Gündem İbrahim Kalın'dan flaş Katar açıklaması!

İbrahim Kalın'dan flaş Katar açıklaması!

Paylaş
İbrahim Kalın'dan flaş Katar açıklaması!

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: 4 ülke taleplerini Katar'a iletecek. Katar'daki üs 3. ülkeye tehdit değil

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Katar tarafına Kuveyt üzerinden bir liste ulaştırılacak. Burada, somut talepler ve Katar’ın
yapması gereken olacak. Ağırlıklı olarak Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır olmak üzere dört ülkenin taleplerini ileteceklerini ifade ettiler. Muhtemelen önümüzdeki birkaç gün içerisinde bu talep listesi Katar tarafına iletilecek. Tabii biz de takip edeceğiz." dedi.


"KRİZ SICAKLIĞINI KORUYOR"


Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde cumhurbaşkanlığı muhabirleriyle gerçekleştirdiği sohbet toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, soruları yanıtladı Kalın, Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki krizin sıcaklığını koruduğuna işaret etti.

Bölgedeki bir diğer gelişmenin de Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz’in oğlu vekil veliaht Muhammed bin Selman’ı veliaht prens olarak ataması olduğunu vurgulayan Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile hem de Kral Selman bin Abdülaziz ile birer telefon görüşmesi yaptığını anımsattı.


"İLİŞKİLER GÜÇLENEREK DEVAM EDECEK"


Erdoğan’ın tebriklerini ve başarı dileklerini ilettiğini aktaran Kalın, "Hem Sayın Cumhurbaşkanımız hem de Kral Selman, Türk-Suud ilişkilerinin bundan sonra güçlenerek devam edeceğinin altını çizdi. Muhammed bin Selman da bu yönde tam bir kararlılık içerisinde çalışmalara devam edeceklerini ifade ettiler" diye konuştu.

Kalın, Muhammed bin Selman ile iyi ilişkileri bulunduğunu ve düzenli olarak görüştüklerini belirterek, Muhammed bin Selman ile görüşerek tebriklerini ve başarı dileklerini ilettiğini ifade etti.


"YAPICI BİR TUTUM İÇİNDEYİZ"


Kalın, şöyle devam etti:

"Biz özellikle Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin geliştirilmesi noktasında bu atamanın inşallah hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Tabii
Körfez’in en büyük ve en güçlü ülkesi, İslam dünyasının ise en büyük ülkelerinden birisi olarak Suudi Arabistan’ın Katar’la yaşanan gerilimin düşürülmesi ve krize barışçıl bir çözüm bulunması noktasında oynayacağı önemli bir rol var. Görüşmede bunun da altı çizildi. Katar konusunda yapıcı bir tutum içerisinde olduk. Bize düşen görevler söz konusu olduğunda gerekli adımları atacağımızı ifade ettik."


"TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ MÜTTEFİKLER"


Kendilerinin de bu girişimi desteklediklerini, Katar, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinin Türkiye için önemli komşular ve müttefikler olduğunu vurgulayan Kalın, "Biz hiçbir Körfez ülkesiyle herhangi bir gerilim içerisinde olmak istemeyiz. Onların birbirleriyle bir gerilim içerisinde bulunmasını da arzu etmeyiz. Bizim baştan beri bu krizle ilgili yaklaşımımız hep bu oldu. Yani eğer iki arkadaşınız, iki dostunuz, iki komşu ülke birbiriyle ihtilaf ediyorsa, bununla ilgili sizin üzerinize düşen bir şey varsa bunu yapmak için harekete geçmeniz gayet doğal." ifadesini kullandı.


"BU ÜSSÜN AMACI ÜÇÜNCÜ BİR ÜLKEYE TEHDİT DEĞİL"


Kalın, Katar’da bir askeri üs kurulması çalışmaları, Suriye’de kurulacak çatışmasızlık bölgeleri ve sınırda askeri hareketlilik iddialarına ilişkin soruya, "Bununla ilgili takvimi Genelkurmay Başkanlığı oluşturdu ve bu plan çerçevesinde bunlar peyderpey hayata geçecek. Bu anlaşma biliyorsunuz yeni değil. 2016’de imzalandı. Hatta ilk müzakereler 2014’e kadar gidiyor. En son Katar Emiri Trabzon’a geldiğinde orada bunun nihai konuşlandırma anlaşması imzalandı. Genelkurmay’ın planladığı çerçevede yürüyecek; ihtiyaçlara binaen yani oradaki üssün büyüklüğü, yapılacak faaliyetler, ortak eğitim, tatbikat vs. bütün bunlarla beraber askeri planlamanın konuları bunlar. Bunlar hayata geçirilecek. Orada tabii hep altını çizdik, tekrar vurgulamakta fayda görüyorum: Bu üssün amacı herhangi bir üçüncü ülkeye karşı tehdit veya risk oluşturmak değil. Biz Körfez bölgesinin tamamının güvenliği için bunu yapıyoruz. Bir de açıkçası Türkiye’de veya bölgede ‘Türk üssünün bölgede ne işi var?’ diyenlere de başka ülkelerin Katar başta olmak üzere birçok Körfez ülkesinde çok ciddi üsleri var. Yani Amerika’nın orada ciddi bir üssü, 9 bin kusür askeri var. BAE’de, Kuveyt’te var. Teknik olarak Suudi Arabistan’da yok ama o civarda bir askeri mevcudiyet söz konusu. İngiltere’nin, Fransa’nın var. Dolayısıyla bu ilk defa olan bir şey değil. Başka ülkelerin yaptığı şeyler, Türkiye yapınca niye böyle büyük bir mesele oluyor? Bazıları için bir hazımsızlık meselesi" cevabını verdi.


SURİYE'DE ÇATIŞMASIZLIK BÖLGESİ


Kalın'ın çatışmasızlık bölgesine ilişkin açıklamaları şu şekilde;

"Çatışmasızlık bölgeleriyle ilgili Türkiye, Rusya ve İran arasında bir mekanizma kuruldu. Bir çalışma grubu var. Geçen hafta Putin’in Suriye özel temsilcisi Lavrentiyev buradaydı. Biz de onunla oturduk detaylı bir şekilde konuştuk. Şimdi teknik heyetler bu çatışmasızlık bölgelerinin lojistiğini tartışıyorlar. Tampon bölge tabiri teknik olarak doğru olmaz. Ama rejim güçleri ile muhalif güçlerin arasında konuşlandırılacak güçlerin kimlerden oluşacağı, sayısının ne olacağı, mekanizmalarının ne olacağı konusunda şu anda o heyetler çalışmalarını sürdürüyor. Temmuz başında yapılacak Astana toplantısında da bunun belirli bir noktaya gelmesini bekliyoruz. Muhtemelen İdlib bölgesinde ağırlıklı olarak bizler ve Ruslar, Şam etrafında ağırlıklı olarak Rusya-İran, güneyde Deraa bölgesinde Ürdün’ün ve Amerikalıların içinde yer alacağı bir mekanizma üzerinde çalışılıyor. Hatta Rusların bir önerisi var: Belki Kırgızlar, Kazaklar belirli sayılarda güç gönderebilirler. Bu görev gücü içerisinde onlar da yer alabilir. O mekanizmanın birinci amacı, ateşkesi daha yapısal hâle getirmek. Oralarda bu güçler bulunduğu zaman onların çatışma ihtimalini minimize etme imkânı olacak. Ama bu çok detaylı bir çalışma gerektiriyor. Haritalara bakılıyor, kim nereden girecek, kaç asker nerede olacak… Yani 300 asker mi, 500 asker mi lazım mesela? Şimdi İdlib’in şu anda bir milyondan fazla nüfusu var. Buraya ne kadarlık bir güç konuşlandırılması gerekeceğini şu anda askerler müzakere ediyorlar. Temmuz’daki Astana toplantısına kadar bunun daha somut bir şekil almasını bekliyoruz."