Cumartesi Postası Kalben: Benim ruj sürmeme gerek yok

Kalben: Benim ruj sürmeme gerek yok

Paylaş
Kalben: Benim ruj sürmeme gerek yok

İlk albümü ‘Kalben’ ile pek çok kalbe dokundu. Çocuklarının adını Kalben koyanlar bile oldu. Onu çok sevdik çünkü hakiki, duygulu ve samimiydi. Ekim’de çıkacak ikinci albümünü hazırlayan Kalben’i stüdyoda yakaladık

​İpek ATCAN
ipek.atcan@posta.com.tr
Fotoğraf: Bahadırhan ERKOÇ


Kemik kitlenin Kalben’i olmaktan çıktın, artık geniş kitlelere hitap ediyorsun. İnsan sevdiği kişiyi paylaşmak istemez bazen, böyle tepkiler aldın mı?

Aldım, çok da hoşuma gitti. Çünkü seven insan küser ve paylaşamaz. Kültürümüzde tatlı bir kıskançlık var. Sonradan barıştık. Çünkü geniş kitleyle beraber müziğimizde ve hayata bakış açımızda bir değişiklik olmadı.



Kalben ismi yaptığın müzikle, attığın tweet’le, Instagram’daki paylaşımınla o kadar uyuyor ki...

Çocuklarının adını Kalben koyanlar oldu. Çok hoşuma gitti. Sadece müzikle, sevgiyle, bir şeylerden doğrudan bahsederek ve inanmadığım şeylerden kaçarak burada bulunmak çok şanslı hissettiriyor. Kalben adıyla bütünleşmiş olmaktan mutluyum.

SOKAKLARDA ÖPÜŞMEYİ SAVUNUYORUM

Şu aralar albüm kaydındasın. İlk albümünde İbrahim Tatlıses cover’lamış, Mabel Matiz’le düet yapmıştın. Bu albümde de var mı böyle sürprizler?

Çok tatlı bir cover’ımız var. Bir süre düet işlerinden uzak duracağım. Biriyle düet yapacaksan, bu, sana onun verdiği bir hediye. Şu an öyle bir hediye istemiyorum.

İkinci albüm ya ilki kadar başarılı olmazsa endişesi var mı?

İkinci albümlerin ‘daha başarısız olması’ gibi acı bir gerçek var. Ne olursa olsun ikinci albümü olduğu gibi kabul edeceğim. Bir cover tuttu diye şimdi de bir Müslüm Baba patlatayım demem.

Menajerinle yolunu ayırdın ve kendi kendinin menajeri oldun. Zor olmuyor mu?

Hayatta bazı şeyleri göze alabilen, bizimle aynı rahatsızlıkları paylaşan ve bizim gibi gerçeklerden beslenen insanlarla yola devam etmek istedik.



Seni rahatsız eden ne oldu?

Teklifler, müzisyene geliyor. Ben kibarlığımdan, birlikte çalıştığım insana emeğin yarısını vermek maksadıyla teklifleri menajere paslıyordum. Müzisyen eşek gibi çalıştığı için toplantılara da menajer gidiyordu. İnsan kendi emeğinin karşılığını almadığında bu ciddi bir çıldırma haline dönüşebiliyor. Bu şekilde canımın sıkılmasına, böyle önemsiz ve kıymetsiz hissetmeye yokum.

Instagram paylaşımlarının altına uzunca yazılar yazıyorsun. Ne anlatmak istiyorsun?

İnsanların haklarını, sokakta el ele yürümelerini, öpüşmelerini savunuyorum. Bir kadın şiddete uğrayınca, iş bulabileceğini, çocuğuyla ayakta durabileceğini savunuyorum. Biri gelmiş bana “Kocayı buldu zayıfladı” diyor. Kafam yanıyor, çünkü benim dünyam çok farklı. Gri alanlar canımı sıkıyor. Bazı konularda ya siyah ya da beyaz olmamız lazım.

Reklamda oynamayı kabul edeceğin hiç aklıma gelmezdi.

Serdar Abi (Erener) olmasa kabul etmezdim. Şarkı Nil’indi ve onu çok seviyorum. “Serdar Abi’yi çok seviyorum, neden yalakalık yapmayayım ki” dedim. Bir de o reklamdan kazandığımızla amfi alacağız, bir çocuğa daha ayakkabı alacağız. Tarabya’da yalı alacağım zaman herkese söylerim. Büyük bir arazi alıyorum. Oraya da istiyorsanız uyku tulumunuzu alıp gelin, çadırınızı kurun.

31 yaşındasın. Değiştiğini hissediyor musun?

30’lar 20’lerden çok farklı. Harika! Eskiden birisi bana “Gözlüğün ne kadar çirkin” dediğinde inanılmaz üzülürdüm. Şimdi “İyi ki sen takmıyorsun. Ne güzel görüyorsun” diyorum.


(Kalben 9 Eylül'de Kilyos'taki Soundgarden festivalinde sahne alacak.)

RUHUM ŞÖHRETE ELVERİŞLİ DEĞİL

Seni izlemeye gelenlere evine gelmişler de kahve uzatıyormuş gibi hissettiriyorsun.

Hep bunu isterim. Lütfen en hüzünlü duygu durumunda bile birlikte dans edebileceğimizi fark edelim. Yalnız olmadığımız duygusunu karşımdakine geçirebiliyorsam ruj sürmeme gerek yok. Birileri rujuyla çok mutlu, onlarla gurur duyuyorum ama bana ruj sürersek olmaz.

Şöhret neyi değiştirdi?

Şöhret hayatı değiştirmiyor. Kurallar neyse o. Mesela çok ünlü biriyle bir mekana gittim geçenlerde. Deri ceketini çıkarmasını istediler girerken. Onu bırak, kendi konserime alınmadım! Bizim lügatimizde şöhret zorluktur, taşıması güç bir yüktür. Ben taşıyamam, ruhum ona elverişli değil.

Düşüşe geçmekten korkuyor musun?

İnşallah çok yukarı çıkmayız, çünkü onun bir inişi var. Hep aynı yerde kalabiliyorsak ne mutlu.

İKİMİZ TEKİMİZ, TEKİMİZ İKİMİZ İÇİN

Bir de baktık ki evlendin. Ne zamandır birliktesiniz?

Tanıştık ve ilk ayın sonunda birlikte çalıyorduk. Aşık olduk. Ben yanlışlıkla içki içtim, o yanlışlıkla çay içti. Çok garip bir buluşmaydı ve sonra hiç ayrılmadık. Üç yıl oldu. Bana üç ömür gibi geldi. Sabah 8’de uyanıp gece uyuyana kadar beraberiz. Beraber yaşıyoruz, beraber üretiyoruz, bir şarkı için kavga ediyoruz. Birbirimizi ve müziğimizi seviyoruz. Evlenirken, devlete karşı ikimiz tekimiz, tekimiz ikimiz olalım diye evlendik. Herkesin özgürce evlenebildiği bir dünya umuduyla evlendik. İnşallah öyle bir dünyamız olur.



Çocuk planınız var mı?

Bir çocuğun tüm sorumluluğunu almak, onun önünde kavga etmemek, sinirlenmemek, anlayamayacağı duyguların yükünü ona vermemek lazım. O duyguların yükünü ne zaman ki biz iki yetişkin olarak düzgün taşırız, o zaman neden olmasın, çok isteriz.

Çocuk kitapları yazmaya devam ediyor musun?

Ara verdim. Başka şeyler yazacağım. Çocuk kitaplarımın yayınlandığını Twitter’dan öğrendim. Bazen bazı şeyler umduğumuz gibi olmayabiliyor. O da heves kırıyor.

Haberin Devamı