" diye konuştu.

Müdahil avukatlar ise mütalaaya itiraz ererek, olayın 'canavarca hisle tasarlayarak kasten öldürme'ye girdiğini belirterek, TCK 82/1 e (ağırlaştırılmış ömür boyu hapis) maddesinin de sanığa uygulanmasını ve hiçbir indirim yapılmamasını talep etti. Baba Mustafa Cankel de "Verilecek hiçbir ceza acımızı hafifletmeyecek ancak mahkemenin vereceği karara saygılıyız. İnşallah toplumun yarasına bir fayda sağlar" dedi.

Mahkeme heyeti sanık avukatının savunma için zaman istemesi üzerine duruşmayı erteledi.

Sanığın Güleda Cankel'e yazdığı mektup

Mahkeme başkanı, sanık Pehlivan'ın Cankel'e yazdığı mektuptaki, "Şimdi gidiyorum ama tek başıma değil. Kelebeğimi ve adı gibi gül kadınımı da alacağım. Ama tek başıma değil, yanımda kelebeğim var. Ben giderken gülümü ve kelebeğimi de yanımda götürüyorum" cümlelerinden öldürme kastı anlamının çıktığını ifade etti.

Bunun üzerin Pehlivan, olaydan iki gün önce yazdığı mektubu Cankel'e göndereceğini ama sonra vazgeçtiğini belirterek, "Evet burada bir öldürme kararı çıkıyor ama ben onu öldürmek isteseydim onu hastaneye götürmezdim. İntihar etmeyi düşünüyordum. 'Gülümü, kelebeğimi yanımda götürüyorum' sözlerini okursa bana geri döner diye düşündüm" dedi.

Güleda Cankel'in babası müşteki Mustafa Cankel, sanıktan şikayetçi olduğunu, en ağır cezayı almasını istediğini söyledi. Üzücü olay sonunda ailesinin yıkıldığını vurgulayan Cankel, "Bir baba ve annenin yaşayacağı en büyük acıyı yaşadık. İnsanın kızının tabutunu taşıması çok zor" diye konuştu.

Tanık arkadaşı anlattı

Duruşmada tanık olarak dinlenen Osman Sasa ise sınıf arkadaşı Güleda Cankel ile ortak proje ödevi çalışmaları dolayısıyla samimi olduklarını, evleri yakın olduğu için sürekli görüştüklerini dile getirdi. Cankel'in Denizli'den döndükten sonra kendisini telefonla aradığını anlatan Sasa, "Güleda, Zafer'in kapıya tespih astığını, eve gitmek istemediğini söyledi. Bunun üzerine bana geldi, beraber yiyecek bir şey almak için dışarıya çıktık ve o sırada Zafer'i gördüm, Zafer bana tepki gösterince Güleda ile yanımdan uzaklaştılar. Daha sonra Zafer kapıma geldi ve Güleda'dan uzak kalmam için beni tehdit etti. Sonra evime gittim, gece bana mesaj atmaya devam etti" diye konuştu.

Cankel'i tanıyan komşularının kendisine genç kızın sokakta darbedildiği haberini verdiğini belirten Sasa, bunun üzerine sınıf arkadaşını aradığını kaydetti. Telefonu sanığın açtığını vurgulayan Sasa, "Telefonda Zafer ile tartışmaya başladık. Sabah Zafer'i aradım, nerede olduğunu sordum. Muğla'da olduğunu söyledi. Güleda'nın evine gittiğimde kapının önünde polisleri gördüm. Güleda'nın öldüğünü öğrendim. Güleda zaten sürekli Zafer'in kendisini tehdit ettiğini söylüyordu" ifadelerini kullandı.

Duruşmada, Güleda Cankel'in eşyaları ve öldürüldüğü bıçağın üzerinde sanığın parmak izlerinin tespit edildiği belirtildi.

AA