Her gün mutluluğunuzu çalan 8 toksik alışkanlık

Sadece para ya da eğlence mi bizi mutlu eder? Peki, para ya da eğlence olmadığında mutlu olamaz mıyız? Yoksa mutluluğumuzu ve sevincimizi bizden çalan şey toksik alışkanlıklarımız olabilir mi? Peki, hayatımızda neyi yanlış yapıyoruz? Mutlu olabilmek aslında çok kolay. İşte mutlu olmamızı engelleyen 8 alışkanlıktan kurtulmak ve değişmeye başlamak için yapmanız gerekenler… Hoş olmayan duyguları göstermememiz gerektiği sık sık söylenir. Bu hikaye genellikle çocuklukta başlar “Ağlama” ya da “Üzülme” gibi şeyler duyarız. Yavaş yavaş, olumsuz duygularımızı nasıl gizleyeceğimizi öğreniriz, ancak bu davranış genellikle hayata dair deneyimlerimiz ile ilgili kötü sonuçlara neden oluyor. Uzmanlara göre, olumsuz duygularımızla mücadele etmek bizi olumlu duygulara karşı da hissizleştiriyor, çünkü ne istediğimizi veya ne hissetmek istediğimizi seçemiyoruz. Aynı zamanda, daha zayıf iletişim ve ilişkilere yol açıyor ve hayatımızın birçok bölümünü etkiliyor. Duygusal kapanma bir takım sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Duygularımızı dışarıda bırakmanın birçok toksik olmayan yolu var, örneğin dans etmek bunlardan biri. Hayat değiştiren bazı icatlar bile kazayla yaratıldı. Kalp pili, mikrodalga fırın ve hatta penisilin bunlar arasında. Daha da önemlisi, özgeçmişinizde mükemmeliyetçi olduğunuzu söylemek çok hoş görünüyor olabilir. Ama gerçek hayatta seni daha mutlu eder mi?Öyle düşünmüyoruz, çünkü sürekli olarak bir ideale ulaşmaya çalışıyorsunuz, ama aslında yok. Ve en küçük hata bile sizi hayal kırıklığına uğratıp endişeye, yeme bozukluklarına ve diğer sağlık sorunlarına neden olabilir. Kendini yanıltmana izin vermelisin ve başarısızlığa bakış açını değiştirmelisin. Yeni bir adım için Thomas Edison'un sözlerini hatırlayın , “Başarısız olmadım. İşe yaramayacak 10 bin yöntem buldum.” Diğer insanları veya durumları sorunlarınızın nedeni yapmak mutsuzluğa giden en hızlı yoldur. Etrafındaki her şeyi suçlamak kolaydır. Hayatınızda olan her şeye olumlu ve değiştirilebilir bakmaya çalışın; engeller yerine fırsatları görmeye başlayacaksınız. Birisi size bir şey söyledi ve söylediği şey doğru değil. Kesin olarak bildiğiniz bu gerçek ruhunuzu yaralar. İçinize atmak ve biriktirmek sizi incitmeye devam eder. Birinin sizi yaraladığını hissettiğiniz zaman enerjinizi ve zamanınızı bu duruma harcamayın. Sürekli zihninizde kurgulayıp olumsuz bu durumu hatırlamayın. Hayatınızı daha pozitif bir hale getirmek için bir terapiste gidin ve hayatınızı daha keyifli şeylerle doldurun. Başkalarının ne düşündüğünü gerçekten bilemezsiniz. Olağanüstü bir gücünüz yoksa tabi ki. Ancak, “Gözlerinde çok aptal görünüyorum” veya “Muhtemelen çok sıkıcı olduğumu düşünüyorlar” gibi düşünceler her gün kafamıza giriyor.İşte bu tür durumlar için bazı basit tavsiyeler: kendinizi küçük düşürmeyi seçmeyin, bunun yerine, insanların sizin için en iyisini düşündüğüne inanın. Bu bakış açısı özgüveninizi artıracak ve açıkça iletişim kurmanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca, herhangi bir varsayımda bulunmadığınızda yardım istemenin daha kolay olduğunu fark edeceksiniz. Sosyal medya çağında, bir “karşılaştırma tuzağına” düşmemek çok zor. Giysilerimiz Instagram'daki kızlar kadar şık değil, onlar kadar seyahat etmiyoruz ve ilişkilerimiz de mükemmel değil. Bu şeyleri görmek ve bilmek, bizi kolayca mutsuz edebilir, ancak önemli bir şeyi unutmayın.Her şeyden önce, insanlar sadece görmemizi istedikleri kısımları gösterirler. Hayatlarının bu kadar ideal olduğuna dair hiçbir şey yok. Dahası, gerçekte Facebook'ta ya da Instagram'da gösterdikleri kadar pembe bir hayatları da yok aslında. Ve son olarak, başkasının hayatını takip etmekle sürekli meşgulken, kendinizinkini ihmal ediyor olabilir misiniz? Kendi başarınıza odaklanmak için harcayacağınız zamanı kaybediyor olabilir misiniz?Kendi yaşamınızın farkında olun. İşte size basit bir yöntem: Her gün, başardığınız ve gurur duyduğunuz en az 5 şeyi bulun ve yazın. Yaşamınızın aslında ne kadar değerli olduğunu görecek ve ilerlemenize yardımcı olacaktır. Diğer insanlar üzerinde “doğru” izlenimi bırakmak için çaba harcıyor musunuz? Değerlerinizi gözden geçirmenin ve kendinizi seçmeye başlamanın şimdi tam zamanı. Çünkü uzmanlara göre, başkalarının düşüncelerine bağımlı kişilerin endişeli ve kendilerini depresyonda hissetme olasılıkları daha yüksek. Bu kişiler kesinlikle kişisel sınırlarını savunamıyorlar. Geçmişe takılı kalmak genellikle kişiyi ağırlaştırmaya devam eden çözülmemiş bazı sorunlar olduğunu gösterir. Tamamen geleceğe odaklanmak ise, endişe ile ilgili bir sorunun olduğu anlamına gelir. Şu ana odaklanan insanlar ise daha mutlu oluyor.BrightSide