Cumartesi Postası Haute coutre estetik

Haute coutre estetik

Paylaş
Haute coutre estetik

Tabii ki istisnalar kaideyi bozmaz ama estetik yaptıran kişiler çoğunlukla birbirine benziyor. Daha doğrusu, benziyor-du...

Röportaj: Esra Özübek
eozubek@doganburda.com


Bundan sonra kimse birbirinin kopyası olmayacak. Çünkü artık ‘haute couture estetik’ rüzgarları esiyor. Haute couture (ot kutür diye okunuyor) kişinin beğenisine göre tasarlanmış demek. Türkçede ‘ısmarlanmış’ denilebiliyor. Aslında Fransızca’dan dilimize geçmiş bir moda terimi. Bundan böyle bu terim, estetik cerrahi dalında da kullanılacak. Çünkü yeni yılın trendi bu. Doçent Dr. Tayfun Türkaslan’a detayları sorduk...

Nereden çıktı bu haute couture konsepti? Neden buna ihtiyaç duyuldu?

Açıkçası hastalarımız bizi bu konuda daha titiz olmaya zorladı. Adeta şehir efsanesi haline gelen ‘estetik yaptıran herkesin birbirine benzeyeceği’ görüşü, ilk kez plastik cerrahlara giden hastalar tarafından sıkça dile getiriliyordu. Hatta bu benzeme söylentileri öyle abartıldı ki ‘Nişantaşı ve İstinye kadınlarının ayırt edilebildiği’ iddia edildi. Aslında az da olsa bunda doğruluk payı var. Sadece enjeksiyon yöntemlerini ve makineleri kullanan hekimlerin elinde fabrikasyon görüntüler oluşabiliyor. Bir de “Bu sene kaşlar şöyle olacak” şeklinde sınırlamalar koyduğunuzda birbirine benzeme halini güçlendiriyorsunuz. Örneğin herkesin ağız kenarındaki olukları doldurmak, bir hastamın ifadesiyle ‘maymun tipi’, yani alt tarafı belirgin suratlara yol açabiliyor. Bu örnekteki hastamıza artık “Sizin elmacık kemikleriniz silik, bunu yaptırmanız yüz ifadenizi bozar” diyebiliyoruz. Kişiye özgü planlamalara pek çok meslektaşımın özen gösterdiğini biliyorum ama gelişen teknoloji ve şartlar bizi daha özgün girişimlere yöneltti.

Estetik cerrahide bu tip tarz arayışları olabilir mi?

Sonuçta sağlıkla ilgili bir konu bu. Mutlaka olacaktır. Herkes özgün olmak istiyor. Plastik cerrahlar en iyi ve en güzeli hep aramıştır, aramaya devam ediyoruz. Bu alana bir bilim olarak baktığımızda sürekli hareket ve güncelleme var.

Bu durumda 2012’de plastik cerrahlar neye ağırlık verecek?

Genel anlamda baktığımızda estetik cerrahide doğal ve aşırılık içermeyen yaklaşımlar, bu sene daha çok kabul görecek. Estetik cerrahinin kendi içindeki gelişimi ve tecrübelerin artmasına paralel olarak hasta ile doktorun birbirini anlaması kolaylaştı. Geçmiş yıllarda elde edilen örnek sonuçlar, hastaların olayı daha iyi algılamasını sağladı. Artık hastalar daha net taleplerle kapımızı çalıyor. Hiç şüphesiz, ne istediğini bilen hastalarla çalışmak bir plastik cerrahın en çok isteyeceği durum. Hasta taleplerinin yoğunlaştığı alanlar, en çok yapılan işleri, dolayısı ile eğilimleri belirliyor. Özetlersek, bu yıl doğallık ve rahatlık ön planda... Yaptırılan estetik işlem ‘değişiklik yaratsın ama çok da anlaşılmasın’ gibi bir durum söz konusu.

“Herkese aynı işlemi değil, yüze en uyan işlemi yapmak”

Kişiye özel ‘özgün’ estetik operasyonları biraz açar mısınız?

Özgünlük yüz bölgesinde yapılacak girişimlerde çok önemli. Kişiye özel planlamanın en oturmuş uygulaması, burun estetiği ameliyatlarıdır. Bilgisayarda gerçekleştirilen dijital fotografik analizler, yüz için en uygun seçimi yapma şansını sağlıyor. Hatta şu günlerde 3 boyutlu yüz analizleri kullanılmaya başlandı. Böylece hep aynı burun estetiğini yapmaktansa, yüz için hangisi uygunsa onu yapma şansına sahibiz. Yüz estetiğinde ahenk önemli. Örneğin silik elmacık kemiklerinde belirginleştirme yaptıktan sonra çene ucu ve burnun durumunu yeniden değerlendirebiliyoruz. Çene ucu geride veya ilerdeyse burun ve dudağın pozisyonuna göre dengeleme yapabiliyoruz. Parçaları tek tek görmek yerine bütün resme bakıyoruz. Her hastaya tek bir tekniği uygulamaktansa, gerekli olan yöntemi uyguluyoruz. Tabii ki bu da yüz estetiğine özgünlüğü ve ‘haute couture’ anlayışını getiriyor.

‘Haute couture’ terimi kıyafet ve vücut çağrıştırıyor. Sizin alanınızda ne tip çözümler sağlanacak?

Kişiye özel estetik cerrahi yaklaşım tarzının önemli uygulamalarını, meme estetiğinde görüyoruz. Meme problemi olan kadınlar elbise taşımanın, yazlık kıyafetleri kullanmanın ne kadar zor olduğunu iyi bilirler. Kıyafetinizin tek başına ‘haute couture’ olması yeterli değil, meme estetiğinizin de ‘haute couture’, yani size özel olması gerekir. Gelişen silikon protez teknolojisi sayesinde artık istenilen dekolte şeklini vermekte zorlanmıyoruz. Meme büyütme estetiğinde hasta, istediği şekli doktoruyla konuşarak belirleyebiliyor. Kıyafetlerin daha rahat ve özgüvenli taşınabilmesi adına son 5 yılda lazer teknolojisinde muhteşem değişiklikler oldu. Lazer lipoliz yöntemi ile yağ aldırma işlemi çok konforlu hale geldi. Bu teknoloji ile gıdı ve kol sarkması sorunları lokal anesteziyle ve ayakta halledilebiliyor. Bel ve diz içindeki küçük yağ depolanmaları kolayca şekillendirilebiliyor. Bel kavisi oluşturulurken basenler daraltılabiliyor. Unutmayın; vücudunuza ‘haute couture estetik’ yaptırmadan gerçek haute couture kıyafeti taşıyamazsınız.

“Öğretmene patrona ‘otorite botoksu”

Botoks ve dolgu, en çok yapılan “cerrahi dışı” işlemler. Bunları kişiye göre nasıl özelleştiriyorsunuz?

Geçtiğimiz yıllarda dozlarda değişiklik yapmadan botoks uygulanıyordu. Son yıllarda kişiye özel botoks yapılıyor. Burada kişinin mesleği, sosyal durumu, istekleri göz önüne alınıyor. Örneğin öğretmen, patron gibi otoriteyi te sahne sanatçıları, tiyatro oyuncuları, medya ve görsel sanatlarda çalışanlar için çok önemli. Hizmet sektöründe bulunan, ticaret yapan satış görevlileri, karşılama hizmeti veren, özellikle turizm sektörü çalışanlarının çatık kaş ve ağız köşesi düşüklüğü ortadan kaldırılarak ‘güleryüzlü botoks’ sağlanıyor. Botoksla yapılan terleme tedavisi de değişti. Geçen yıllarda sadece yaz aylarında yapılan botoks, başarılı sonuçların alınmasıyla kışın da talep görmeye başladı. Kış aylarında sürekli kapalı ortamlarda kalmak ve kalın kıyafetlerle dolaşmak, terlemeden kaynaklanan kötü kokulara yol açabiliyor. Mantık aslında çok basit: Terlemezseniz kötü kokmazsınız. Biz bunu ‘koku önleme botoksu’ olarak adlandırıyoruz. Dolgularda bu yıl konsept ‘büyük resmi görmek’. Dolgu, yerleşik olarak bulunan çöküntüleri, derin kırışıklıkları açmak ve yüzey ile aynı seviyeye getirmek için kullanılıyor. Önceleri, özellikle yüze yapılan uygulamalarda sadece o bölge kendi içinde dikkate alınıyordu. Şimdi, yapılan dolgunun, yüz oranı ile olan ilişkiyi nasıl etkilediği göz önüne alınıyor. Örneğin, sadece ağız kenarındaki olukları doldurmak sorunu çözüyor ama yüzün ifadesini alt tarafa yoğunlaşmış gösteriyor. Estetik yaptıranların birbirine benzeme esprisi de burada saklı zaten. 2012 yılında dolgu uygulamaları, yüzün alt yarısından çok, üst kısımlarına yoğunlaşacak. Dolgu ile kaş kenarlarını belirginleştirmek, şakak ve elmacık kemiklerini göze çarpar hale getirmek ön planda olacak.

2012 yılında estetik cerrahideki gelişmeleri ve eğilimleri herhalde daha çok tartışacağız.

Öyle görünüyor. Bir noktaya açıklık getirmek lazım: İster kabul edelim, ister etmeyelim, önceden son derece avangart algılanan plastik cerrahi, günümüzde halka inmeyi başarabilmiş ender tıp branşlarından. Önümüzdeki yıllarda bazı kalıpların yıkıldığına şahit olacağız. Mutlu insan, daha çalışkan ve üretken insan demektir. Plastik cerrahlar da insanları daha mutlu ve huzurlu kılmak için uğraşıyor.

( 19.11.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır. )

Haberin Devamı