Gündem Latife Hanım'ın 'Hayatının Sırrı' 100 yıl sonra ortaya çıktı, Atatürk'ün fotoğrafa düştüğü not...

Latife Hanım'ın 'Hayatının Sırrı' 100 yıl sonra ortaya çıktı, Atatürk'ün fotoğrafa düştüğü not...

Paylaş
Latife Hanım'ın 'Hayatının Sırrı' 100 yıl sonra ortaya çıktı, Atatürk'ün fotoğrafa düştüğü not...

Atatürk, İzmir’de 1922’de karargah olarak kullandığı Uşakizade Ailesi’nin köşkünde Latife Hanım’a evlilik teklifini kendi fotoğrafının arkasına yazarak iletti. Latife Hanım öldükten sonra da bulunamayan bu fotoğrafın eşine 100 yıl sonra yazar İpek Çalışlar ulaştı. İşte Latife Hanım’ın ‘Hayatımın sırrı’ dediği fotoğrafın öyküsü...

Mustafa Kemal Atatürk, duvara asılı üniformalı fotoğrafını indirdi, arkasına “Sen bu resme bak ve hâlâ hayır diyorsan, bir daha teklif etmeyeceğim” diye yazdı. Latife Hanım fark etsin diye yatağın üzerine bıraktı, yanına da bir gül iliştirdi. Atatürk’ün Latife Hanım ile 2.5 yıl (29 Ocak 1923-5 Ağustos 1925) sürecek evliliği işte bu teklifle başladı. Bu fotoğrafı, Latife Hanım’ın eşyalarının teslim edildiği Harbiye Askeri Müzesi’nde özel izinle aramış ama bulamamıştık.

Haberin Devamı

MEKTUBU DR. ADNAN'A GÖNDERMİŞ

Yapı Kredi Yayınları’na gelen bir telefonun ardından ulaştığım değerli belgeler ile kayıp fotoğrafın esrarı çözüldü. Latife Hanım, Dr. Adnan Bey’e bu fotoğrafın eşini bir mektupla göndermişti. Mektupta, “Esasen benim hayatımın sırrı da buradan başlar. Evimden nişanlı olarak ayrılırken (29 Eylül 1922) bu resimden iki tane imza etti. Biri adımadır ve ölene kadar benimdir. İkincisini arzusu veçhile siz kazandınız” yazıyordu.

Latife Hanım, Mustafa Kemal’in kendisine nişan hediyesi olan Sakarya’nın üzerinde. “Çok sevdiğim Doris’le Adnan’a, Latife” diye imzalanmış.

İşte İpek Çalışlar'ın yazısı:

Mustafa Kemal, 100 yıl önce ülkeyi düşman işgalinden kurtarırken karargahını İzmir’in Göztepe semtinde güller ve mor salkımlar arasındaki Uşşaki Köşkü’ne kurdu. Uşşaki Ailesi işgal sırasında Fransa’ya göçmüş, kızları Latife hastalanan babaannesi için geri dönmüştü. Pek terbiyeli, pek eğitimli bir genç kızdı. Mustafa Kemal ile görüşmeye gelenlere tercümanlık yapıyor, yerli ve yabancı gazeteleri onun için okuyup işaretliyor, karargahı intizam, nezaket ve şefkatle yönetiyordu. Paşa’nın başucundan çiçeği, sırtından hırkası, sofradan sevdiği yemekler eksik edilmiyordu. Mustafa Kemal memnuniyetini ifade ediyor, ona “Latifçiğim” diye hitap ediyordu.

Haberin Devamı

Latife cazip bir genç kadındı; zekiydi, hayat doluydu, güzel konuşuyor, derin düşünüyor, fikirlerini korkusuzca savunuyordu. Hayatını ülkesinin ve kadınların kurtuluşuna adamak istiyordu. Latife ile Gazi arasındaki çekim Göztepe’deki köşkün her zerresine yayılıyor, doyumsuz sohbetleri gece yarılarına kadar sürüyordu. Ayrılık günü geldi çattı. Latife, Mustafa Kemal’e “Bana Ankara’da bir iş verin, beni de yanınızda götürün” dedi. Mustafa Kemal, hayatını değiştirecek kararı verdi, Latife ile evlenecekti. Yatak odasının duvarındaki üniformalı resmini indirdi, arkasına kalbinden gelen sözcüklerle şairane bir evlenme teklifi yazdı. Resmi, Latife fark etsin diye yatağın üzerine bıraktı, yanına da bir gül iliştirdi. Sonra da sabırsızlıkla beklemeye başladı. Ancak Latife’den akşama kadar çıt çıkmadı.

Haberin Devamı

Dayanamadı, sordu:

- Latifçiğim bugün odamı siz topladınız değil mi?

- Evet Paşam ben topladım.

- Bir gariplik gördünüz mü?

Latife resmin arkasındaki “Sen bu resme bak ve hâlâ hayır diyorsan, bir daha teklif etmeyeceğim” yazısını çoktan okumuştu. Kalbinin üzerine iliştirdiği gülü gösterdi. Muzip muzip güldü. “Tamam Latife” dedi Mustafa Kemal, “Sen kazandın! Ama diz çökmemi bekleme, zira ben kimsenin önünde diz çökmem. Ne zaman evleniriz onu da bilmem zira memleket işleri, Ankara...” diye devam etti. O gün yaşananları, Latife’nin üçüncü kuşak kuzenleri Muammer Erboy ile Mehmet Sadık Öke’den dinlemiştim. Daha sonra da Mehmet Öke ile Latife Hanım’ın değerli eşyalarının teslim edildiği Harbiye Askeri Müzesi’nde, özel izinle bu kıymetli fotoğrafı aramıştık. Latife Hanım ve Mustafa Kemal Atatürk (Yapı Kredi Yayınları) kitaplarımda hikayeyi ayrıntısıyla yazmıştım.

İLK KEZ ORTAYA ÇIKTI

Yapı Kredi Yayınları’na gelen bir telefonun ardından ulaştığım değerli belgeler ile sanırım kayıp fotoğrafın esrarı çözüldü. İlk kez gün yüzüne çıkan mektubu birlikte okuyalım. “Kardeşim Doktor Adnan’a, İzmir’in istirdadının (kurtuluşunun) ertesi günü, Başkumandan Gazi Mustafa Kemal’i evimde misafir etmek zevkine nail olmuştum. Bu ev, düşmanın beni aylarca hapsettiği ve etrafını askerlerle çevirdiği bir aile yuvası idi. Büyük kurtarıcıyı hürriyetine kavuşan 22 yaşında zinde ve idealist bir Türk kızının nasıl kucakladığını, bugüne kadar devam eden minneti ispata kafidir. Esasen benim hayatımın sırrı da buradan başlar. Evimden nişanlım olarak ayrılırken (29 Eylül 38) (miladi takvimle 29 Eylül 1922) bu resimden iki tane imza etti. Biri adımadır ve ölene kadar benimdir. İkincisini arzusu veçhile siz kazandınız. ‘Koruyan baş’ koruyucu ellerinizi daima himaye ve takviye etsin. Onun en büyük emeli, memlekette, sizin gibi yetişmiş ve tam manasıyla ‘efendi’ insanlar görmekti. Latife Uşşaki İstanbul XI 1948”

Haberin Devamı

O GÜNLERİN BELGESİ

Latife Hanım, Mustafa Kemal ile nişanlanmasının hatırası olan fotoğrafın bir eşini doktoru Adnan’a hediye etmişti. Mektup Mustafa Kemal’in ölümünden 10 yıl sonra yazılmış. Latife’nin “Hayatımın sırrı” diye söz ettiği fotoğrafın üzerindeki Mustafa Kemal imzası artık solmaya başlamış. Fotoğrafın kendisi için değerini anlatırken Latife “Benim hayatımın sırrı buradan başlar” diyor ve ekliyor: “Bu resimden iki tane imza etti. Biri adımadır ve ölene kadar benim kalacaktır.” Latife Hanım’ın mektubuna eşlik eden diğer belge, kendisine Mustafa Kemal’in hediyesi olan Sakarya isimli atın üzerinde çekilmiş fotoğrafı. Gazi, Sakarya’yı İzmir’e Latife’yi görmeye giden annesiyle nişan hediyesi olarak göndermişti. Latife Hanım, Mustafa Kemal ile en güzel anlarının, evlilik teklifi aldığı günlerin belgesi olan fotoğrafı, bir gün ortaya çıksın diye doktoruna göndermiş olmalı. Sonunda belgeler döndü dolaştı, gün yüzüne çıkmayı başardı. Belgeler için üç isme; 50 yıl Dışişleri’nde çalışan konsolos Alaeddin Taluy’a (1918-1992), eşi Birsen Taluy’a ve Latife Hanım’ın doktoru Adnan Bey’e teşekkür borçluyuz.

Haberin Devamı

ATATÜRK HAKKINDA HİÇ KONUŞMADI

Latife Uşşaki 17 Haziran 1899’da İzmir’de doğdu. İlk eğitimini babasının Uşşaki Köşkü’nün bahçesine kurduğu okulda aldı. Bir yıl İstanbul’daki Amerikan Koleji’ne devam etti. Ortaokul ve liseyi İngiltere’de Londra yakınlarındaki Tudor Hall School’da okudu. Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde hukuk eğitimi aldı. Almanca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Rumca, Arapça, Farsça ve Latince biliyordu.

Latife’nin “Hayatımın sırrı burada başlar” dediği fotoğrafın Doktor Adnan’a hediye edilen imzalı kopyası.

16 GÜN KONUK ETTİ

9 Eylül 1922’de Türk ordusunun İzmir’e girişinin ardından, Başkumandan’a güvenli bir karargah arayışındaki kurmayları, Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı Göztepe’deki Uşakizade Ailesi’nin köşküne götürdü. Latife Uşşaki, 14 Eylül’den itibaren Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı köşkte ağırladı. 16 gün süren ve 29 Eylül 1922’de sona eren bu misafirlikte köşk ‘Mudanya Ateşkes Antlaşması’ çalışmalarına sahne oldu. Mustafa Kemal Atatürk ile Latife Hanım, 29 Ocak 1923’te Göztepe’deki evde nikahlandı. Dini nikahta kadın velisi aracılığıyla temsil edilir, gelin nikah masasına oturmazdı. Latife ise masadaydı ve kendisine evliliği kabul edip etmediği sorulmuştu. Mareşal Fevzi Çakmak ve Kazım Karabekir paşalar Mustafa Kemal’in, Mustafa Abdülhalik Renda ile Salih Bozok ise Latife Hanım’ın nikah şahidiydi.

TBMM’YE GİREN İLK KADIN

Yeni devletin başkenti Ankara’ya gelerek Çankaya’da ilk cumhurbaşkanlığı konutu olarak kullanılan ‘Kuleli Köşk’te (günümüzde Atatürk Müzesi olarak kullanılan bugünkü adıyla eski Çankaya Köşkü) yaşadı. Eşinin isteği üzerine TBMM’deki oturumları izlemeye giden Latife Hanım, TBMM’ye giren ilk kadın oldu. Pek çok yurt gezisinde eşine eşlik etti. Gazi Mustafa Kemal Paşa ile Latife Hanım’ın evliliği 5 Ağustos 1925 günü sona erdi. Ölümüne kadar 2 yıl yurt dışında ve 48 yıl da İstanbul’da yaşayan Latife Hanım, evliliği ve eşi hakkında konuşmayı da yazmayı da kesinlikle kabul etmedi; ikinci kuşak yakınlarına da aynı yönde vasiyette bulundu. 12 Temmuz 1975’te İstanbul’da 76 yaşındayken kanserden hayatını kaybetti. Edirnekapı Şehitliği’ndeki aile mezarlığında toprağa verildi.