Pazar Postası Hayatıma girecek kişi ölene kadar kalacak...
Paylaş
Hayatıma girecek kişi ölene kadar kalacak...

Seray Sever ile 2 yıl önce röportaj yapmıştım, geçtiğimiz günlerde bir kez daha buluştuk. Ama bu kez karşımda bambaşka bir Seray Sever vardı

Sizi sunucu, oyuncu hatta şarkıcı olarak biliyoruz. Şimdi her halinden ciddiyet akan iş kadını mı oldunuz?

İş kadını olunca bir ciddilik geldiği doğru! Eskiden de ciddiydim ama sadece ekran yüzünü yansıtıyordum. Şimdi sadece TV8’de ‘Ekosantrik’ adlı bir ekonomi programı sunuyorum. Bunun yanı sıra işin mutfağında da çalıştığım için hayat böyle gidiyor. Ben de kendimi ciddi hissediyorum.

Saç renginizi de bu ciddiyete mi uydurmak istediniz?

Sarı saçlı seksi Seray Sever yok artık... Evet saçlarımı da değiştirdim. Artık seksi olmayayım demedim. Sarışınlığı da çok iyi taşıyordum. Zaten ekranda kadın için sarışınlık, erkek içinse esmerlik tercih edilir. Artık sarışınlığım benden fazla dikkat çeksin istemedim. Son derece doğal bir renk olan kendi saç rengime, kumrala döndüm.

Kadın-erkek ilişkileri artık iş yapmıyor mu, yoksa seksiliği geri planda bırakmak için mi ekonomi programı sunuyorsunuz?

İlişkiler her daim iş yapar. Bugün yaptığım işlere bakıyorum da ekranda girmediğim alan kalmamış. Önce bir müzik programı yaptım, sonra ‘Şans Kapıyı Çalınca’ isimli ailelere yönelik bir program sundum. Sonra ‘Popstar’ ve ‘Ünlüler Çiftliği’ geldi. En son da TurkMax’ta ‘Seray Sever ve Erkekler’ adlı programı yaptım. Dizilerden de ‘Dadı’ ve ‘Kurtlar Vadisi’nde oynadım.

Bugüne kadar en sevdiğim iş ‘Dadı’ ve ‘Seray Sever ve Erkekler’ oldu. Talkshow’un en iyisini yaptım. Cinsellik de, duygusallık da o programda vardı. Ama artık buna bir ara vermek istedim. Zodyak adlı yapım şirketini kurdum, Amerika’nın ilk sitcom’u olan ‘I Love Lucy’nin Türk versiyonunu ‘Sen Harikasın’ adıyla yaptık. Nasıl kadınlar hamilelik izni alır ve bebeğine bakmak ister. Ben de işimle ilgilenmek istedim.

Bir röportajınızda “Yaptığım işte bu kadar özellikli insanlar yok. Uyum sağlamak için uzun süre kendimi aşağıya çekmeye çalıştım” demişsiniz. Kaliteyi yükseltmek için mi bu işe girdiniz?

Hayır. İnsanın kalitesi kendindedir! Kendini yanlış ifade edebilirsin, yanlış yansıtabilirsin. Bazı dönemlerde yanlış işler yaptım ve kendimi yanlış yansıttım. Şimdi kendimi daha doğru yansıtıyorum. Yıprandığım dönemler oldu. Haksızlığa uğradım. O şartları yaratan yine bendim. Belki iş yaptığım, dışarı çıktığım insanlarda hata vardı. Şimdi çok güvendiğim insanlarla çalışıyorum. Betül Mardin’in önderliğinde, çizgisinde hareket ediyorum.

Kendinizi doğru yansıtmak için iş değiştirmek dışında da önlemler alıyor musunuz?

Hata yapmamak uğruna hayatımı kısıtlıyorum. Birileri de buna ufacık bile dokunsa tahammülüm yok. Eskiden umursamıyordum. “İnsanlar ne düşünürse düşünsün” derdim. Şimdi benle ilgili yanlış bir haber çıksın anında bülten geçiyorum, dava açıyorum. Eskiden daha geniştim. Ekranda çalışırken derinin kalın olması gerekiyor. Şimdi derim çok hassas. Bu hassasiyeti de her yerde belirtiyorum. Artık kendimi daha doğru tanıtmak, daha doğru ifade etmek istiyorum.

Sizden nasıl bir patron çıktı?

Çalışanlarım beni hem çok sever hem de benden çok çekinir. İşini iyi yapan herkese saygım sonsuz. İşini iyi yapmayana da acımam yok! Bağırarak hiç kimseye iş yaptırmam ama çok büyük bir hata varsa ağzımdan bağırmaktan beter laflar çıkar. O insan “Keşke ben bu işi böyle yapmasaydım” der. Çünkü işle ilgili konularda kendime de böyleyim.
Bana göre iş çok büyük bir ibadet. Yarım yamalak iş yapılmasını sevmiyorum. Benle çalışanların hepsi ödemesini zamanında alır, hiç kimseden ah almam. İşime hakim olma sebebim patron olmam. Patronluk dediğiniz zaten budur. Ben çok detaycı ve mükemmeliyetçiyim.

Yapımcılık için iyi para gerekiyor. Bunun üstesinden nasıl geldiniz?

TurkMax’ta daha önce bir program yapmıştım. TurkMax bir aileyse ben de kanalın bir ferdiydim. TurkMax ‘Sen Harikasın’ dizisinin ilk işim olduğunu, bankada milyonlarca dolarım olmadığını biliyordu. Şirket kurdum, iş yaptım ve kriz oldu. Sıkıştığım zamanlar olsa da dibe vurmadım.

Eskisine göre kazancınız nasıl?

İyi ama ekran önünde çok kolay para kazanılıyor. Prodüksiyon işinde çaba var. Ticaret yapıyorum ve risk fazla. Benim bir alt yapım, ticari kafam, eğitimim, beynim var. Bunu da doldurmak lazım. Yoksa kendime haksızlık ederim.

Güzelliğiniz elden gider diye mi korkuyorsunuz?

Yaş ilerliyor ve sanki kendinizi maddi olarak garantiye alıyorsunuz. Hiç öyle değil! Ekran için 30’lu yaşlar en iyi yaşlardır. Zaten 15 sene görselliğimle para kazandım. Ayrıca 30’lara geldiğinizde bir yaşanmışlık oluyor. Söylediğiniz sözler bir yere varır, sizi birileri dinler ve takip eder. Ekran önü 60 yaşına kadar da gider. O yüzden hiç kaygım yok.
Bu eğitimle, alt yapınızla ilgilidir. Tekrar ekran önüne de çıkacağım, birçok iş yapacağım. Ben sadece gece uyumadan önce, “Bugün kendime ne kattım?” diye düşünürüm. Yeni alanlar denemeyi seviyorum. Eskiden eğitimime, zekama haksızlık ettiğimi düşünüyordum.

Her yerde eğitiminizden, zekanızdan, yaptığınız işin başarılı olduğundan bahsediyorsunuz. Bu antipatik bir durum yaratmıyor mu?

Hayır. Bugüne kadar bunları anlatmadığım için insanlar da istediklerini söyleme cesaretine sahip oldu. Önceleri bunu söylememe nedenim zaten bunlara sahip olmamdı. Türkiye’nin yüzde birine girip ilk bin kişiden biri olduysam ve Boğaziçi Üniversitesi’ne ve TÜBİTAK sınavlarına girdiysem, bunun altını çizmeden bana ‘seksi Seray Sever’ diyorlarsa, onlara bir dur demek lazım.

Sanki kendinizi daha alt bir zümreye aitmişsiniz de, şimdi daha üst bir gruba dahil olmuşsunuz gibi anlatıyorsunuz...

Hayır öyle bir ayrım asla yapmam. Kimseyi aşağılamam. Ama kendime emek verdiysem, ailem bana bir emek verdiyse, ben neden bunu söylemeyeyim? Hala annem, babam ve erkek kardeşimle yaşıyorum. Farklılık belki orada. İçine girdiğim ortamlarda kendimi yanlış ifade etmem de, bocalamam da ondan. Çünkü genelde yoktan gelen insanlar bir yerlere geliyor.
Eski hayatlarına dönmemek için bir şeyleri hep başarmak zorunda hissediyorlar. Ben onlara göre zaten ekside başladım. Çocukluğumda bale dersinden piyano dersine hepsini aldım. Evet belki hep ‘ben ben’ demem aslında kötü bir şey. Ama dikkat edin, ‘Sen Harikasın’ dizisinde bile, prodüktör Seray Sever yazmaz, ‘Zodyak’ yazar. Önce işimi takdir etsinler sonra arkasında benim olduğunu bilsinler istedim.

Şimdi mesleğinizi tanımlarken size ne demelerini istiyorsunuz? Oyuncu mu, sunucu mu, iş kadını mı, ekonomist mi?

Ne isterlerse desinler. Ruhumdaki çocuksuluk hiç gitmiyor. Durmadan bir şeyler denemek ve öğrenmek istiyorum. Burcum Balık, meraklıyım. Yükselenim Oğlak, iş kadınlığı da oradan. Bir insanın daha fazla bileziğinin olması kötü değil. Keşke herkesin olsa! 5 yıl röportajlar yaptım, gazeteciliğim var.
Çok iyi bir programcıyım. Oyunculukta içsel bir yeteneğim var. Onunla da bir aşk ilişkisine girdim. Ama “Hollywood’a gideyim bir filmde başrol oynayayım” demedim. Bir tek “Boğaziçi Üniversitesi’ne gireyim” dedim hocalardan ders aldım ve girdim. Şimdi de prodüksiyon işine aynı enerjiyi koyuyorum.

Boğaziçili bir ekonomist olarak siz kazancınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kendi yatırımlarımı kendim denetliyorum. Sepet yapıyorum. Borsa, dolar, euro, gayrimenkul hepsi var. Ama şu aralar en büyük yatırımı işime yapıyorum. Yapımcılık dışında da beni birçok alanda göreceksiniz.

Vizyona bu kadar çok film girerken size teklif yok mu?

Var... Bütün filmlerde ilk teklif bana gelir. Ama artık sadece sinema filminde oynamak için bir teklifi kabul etmem. Çok seçiciyim. Mesai harcayacaksam projeden çok etkilenmem gerek, bana değer katmalı. Yedi günümü zaten sete veremem. Ekranda program yapmak da aklımın ucundan geçmiyordu. POSTA Gazetesi yazarı Candaş Tolga Işık’ın fikridir. O beni ikna etti.
En son Haluk Şahin “Sen zaten yükseldiğin kadar yükseldin. Bu senin için genişleme; başka bir renk” dedi. Zaten iş hayatının içindeyim, Türkiye’nin en iyi üniversitesinin ekonomi bölümünü bitirmişim. Adını da ‘egosantrik’, ‘benmerkezli’ kelimesinden esinlenerek ‘Ekosantrik’ koydum. Benim için de faydalı. Sadece yarım saatte kendimi güncelliyorum.

Yapım şirketinize iyi bir senaryo gelirse başrolü siz mi kaparsınız? Yoksa role uygun birini mi bulmak istersiniz?

O role uygun birini ararım. Prodüktörlük egonun bittiği yer. Düşünün ‘Sen Harikasın’ dizisinin setine gidip herkesin makyajıyla bile kendim ilgileniyorum. Ancak çok uygun bir rol olursa kendimi düşünürüm. Ama rolü ben kapmam. Başka şirketlerden teklif gelirse düşürüm.

Bu yoğunluk arasında aşk hayatına vakit bulamıyorum demeyin bana...

Aşka herkesin vakti olur. Sadece son iki senedir daha kendi merkezimde yaşıyorum. Değerimin farkındayım. Biri de bana bunu hissettirmeli! Şimdilik hata yapmamak için hareketsiz duruyorum. Bu saatten sonra hayatıma biri girecekse ölene kadar kalsın istiyorum.

Detaycılığınız, mükemmeliyetçiliğiniz mi aşk hayatınızı zora sokuyor?

Evet. O yüzden bir ilişki yaşayamıyorum. Eksik, kusur kabul edemiyorum. Zamanında hayatıma birileri girdi, yaşandı ama artık değecek insanla adımı sonuna kadar duyururum. Birçok arkadaşım, dostum var ama değecek insan hayatıma girer. Artık evleneceğim adam hayatıma girecek. Çevremde hayran olduğum bir ilişki de görmüyorum. Şimdiki ilişkiler de çok hızlı yaşanıyor, bir tuhaflık var. Rüyalarımda annemle babamdan gördüğüm bir evlilik modeli var. Evlendikten sonra çocuğumu, ailemi korumak istiyorum.

Umreye gideceğiniz yazıldı. Dini vecibelerinizi yerine getiriyor musunuz?

Tabii ki Umre’ye gideceğim. Ama bunlar çok özel şeyler. İnsanın inancı Allah’la kul arasındadır.

Ama umreye gideceğinizi Twitter’dan herkese duyurdunuz...

Çünkü orada 7 bin 500 takipçim var. Onlarla kendilerini daha özel hissedecekleri durumları paylaşıyorum. “Bugün bunalımdayım” diye de yazıyorum, “Bugün harika bir gün” de ... umreye de gideceğimi orada yazdım. umreye magazinde yazılsın ya da röportaj olsun diye gitmiyorum. Çok yazılmasını da istediğim bir konu değil.

Neden umreye gitmek istiyorsunuz? Arınma mı? Şükretme mi?

Hayır bir arınma olarak düşünmüyorum. İnsanların arınmak için gitmesini de anlamıyorum. Bugünlere zaten ruhum çok temiz geldim. Onu hiç kirletmedim. Geçen sene de Ender Saraç ve bir ekiple Kudüs’e gittik. Namazımızı kıldık, dini yerleri gezdik. Çok çok etkilendim. Bu sene de büyük boyuta geçip umreye gitmek istiyorum. Her zaman Paris’e, Amerika’ya gidilmiyor...

Hacca da gitmek istiyor musunuz?

Şimdi umreye gitmek istiyorum. İleride ne olur bilmiyorum. Kısmetse... Bütün bu değişimlerden sonra artık hayatınıza girecek kişin maneviyatı da sizin için önemlidir... Yüzde yüz çok kuvvetli olmak zorunda. Başka dine mensup olabilir. Din, dil, ırk olarak ayırmam. Ama mutlaka vicdanlı bir insan olmalı. Bence en temeli bu.

Maddi durumu?
Ne desem yalan olur. Ben iddialı bir tipim. İşimi gücümü yapıyorum. Gelecek hedeflerim belli. En azından bir şeyleri başarmış olmalı. Kendine güveni tam olmalı. Zaten öyle olmazsa kendini benim yanımda rahat hissedemez ki...
Ayrıca hayatıma girecek insanın gözleri çok önemli, gözlerine baktığımda da etkilenmem lazım. Artık etkilenmiyorum da. Hep aynı arkadaşlarımla çok küçük bir dünyada yaşıyorum. İş yaptığım insanlarla da aşk yaşayamam, prensibim değil. Dışarı çıkıp da oradan buradan birini bulmam. Arkdaşımın arkadaşı da canımdır dostumdur. Artık bir şekilde bir karşılaşma olacak.

Anlaşılan size 40 yaşına yaklaşmanın ağırlığı çökmüş?
36 yaşındayım daha çok var 40’a!

Röportaj: Merve Özaytekin
mozaytekin@posta.com.tr

5

Haberin Devamı